Bilimin Felsefesi

Bilimin insanlığı kurtaracağı büyük bir yanılgıdır. Bilim, binlerce yıl önce olduğu gibi bugün de üretim aracı sahibi sınıfın emrindedir. Cep telefonu bile, gençler arkadaşları ile mesajlaşsın diye değil, çalışma süresini ve dolayısı ile sömürüyü arttırmak için bulunmuştur

 

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

Bugün bazılarınca kutsallaştırılan devlet, insan yaşamında ölümsüz ve değişmez bir unsur değildir. İnsanlık, tarihin büyük bir bölümünde devlet olmadan var olmuştur. Çağımızdaki tüm evrenselliğine karşın devlet rastlantısal ve tarihsel bir gelişmedir.

Devlet, mülkiyet ilişkilerinin başlaması ile oluşmuş bir kurumdur. İnsanlığın yaklaşık yüz bin yılı bulan uzun süreci içinde devletin ortaya çıkışı son 10-12 bin yıl içindedir. Son buzul çağının 14 bin yıl önce son bulmasıyla iklim ısınmaya ve çöller oluşmaya, insan toplulukları Mezopotamya ve Nil kıyıları gibi sulak alanlar çevresinde toplanmaya başlamıştır. Bu bölgelerde tarımın ortaya çıkışı ve suyun paylaşımı için verilen mücadele, ilk devletlerin oluşumunun en önemli sebeplerini oluşturmuştur.

Toplumların gelişim sürecinde iş bölümünün de gelişmesi ve çeşitlenmesi toplumsal sınıfları oluşturmuş; tarımla birlikte mülkiyet ve tarımsal fazlanın eşitsiz paylaşımından oluşan toplumsal sınıflar, devletin oluşumuna yardımcı olmuştur. Tarım hâsılasının kaydedilme ihtiyacı, yazının icadını, paylaşım ve mülkiyeti koruma ihtiyacı da, hukuk ve dinin oluşumunu getirmiştir. Çağlar boyunca devletler yazılı kanunlarını uygulamak, uymayanları uymaya zorlamak için de devletin zorlayıcı gücünü kullanmışlardır.

Tarih boyunca modern devlete gelinceye kadar, çok fazla üretim şekli ve buna bağlı olarak çok farklı devlet şekli ortaya çıksa da hepsinde ortak olan, devletlerin görevlerinin, üretim koşullarının devamını sağlamak olmasıdır.

Bilim, Üretim Sürecinin Ana Öznelerinden Biridir

Sınıflı toplumların ortaya çıkışı gibi bilimin ortaya çıkmasının da tarımsal üretimin oluşması ile aynı döneme rastlaması rastlantı değildir. Bilim, o günden beri üretim fazlasının oluşturulmasında ana öznedir.

İlk bilimsel faaliyet olan astronominin başlaması günümüzden 4-5 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Bilimin Nil, Dicle, Fırat gibi nehir kıyılarında ortaya çıkmasının sebebi, tarımsal üretimin nehir kenarlarında başlamış olmasıdır. Nehirlerin med-cezir ile kabarıp alçalmasının periyodik olduğu ve bunun ayın hareketleri ile ilişkili olduğu ortaya çıkınca, bu hareketleri önceden haber veren bilim adamları firavun ve hükümdarların gözdesi olmuşlardır.

M.Ö. 2000 yıllarında Mezopotamya’da yaşayan Babillilerin, bilimin çoğu dalında, oldukça ileri bir seviyeye ulaşmış oldukları bilinmekte. Babilliler Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenlerini keşfetmiş ve onlara kendi tanrılarının adlarını vermişti. Tabletlerde Ay’ın ilk görüleceği günün hesaplanması, ay ve güneş tutulmasının nerelerde gözleneceği anlatılmıştır.

Babilliler veya Mısırlı bilim adamları bunları meraktan veya insanlığa hizmet olsun diye yapmamıştır. Ayın hareketleri sonucu oluşacak med-cezir hareketleri önlem alınmaz ise ekinleri mahvedecek ve büyük kayıplar yaşanacağı için bilim adamları bu bilgileri bulup kullanmaya zorlanmışlardır.

Bilim insanlık Yararına Değil Sermaye Yararına Hareket Eder

 Tarihteki farklı devletler, toplumların bir önceki krizlerinin üzerine inşa edilmiştir. Antik çağın köleci devletindeki bunalım feodal devleti, feodal devletteki krizler bir geçiş dönemi ile kapitalist devleti yaratmıştır.

11 ve 12. Yüzyıllardan başlayarak çeşitli sebepler ile[i] krize giren feodalizm, 14 ve 16. Yüzyıllar arasında yıkılmaya başladı. Bunu kolaylaştıran şeylerden birisi de, feodalizm döneminde güçsüzleşen mutlak kralların feodalizmin kriz döneminde feodal beylere karşı kullandıkları topun bulunmasıdır.

Yine feodalizmin yıkılması ve yeni üretim sürecinin zorlaması Avrupa’da aydınlanma ve dinsel reformu getirmiştir. Leonardo, Kopernik’i veya Kepler sadece meraktan buluşlarını yapmamışlardır. Descartes’in kartezyen geometriyi bulmasının veya Machiavelli’nin feodalizm aleyhine yazılarının nedeni budur.

Bilimin İnsanlığı Kurtaracağı Büyük Bir Yanılgıdır

Binlerce yıl önce olduğu gibi bugün de bilim, insanlık yararına değil üretim güçleri yararına, sermayenin emrinde hareket etmektedir. Cep telefonu gençler arkadaşları ile mesajlaşsın diye değil, çalışma süresini ve dolayısı ile sömürüyü arttırmak için bulunmuştur. Artık çok uluslu şirketler 24 saat beyaz yakalıları çalıştırabilmektedir.

Hastalıklar ile mücadele ettiğini sandığımız veya virüslere karşı aşıları geliştiren bilim adamları da böyle bir sürecin sonunda buluşlarını gerçekleştirmektedir. Elektrikli araba modellerini geliştirenlerin amacı insanlığı kurtarmak değil, petrolün tükenmesi sonucu dünya otomobil tekellerinin kârlarını kaybedeceği korkusudur.

Küresel ısınma sonucu insanlığı bekleyen ve hızlıca yaklaşan kıyamet bile yeni kârlar oluşturmaktadır. Yenilebilir enerjiye büyük yatırımlar yapılması insanoğlunu kurtaramayacak, yaklaşmakta olan felakete bilimin çare bulacağını sanan saf insanlar, belki de bilimin beslendiği gerçek kaynağı bile göremeden yok olup gideceklerdir.

 

[i] Feodalizmin krize girmesinin, feodal egemen sınıfın haçlı seferleri ve başka nedenler ile artan gelir gereksinimleri sonucu, üreticiler üzerinde baskının yoğunlaşması, zorunlu çalışmanın ağırlaşması, artan angaryalar ve nüfus artışının da etkisi ile üreticilerin kitleler halinde malikaneleri terk etmeleri sonucu şehirlerin ve ticaretin gelişmesi, iklimsel sorunlar, veba salgınları vb bir çok sebebi vardır.

PAYLAŞMANIZ İÇİN