Enver Gökçe’nin kısa şiirinin uzun tarihi

Prof. Dr. İlhan Başgöz 33 yıl sonra memlekete dönmenin sevincini, gazetecilere Enver Gökçe’nin şiiriyle anlatmıştı. Enver Gökçe, Türkiyem şiirini 1945’te İlhan Başgöz’ün kitaplarından birinin arka kapağına yazmıştı.

 

CAFER YILDIRIM

“Senin emekçin olaydım

             şen olası türküsü

Dost kokusu, dost selamı Türkiye”

Bu kısacık ve başlıksız şiiri Enver Gökçe 1945 yılında İlhan Başgöz’ün kitaplarından birinin arka kapağına yazmıştır. Şair bu dönemde Ant dergisi etrafında toplanmış gençler arasındadır ve 25 yaşındadır.

Şiirin okurla buluşması 1981 yılında gerçekleşmiştir. Ankara Yazarlar Kooperatifi, 1977 yılında Enver Gökçe’nin şiirlerini toplu biçimde yayımlamak için bir çalışma başlatır. Şairin fotoğraflarının, eski dostlarıyla anılarının da yer aldığı kapsamlı bir Enver Gökçe kitabı hazırlamak için şairin 18 arkadaşına başvurulur. Bunlardan sadece Hilmi Artan ile İlhan Başgöz çalışmayı yürüten ekibe cevap verir. İlhan Başgöz’ün mektubunda işte bu başlıksız şiir de yer almaktadır. 1980 tarihli mektubunun sonunda şöyle yazmıştır Başgöz: “Kendisine okuyun, bir başlık koysun. Bana sorarsa ‘Türkiyem’ diyebilir.”[1]

TÜRKİYE SEVGİSİYLE

Enver Gökçe, 1939’da liseyi bitirmiş, üniversite yıllarında sol çevrelerle ilişki kurmuş, Dil ve Tarih’te Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Mediha Berkes, Niyazi Berkes gibi hocalarla tanışmış; sosyalist faaliyetler içinde aktif olarak yer almıştır. Şiirin yazıldığı 1945 yılında ise Ant dergisi etrafında toplanan gençler arsındadır. Bu dönemde Enver Gökçe, içinde yaşadığı Türkiye’den başka bir Türkiye tasavvuruna sahiptir. Söz konusu şiirdeki söylemin bu tasavvur halindeki Türkiye olduğunu düşünmememiz için hiçbir neden yoktur.

Şöyle devam edebilirim: “emekçin olaydım”, “şen olası” eylemlerinin çekime sokulduğu istek kipi, eylemin gerçekleşmediğini ama aynı zamanda gerçekleşmesinin istendiğini de ifade eder. Buradan şuraya gelebiliriz: Şiir kişisi şair, yeni bir düzene kavuşması için mücadele ettiği Türkiye’nin şenlikli ikliminde onun emekçisi olmak istemektedir. Gerçekte şiir kişisi olan şair, gelecekle ilgili dileklerini Türkiye sevgisiyle bütünleştirerek anlam yoğunluğu taşıyan bir üslupla yansıtmıştır.

BİR DİLEK VE ÖZLEMİN İFADESİ

Şairi, şiir kişisi olarak düşünmediğimizde, şairi şiirin dışında tuttuğumuzda bambaşka yorumlara ulaşabiliriz. Bunlardan ilki şöyledir:

Şiirin içerdiği dilek ve özlemler 2. Büyük Savaş ortamıyla doğrudan ilgilidir. Gerçi Türkiye savaşa katılmamıştır ama etrafını saran yangının ortasında sürekli teyakkuz halinde bulunmak durumunda kalmıştır. Türkiye’nin üretimi gerilemiş, çalışma hayatının düzeni bozulmuş; işsizlik, pahalılık,  yokluk ve yoksulluk ülkenin genel bir görüntüsü haline gelmiştir. Bu gerçekliği göz önüne aldığımızda söyleyicinin askerlik ve savaş olguları karşısında üretim iklimi ve emekçilikten yana bir özlemi dillendirdiğini düşünebiliriz. “Senin emekçin olaydım” ve “Şen olası türküsü” bu dilek ve özlemin ifadesidir. “Dost kokusu”, “dost selamı Türkiye” deyişleriyle ise memleket ortamı somutlaştırılmış, memleket-yurttaş bağının sosyolojik atmosferi bu dilek ve özleme uygun bir betimlemeyle resmedilmiştir.

TÜRKİYE’NİN EMEKÇİSİ

Bu yorum dahilinde şair söylemedikleriyle birçok şey söylemiş, savaşın sözünü etmeden savaşa karşı durmuş, ganimet paylaşımı karşısında üretimi yüceltmiştir.

Bir başka görüngüden (perspektiften) bakıldığında şiirin ilk sözcüğünü, oluşturacağımız yorumun giriş kapısı olarak alabiliriz. Bu sözcük “senin”dir. Söyleyici bir başka ülkenin değil, Türkiye’nin emekçisi olma isteğini dillendirmektedir. Anlamın ayırt edici unsuru “senin” sözcüğüdür. Bu durumda söyleyicinin Türkiye’nin dışında ve uzağında bulunduğuna hükmedebiliriz. Söyleyici aynı zamanda emekçisi olmak istediği ülkesinin esenlik içinde olmasını, üretim hayatıyla toplumsal hayatının kaygı ve tasalardan uzakta bulunmasını dilemektedir: “Şen olası türküsü”. “Dost kokusu, dost selamı” ifadeleri Türkiye’nin sosyal atmosferini özetlerken aynı zamanda söyleyicinin birikmiş özlemini de yansıtmaktadır.

İLK İŞÇİ KAFİLESİNDEN BUGÜNE

Batı Avrupa ülkeleri, özellikle Almanya, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra oluşan işgücü açığını kapatmak için 1955’ten itibaren İtalya, Yunanistan ve Portekiz’den işçi alımına başlamıştır. Batı Avrupa ülkeleri daha sonra Türkiye’den de işçi almaya karar vermiştir. İşçi alımıyla ilgili olarak Almanya 1961; Avusturya, Belçika ve Hollanda 1964; Fransa 1965 ve İsveç ise 1967 yılında Türkiye ile ikili anlaşmalar imzalar. 400 kişilik ilk Türk işçi grubu 1961 yılının Kasım ayında Haydarpaşa Garı’ndan Federal Almanya’nın Düsseldorf kentine uğurlanır. Bu tarihten itibaren yetmişli yılların bir bölümünü içine alan süreçte emek göçü sürmüş ve Avrupa’daki göçmen Türk işçi sayısı katlanarak büyümüştür. Bugün için Avrupa genelinde 5 milyon Türk’ün varlığından söz edilmektedir.

33 YIL SONRA

Hangi amaçla yazmış olursa olsun Enver Gökçe’nin İlhan Başgöz’ün önerisine uyularak “Türkiyem” adıyla yayımlanan şiirinin toplumsal ölçekte karşılığına, 1961’de başlayan ve daha sonraki yıllarda da yoğunlukla süren emek göçü sonrasında kavuştuğunu düşünüyorum. Dünyanın değişik coğrafyalarında gurbetçi konumuna düşmüş milyonlarca Türkiye emekçisinin yazgısı, bu şiirin söyleminden kederle gölgelenmiş bir arzu ve özlem olarak yansımaktadır.

Uzun yıllardır yaşadığı ABD’den kanser tedavisini Türkiye’de sürdürmek için dönen 98 yaşındaki halkbilimcimiz Prof. Dr. İlhan Başgöz, memlekete dönmenin sevincini Enver Gökçe’nin şiiriyle anlatmıştı.

Nitekim ABD’den 33 yıl sonra, 98 yaşında dönmüş olan halkbilimci Prof. Dr. İlhan Başgöz, Atatürk Havaalanı’nda basın mensuplarına yaptığı açıklamada bakın neler söylüyor: “33 sene yurtdışında çalıştım. Yorgunluğun içindeyim. Memleketime dönmenin sevincini Enver Gökçe’nin dizesiyle anlatacağım:

“Senin emekçin olaydım, şen olası türküsü, dost kokusu, dost selamı Türkiye”.[2]


[1] Enver Gökçe, Yaşamı Bütün Şiirleri, AYKO Yayınları, Ankara, 1981.

[2] Cumhuriyet gazetesi, 5 Ocak 2021.

PAYLAŞMAK İÇİN