Hoşçakal aşuresi

Aşure, hep Nuh Tufanıyla anılsa da onu kaynatmak için bahanelerimiz hep hazırdır. Antik dönemlerde fakir yiyeceği olan arpa ve buğdayı tatlandırmak için pekmez, incir, üzüm, bal koymak muhtemelen aşurenin evrilmemiş haliydi. Evrile çevrilerek şamanik ritüellerin uzantısı dinsel öğelerle süslenmiş olsa da, aşurenin içindekiler bütün zamanların kadim tohumu buğdayla bütünleşir.

AŞÇI FOK
NURDAN ÇAKIR TEZGİN

Nedense hoş geldin faslını daha bir coşkuyla karşılarız da güle güle yolcu ettiklerimizde hep bir hüzün vardır. O hüznü bertaraf etmek için bu yıl Muharrem ayının sonunda hoşçakal aşuresi yaptım.

Aşure, hep Nuh Tufanıyla anılsa da onu kaynatmak için bahanelerimiz hep hazırdır. Antik dönemlerde fakir yiyeceği olan arpa ve buğdayı tatlandırmak için pekmez, incir, üzüm, bal koymak muhtemelen aşurenin evrilmemiş haliydi. Evrile çevrilerek şamanik ritüellerin uzantısı dinsel öğelerle süslenmiş olsa da, aşurenin içindekiler bütün zamanların kadim tohumu buğdayla bütünleşir. Sarı başağın tartışılmaz liderliğiyle taçlanan aşurenin belli başlı kuralları vardır. Örneğin; Ağırlıklı olarak buğdayın yanı sıra birer avuç baklagil, mevsim meyveleri, tarçın, karanfil, şeker ve kuruyemiş ile haşır neşir olmalıdır.

En kolay aşure pişirmenin reçetesini verecek olursam şöyle:

500 gr. aşurelik buğday

500 gr. Toz şeker (şeker tadı kişiye özel artar eksilir.)

Bir kâse haşlanmış nohut

Bir kâse haşlanmış kuru fasulye

Bir kâse kuru üzüm

Bir fincan kuşüzümü

Bir kâse tuzsuz yer fıstığı

7 – 8 tane karanfil (isteyen tarçın çubuğu da koyar)

Biraz susam

Bir kâse doğranmış kayısı

Bir kâse küp doğranmış elma

Yarım çay bardağı pirinç

Portakal ya da limon kabuğu (annem portakalın dış kabuğunu doğramadan atar aşure tenceresine. Ben çok incecik kıyarak atıyorum kaynarken.)

Üzeri için: Fındık, badem, nar tanesi, tarçın, kuş üzümü, kuru incir gibi arzuya göre çeşitli kuruyemiş.

Önce Buğday tenceresi oturtulur ateşe

Aşurelik buğday beş altı kere sarı suyu gidene kadar yıkanır. Birkaç saat bol suda bekletilir. Yine bol soğuk su ile kaynamaya bırakılır. Kaynamaya başlayınca 15 dakika sonra ocaktan indirilip kabarması için bekletilir. Bu işlem genellikle akşamdan yapılır. Sabah buğday iyice kabarmış ve suyunu çekmiş olacağı için üzerine tekrar bolca su (Göz kararı) ilave edilir, biraz karıştırılıp kaynamaya bırakılır. Yarım saat kadar kaynayan buğday özleşmeye başlayınca fasulyesi, nohudu, kayısı, üzümü, karanfili, yer fıstığı, doğranmış elması konur biraz daha birlikte kaynatılır. En son şekerini koyup kıvamı kontrol edilir gerekirse su ilave edilir.

Not: Ben aşure kaynarken portakal kabuğu ve birkaç damla gül suyu da koyuyorum. Tamamen arzuya kalmış.

Eskiden bu kadar incelmediğimiz zamanlarda annelerimiz aşureyi kazanda ya da en büyük tencerede yapıp oradan taslarla konu komşuya gönderirdi ve tasın üzerine ayrıca kuruyemiş filan koymazlardı. Çünkü bütün malzemeyi tencereye koymuş olurlardı zaten. En fazla tarçın, susam ve dövülmüş fındık fıstık serpiştirirlerdi.

Aşureye nar adeti başka yörelerden özenilip zamanla edinildi, örneğin eskiden bizimkiler nar koymazlardı. Normalde aşureye iç bakla ve incir de konur ve ben çok severim fakat aşurenin rengini kararttığı için koymuyorum. Sadece kuru inciri doğrayıp başka bir yerde biraz haşlayıp aşurenin üzerine bırakıyorum. Diğer kuruyemişleri de kâselerin üzerine gönlümce boca ediyorum.

Şimdilerde aşure süsleme işini de abarttık. Kâsenin üzerini kuruyemiş dükkânı gibi doldurur olduk!

Vaktiyle içinde 41 çeşit bulunan aşureler yapmıştım. Süt, Hindistan cevizi, ayva, armut, tuzsuz yeşil zeytin filan da koymuştum. Zeytinli aşurenin nasıl olduğunu merak etmiş, zeytin camiasıyla TRT Belgesel kanalında paylaşmıştım. Hoş bir deneyimdi. Sonraları aşurenin üzerine zeytin reçeli doğradığım da vakidir. Tabi bunlar zorlama lezzetler. Olsa da olur olmasa da…

İtiraf edeyim bu son yaptığım hoşçakal aşuresine pirinç koymayı unutmuşum sonradan fark ettim. Lakin aşurenin suyu ilik gibi beyaz ve yoğun oldu. Bazıları aşurenin suyu yoğunlaşsın diye nişasta da koyar, ben koymam. Buğday iyice helmelendiyse hiçbir yardımcıya gerek yoktur. Bütün sır buğdayın kendini salıverip aşureyle hemhal olmasında!

Aşurenin kendine ait bir ayı var malum. Gelenek olduğu üzere Muharrem ayında yapılır ve dağıtılır. Aşureyi diğer zamanlarda elbette yaparız, ne zaman canımız isterse yapar yeriz lakin Muharrem ayında yapmak toplumsal bir görenek olmuş.

Yapıp yiyenlerin dilekleri kabul olsun. Yeni seneye yeniden pişirip tatmak kısmet olsun.

Hoşçakal Aşure mevsimi.

PAYLAŞMAK İÇİN