Fos kabadayı Fosso Nejdat

AV. CEM BAYINDIR

Bildiğim kadarıyla “fosfor” sözcüğünün de kökeni olan “fos” Yunancada “ışık”; “Fosso” da İtalyancada “hendek”, “kuyu” anlamındaymış ama benim bugün anlatacağım bizim “Fosso”nun lakabı büyük olasılık, içi boş, çürük anlamına gelen “fos” ya da “fıs” sözcüklerinden türetilmiş olmalı.

Bugün bile Elazığ sokaklarında başında sekiz köşe kasket, sırtında yelek, altında bir kara şalvar, yumurta topuklu ve arkası kırık bir kundura ve elinde kehribar tesbihiyle, pala bıyıklı birilerini görürseniz şaşırmamak gerekir.

İşte bu şalvarlı ve sekiz köşe şapkalı hemşehrilerimizden en ünlüsü yakın tarihte ölen “Yolyemez Nazmi Dayı” olup, genelde Adana’da otursa da arada da memleketi Elazığ’a gelir, çarşıda havalı havalı gezip, herkesle selamlaşır, hepimizin dikkatini çekerdi. O herkesin “dayı”sı, herkes de onun “yeğen”iydi.

Yolyemez Nazmi Dayı

Büyük olasılık, Yusuf Hayaloğlu’nun Elazığ’da yaşadığı dönemlerde gözlemlediği bu kabadayı tiplerden ve onların yaşanmış öykülerinden yararlanarak yarattığı düşsel ve gülünç kabadayı “Fosso Nejdat” da bunlardan biri. Bu adda birinin yaşadığına ilişkin net bilgim yok. Dediğim gibi büyük olasılık bu bence Hayaloğlu’nun kurguladığı bir tip. Peki kimdir bu Fosso Nejdat?

Fosso Nejdat ilk anda görenlerin sert biri sandıkları o kabadayı ve havalı tavırlarına karşın aslında o iri görüntüsü ve kuru gürültüsü dışında ortada kabadayılık adına bir şeyi olmayan birisidir.

Fosso Nejdat’ın, bir işte çalışmayan, doğru dürüst iş yapmayan, aylak biri olduğunu bilenler onu kendi haline bırakıp ilişmezler daha doğrusu pek ciddiye almazlar.

O da genelde kendisini tanımayanlara, çocuklara, gençlere, yabancılara, taşralılara ya da ona bulaşmak istemeyenlere bol hava basar.

“Elinde bir Buzbağ şişe
Dolanıyor köşe köşe
Şimdi karakola düşe
Cop tirina nirinom da hop tirina nirinom

Aslında Yolyemez Nazmi’nin öyküsü olsa da Yusuf Hayaloğlu’nca Fosso’yla ilişkilendirilen herkesçe bilinen olay şöyledir:

Bir gün Elazığ kentinin ünlü Gazi Caddesi’nde yolun tam ortasında elinde tespihi ile turlarken, kendisine arkadan bir araba çarpar ve Nejdat yere düşer, üstü başı toz içinde kalır ama pek ciddi bir şeyi yoktur.

Arabanın sürücüsü, karşısında pala bıyıklı, şalvarlı ve kalın tespihli heybetli Nejdat’ı görünce, dili tutulur, kem küm edip durur. Adam titrer ve konuşmaya çalışırken, bizim Fosso ona hiç bakmadan giysilerinin tozunu silkeler ve “kes be yeğen” der, “Kaportanda zarar varsa oto sanayiye git yaptır kaç kuruşsa bildir de ödeyeyim” deyip, elinde kehribar tespihini sallayarak yürümesini sürdürür.

Yusuf Hayaloğlu’nun sözlerini yazdığı ve Ahmet Kaya’nın da şarkı yaptığı “Fosso Nejdat”, bu söylence fos kabadayının yaşamının bir özetidir:

“…Sivri burun top yumurta/Nara basar uluorta/Bekçileri tarta tarta/Tir tirina nirinom da/Tara tirina nirinom

Gene böyle zirzop/Gece bekçisi demiş hop/Belinin ortasına jop/ Cop tirina nirinom da/Hop tirina nirinom

Geçirmiş bir siyah şalvar /Poz kesiyor gaddar gaddar/Tesbihi sarı kehribar/Şık tirina nirinom da/Tık tirina nirinom

Gene bir gün böyle yan yan/Hava basarak bir yandan/Karakolun sokağından/Pat tirina nirinom da/Pata küte de nirinom

Şapkası tam sekiz köşe/Zevkten olmuş dokuz köşe/Güveniyor on kardeşe/Hot tirina nirinom da/Zot tirina nirinom

Mahalleli bezmiş ama/Çıkamıyor kimse cama/Adam değil sanki kazma/Hoşt tirina nirinom da/Foşt tirina nirinom….”

Ne dersiniz bizim Fosso’nun, bugünün mangalda kül bırakmayan, durmadan sağa sola ayar veren siyasal kişilikleriyle  benzerlikleri olabilir mi?

Yazıda andığım Yolyemez Nazmi, Yusuf Hayaloğlu ve Ahmet Kaya’ya ve gerçekten yaşamışsa Fosso Nejdat’a selam ve rahmet olsun…