TÜRK ORDUSU BÜYÜK ZAFERİNİ NEDEN KUTLAMADI?

Siyasal iktidarı anlamak mümkündür; o padişah yanlısıdır ve zafer onun için elem vericidir. Peki ,TSK’ya ne oluyor? Dünyada, böylesine önemli, böylesine çığır açıcı bir zaferi önemsizleştiren, sıradanlaştıran, geçiştiren başka bir ordu olabilir mi; var mıdır?

 

HALDUN ÇUBUKÇU
Yadırganmadı bile. Cumhuriyet Devriminin zaferleri, bayramları kutlanmamaya o kadar alıştırıldı ki, zaten cumhuriyet yurttaşlığını özümseyememiş bir halk da pek umursamadı. Büyük Cumhuriyetçi, solcu, ulusalcı, Atatürkçü, demokrat, ilerici vs. ( ne derseniz artık ) kesimler dahil.
Oysa 100. Yıl.
Çok anlamlı bir dönüm yaşı.
Türk Ordusu emperyalizm çağının ilk bağımsızlık savaşını veriyor. 300 yıl sonra ilk kez savunmadan çıkıp atağa kalkıyor. Sadece kendinin değil bütün mazlum milletlerin adına savaşıyor. Sadece, fiili işgalci Yunanistan’a değil, Lozan’da karşımıza çıkmış bütün o büyük devletlere karşı savaşıyor ve asıl olarak da İngiltere ile savaşıyor.
Hiçbir umut yokken, bütün koşullar aleyhindeyken, Sovyet Rusya’dan başka destekçisi yokken… Akıl almazı başarıyor ve düşmanı yeniyor.
Öyle böyle yenme değil hem de, perişan ediyor, denize döküyor.
Hindistan’dan Cezayir’e bütün esir halkların sevinci, coşkusu oluyor ve…
Artık, “Cumhuriyet Orduları”dır…
Savaşın siyasal ve sosyal bir devrimle sonuç almasına muzaffer namlularıyla belirleyici katkıyı sunuyor…
Nice zaman coşkuyla, askeri mızıka konserleri, fener alayları, zafer takları altından halk ve asker geçişleriyle kutlanıyor…

İlginçtir, 12 Eylül ile birlikte sönükleştiriliyor, Erdoğan ile kutlamalar ya kaldırılıyor ya da baştan savılıyor. ( Ne yerinde ifadedir “baştan savma”)

Ama bu 100. Yıl.
Başka bir şey değil, 100. Zafer Yılı…
Ne halkın umurunda, ne zaferin sahibinin…

Başka ülkelerde 40. 50. 75. 100. yıllar nasıl görkemli kutlanır.
Hele Çin’in, Rusya’nın, Fransa’nın dönüm noktalarındaki görkemli kutlamalarını, -Youtube’den muhteşem videolarını bulabilirsiniz, ve mutlaka izleyin, bir şeyin hakkı nasıl verilir, görün- mesela Çin Halk Kurtuluş Ordusu Günü kutlamalarını filan düşünüp karşılaştırınca insanın içine hüzün ve öfke çöküyor…

Neler yapılmazdı neler?
TSK marş yarışmaları, DT ve şehir tiyatrolarıyla işbirliği halinde oyun yarışmaları, zafere ilişkin en az 10 sinema tv filmi, TRT ve diğer kanallarla diziler; okullarda kompozisyon vb. yarışmalar düzenleyip kotaramaz mıydı?
TSK 100. Yıl için halkına mesela 100 Zafer parkı, 10 müze açamaz mıydı?
Her yerde görkemli askeri geçitler, TSK’nın geldiği noktadaki araç ve gereçlerinin sunumuyla oluşturulacak geçit alayları, geceleri ortalığı şehrayine çevirecek fener alayları , meydanlarda bando konserleri, seymen, efe, zeybek oyunları… düzenleyemez miydi?
26 Ağustos’tan 9 Eylül’e kadar sürecek, doruğunu 30 Ağustos gününün oluşturacağı çok kapsamlı şenlikler ve kutlamalar yapılamaz mıydı?
Siz 100 düşünce, 1000 öneri daha ekleyin…

Neden yapılmadı? Neden?

Ordu bandolarının sarayda Tayyip Erdoğan’ın dünya görüşüne – ki, iflah olmaz bir Atatürk düşmanlığıdır- uygun konserleri 30 Ağustos zaferinin 100. yılının kutlanmasını değil, saraya hapsedilip içeriğinin boşaltılmasının göstergesi değilse, nedir?
Millete ne, saraylarda hapsedilmiş “kutlamalar”dan?
Kutlamalar kutla –ma’ya dönüşmüştür.
Sanki düşman işgali altındayız!

Hele, varlığı, anlamı İstiklal Savaşı’yla özdeş; ona hem borçlu hem de onun politik örgütleyicisi olan CHP’nin kahredici aldırmazlığına, aymazlığına, yok hükmündeki tepkilerine ne demeli?
HDP ile ittifak kadar bile gündeminde olmamıştır.

Nasıl yazık edilmiştir 100. Zafer Yılı’na!
Nasıl ayıp edilmiştir Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya, o Cumhuriyet Orduları’nın ebedi ve yenilmez Başkomutan’ına…
Nasıl ayıp edilmiştir, “bu topraklar için toprağa düşen asker”e, İsmet Paşa’ya, Fevzi Paşa’ya, Ali Fuat Paşa’ya, Kazım karabekir Paşa’ya, Fahrettin Altay Paşa’ya ve bütün diğer paşalara, Reşat Çiğiltepe’ye ve bütün o yiğit subaylara…

Cephane taşıyan kadınlara, köylülere…
Nasıl yazık edilmiştir, Türkiye halkının kim zaman başa bela, böyle zamanlarda ise hayranlık verici savaşma yeteneği ve azminin en büyük zaferine…

Tıpkı, “Kongre iktidarları”nın en önemlisi, bir halkın var olma iradesini kendi eline alıp bütün dünyaya tebliğ ettiği en demokratik inisiyatif olan Sivas Kongresi’nin 100. Yılı’na yazık edildiği gibi…
Tıpkı Bağımsızlık Mücadelesi’nin 100. başlangıç yıldönümü olan 19 Mayıs 2019’a yazık edildiği gibi…
Tepkisiz kalındıkça, halk inisiyatifi alınmadıkça Cumhuriyet’in 100. Yılı da geçiştirilecektir.

Siyasal iktidarı anlamak mümkündür; o padişah yanlısıdır ve zafer onun için elem vericidir.
Peki ,TSK’ya ne oluyor?
Dünyada, böylesine önemli, böylesine çığır açıcı bir zaferi önemsizleştiren, sıradanlaştıran, geçiştiren başka bir ordu olabilir mi; var mıdır?

Bu kadar mı inisiyatifsizdir, bu kadar mı pasiftir, bu kadar mı değerlerine yabancılaşmış, bu kadar mı o benzersiz kendi zaferinden uzaklaşmıştır?

Cumhuriyet’in 100. Yılına bir yıl kadar zaman kalmışken, halk inisiyatifiyle kutlamalar yapmak, yaratmak, Cumhuriyetin anlamı üzerinde kitle seferberliği oluşturmak; Bağımsızlık- Özgürlük – Laiklik – Demokrasi şiarlarını yükseltmek bu tablo karşısında sadece halka ve bireysel, örgütsel öncülerine düşmektedir.
Yeniden ve yepyeni bir Cumhuriyet için…
Cumhuriyetin halk inisiyatifi için…
ve bu tarihin en büyük devrimcisini anmak, O’na layık olmak için…
Şimdiden iş başına!

 

paylaşmanız için

1 yorum

Yorumlar kapatıldı.