Sonunda ortasından tanışmak için çok iyi bir iş yapmaya başlamışım

Sizin de karşınızdakinin de işi, memleketi önemli değil. Ha işinizi zaten görüyorlar bir soru eksildi bile. Müşteri isterse, o an ne isterse ortasından konuşmaya başlayabiliyoruz. Doların artışı mı? Olur… Fiyatların pahalılaşması mı? Olur…

ASLIHAN TÜYLÜOĞLU

Yeni tanışmalardan hep kaçınırım. Adımı soyadımı söylemekten. Sonra ardından yaptığım işin sorulmasından. Sonra biricik olmayan, karışık olan memleketimin sorulmasından da. Bunlar tanışmak için gerekli sorular belki. Ama ben karşımdakinin adından başka bir şeye ihtiyaç duymam. Sohbete ortasından başlasak olmaz mı? Bir şiirden, bir kediden, bir kitaptan… yok yok bu herkesle yapılabilecek bir başlangıç değil. Ama sosyal olaylardan da başlayabiliriz. Mesela bir kadının çocuğunun gözü önünde öldürülmesini kınayabiliriz. Kadının sorunlarına dair bir kadınla dertleşebiliriz. Çare arayabiliriz. Çok mu ağır? Ya kısıtlamalar… ya korona… olmaz ille mesleğim, ille memleketim.

HABERLER, AŞI, SALGIN, EKONOMİ

Sonunda ortasından tanışmak için çok iyi bir iş yapmaya başlamışım. Dönercilik. Sizin de karşınızdakinin de işi, memleketi önemli değil. Ha işinizi zaten görüyorlar bir soru eksildi bile. Müşteri isterse, o an ne isterse ortasından konuşmaya başlayabiliyoruz. Doların artışı mı? Olur… Fiyatların pahalılaşması mı? Olur… Haberler, aşı, salgın, ekonomi, siyasetçiler, okul çocukları, anne baba, enflasyon, zam… Onlar istesin yeter ki ortasından başlayabilirim tanışmaya. Hem adlarımızı dahi bilmeden sadece yüz aşinalığı yetmekte birbirimize. Köpek adları bilinir, çocukların adları sorulur ama müşterilerin adlarını öğrenmek gerekmez niyeyse. Hele memleket nadiren açılır bir konudur. Ama sohbet biraz fazla uzarsa ya da bir kaç geliş gidişte yinelenirse, illaki sorulur.

-Nerelisiniz?

-Siz nerelisiniz?

-Ben Malatyalı’yım.

-Aaa benim Malatya’da üç senem var?

İrkilme…

-Sahi mi?

-Evet. Ben de Malatyalı sayılırım işte, suyundan içtim. Hem o Kernek parkı var ya, o kanal boyu, Şire Pazarı. Ölürüm oraya…

Sohbet hızlanır…Ama nereli olduğum yine söylenmemiş olur. Söylemekten çekindiğimden değil. Gerçekten nereli olduğumu bilmediğimden. Aslında şu daha doğru; Kendimi hiçbir yerli yahut her yerli hissettiğimden. Böylece memleket sınavından geçtim. Müşteriyi de bağladım diyebiliriz. Gerçi hiç böyle bir niyetim yoktu. Ama artık bir ortak nokta bir bağ kurduk ister istemez…

KAHVEYE GİRME AYRICALIĞIM VAR

Bu “Memleket neresi?”  sorusuyla ilgili bir yaşanmışlığım daha var. Yeni mühendisim, telefon götürüyoruz Ordu’nun köşe bucak köylerine. İşçileri denetlemeye, işe bakmaya gidiyorum ben de. Mecbur projeleri kahvede açıp çalışıyoruz, kahve içiyoruz. Kadın mühendis olarak kahveye girme ayrıcalığım var. Çünkü başka hiçbir yer olmaz o köylerde. Kahve her zamankinden suskunlaşır, insanlar kibarlaşır, bunu hissedersiniz o mırıltı şeklinde oluşan uğultudan.

Çıkarım, köy meydanında mutlaka bir kadın adeta koşarcasına yanıma gelir, bir şey söyleyecek anlıyorum. Beklerim iyice yaklaşınca şu sözcük sorulur Mühendis Hanıma

– Nerelisin?

Çaresiz memleketlerimden birini söylerim. Bir tepki beklerim ama bir tek kelime etmez bu yaşlı mı, orta yaşlı mı olduğu anlaşılamayan kadın, devam eder gider yoluna.

PEKİ NİYE SORUYORLAR?

Bu birçok kez başıma geldi. Ne beklediklerini öyle çok düşündüm ki; bu yakıcı bir soruydu onlar için besbelli ama beklentilerini karşılayamadım hiç. Telaşla gelip bir tek kelime söylemeden neden ayrılıyorlardı yanımdan. Memleketimi mi beğenmemişlerdi. Sonunda düşüne düşüne şuna karar verdim: Evet, söylediğim şehir onlar için hiçbir şey ifade etmiyordu. Belki adını bile ilk defa duydular… Peki niye soruyorlar? Çünkü dışarda, bir şehirde çocukları, eşleri veya çok yakınları var, eğer bu şehirli olsam, oradan gelmiş olsam benden sanki bir haber alacaklar. Sanki o şehirde de bu köydeki gibi herkes birbirini tanıyor… Ama o bekledikleri şehrin adı gelmeyince, birden gözlerinde yok oluyorum. O soruyu soran kendileri değilmiş, cevabım havada asılı kalmış ve hatta ben yokmuşum gibi çekip gidiyorlar. Memleketim bu kadınlarda hiç tutmadı. O çok merak ettiğim sohbet hiç başlamadı…