Cem Amiralim Siz Bize Mavi Vatan’ı Anlatın

Sayın Cem amiralimiz, “Mavi Vatan” üzerine yazılarınızı keyifle okuyoruz. Lütfen Türk halkının ilgisini denizlerimize çeken bu yazılarınıza devam edin. Uluslararası ilişkiler ve jeostrateji konularını da uzmanlarına bırakın

 

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

Aynı gemide beraber çalıştığım Cem Gürdeniz amiralimizi severim, o da beni severdi. Bu yazıdan sonra belki bana kızacaktır ama Veryansın’daki son yazısından sonra bazı şeyleri yazmak şart oldu.

Sayın Gürdeniz’in, “AUKUS Avustralya’nın nükleer denizaltıları ve pasifik jeopolitiği”[i] yazısı biraz aceleye gelmiş gibi. Yoksa bu kadar coğrafik, jeopolitik, askeri tarih ve stratejik hata olmasına imkan yok. Örneğin; Sri Lanka’nın Pasifik ülkesi olmadığını kendisi de çok iyi bilir. Anlamayı zorlaştıran veya yanlış anlamalara yol açan, düşük cümleler ve yazım tekniğine aykırı paragrafları bir yana bırakarak yazının içeriğine odaklanalım.

Yazı; Avustralya, İngiltere, ABD’nin Pasifik’te Çin’e karşı oluşturdukları yeni pakt (AUKUS) hakkında. Yine bu antlaşma gereğince ABD ve İngiltere, Avustralya’ya nükleer denizaltı teknolojisi verecekler. Daha önce Avustralya ile 46 milyar dolarlık 12 adet denizaltı inşa anlaşması yapmış olan Fransa’nın son anlaşma ile bu projeden çıkarılıp yeni pakta da alınmaması da yazıda işlenmiş.

Daha önce Gürdeniz amiralimizden Doğu Akdeniz’e doğru hareketlenen Fransız uçak gemisi Charles De Gaulle’e hayat hakkı tanımamasını da duyduk, ama bu yazı çok fazla hata barındırıyor. Tek tek bakalım:

“Pasifik havzada Sri Lanka dışında denizaltısız ülke kalmadı”

Yazıdan olduğu gibi aldım. Sanırım Cem amiralimiz “pasifik havzasında” demek istedi diyerek buraya çok takılmıyoruz. Ancak çok kısa bir araştırma ile görülecektir ki; Sri Lanka’dan başka Kamboçya, Singapur ve Tayland’ın da denizaltısı bulunmuyor. Sri Lanka da Pasifik’te değil, Hint-Pasifik havzasında bulunuyor. Siyasi coğrafya önemlidir.

Nükleer denizaltıların, “Dizel elektrik denizaltılar gibi tespit edilmeleri çok zor”

Cem amiralimizin denizaltıda çalışmadığını biliyoruz. Buna rağmen Dumlupınar denizaltısı filmine danışman olduğunu da. Ancak, emekli Tümamiral olunca her şey bilinmiyor.

Amiralimiz, “nükleer denizaltıların sualtında tespit edilebilmeleri çok zor” diyor. Denizaltıların savaşın seyrini etkileyecek taktik bir saldırı silahı olarak kullanılmaları 2. Dünya Savaşının başlarındadır. Savaşın daha içinde, sonarın geliştirilmesi ve denizaltı savunma harbi (DSH) silahlarındaki gelişmeler denizaltılarının su üstü gemilerine karşı avantajlarını ellerinden almıştır. Nükleer denizaltıların en büyük avantajı aylarca su üstüne çıkmadan harekât yapabilmeleri ve balistik füze taşıyan dizel elektrik denizaltılar gibi millerce uzaktan uzun menzilli füzelerini kullanabilmeleridir. Yoksa denizaltıların uçaklardan veya su üstü gemileri tarafından tespit edilmemeleri mümkün değildir.

“Sovyetler Birliği okyanuslarda hegemonik üstünlük kurmuştur”

Gürdeniz amiral yazının bir yerinde, “15.yüzyıldan günümüze okyanuslardaki hegemonik üstünlük Portekiz, İspanya, Hollanda, Fransa, İngiltere, ABD ve Sovyetler Birliği arasında beş kez el değiştirdi” diye yazmış. Diğer ülkeler tamam da, Sovyetler Birliği tarihin hiçbir döneminde okyanuslarda hegemon güç olmadı.

Sovyetler Birliği kurulduğunda, devrim öncesinde Japonya tarafından yok edildiği için Pasifik’te neredeyse donanması yoktu. Daha sonra da hiçbir zaman okyanuslarda hegemonya kuracak kadar güçlü olmadı. Bu amatör seviyede deniz harp tarihi ile ilgilenenler tarafından bile bilinir. Aceleye gelmiş diyelim.

“Milli denizaltımız nükleer olsun”

Yine amiralimiz yazısını, “Çalışmaları devam eden Milli Denizaltı projemizin nükleer takatli yapıda yürütülmesi için çalışmalar başlatılmalıdır” diye bitiriyor.

Daha önce Cihat Yaycı amiralimizin, Fransa’nın 1963’den 2000’e kadar kullanıp sonra Brezilya’ya verdiği Foch uçak gemisinin (Brezilya adını Sao Paulo olarak değiştirip, ancak idame edemeyip  hurdaya çıkarmıştı) alınıp eğitim amaçlı olarak kullanılmasını önerdiğini biliyoruz. Bu tip öneriler Gümüşhane’de veya Yozgat’ta kahvelerde heyecan yaratmış olabilir. Ancak bu işlerle ilgilenenler, küresel bir güç olup okyanuslarda harekât yapmıyorsanız uçak gemisinin israf olduğunu biliyorlar.

Nükleer denizaltı da okyanuslarda harekât yapmayacak bir ülke için gereksizdir. Beş milyar dolardan fazla maliyeti olan bu denizaltıların idamesi de milyarlarca doları bulmaktadır. Türkiye nükleer denizaltıya sahip olursa bunu ancak Pasifik’te ABD amaçları için kullanacaktır. Bu da yazıdaki ABD’den uzaklaşma stratejisi ile çelişmektedir.

Sayın Cem amiralimiz, “Mavi Vatan” üzerine yazılarınızı keyifle okuyoruz. Lütfen Türk halkının ilgisini denizlerimize çeken bu yazılarınıza devam edin. Uluslararası ilişkiler ve jeostrateji konularını da uzmanlarına bırakın.

[i] https://www.veryansintv.com/aukus-avustralyanin-nukleer-denizaltilari-ve-pasifik-jeopolitigi

PAYLAŞMANIZ İÇİN

1 yorum

  1. Savunma sanayi ile ilgili atimlimlarimiz kendi milli gucumuz nispetinde devam etmekte olup belirttigin gibi ihtiyactan fazla ve butcemizi sarsacak projelere gerek yoktur. En azindan bu asamada. Ayrica milli politikamiz da emperyal bir anlayis icermez ve icermemelidir. Acik bir sekildeki elestirinize katiliyorum. Kiymetli buyugum Cem Gurdeniz’in cevabini merek ediyorum.
    Tesekkurler Abdullah hocam

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*