Siyasilerin Karikatür Ekoloji Yönetimi

Ya “bu bizim fıtratımızdır” deyip dayak yemeye, hatta ölmeye doğru yol alacağız ya da bu saçma politikacılarla bu sorunların asla çözülemeyeceğini anlayıp inisiyatifi ele alacağız. Doğa olmadan insanın yaşama şansı yok!

 

ALİ HAN EREÖRNEK

Havsalam almıyor; bir siyasetçi, politikanın hâkimi olmak istiyor, ama halkının, ülkesinin yararına herhangi bir hamle yapmıyor. Söz konusu benim ülkem olduğunda muhalefeti veya iktidarı ayıramıyorum, hepsi günü kurtarmaya çalışıyor. Peki neden politika yapıyorlar? Cevabı çok rahat veririz: Para ve güç!

Bu hafta tek bir konuda yazmak istiyordum, ama gündem o kadar dolu ki! Dünya sınırlarının sonuna gelmiş gibi her yerde bir felaket yaşanırken içimden bir şey yazmak da gelmiyor. Almanya ve Avrupa’da ciddi sel felaketleri yaşandı, Rize de selden etkilendi. Ege’de sanki kalmamış gibi börülceyi ithal ettiğimiz Madagaskar, kuraklık ve sıcaklar yüzünden açlık ve susuzluk belasıyla karşı karşıya.

Yıllar boyunca gördüğüm iktidarlar içinde bu kadar kötüsüne tanık olmadım. Eğitim düzeyi; intihal ve tartışmalı diplomalarla simgeleşen iktidar, eğitimden tarıma kadar her şeyi dinamitledi. İnsanı önemsemeyen iktidar, peşkeş çekilmedik alan bırakmıyor. İklim zirvesinde esip gürleyen cumhurbaşkanı, TEMAVakfı’nın hazırladığı raporu o saraylarından birinde okur ve bize açıklamalarda bulunursa ne düşündüğünü öğreniriz. TEMA Vakfı, yaklaşık iki yıl bir çalışma yürüttü. Üstelik bilgi vermek için de devlet 200.000 TL’ye yakın bir para almış. Emeği geçen gönüllülerin bu bilgiyi somutlayıp sonuçlarını göstermesi, çok ciddi bir çalışmadır. Bu çalışma geçen hafta aşağıdaki linkte haberleşti.(1) Sizin de göreceğiniz gibi oldukça sinir bozucu durumu kısaca dile getirmek istiyorum.

AKP hükümetinin verdiği maden ruhsatları, ruhsat alınan illerin  yüzölçümlerinin neredeyse üçte ikisine yaklaşıyor. Yaşamı ve doğayı umursamayan bu hükümet para için her şeyimizi satıyor. Üstelik onarılmasının olanaksızlığı bilimsel olarak kanıtlanmış bir uygulama bu! Bu ruhsatların büyük bir oranı ormanları ve doğal koruma alanlarını kapsıyor. Ekolojik dengeyi gözettiğini söyleyen bir hükümet doğamızın, gıdamızın, suyumuzun, havamızın kaderini böyle bir aymazlıkla gayet soğukkanlı bir şekilde belirleyebiliyor! Sebebi sanırım ses çıkarmayan kalabalık kesim! Hani sözde sıkı muhalefet ya? Madenlerin yaratacağı tahribat; gıdayı, sıcaklığı, iklimsel tahribatları, su kaynaklarını, havayı, denizi ve ekonomiyi doğrudan değiştirir. “Nerdeyse o eski domatesler” nostaljisi yapmak mı geleceğimizin yıkımını önlemenin çaresi.

Bu hafta ikinci haber son derece sempatik bulduğumuz bir araba üreticisi hakkında. Volkswagen geçen hafta Hollanda’da bir dava daha kaybetti.(2) İtalya, ABD ve diğer başka Avrupa ülkeleri ardından firma, egzoz emisyonları konusunda aldatıcı (ayıplı) ürün sunduğu için tüketicilere tazminat ödeyecek.
Çevreci dostlar; 2000 motor çevreci dizel araç aldığı için kendini mutlu hissederken, kandırıldıkları için araç başına 3000 Avro alacaklar, ikinci elde de 1500 Avro. Çevreci dostlarımızın bu parayı reddedeceğini pek düşünmüyorum, çünkü mahkeme kararı, araç iadesini içermiyor.
Bu şirket, egzoz emisyonları oranlarında kullanıcıları aldattığından tazminat ödeyecek. Adalet ceza kesmiş. Peki bu araçların kirlettiği havayı soluyan, o araçlara sahip olmayanların günahı ne? O aracın sahibi 3000 Avro alacak, araç egzoz salımına devam edecek ve biz o havayı solumayacak mıyız? Sözde bir de hükümetlere ceza ödeniyor. Örneğin burada bir dava açılsa ve hükümet Volkswagen’den tazminat alsa, o parayı çevreyi daha sağlıklı bir hale getirmek için mi kullanacak? Onca maden ruhsatıyla ülkenin coğrafyasını satan kapitalist, üstelik din sömürücüsü bir iktidardan sanırım bunu kimse beklemiyor. 

Son sözlere gelirsek; bu haberler iç açıcı değil. Bir yandan ciğerimizi söküp bir yandan bedelini bize ödetiyorlar. Bu durumdan çıkış yolu da herkesi ilgilendiriyor; ya “bu bizim fıtratımızdır” deyip dayak yemeye, hatta ölmeye doğru yol alacağız ya da bu saçma politikacılarla bu sorunların asla çözülemeyeceğini anlayıp inisiyatifi ele alacağız. Doğa olmadan insanın yaşama şansı yok! Yeter ki onu yormadan, sömürmeden ve hatta yok etmeden hayatımızı devam ettirecek yeni politikalar keşfedelim. Her canlı birbirine gerekli. Bunu unutmadan yeni bir paradigma oluşturma ve mücadele zamanı geldi. Yeni yazılarımda bunun üzerine durmaya çalışacağım, ama bize önce devrimci bir ekolojik çığlık lazım!

PAYLAŞMAK İÇİN