Kültür Bakanlığı’na Göre Müzisyeniz,Ticaret Bakanlığı’na Göre Değiliz!

Yüzden fazla müzisyen intihar etti. Hiçbiriniz çıkıp ne oluyor demediniz… 16 aydır ne yediler, nasıl yaşadılar görmediniz. Bir tane yardım projesinde görmedik hiçbirinizi. Şimdi ne oldu anlamadım doğrusu. Sosyal medyada udunun telini söken, sazını kıran, darbukayı patlatan… Güya emektar sazını satlığa çıkaran…

HASAN BALAN

Evet, Kültür Bakanlığı’na göre müzisyeniz ama Ticaret Bakanlığı’na göre değiliz.

Nasıl mı?
2020 Aralık ayında meslek birliklerinin (ki bu konuda da, ben yaptım kavgası var, meslek birlikleri arasında) Kültür Bakanlığı’na sunduğu destek projesi kapsamında,31 bin muzisyen kayıt altına alındı.
Türkiye tarihinde ilk defa bu kadar yüksek  sayıda müzisyen devletin arşivine girmiş oldu böylece.
Kayıt altına alınan ve müzisyen olduğu devletce tespit edilen 31 bin muzisyene 5 ay 1000 TL destek verildi.
Tam kapanmanın sona  erdiği gün, Cumhurbaşkanı bir destek projesi daha açıkladı.
Yine tarihinde İlk kez müzisyenlerin de adı bizzat Cumhurbaşkanı tarafından kameralar önünde telaffuz edildi.
İkinci kategori de yani kalaycı, sepetçi, çiçekçi, seyyar satıcı vs. ile birlikte 3000 TL destek verileceği söylendi.
Tabii zor günler geçiren müzik emekçisi de bir nebze rahatlatır umuduyla beklemeye başladı.
Ancak projenin detayları tam bir hayal kırıklığı oldu.
Yardımların Ticaret Bakanlığı tarafından yapılacağı ve vergi mükellefi olmak şartı vardı.
Bu durumda başvuru yapmak mümkün olmadı elbette.
Oysa ki devlet daha bir kaç ay önce gerekli tespitleri yapıp binlerce müzisyene bu tespit üzerinden yardım yapmıştı.
Olması gereken, Kültür Bakanlığı’nın elinde hazır bulunan listeyi kullanıp bu cüzi yardımı müzik emekçisine ulaştırmaktı.
Şu an meslek birlikleri toplu dilekçelerle Ticaret Bakanlığı’na bu işin düzeltilmesi için uğraşsa da, sonucun ne olacağı baştan belli.
Üstelik hala mekanlar kapalı. Görünen o ki, korkarım bu yaz, geçen yazı aratacak…
SON DAKİKA NOTU: Bu yazıyı yazarken, Ticaret Bakanlığı, Müzisyen Destek projesini Kültür Bakanlığı’na devretti.
Ülkede her şey anlık kararlarla yönetilmeye çalışıldığından olacak elbette.
Bu arada, meslek birlikleri ve kişisel dilekçelerin bu kararda payı büyük oldu.
Yoksa o da yoktu hani.
Memleketimin değerli büyük sanatçılarına
Yüzden fazla müzisyen intihar etti. Hiçbiriniz çıkıp ne oluyor demediniz…
16 aydır ne yediler, nasıl yaşadılar görmediniz.
Bir tane yardım projesinde görmedik hiç birinizi
Şimdi ne oldu anlamadım doğrusu. Sosyal medyada udunun telini söken, sazını kıran, darbukayı patlatan… Güya emektar sazını satlığa çıkaran…
Ucu artık size de dokundu değil mi!
Yaz geldi extralar da var 
Oysa ki Yeditepe’de konser verip, milyonları cebinize koyarken hiç derdiniz yoktu.
TRT’de yandaş kanallar da programlar sunup parayı indirirken, hiç bir gariban müzik emekçisi umrunuzda değildi.
Bir avuç adam meslektaşları için sokakta eylem yapıp sopa yerken, duymadınız bile…
Şimdi ne oldu , gerçekten merak ediyorum..

2005 yılıydı. Değerli usta Yusuf Hayaloğlu ile Adana ve Mersin’i kapsayan bar konserleri için İstanbul’dan yola çıktık.
Bilen bilir Hayaloğlu sahnede tek başına bir devdi. Şiir okuma tarzı, tiyatral yeteneği insanları sahneye kitlelerdi.
Bu arada özellikle Anadolu’da müthiş bir hayran kitlesi vardı. Tabii burada, Ahmet Kaya’nın o şiirleri son derece milimetrik can alıcı şekilde besteleyip halkla buluşturmasının katkısı büyüktür.
Neyse, Adana’da  Mersin de çok samimi karşılanıp ağırlandık. O kadar çok kebap yedik ki inanamazsınız.
Hayaloğlu yemekle pek arası olan biri değildi.
Zaten gidilen yerlerde ilgi fazla olduğundan yemeye fırsatı da olmazdı.
Tam 4 gün sabah ciğercide başlayan kebap macerasından biz boğazımıza kadar tok, mide yanması vs ile çıktık.
Hayaloğlu’na gelince aç gitti aç döndü her turneden.

Anısına saygıyla

PAYLAŞMANIZ İÇİN