Kuraklık

TANJU BEYAZIT

Türkiye fiilen bölündü. Demokrasi sorunu var. Kalitesiz eğitim var. Hukukun üstünlüğü sorunu var. Yoksulluk var. Emirle ekonomi var.  İthalata dayalı ekonomi var. Dolarizasyon ile iş yürütmesine göz yumulan bir sermaye kesimi var ( Marmara sermayesi ), değer kaybeden bir Türk Lirası var. Cinayetler, kadın cinayetleri, toplumda tahammülsüzlük, kitlelerde geleceksizlik, yalanla yönetilen pandemi, tarihi eserlerin talanı, yanlış kullanılması, cinayete teşebbüs gibi restorasyonu, doğada katliam, sermayenin el değiştirmesi ( yeni sermaye yaratmak ) var, hızla artan gelir dengesizliği, yokuş  aşağı koşan bir yoksullaşma, işten çıkarmalar, ücretsiz izine ayırmalar, kökleşmiş işletmelerin iflasları, yalnız kalmış insanlar var!.. En önemlisi de bu… İnsanların ekonomik terör, adaletsizlik, hukuksuzluk karşısında yalnız kalmalar!

“Bu ahval ve şerait içinde” Siyasal İslam erki, sukuk ihracını çoktan devreye koymuştur.

Nedir  “sukuk”?

Karşılığında rehin vererek borçlanma. Faizsiz borçlanma yani! Araç; bildiğimiz “varlık fonu”

“IMF’ye 5 milyar dolar borç verdik” yalanının sürdürülmesini sağlamak için kamunun değerli mallarını ipotek ettirerek borç para alma!

Acele ile; toprakları el değiştirmiş, kaynakları yabancılara geçmiş bir ülkeye doğru gidiyoruz.

Tercih edilen sermaye İslami sermayedir ve bir süre sonra birçok banka da dahil olmak üzere İslami sermayeye ait olacaktır.

Olsun… Amerika’ya karşıyız ya !

“ Ne yapacaksınız kur farkını, dolarla mı maaş alıyorsunuz?” diyerek alay eden bir de maliye bakanı var!

Kuraklık nerede peki?

Kuraklık muhalefette. Parlamento içi ya da parlamento dışı… Fark etmez!

Tabutta rövaşata atan bir muhalefet!

İnce’ye haksızlık yapıldı mı, yapılmadı mı ?.. Bunun ispatı şart!

Mao Zedung  Çan Kay Şek ile anlaşma yaptı mı yapmadı mı?

Lenin Kerenski hükümetine anlaşma teklif etti mi etmedi mi?

Burası çok önemli!

Diğer yandan sayın Kılıçdaroğlu 18 Temmuz’da kendisine göre bir devletçilik ( sosyal devlet ) icat ederek Crossland revizyonizmine şapka giydirerek, Giddens sosyolojisine takla attırarak yeni bir üçüncü yol keşfetmiştir. Pandemi sürecinde görülen akıl almaz başarısızlığa ve yetersizliğe rağmen  Avrupa ülkelerinin bir kısmında var olan “sosyal devlet “ rezaletini, bir de üzerine kamucu anlayışı kaldırıp taşeronlara vermeyi planlamaktadır.

Kuraklık buradadır!

Cumhuriyet devrimi gibi muhteşem bir vaha yok sayılarak derin erozyonlara bakıyoruz.

Mavi Vatan doğru ve haklı bir doktrinken, Yunanistan’ın 150 bin kilometrekare alanımız üzerinde oldu bitti yaratmaya çalışması, hamaset milliyetçiliği çığlıkları arasında kaybolabilir. Daha da kötüsü bir cendereye girmiş siyasal iktidar bu haklılığı bölgesel bir savaşa çevirerek ömrünü uzatmayı seçebilir.

Kitleler kendine gelmeden, alternatifler üretmeden, cesaret yolumuzu aydınlatmadan karanlık yürüyüşümüz sürer!