yaşlı bir adam koluma girip beni aradığım adrese kavuşturdu
şehir parkında içtenlikle salep ısmarlayan bir gençle tanıştım
hiç bilmediğim bir aralıktan geçerken bir kadın bana haşhaşlı verdi
yaşadığım her an yeni bir hayatın başlangıcı olacak kadar şaşırtıcıydı
her kent seni bana kendi suretinde bir kez daha sundu
her halini gördüm ben senin türkiye
CAFER YILDIRIM
İnsan nereye giderse gitsin götürür kendisini
insan nereye giderse gitsin kalbinde taşır ülkesini
ve şehirler de böyledir, kasabalar hatta köyler
bırakmaz ki insanın peşini konduğu ilk beşik
kaç vakittir, kaç zamandır, kaç ömürdür seninleyim türkiye
senden doğru gelen her sese koştum, her fısıltıya kulak kesildim
gece yarıları silah sesleriyle ürperdim, güvensiz sokaklarda gezindim
keşan’dan seyitgazi’ye kadar yolculuklar yaptım
köşe başlarında kokoreç yedim geçtiğim şehirlerin
izbeliklerde dolaştım, seçim meydanlarında mitingler izledim
iç acıtıcı hikâyeler dinledim otel lobilerinde
haberler okudum gazetelerin üçüncü sayfalarında
cinayetler gördüm suretinde, azılı katiller, hırsızlar
suretinde dolandırıcılar, entrikacılar, en çok da her düşene vuranları gördüm
öldüresiye dövdüklerini gördüm bir insanı bin kişinin
ısırganlar bile solmaya başlamıştı; uyku çiçekleri, fesleğenler
unutmabeniler ve akşam sefaları kendi içlerine kapanıyordu
denge nerede bozuluyor nasıl kurulabiliyordu, bilmiyordum
anlamanın ve aramanın yollarındaydım
şenlikler de vardı bütün bir kenti ayağa kaldıran
hayatı yeniden üreten, onaran türküler söylenirdi
dinledim bütün bir yaz boyu, neredeysem orada
gezdim dolaştım ve kimse sormadı bana sen kimsin diye
yaşlı bir adam koluma girip beni aradığım adrese kavuşturdu
şehir parkında içtenlikle salep ısmarlayan bir gençle tanıştım
hiç bilmediğim bir aralıktan geçerken bir kadın bana haşhaşlı verdi
yaşadığım her an yeni bir hayatın başlangıcı olacak kadar şaşırtıcıydı
her kent seni bana kendi suretinde bir kez daha sundu
her halini gördüm ben senin türkiye.