Dişliler

Verimliliğin gerçekleşmesi için tıkır tıkır işlemesi gereken dişliler, yerlerinden fırlayıp kabus canavarlarına dönüştüler ve halkı acımasız şekilde dişlerinin arasında öğütüyor

 

EMİNE SUPÇİN

Bir sistemin sağlıklı çalışması için içerideki en küçük dişlinin önemi neyse, en büyük dişlinin de önemi o kadardır. Çarkın tıkır tıkır işlemesi, verimliliği getirir.

İktisatçılar verimliliği daha çok iş yaşamı ve üretim sektörleri için kullanıyorlar. Girdi ve çıktı maliyetlerinin ortalaması olarak ele aldıkları verimlilik kavramında girdiler; emek, zaman, ham madde, çıktı ise ürün olarak değerlendiriliyor ve ona göre raporlanıyor.

Oysa verimlilik sadece iş yaşamına ait bir kavram olamaz. En küçük iletişimden, aile yaşantısına; minicik bir mahalleden ülke geneline kadar her alanda verimliliği konuşabiliriz.

Çocuklarınızla kaliteli zaman geçirmelisiniz diyor uzmanlar. Kaliteli zaman eşittir verimli bağ ve ilişki demek aslında. Bağ ancak birbirini dinleyerek oluşur. Aile dediğimiz birlikte en küçük dişli ufaklıksa, onunla geçirilen nitelikli zaman çarkın sağlıklı işlemesini sağlıyor.

Fabrika işçisi temel verimlilik ögesi. Mutluysa verimliliği artıyor. Elbette mutluluk, aldığı ücret ve ona sağlanan hizmetle doğru orantılı.

Okullardaki verimlilik de aynı şekilde işliyor. Nitelikli öğretmen, liyakat sahibi yöneticiler, yetenekleri değerlendirmeye yönelik müfredat, öğrenci girdisini, “vasıflı insan” çıktısına çeviriyor.

Verimliliği hayatın her alanına yaymak mümkün. Küçücük bir selamlaşmadan, beyin orgazmları yaratan dost sohbetlerine kadar her alanda verimliliği gözlemleyebiliriz.

İktisatçılar verimlilik kavramını iş yaşamında kullandıkları için olsa gerek, verimliliğin temel duygusu olan güven ögesine pek rastlayamadım. İster bireysel ilişkilerde olsun ister bir organizasyon içinde değerlendirilsin verimliliğin temeli güvene dayanır. Güvenin olmadığı yerde istediğin kadar kaliteli girdin olsun, çıktınız, kalite kontrolden geçemez.

Tıpkı üstün ve özel yetenekli çocuklarımızı, kalitesiz eğitim sistemi içinde kaybettiğimiz gibi. Tıpkı maaşını ne zaman alacağını bilemeyen çalışanın işine gösterdiği isteksizlik gibi. Tıpkı ev ziyaretine giden topluluğun, ev sahibi mutfağa gider gitmez ardından dedikodu üretmesi gibi.

Peki bugün ülkece hem piyasada hem de iş hayatında yaşamakta olduğumuz olağan dışı verimsizliğimizin sebebi nedir?

Gü-ven-siz-lik!

Verimliliğin gerçekleşmesi için tıkır tıkır işlemesi gereken dişliler, yerlerinden fırlayıp kabus canavarlarına dönüştüler ve halkı acımasız şekilde dişlerinin arasında öğütüyor artık. Ülkenin her bir ferdi sistemin dişlisi olması gerekirken, sistemin dişleri halkı çiğniyor.

Ne fabrika sahibi ne de orada çalışan işçi yarını öngörebiliyor. Ne gençler emin yarınından, ne de yaşlılar. Kadınlar çoktan kaybetti bu savaşı. Dışarıdan bakınca ülkenin güvenirliği gri listede, içeriden bakınca kapkara. Oysa adında ak taşıyan bir parti iktidarda. Ak dişleriyle parçaladı tüm dişlileri…

 

PAYLAŞMANIZ İÇİN