Aman bu helvadan uzak durun

Kutsal keçinin sütünü sağ, arpa ununu elekten al. Büyükçe bir tencereye bir çanak dolusu yeşil yağ koy, arpa ve buğday ununu yağ ile iyice kavur. İda’nın yedi ayrı tepesinden kırk ayrı çeşit ot kopar.

AŞÇI FOK
NURDAN ÇAKIR TEZGİN

Araştırmalarım sırasında ne zaman karyatidlere rastlasam tepelerinde taşıdıkları beton kaideyi bir koca tepsi yemeğe benzetiyorum. Dervişin fikri ile zikri hesabı benim benzetmelerim de hep yeme içme üzerine!

Karyatidler ile ilgili çeşitli mitler var; bilindiği üzere Antik Yunan ve Roma mimarisinde başlarıyla üst yapıyı destekleyen sütun gibi kullanılan kadın figürlü taşıyıcılara karyatid deniyor. Ayrıca Karyai kentinde yaşamış kadınlar ya da Karyaili insanlar anlamına da gelmekte.

Mitolojik öykülerinden biri kısaca şöyle; Antik çağda kocaları savaşa giden Karyaili kadınlar bütün yaşamsal işleri tek başlarına yapmak zorunda kalmışlar. Karia kızları tarlaları sürmüş hayvanları beslemiş çocuklar ve yaşlılarını bakıp beslemişler. Öylesine güçlüymüşler ki erkeklerin yokluğunu ailelerine aratmayıp dimdik ayakta kalmışlar. Bu yüzden onların hayata güçlü duruşları mimariye de ilham olmuş. Bina girişlerindeki ağır kapı alınlıklarını ve bölmeleri taşımak için yapılan sütunları mimarlar kadın heykeller şeklinde tasarlamışlar. Bu öykü kadınları gururlandıran yanıyla oldukça cazip. Zira diğer öyküde her zamanki gibi kadınların üzerine utanç günah ve ceza yükleniyor!

Güya Peloponnesos yarımadasındaki Karyai devleti savaşta Yunanistan’a karşı Perslerin tarafını tutmuş, Yunanlılar da seferberlik ilan edip Karyai’yı ele geçirmiş ve bütün erkekleri öldürerek kadınları da köleleştirip ibret-i alem için mermer heykellerini yapmış. Başlarına da dünyanın yükünü ağırlaştırarak koyup cezalandırmış! Özellikle kamu binalarını bu Karyatidlerle donatmışlar ki Karyai devletinin kefareti olan bu cezalandırma unutulmasın! Utanç yükü nedense tarih boyunca hep kadınların omzuna yüklenmiş. Hiç beğenmedim bu öyküyü!

Başka öyküler yazmalı…

Bütün hayatın yükünü yüzyıllardır başlarının üzerinde taşıyan karyatidlerin gücüne ve asil duruşlarına yakışan öyküler yazmalı evet. Ne diyordum, başları üzerinde büyük birer tepsi yemek taşıdıklarına dair öyküler düşlesek Karia kızlarının hoşuna gider mi acaba?

Öyle sıradan ölümlülerin yemeklerinden değil, tanrıların yiyecekleriyle donatmalı tepsilerini; Bal bulamaçlı yakup otunun (artemisfolia) kaya kristalleriyle yumuşayan karışımıyla altın tozuna dönüşen ambrosia tadında bir yemek hayal etmeli. Öyle ya, bunlar güçlü kadınlar, tanrıların gıdası ambrosia ile beslenmeliler ki o çağlar boyunca taşıdıkları yüklerine dayanabilsinler. 

El verir Aşçı Fok el verir
Tepsiler dolusu bal verir
Karyatidler korkusuzdur
Ambrosia cesaret verir. 

 Karyatidlere sunu

 Kutsal keçinin sütünü sağ, arpa ununu elekten al. Büyükçe bir tencereye bir çanak dolusu yeşil yağ koy, arpa ve buğday ununu yağ ile iyice kavur. İda’nın yedi ayrı tepesinden kırk ayrı çeşit ot kopar. Kavrulan arpa ve una kutsal keçinin sütünden koy, sonra ambrosia otlarını ufala içine. Agonia çobanlarından petekli bal iste. Petekli balı peteğiyle iyice ez, ayrıca arıların polen tozunu biriktir bir kâsede, hepsini kavrulmuş arpaya ekle.

Bol biber serp üzerine, incir ve üzümlerden bir lâpa yap ve hepsini iyice karıştır, sonra bu efsunlu helvayı geniş bir tepsiye dök. Tepsinin etrafını defne, kekik ve kişniş yapraklarıyla çiçek özleriyle donat. Yetmez, biraz daha dök çam kokulu baldan helva üzerine, sonra altın tozunu da üfle hafiften dilek tutarak içinden.

O güzel ve cesur Karyatidler, gücü kuvveti içinde sihirli ambrosia helvasını doyasıya kaşıklasın.

İnsanlar bu helvadan uzak dursun zira, ölümsüzlük iksirinin sırrına erecek insanın dünyaya vereceği zararı önleyecek panzehir henüz bulunmadı!