Yasımız var, bir çocuk “kuduz” nedeniyle hayatını kaybetti!

Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde kuduz bir köpek tarafından ısırılan ve 21 Ekim’den bu yana Ankara’da, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi gören 10 yaşındaki Mustafa Erçetin hayatını kaybetti.

NEŞE MESUTOĞLU

Bir çocuk 2022 Türkiyesi’nde “kuduz” nedeniyle hayatını kaybetti. Sorumlusu, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na uymayan, kısırlaştırma, aşılama ve bakım görevini yerine getirmeyen yerel yönetimdir. Yapacağı tek şey bir kısırlaştırma birimi kurarak meseleyi birkaç yılda bitirmekti.

Her geçen gün sokak canlarına karşı yürütülen öfkeli tepkilere bir yenisi ekleniyor. Özellikle sokak köpeklerine yönelik karalama kampanyası her an yeni bir argümanla gündemde kalıyor. Son noktada en “deli” hayvanseverin bile dili tutulabiliyor. Mustafa evladımızın hayatının çalınması sözün bittiği yer gibi görünüyor. Bu ölüm yüzde 100 önlenebilir bir hastalık olan kuduz nedeniyle yaşandı. Hayvanseverler yıllardır böyle bir olayın yaşanmaması için gece gündüz çalışıyor, yerel yönetimlere görevlerini hatırlatıyor ve yerine getirilmeyen bu sorumlulukları üstlenmek için bireysel olarak çabalıyordu.

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, belediyeleri insan ve hayvanların sağlığından sorumlu kılıyor. Bu yasanın amacı; hayvanların rahat yaşamalarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak. Bu da gösteriyor ki kısırlaştırma, aşı ve bakımdan sorumlu olan belediyeler görevlerini layıkıyla yerine getirmediği için 2022 Türkiye’sinde bir çocuk, kuduz hastalığından yaşamını kaybedebiliyor.

Bu yerel yönetim anlayışıyla aynı çizgide sokakta da bir yansıma bulunuyor. “Değil kuduz, uyuz hastalığı dahi taşımayacak memleketin sokak canları. Kısırlaştırılacak, aşılanacak, karınları tok olacak!” demek, bunu talep etmek yerine sokak köpekleri uyutulsun, toplansın çağrısı yapılıyor. Neredeyse bu konuda görev bırakma yaklaşımı taşıyan yerel yönetimleri sorgulamak yerine sokakta yaşamak zorunda olan canlara ceza kesmek isteniyor. Sokakta yaşayan köpeklerin yerlerini ve fotoğraflarını paylaşarak hedef gösteren, zehirlenerek ölümlerine sebebiyet veren Havrita uygulamasıyla tanınan acımasız nefret dolu bir kesim bu. Onlar sosyal medyada katliam tamtamlarını çalarken hayvanseverlerin susma şansı yok.

Hedef gösterilen taciz ve tehdit altında olan herkesi korumak için yapılabileceği gibi tweet bildirmek, spam’lamak bir sınır çiziyor. Ne yaparsınız ki tepe yönetimde de ortak noktaları var. Son tabloda yem KDV oranları %1’de kalırken, kedi ve köpek mamasında -lüks tüketim gibi- yüzde 18’lik KDV oranının ötekileştirici bakış açısıyla ya da anlamsızca ve inatla düşürülmemesiyle benzer refleksleri andırıyor.