Geçen yılın kahramanı ve kahramanlarla sınav dolu kaderimiz

Banka soyguncusuna gözü kara dalıyor, bankadan çıkmasını engelleyerek soygunu önlüyor, iki mermi de yiyor ama o bedel ödemeye hazır, çünkü kahramanlık kanında var, biliyor ki “sonunu düşünen kahraman olamaz” böyle söylüyor

 

 

HALDUN ÇUBUKÇU

Düşünüyorum, dünyanın başka kaç ülkesinde bu insan tipi vardır?

Bir bankanın soyulmasını önlemek için bir odun parçası kapıp dışardan geliyor ve canı pahasına bankanın paralarını kurtarıyor.

Geçen yılın son günlerinde gerçekleşen olayla banka soygunu gerçekleşemiyordu. Gerçekleştirmeyen de Cengiz Sever Çetinkaya adlı kahramanımızdı. Mutlaka yazmalıydım, onunla ilgili haberi ararken başka kahramanlar da bulmam kaçınılmazdı, yiğidin harman olduğu ülkeyiz vesselam.

2019 yılının 11 Kasım’ında Bayrampaşa’da bir banka şubesini soyup kaçan kovalamaca sırasında bir vatandaş tarafından yere düşürülen Hakan K.(24) diğer vatandaşların da tekme yumruk saldırısına uğramış ve ruhsatsız tabancasıyla birlikte bankadan gasp ettiği poşet içerisindeki paralarla birlikte yakalanmış. 

Bayrampaşalı kahramanlar

İnanılır gibi değil.
Toprağı sıksan kahraman fışkırıyor.
Ya da bizim soyguncularımız çok yufka yürekli!

Bu aziz kahramanlarımızın zeka düzeyini çok merak ediyorum; zeki oldukları kesin de çok zeki, süper zeki olabilirler mi onu merak ediyorum. Hatta o kadar zekilerdir ki zeka tepiyordur ve anlık durumu süzdüklerinde kahramanlık fırsatının geldiğini görebilmek elde kalan ilk ve son veri olduğunda eyleme geçiyorlar… Yaratıcı zekâ, pratik zeka, deneysel zeka, duygusal zeka, süper zeka… ‘Irkları’nın kahramanlıklarını tv dizlerinden görüp tarihi oradan öğrenen zekalar.
Peki aptal olabilirler mi?
Hah hah ha!
Aptallık ve onlar!
En ufak bir olasılık yok.
Bu soruyu aklına getiren sadece gerçeği hazmedemiyordur.

BANKALAR BU KAHRAMANLARIN RESİMLERİNİ ŞUBEYE ASMALI

Banka, kahraman Cengiz Sever’in fotoğrafını en azından Etimesgut’taki şubeye asmalı bence… Hatta Bankalar Birliği bu kahramanın posterini bastırıp bütün banka şubelerine dağıtmalı. Elbette Bankalar Birliği’nin de Çetinkaya’yı soyulma teşebbüsüne konu olan banka gibi akçalı olarak da ödüllendireceği sanıyorum. Gerçi kahramanım Cengiz Çetinkaya ödül için yapmamıştır bunu, hatta almayabilir de. 14 Aralık’ta medyaya yansıyan olayın akıbeti bilinmiyor. Cengiz Sever’in 15 dakikalık kahramanlık ve kurtarıcılık serüveni bitti, gitti. Sanırım anımsayanları da tükendi, tükenecek.
Ne yazık!

Oysa bakın Ordu İl Sağlık Müdürlüğü’nden emekli olan 2 çocuk babası Çetinkaya nasıl konuşmuştu medyaya:
“ Sabah ekmek aldıktan sonra eve dönüşte pasajda çay içerken, elinde silah olan birisinin banka şubesine girdiğini gördüm. Önce güvenlikçi falan sandım. Sonra soyguna geldiğini anladığımda ‘bana bir sopa verin’ dedim, ‘eline vurup silahı düşüreceğim’ dedim, sopa bulamadım. Sonra dışarıdan bankanın içine doğru baktım. Elinde silah doğrultmuş millete, parasını topluyor. Herkesi yere oturtmuş, elleri başlarının üstünde bekliyorlar. Memurlar oturmuş, ellerini kaldırmış bekliyorlar. İçeride bir sürü adam var…”

Burada bir es gerekiyor.
Kahramanımız kahramanlıkla yetinecek gibi değil. Ayranı kabarmış bir kere. Kahramanlığı kurtarıcılıkla birleştirmezse olur mu hiç? Aynen şu sözlerle sürdürüyor kişisel destanını anlatmayı:
“şunları kurtarayım” dedim. “Tam giriş kapısından çıkarken yakaladım adamı, maskeyi çektim aldım suratından, sonra yumruk attım. O arada silah patladı. Birinci göğsümden girip çıktı, ikinci mermi de suratımı sıyırdı. Sonra silahı aldım hengamede elinden. Vuruldum, acımaya başladı. Yan yan oradaki oturaklara elimde silahla gittim. Orada adama dedim ki, ‘kalıbına baksalar seni adam sanırlar’ dedim. Ben böyle durumlara tahammül edemem, yaptığım işi Allah rızası için yaparım. Ben devletimin bankasını soydurmam, bileyim ki öleceğim yine de soydurmam. Benim bir amacım ve kimseden bir beklentim de yok. Ben o bankadan iyi kötü yıllarca maaş aldım. Benim bankada bir geçmişim var. Biz bu vatan bu devlet için varız. Kula boyun eğmedim, kul beşer şaşar, birisi şaşırdıysa ben onu doğrultmakla vazifeliyimdir. Benim gözüm karardı mı, hiç bir şeyi görmem, kurşun yiyecekmişim, umurumda olmaz. Ben haksızlığa, hırsızlığa tahammül edemeyen bir insanım”

Kahraman ve kurtarıcı Cengiz Sever Çetinkaya

 
Sanıyorum bu satırları okuduktan sonra gözyaşlarınıza engel olamadınız, siz de benim gibi ağlıyorsunuz ve bir kurtarıcı kahraman profilini, cengaverliğini göz önüne getiriyorsunuz. Karşınızda belirir gibi oluyor, hastanede eline telefon verilmiş halde kutlamaları kabul eden ve yazdığı destanı çağıldattığı belli olan “analar ne yiğitler doğurmuş” sözüne suret durmuş Cengiz S. Çetinkaya…

Aynı zamanda o bir “vatan kahramanı” Şu sözlerindeki vatanseverliği kim iliklerinde duyumsamamış olabilir ki?
Bu düzen bu yiğitlerin gözü suyu hörmetine duruyor.

YOKSULDAN ALIP ZENGİNE VERENLERİN ÜLKESİ

Elalemin memleketinde kahramanlar zengini soyar yoksula verir, bizim memleketimizde kahramanlar yoksulun zengini soymasına canı pahasına engel olur, önüne yatar, bankasını, zenginini, devletini soydurmaz.
Ne kadar mübarek bir şey olmalı banka!

Etimesgut soygununu engelleyen Cengiz beye ve Bayrampaşa soyguncusunu yakalayan anonim kahramanlara sorma fırsatım olabilseydi…

Sorardım:
Peki devlet soyuluyor mu?
Kahraman ve kurtarıcı Cengiz bey bu soruya “hayır” diyebilir mi? Ya Bayrampaşalı yiğitler?
Sanmam.

“Evet” diyeceklerdir eğer memleket gerçeklerinden en küçük bir haberleri var ise!
“Kim soyuyor devleti ey kahraman kurtarıcılar” diye soruya devam etsem…

Ey kahraman, hatırlarsın; Özal döneminde bankaların içleri boşaltılırdı, birçok banka sahipleri tarafından soyuldu. Mesela sen o sahiplerle karşılaşsan ne yapardın? Hayır, bir dakika… mesela diyelim Abankası, sahibi tarafından soyulduğunu bilmeden önce bir soyguncu Abankası’nı soyuyor; sen ne yapardın?
Yok sen yanıtlama, kıyamam sana kahramanım benim, ben söyleyeyim, sen yine an tereddüt etmeden aslanlar gibi atılır, elinden gelirse yine soyguncuyu ve soygunu engellerdin.
Sonra ne olurdu?
Abankası’nın ilgilileri sanırım seni kutlar, bir de eline çek tutuştururlardı. Sen “istemem, ben bunu menfaat için değil kahramanlık için yaptım” desen bile, senin türden kahramanlıkların elbette bedeli vardır sen destan yazarsın ve bankalar da sana çek yazarlar.
Kaç lira yazarlar acaba? Yazmışlar mıdır ki?

Haa, sonra ne olurdu? Abankasının sahibi senin soyguncuya yedirmediğin parayı da yediklerinin üstüne ekler yerdi. Yerken kahramanlarını anımsarlar mıydı? Bilemem. Ama ben olsam anımsardım, bir de resmini yaptırırdım, ara sıra bu yiğitlikler aklıma geldikçe mesela Cayman adalarında bakar bakar duygulanırdım, hatta ağlardım, lokmalar boğazımdan geçmez olurdu.

 

Kahramanlar, kahraman Cengiz bey ya da Bayrampaşa banka koruma kahramanlarının eğitimini de merak ediyorum. Gerçi bu en önemsiz şey.
Kendileriyle otursak, kahramanlarla bir araya gelme mutluluğunu bahşetseler, incebelli bardaklarda çay eşliğinde laf lafı açsa biraz paranın, bankanın, faizin, bankacılığın anlamlarından konuşsak, iktisat bilimine ucundan değinsek…
Demişken, kahramanlarımızın İslamla aidiyet ilişkilerinin çok koyu olduğuna emin olarak, İslam, faiz, faiz üzerinde soygunculuk, başkalarının paralarını başkalarına en yüksek faizlerle satan bankacılık sisteminin ne menem şey olduğuna da değinsek… Değinir miydik?
Canlarını tehlikeye atarak Allah ve İslam indinde çok günah olan faizci sistemin bankalarının günahı için siper olmalarındaki açmazı da geçsek…
Yoksa, kahramanlarımız banka soymayı, bankaların insanları soymasından çok daha günah mı buluyorlar? Kesin öyledir.
O zaman halk nasıl soyuluyor hiç konuşmamalı.
Bu mesele politiktir, vatan işinde politika olmaz.

Sadece hayran hayran süzmeliyiz kendilerini.
Böyle bir insan malzemesi olan ülkeye ilişkin hayranlıkla esrikleşmiş olarak…

Şöyle bir şey mi demişti Bertolt Brecht: “Bir bankayı soymak bankayı kurmaktan daha ahlaklı bir şeydir.”
Bizim kahramanlarımızın ahlak anlayışı ve zekaları bu değer yargısının hangi yanındadır besbelli.

Ne yazık ki, hiçbir banka fotoğraflarını asmayacak
Unutulup gittiler ertesi gün.
Bu tür kahramanların kaderi.

Ve bir de aşağıda şu fotoğraf.
Bu fotoğraf dünyanın en ünlü bankalarından birinin duvarında asılı.
Resimdekiler sağdan Harry A. Longabaugh, ( the Sundance Kid), Ben Kilpatrick, (the Tall Texan), Robert Leroy Parker,( Butch Cassidy) ; arkadakiler Will Carver (Hannibal Heyse) ve Harvey Logan, ( Kid Curry); Fort Worth, Texas, 1900.
Bu fotoğraf zamanında çok soydukları bankalardan Bank of America’nın duvarında.

Kimse “Vahşi Batı”nın efsaneleri Sundance Kid’e, Butch Cassidy’e, Hannibal Heyse’ye ve Kid Curry’e engel olmaya kalkışmazdı, kahramanlığı aklına bile getiremezdi.
Niçin diye sorar mısınız ki?