Üvey Evlat

Erkeklerin üvey evlada yaklaşımları ile kadınlarınki farklı. Her ikisi de istemiyor, orası kesin. Fakat genellikle kadın, kendi çocuğundan sonra üvey olanı düşman gibi görmeye başlıyor. En az 10 kadın sayabilirim çevremden böyle. Sadece birinin sevgi duymasa da, idare ettiğini gördüm. Diğerleri mi? İnanın bilmek istemezsiniz

 

EMİNE SUPÇİN

Üvey olmak yani öz olmamak. Aynı DNA’yı taşımamak. Bir diğer yaklaşımla mecburen birlikte olmaya zorlandığın kimse. Dışarıdan, yabancı, sana ait değil, senden değil, SEN değil.

Herhangi bir okurumun üvey evladı var mı bilmiyorum. Ama masalların haricinde gerçek yaşamda üvey evlat sahibi insanlarla tanıştım. Erkeklerin üvey evlada yaklaşımları ile kadınlarınki farklılık gösteriyor. Her ikisi de istemiyor, orası kesin. Fakat genellikle kadın, kendi çocuğu doğduktan sonra üvey olanı düşman gibi görmeye başlıyor. En az 10 kadın sayabilirim hayatımda üvey çocuğu olan ve maalesef içlerinden sadece birinin sevgi duymasa da ailesinin hatırı için idare ettiğini gördüm. Diğerleri mi? İnanın bilmek istemezsiniz…

Doğada da dişiler kendi yavruları varsa, bir başka dişinin yavrularına düşman olur. Ya parçalar yok eder, ya da indirir mideye, hepten kurtulur. Özünde kendi yavrularının gelecekteki düşmanlarını elimine etme yahut da kısıtlı kaynakları paylaştırmama gibi bir içgüdü olabilir. Fakat bu, yaşamda kalma güdüsünden beslenen çok sağlam bir damar.

Şimdi bir de üvey olmanın psikolojisine girelim. Sevgi açlığı, kabul görmeme duygusu, onaylanma ihtiyacının karşılanmaması, ait hissetmeme. Tüm bu olumsuz girdilerin insan benliğine ne kadar çok zarar verdiğini tahmin edebilir miyiz?

Her yıl, kurumumuzdan hizmet alması içim, koruyucu aileler tarafından bakılan, sosyal hizmetlerin yönlendirmesiyle bir çocuk bize gelir. Benim için onları gözlemlemek ve onlara çok özel davranmak kişisel bir yaklaşım. Aynı üvey psikolojisini taşıyorlar ve hiçbir yere ait hissetmiyorlar. Ya çok hırçın oluyor ya da aşırı sevgi göstermeye çalışan yavrucaklar oluyorlar. Çünkü özlerinden kopuklar. Bizde oldukları süre içinde onları tıpkı diğerlerini de sevdiğim gibi kucaklıyor, okşuyor, yüreklerinden tutmaya çalışıyorum. Fakat yok, ne yaparsanız yapın, ne denli ilgi gösterirseniz gösterin asla oraya, o öze dokunamıyorsunuz. Orada bir yer var mühürlenmiş; kapkaranlık bir oda ve orası onun yok olduğu yer.

Üvey evlat olmak zor… Ya ezilmiş bir ruh hali ile içine kapanık ya da hizmetkâr davranışlar sergiliyor ya da aynı nedenle hoyrat ve acımasız bir tavrı benimsiyorlar.

Bireyde durum bu. Peki ya toplumda? Koskoca bir toplum nasıl olur da üvey evlat muamelesi gördüğünü fark etmez? Nasıl olur da tıpkı o çocuklardaki eziklik duygusuyla hareket eder?

Elbette hiçbir zaman sen bu vatanın öz evladısın denmemiş olanlar. Altı yüzyıl Osmanlı’nın kul köle muamelesi yaptığı millette, kısa süreliğine sen insansın, insan gibi yaşamalısın denmiş sonrası yine garabet, yine ihanet, yine üvey babalık…

Artık YETER! Ülkenin en azından bir kısmı aydınlığın, birey olmanın, özgürlüğün, adaletin farkında ve gerekliliğine inanıyor. İşte o kısım, geri kalanları da düze çıkarmak ve her şeyi yeniden, en baştan planlamak ve uygulamak zorunda. Bu vatanın öz evlatları bizleriz. Bizi Kürt, Çerkez, Yörük, Zaza, Alevi… diye üveyleştirmelerine asla müsaade edemeyiz.

Biliyor musunuz, üvey çocuklara kırk yılda bir küçücük bir şeker verseniz, ona dünyanın en büyük lütfunu göstermişsiniz gibi bakarlar. Çünkü özünde yabancı olduğunu içselleştirdiği için o bir sokak kedisidir ve cennetlik biri ona mama vermiştir. Öyle hisseder. Bilmez ki o mamanın da, o sokakların da asıl sahibi bizzat kendisidir.

Şu gün yol yaptık, köprü yaptık diyenler ve onlara inanan güruhlar bilmelidir ki o köprülerde, yollarda kullanılan malzemeden tut da peşkeş çekilen, iç edilen milyarlarca öz kaynaklar da BİZİM! Bizim alın terimiz!

Çalıyor ama hizmet ediyorlar diyemezsin!

Çünkü senin hizmet dediğin o güdük işleri, sırf çalmak için yapıyorlar. Çaldıkları alın terin. Senin öz varlığın. Ve onu sana değil, kendi öz bildiklerine yediriyorlar. Çünkü sen farkına varana kadar üvey evlat kalacaksın!

 

( Görsel: Federico Infante )

paylaşmanız için