Peygamber ve halifelere helal de sıradan müminlere neden haram?

“Resulullah: İçin, fakat sarhoş olmayın, buyurdu.” diyen güvenilir hadisler varken, Kura’an’da ve hadislerde açık yasak yokken nasıl bir süreç yaşanmıştır da İslam’da alkollü içki haram kılınmıştır?

 KÖKSAL ÇİFTÇİ

Alıştık artık bekliyoruz, pek çok dini bütün insan, Peygamber ve halifelerinin içki içtiğini ima eden yukarıdaki başlığı görünce Kur’an’ın “içki yasağı getiren” ayetlerini anımsatarak tepki gösterecektir hemen. Doğrudur, haberdarız, Kur’an’da -okuyan kişinin niyetine göre- içki yasağı olarak algılanabilecek birkaç ayet vardır. Biz bilerek, ısrarla bu başlığı attık. Çünkü sözü edilen ayetler bize göre içki yasağı getirmiyor, sarhoş olana dek içki içmeye sınır koyuyor. İkisi çok farklı kavramlar olduğu için haklı olarak hem indiği varsayılan Kur’an, hem de onu rehber edinmiş olan Peygamber toptancı yaklaşmıyor, her iki eylemi farklı değerlendiriyorlar; içki içene karışmıyor, çevresine zarar verecek kadar sarhoş olanı uyarıyorlar.

Bu böyle olmasaydı, hadis külliyatı ve İslam tarihi yazarları, ölünceye dek Peygamber’in kendisinin, ardından ilk dördü başta olmak üzere tüm halifelerinin, genelde sahabesinin, hatta öz amcalarının, ölümünden sonra bile İslam öncesi alışkanlıklarını terk etmeyip genelde hamr, özelde de nebiz içmeyi sürdürdükleri haberlerini -alkol karşıtı oldukları halde- sayfalarına taşırlar mıydı hiç?

Parantez içinde şu bilgiyi de verelim: Yüzlerce yıldır bu konu; din bilginleri, mezhep kurucuları ve hadis toplayıcıları tarafından yazılıp çizilerek tartışılmıştır. Günümüz ilahiyatçıları ise kitap, makale yazarak ve tez konusu yaparak tartışmayı kaldığı yerden sürdürüyorlar. Buna karşın henüz nihai karara varılabilmiş değildir: “Alkollü içki içilebilir.” diyen ilahiyatçıların sayısı neredeyse “Alkollü içki külliyen haramdır.” diyenler kadardır.

Ayet ve hadisler içki için ağırlıklı olarak “hamr” ve “nebiz” sözcüklerini kullanmaktadırlar. Aşağıda çokça örneğini vereceğiz göreceksiniz; hadislere göre Peygamber, ölene dek hamr ve nebiz içmiş, müminlere de su ile incelterek içmelerini öğütlemiş. İçki karşıtları Peygamber’in Kur’an içkiyi Hicret’in 8. yılında yasakladıktan sonra alkollü içki içmediğini, nebiz ve benzeri şıralar ve meşrubatlardan içtiğini söylemektedirler. Bu da kafaları karıştırmakta, “Nebiz içki mi şıra mı?” tartışması açmaktadır. Bu soruna açıklık getirmeden konuyu derinleştirmek doğru olmaz. Çoğu kez karışık verilse de güvenilir kaynaklar aslında alkollü içkilerin geneli için hamr, özel bir içki türü için de nebiz ifadesini kullanmaktadırlar. Bize göre doğru olan da budur.

Şimdi kaynaklara göre hamr nedir, onu görelim:

“Ömer, Peygamber’in minberi üzerinde ayağa kalktı da şöyle dedi: Hamr (şarap) beş şeyden yapılıyor: Üzümden, hurmadan, baldan, buğdaydan, arpadan. Hamr, akıl ve şuuru örtüp karıştıran içkidir.” (Buhari, Sahih, Eşribe, hadis no: 5640), Ebu Davud, Sünen, Eşribe, hadis no: 3680); “Hamr, içildiği zaman sarhoşluk veren bütün içeceklere verilen isimdir.” (Fahreddin er-Razi, Mefatihu’l Gayb, cilt 8)

İslam öncesinde Araplar, bitki ve nesnelerden çok çeşitli adlar verdikleri içkiler üretirlerdi. Yukarıdaki kısa bilgiler ve buraya aktaramadığımız pek çok kaynak bize Arapların “halitan”a, “sahba”ya, “sekr”e, “kındid”e, “bit’u”ya, “cia”ya, “sükürke”ye, “mizr”e, “fadih”e ve “nebiz”e toptan bizim bira, şarap ve rakıya alkollü içki dediğimiz gibi hamr dediklerini söylemektedir.

Yani, sarhoşluk veren her alkollü içki Araplara göre “hamr”dır.

Öte yandan TDV’nin İslam Ansiklopedisi de “nebiz”i bizim anladığımız doğrultuda “Kuru üzüm, kuru hurma, arpa ve darı gibi maddelerden elde edilen bir içki türü.” olarak tanımlamaktadır (https://islamansiklopedisi.org.tr/nebiz). İşin özeti, İslam literatürüne göre “nebiz”, genel anlamda “hamr”dır, özel anlamda da bir alkollü içki çeşididir.

1

KUR’AN’DA ALKOL VE İÇKİ

Ayetleri, var sayılan iniş sırasına göre verelim:

“Takva sahiplerine vadedilen Cennet’in hali şöyledir: Orada her dem taze sudan, tadı değişmeyen sütten, içlerinde lezzet veren şaraptan, süzme baldan ırmaklar vardır. …Bu nimetlere erişenler, ateşte sürekli kalacak olan ve kaynar su içirilip bağırsakları parçalanan kimse gibi olur mu?” (Muhammed, ayet: 15)

“Hurma ağaçlarının ve üzüm asmalarının ürünlerinden hem sarhoş edici içki hem de güzel besinler elde edersiniz. Bunda aklını kullanan bir topluluk için açık delil vardır.” (Nahl, ayet 67)

“Sana içkiyi ve kumarı soruyorlar. De ki: Bu ikisinde insanlar için büyük zarar ve faydalar vardır.” (Bakara, ayet 219)

“Ey iman edenler! Sarhoşken, ne söylediğinizi bilinceye kadar … namaza yaklaşmayın.” (Nisa, ayet 43)

“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç şeylerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” “Hiç şüphesiz şeytan içki ve kumar yoluyla sizin aranıza ancak düşmanlık ve kin bırakmak, sizi Allah’ı zikretmekten ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz, değil mi?” (Maide, ayet 90-91)

Kur’an’da bunlar dışında da içecek ve dolaylı da olsa içki ile ilgili birkaç ayet daha vardır. Tartışmaya katkı sağlamayacakları için onları buraya aktarmıyoruz.

Bu ayetlerden sağlıklı düşünen bir insan nasıl içki yasağı sonucu çıkarır, bilemiyoruz. Yeniden okuyunuz göreceksiniz, yukarıya alıntıladığımız ilk üç ayet açıkça içki içmeyi övmektedir. Dördüncü ayet ise, içki içebilirsiniz ama eğer sarhoş olmuşsanız namaz kılmamalısınız, diyor, hepsi bu. Söyleyiniz lütfen, alkol ve içki yasağı bunun neresinde? Beşinci ayeti de bunlara bağlı, sarhoş olmayı kınayan buyruk olarak anlamak durumundayız. Yoksa ilk dört ayette içkiyi öven Allah, beşinci ayette yasaktan bahsederken çelişkiye düşmüş olur.

Bunun böyle olmadığı aşağıda hadis külliyatlarından ve İslam Tarihi kaynaklarından aktaracağımız belgelerden de açık ve net görülecektir.

2

HADİSLERDE ALKOL VE İÇKİ

Biz bu bölümde ağırlıklı olarak Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Müslim vb. kaynaklarla tamamen aynı rivayetleri kullanan İmam Tahavi’nin “Şerhu Meani’l Asar/Hadislerle İslam Fıkıhı” (Beka Yayıncılık) adlı eserinin 6. Cildinde bulunan “Eşribe/İçecekler” kitabındaki hadisleri kullanmayı uygun gördük. Çünkü bu eseri çeviren ve açıklayıcı not yazanlar oldukça nesnel davranmışlar. Örneğin Ebu Davut, Müslim, Tirmizi, Nesai çevirilerinde alkollü içki sözcükleri tahrif edilip “meşrubat” olarak çevrilmişken Tahavi çevirisinde “hamr”ın, özellikle de “nebiz”in aslı korunmuş.

ALKOLLÜ İÇKİNİN HARAM OLDUĞUNA İNANANLARIN KULLANDIĞI HADİSLERE ÜÇ ÖRNEK

“Hz. Aişe anlatıyor: Resulullah buyurdular ki: Sarhoşluk veren her içki haramdır.” (Buhari,  Eşribe 4; Müslim, Eşribe 67-68; Ebu Davud, Eşribe 5; Tirmizi, Eşribe 2-3)

“Resululah: ‘Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.’ Buyurmuşlardır.” (Ebu Davud, Eşribe 5; Tirmizi, Eşribe 3; Nesai, Eşribe 25; İbn Mace, Eşribe 10; Darimi, Eşribe 8)

“Abdullah İbni Ömer şöyle dedi: ‘Resulullah: Kim dünyada şarap içer ve ondan tevbe etmezse, o kimse ahirette Cennet şarabından mahrum bırakılır.’ Buyurdu.” Buhari, Eşribe, hadis no: 1888; Müslim, Eşribe, hadis no: 2003/77)

Oldukça fazla sayıda içkiyi yasak eden hadis vardır. Hemen hepsinin içeriği aynıdır ve kesin hüküm içerir. Biz örnek olması bakımından üçünü aktarmayı yeterli gördük.

Şu kadarını söyleyelim, Muhammed’in, Tanrı sözü olarak sunduğu Kur’an ayetleri aracılığıyla helal kıldığı içkiyi, rivayetler yoluyla haram kılması bize inandırıcı gelmemektedir. Bu ve benzeri hadisleri -aşağıda örneklerini vereceğiz- Muhammed sonrası İslam’ın yönetimini ele geçirmiş ve eski sınıfsal kimliklerine geri dönmüş olan Ebubekir, Ömer, Osman, Abbas, Muaviye gibi müşrik (Allah tektir demeyen) kökenlilerin akraba, yoldaş ve dava arkadaşlarının ticari rekabet nedeniyle uydurmuş olma olasılığı verilere uygun, akla da daha yatkın gelmektedir.

PEYGAMBER İÇİN EVİNDE “NEBİZ” (ALKOLLÜ İÇKİ) HAZIRLANIYOR

Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Buhari, Tahavi, Nesai gibi sahih (güvenilir) kaynaklar, hadis külliyatlarının “Eşribe” başlıklı kitaplarında Peygamber’in, evinde eşlerinin hazırladığı nebiz adlı alkollü içkiden sabah akşam içtiğini haber veriyorlar. Birkaç örnek aktaralım:

“Hz. Aişe anlatıyor: Biz, Resulullah için kuru üzümden nebiz kurardık, içerisine de hurma atardık.” (Ebu Davud, Eşribe, 8, 3707)

“Hz. Aişe anlatıyor: Biz Resulullah için sabahleyin tuluk içerisine nebiz kurardık, efendimiz onu akşamleyin içerdi, akşamdan kurardık sabahleyin içerdi.” (Ebu Davud, Eşribe 10, 3711 – 3712; Tirmizi, Eşribe, 7, 1872; Nesai, Eşribe, 48, 8-320)

“Ebu Katade anlatıyor: Resulullah buyurdular ki: Çağla hurma ile olgun hurmadan beraber nebiz yapmayın. Olgun hurma ile kuru üzümden de beraber nebiz yapmayın. Her birinden ayrı ayrı nebiz yapın.” (Müslim, Eşribe 25, 1988; Muvatta, Eşribe 7, 2-844; Ebu Davud, Eşribe 8, 3704; Nesai, Eşribe 6, 8-289; Buhari, Eşribe 11)

PEYGAMBER ALKOLLÜ İÇKİ “NEBİZ” İ TULUMLARDA KURUN VE İÇİN DİYOR

Hadis külliyatı ve fıkıh metni oluşturan İslam bilginleri, Eşribe/İçecekler adlı o ünlü kitaplarında alkollü içkilerle ilgili söylentileri “Haram kılınan içecekler/Haram olan nebiz” başlığı altında işlemişler. Fakat işin tuhafı, örnek olarak aktardıkları rivayetlerin büyük kısmı -doğru bakanlar için- içkinin yasak olmadığı, hangi yöntemle elde edilirse sağlıksız, hangi yöntemle elde edilirse daha sağlıklı ve daha kaliteli olacağı yönündedir.

İşte Peygamber’in kaliteli içki için önerdiği yöntemlere örnekler:

“Allah Resulü’ne (alkollü) içeceklere dair soru sordular. O şöyle buyurdu: Su kabağından yapılmış kaplardan, ziftlenmiş kaplardan içmeyin. Ağızları bağlanmış kırbalardan için. İçindekilerin şiddeti artıp keskinleşecek olursa onu su ile kırın.” (Tahavi, Eşribe, hadis no: 6342)

“Resulullah şöyle buyurdu: Sizden biriniz Müslüman kardeşinin yanına gitse o da kendisine bir yemek ikram etse onun o yemeğinden yesin ve ona o yemeği hakkında bir şey sormasın. Ona bir içecek ikram etse ondan içsin ve ona dair soru sormasın. Şayet ondan (sarhoşluk vereceğinden) korkarsa bir şeyle o(nun şiddetini) kırsın.” (Tahavi, Eşribe, hadis no: 6345)

“Allah Resulu zift ile sıvanmış kabı kullanmayı yasakladı. … Yine O, nakiri (oyma kabı) yasakladı. Bu ise kabuğu soyulup çıkartılan ve ortası oyulan hurma ağacıdır. Allah Resulu kırbalarda nebiz hazırlanmasını emretti.” (Tahavi, Eşribe, hadis no: 6373)

Peygamber’in bazı kaplarda alkollü içki hazırlamasını yasaklayışının nedenini merak edenler olabilir. Nedeni, gördüğümüz kadarıyla, bu kapların alkollü içkinin aromasını bozması ve alkol derecesini artırmasıdır. Buna iki hadisle açıklık getirmeye çalışalım:

“Resulullah, Abdulkays heyetine su kabağını, sırlı testiyi, içi oyularak hazırlanan ahşap kabı, zift ile sıvanmış kabı ve boyun kısmı koparılmış testiyi yasakladı. Ayrıca: Sen kırbanda nebiz hazırla, onu hoş ve tatlı iken iç, buyurdu.” (Tahavi, Eşribe, hadis no: 6385)

“Mesruk b. El-Ecda’dan, o İbn Mesud’dan, o Peygamber’den aynısını rivayet etti. Ancak ‘Şunu da bilin ki, kap bir şeyi haram kılmaz’ ibaresini ekledi.” (Tahavi, Eşribe, hadis no: 6397)

Görüldüğü gibi Peygamber de Kur’an gibi alkollü içki içmeyi yasaklamamış, zararlarına, tehlikelerine, sakıncalarına dikkat çekmeye çalışmış.

Peki nedir bu risklerden korunmanın önlemi?

Kur’an ve Peygamber’e göre bunun ana önlemi, içmek ama sarhoş olmamaktır.

Şimdi o konuya bakalım biraz da.

PEYGAMBER: İÇİN, AMA SARHOŞ OLMAYIN, DİYOR

Hemen bütün hadisçiler içkinin haram kılındığını işlemek için açtıkları başlık altına, önünü sonunu vermeksizin “Peygamber dedi ki: Sarhoşluk veren her içki haramdır!” tümcesini alıntılamakta ve bunun üstünden içki karşıtı yorumlar yapmaktadırlar. Sonraki bölümlerde birkaçını aşağıya aktardığımız hadislerde Peygamber’in bunu yalanladığını da vermektedirler ve ne hikmetse bunda en küçük bir çelişki görmemektedirler. İşte o hadislerden birkaçı:

“Ebu Musa’nın oğlu Ebu Bürde’den, o babasından, onun şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah, beni ve Muaz’ı Yemen’e gönderdi. Biz: Ey Allah’ın Resulü! Yemen’de buğday ve arpadan yapılan birisine el-mizr, diğerine el-bita denilen iki türlü içki bulunmaktadır. Biz hangisinden içebiliriz, dedik. Resulullah: İçin, fakat sarhoş olmayın, buyurdu.” (Tahavi, Eşribe, hadis no: 6334)

“Resulullah: ‘Ben sizlere (belli) kaplardan içmeyi yasaklamıştım. Şimdi istediğiniz gibi içebilirsiniz. Ancak sarhoş olmayın!’ buyurdu.” (Tahavi, Eşribe, hadis no: 6403)

“Abdullah b. Mugaffel şöyle dedi: Resulullah’ın testilerde nebiz yapmayı yasakladığında da hazır bulundum, onun içilmesini emredip ‘Sarhoş olmaktan uzak durun!’ buyururken de ona tanık oldum.” (Tahavi, Eşribe, hadis no: 6408)

PEYGAMBER KABE ÖNÜNDE MÜMİNLERE NEBİZ İKRAM ETTİ

Bir başka konuya daha açıklık getirelim:

Alkollü içkinin haram olduğu konusunda ısrarlı olan bazı İslam bilginleri, yukarıda metnini verdiğimiz Maide suresi, 90. ve 91. ayetinin Hicret’in 8. yılında inmiş olmasını kanıt olarak sunmaktadırlar. Onlara sorumuz şudur: Peki nasıl olmuştur da Hicret’in 8. Yılında Allah’ın Maide suresi aracılığıyla haram ifadesi kullanarak getirdiği alkollü içki içme yasağını Peygamber Hicret’in 10. Yılında, yani yasaktan iki yıl sonra gerçekleştirdiği Veda Haccı günlerinde İslam müminlerine nebiz ikram ederek çiğnemiştir?

Elbette ki böyle bir şey yok. Yukarıda verilerle açmaya çalışmıştık yineleyelim, ilgili ayet ve diğer ayetler içkiyi haram kılmıyor, sarhoş olmayı yasaklıyor.

Veda Haccı sırasında neler olmuştu, ona bakalım şimdi de.

İlk ve son haccı olan Veda Haccı’nı tamamlayan Muhammed’in son durağı Kabe önü oldu. “Sonra içmek için nebiz sakilerinin yanına gelince, İbn Abbas “Bu nebiz sabahtan beri el altında. Evde ise saf içecek var.” dedi. Resulullah onun dışında başka bir şey içmeyi reddetti. Dedi ki: Tavus derdi ki nebiz içmek, haccın tamamlanması için gereklidir. … Bize Hüseyin b. Abdullah’ın haber verdiğine göre adamın biri etrafında insanlar olduğu halde İbn Abbas’a seslenerek “Bu nebizle sünnete mi tabi oluyorsunuz? Yoksa bize baldan ve sütten daha mı kolay geliyor?” dedi. İbn Abbas dedi ki: Peygamber’e ve beraberindeki Muhacir ve Ensar’a küplerle nebiz getirildi. Resulullah içmeye başladı ama kanmadan başını kaldırarak “İyi ettiniz! Böyle yapınız.” Dedi. İbn Abbas dedi ki: Rasulullah’ın buna razılığı Mekke vadilerinden üzerimize bal ve süt akmasından daha güzeldir.” (İbn Sa’d, Tabakat, c 2, s 186-187)

PEYGAMBER YAŞARKEN MÜMİNLER VE ALKOLLÜ İÇKİ

Peygamber’in amcası Hamza, alkoliklik derecesinde içki düşkünüydü. Denir ki, sel sularının açtığı çukura basıp, ayağı kaydığı ve sırt üstü düştüğü için Uhud Savaşı’nda Vahşi onu kolayca öldürebildi. İşin gerçeği şu ki Hamza o an sarhoştu!

Şu örneğe bakınız ve Hamza’nın alkol düşkünlüğünün boyutuna siz karar veriniz:

Bedir ganimetinden Ali’nin payına bir yaşlı dişi deve düşmüştür. Peygamber de kendi payından ona bir yaşlı deve hediye eder. Fatıma ile evlenme hazırlığındaki Ali, düğün yemeği masrafını, o develerle ızhır otu getirerek kuyumculara satıp kazanacağı parayla karşılamayı planlamaktadır. Develeri Ensar’dan birinin evinin önüne yatırır, gerekli malzemeleri tedarik etmek için oradan uzaklaşır. Hamza, yakındaki bir evde arkadaşlarıyla içki içmektedir. Şarkıcı kadın “Ey Hamza, semiz develere bak!” der. Hamza kılıcını alır, dışarı çıkar, gösterilen Ali’nin develerinin hörgüçlerinin keser, bağırlarını yarar, ciğerlerini söküp kadına getirir.

Geri dönüp develerinin öldürüldüğünü gören Ali dehşete kapılır, yaşlı gözlerle Peygamber’in yanına koşar. Peygamber de içki içilen eve gider, Hamza’yı kınamaya başlar.

Gerisini Ali’nin ağzından dinleyelim:

“Bu sırada Hamza’nın iki gözü kıpkırmızı olmuştu. Hamza Resulullah’a baktı, sonra başını dizlerine kadar yükseltti. Sonra daha da yükseltip göbeğine kadar baktı. Daha sonra bakışını yükselterek yüzüne kadar baktı. Bu bakışları takiben Hamza: ‘Sizler, babamın köleleri değil misiniz? dedi. Bunun üzerine Resulullah onun sarhoş olduğunu anladı ve iki topuğu üzerine arka arkaya çekilerek dışarı çıktı. Biz de onunla beraber dışarı çıktık.” (Müslim, Sahih, Eşribe, hadis no: 2; Ebu Davud, Sünen, Harac, hadis no: 2986)

Buhari ve Müslim’den öğreniyoruz ki Uhut Savaşı’nı Müslümanlar, akşamdan cesaret versin diye alkollü içki -ağırlıklı olarak şarap- içip sarhoş oldukları için kaybetmişler.

“Hazret-i Ömer’le Cabir’den rivayete göre Uhud harbi gecesi bir kısım Ashab sabaha kadar içki içmişlerdi. …Uhud hezimetinin sebeplerinden birisi de bu işret iptilasıdır.” (Buhari, Sahih, c 11, s 96)

“(Uhud günü) fulan ve fulan mücahidler karınlarında şarab olduğu halde öldüler.” (Müslim, Sahih, c 6, s 202)

Şairü’n-Nebi ‘Peygamber’in Şairi) olarak bilinen Hassan B. Sabit her seferinde mescitte Peygamber’in ziyaretine sarhoş olarak gelirdi. Ömer de Peygamber’i “Bu ayyaş adama neden had cezası (sopa vurma) uygulamıyorsun?” diye uyarırdı. Peygamber de “O Bedir gazisidir.” diyerek Ömer’in isteğini geri çevirirdi. Dahası Peygamber, hicivlerini daha rahat okuyabilsin diye bu sarhoş şaire mescitte bir de kürsü yaptırmıştı.

PEYGAMBER SONRASI MÜMİNLER VE ALKOLLÜ İÇKİ

Dört halifeden Ebubekir’in ve Osman’ın içki düşkünü olmadığı söylenir. Ali içkiyi severmiş. Ama Ömer, hangi içkiyi ne kadar içerse içsin asla sarhoş olmayan alkol bağımlısıymış.

Bir gün Muğire’nin Fars kökenli Lü’lüe adlı kölesi, “Sahibim tüm ağır işleri yaptırıyor, yetmiyor, boynuma zincir takarak çalışıp iki akçe de eve para getirmem için beni zorluyor, adalet istiyorum!” şikayeti ile halife Ömer’e geliyor. Ömer ona “Duydum, sen rüzgarla çalışan değirmen yapmakta da ustaymışsın” diyor. Lü’lüe doğrulayınca da Ömer “O halde Mugire’nin isteklerini eksiksiz yerine getireceksin. Artan zamanında da bana değirmen yapacaksın” diyor. Adalet ararken bir de sırtına angarya yüklenen köle Ömer’e kin güdüyor. Bir sabah namaz için mescide gidiyor, arkasında safa girdiği Ömer’i iki ağzı keskin kamayla karnından yaralıyor. Ağır yaralı Ömer evine getiriliyor ve tedavi etmesi için doktor çağrılıyor.

Gerisini İbn Sa’d’dan dinleyelim:

“Hekim Ömer’e: ‘İçeceklerden en çok hoşuna giden nedir?’ dedi. O da ‘Nebiz’dir.’ dedi. Kendisine Nebiz içirilince, olduğu gibi yaralarından birinden çıktı.” (İbn Sa’d, Tabakat, c 3, s 401; Tahavi, Eşribe, hadis no: 6322)

Bazı bilginler Ömer’in en sevdiği içecek Nebiz’in alkollü içki değil, şıra olduğunu söylerler. Hadislerdeki haberler ise bunun ters yönündedir; bir örnek:

“Susamış bir adam Ömer’in hazine memurunun yanına geldi. Kendisine içecek bir şey verilmesini istedi. …Bu arada Ömer’e ait bir tulum getirildi. O, tulumdan içti, sarhoş oldu. Adam, Ömer’in huzuruna getirilince özür beyan edip: Ben sadece sana ait tulumdan içtim, dedi. Bunun üzerine Ömer: Ben sana (içki içtiğin için değil) sarhoş olduğun için vuruyorum, dedi.” ‘Tahavi, Eşribe, hadis no: 6325)

Alkollü içki alışkanlığı Emevi ve Abbasi halifelerinde de vardı. Metin gereksiz uzamasın diye konuyu biz yalnızca Emevi halifeleri ile sınırlı tutacağız.

Ahmed b. Hambel, Müsnet’inin 7. cildinde şu bilgiye yer verir:

“Abdullah b. Büreyde şöyle anlattı: ‘Ben ve babam Muaviye’nin huzuruna girdik, o bizi bir döşek (firaş) üzerine oturttu, derken bize yemek getirildi, birlikte yedik, daha sonra şarap getirildi, Muaviye içti, sonra babam da içti.”

Yezit halife olmak için biat peşinde koşarken Hüseyin b. Ali’ye şöyle bir teklif götürür: “Gel, Kabe’nin damına çıkalım, şarap içerek bu konuya çözüm arayalım.”

Mesudi’nin kayıtlarından alınmış bir örnekle Emeviler bahsini bitirelim:

Velid, günün her saatinde şarap içmesiyle, sarhoşken cemaata imamlık yapmasıyla ve gecelerini eşinden çok sevgilileriyle geçirmesiyle ünlü bir Emevi halifesidir.

“Velid b. Yezid’in işi gücü içmek, eğlenmek, oynamak ve şarkı dinlemekti. …Bana Şam yaşlılarından birisi babasından duyduğu şu olayı anlattı: Velid’in giyindirilmesiyle görevliydim. Bir gün odasına girdim. Yanında ibni Aişe adlı bir şarkıcı vardı. Velid ona ‘Şarkı söyle!’ dedi. İbni Aişe bir şarkı okudu. Velid, ‘Dillerine sağlık prensim! Abduşems’in başı için bir daha oku!’ Bir daha okudu. Velid: ‘Bravo doğrusu! Bir de Ümeyye’nin başı için oku!’ … Aişe şarkıyı bir daha okudu. (Halife) Velid yerinden kalktı, İbni Aişe’nin üzerine çullandı ve öpmedik bir organını bırakmadı. Sonra apış arasına eğilip onu da öpmek istedi. İbni Aişe kamışını iki bacağının arasına bastırdı, fakat Velid, ‘Vallahi onu da öpmeden bırakmam!’ diye tutturdu. O da açıp başını çıkardı. Velid onun (kamışının) başını öptü.” (Mesudi, Muruc ez-Zeheb, s 223, Selenge)

Emevi halifelerinden belki sadece Ömer b. Abdulaziz alkolik değildi.

3

İSLAM’DA ALKOLLÜ İÇKİ YASAĞININ KAYNAĞI

Doğal olarak şu sorulacaktır: Peygamber, halifeleri, devleti yönetenler içmiş, kısaca yoksulu varsılı herkes içmiş, Kura’an’da ve hadislerde de açık yasak yok; peki nasıl bir süreç yaşanmıştır da İslam’da alkollü içki haram kılınmıştır?

Dilimiz döndüğünce özetlemeye çalışalım.

İşe, Peygamber’in içki dağıtma işini Abbas’a verdiğine ve Muaviye’nin gelirinin önemli bölümünü içki ticareti yaparak elde ettiğine dair iki belge sunarak başlayalım.

Ezraki, Ahbaru Mekke adlı eserinde Abbas’a ait şu bilgilere yer verir:

“Mekke fethedilince Resulullah Abbas b. Abdulmuttalib’den (sakilik, hacılara su, içki dağıtma işi olan) sikayeyi, Osman b. Talha’nın elinden de perdedarlığı aldı. Bunun üzerine Abbas b. Abdulmuttalib Hz. Peygamber’e karşı ellerini açarak: ‘Anam babam sana feda olsun ya Resulullah! Sikaye ve perdedarlık görevlerinin ikisini de bize ver.’ dedi. … İşte böylece Abbas, bundan sonra da eskiden olduğu gibi ölünceye kadar sikaye görevini elinde bulundurdu.” (Ahbaru Mekke, s 119)

Diyarbekri de Tarihu’l Hamis’te Muaviye ile ilgili şunları söyler:

“Ubade bin Samit, komutan olarak Şam’da görev yaparken, Muaviye’nin gizlice şarap ticareti yaptığını tesbit eder ve halifeye (halife Osman’a) bildirir.”

Şimdi bu belgeler ışığında konunun ayrıntısına girebiliriz:

Muaviye’nin kuzeni Osman, halife olunca Haşimi soyunu devlet yönetiminden uzaklaştırdı, yerlerine liyakat gözetmeksizin Emevi soyundan gelenleri yerleştirdi. Dışlananlar arasında Peygamber’in yakın arkadaşları ve uzak akrabaları da vardı. Muaviye iktidar olunca çıtayı yükseltti, yakın arkadaşlar ve uzak akrabaların gelir kaynaklarına da el koydu. Toplum bu uygulamayla üç kutba ayrıldı: Birincisi Muaviye grubu, İkincisi Ali grubu, üçüncüsü ise her biri bir otorite olan sahabeden insanların dışlanmışlar grubu.

Peygamber’in torunlarını önder var sayan Ali grubu, Emevileri zor dahil her yıkıcı argümanla kovma, iktidarı Haşimi soyuna iade etme yanlısıydı.

Dışlanmış grup ise Emevilerle politik ve ekonomik silahlar kullanarak mücadele etme yolunu seçti. Bu gruba destek verenler belli oranda Peygamber’i temsil yetkisine sahip Ebu Hüreyre, Abdullah b. Amr, Enes b. Malik, Zeyd b. Sabit, Sa’d b. Ubade, Cabir b. Abdullah, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Aişe gibi yakınları, arkadaşları ve eşiydi.

İlk saldırıları alkollü içki sektörüne oldu. Çünkü bu sektör, Emeviler’in yumuşak karnıydı.

Mekke’nin Fethi sırasında Peygamber, -yukarıda ayrıntısını vermiştik, yineleyelim- hacılara içki satma işini yeniden amcası Abbas’a vermişti. Muaviye iktidar olur olmaz bu kaynağı Abbas ailesinin elinden aldı. Bu büyük darbe, Abbas oğullarını bir günde yoksullaştırdı. Onlar da İslam’da içkinin haram olduğuna dair hadis naklederek karşı saldırıya geçtiler. Aynı ekonomik sıkıntı içindeki Ebu Hüreyre ve sahabeden diğer sözü dinlenir insanlar da bu kampanyaya destek verince cephe genişledi, tüm İslam müminleri arasında alkollü içki karşıtlığı çığ gibi yükseldi.

O yasak, işte bu yasaktır.