Utanma, şaşırma duyguları ve beyin

Utanma duygusunu yitirenlerin toplumunda, şaşırabilen ve bunun da ötesine giderek nedensellikleri inceleyerek tartışan, alışıp pes etmeyen bireylerdir toplumu ileriye taşıyacak olanlar

 

 

 

PROF. DR. GÜLAY MİLLİ LOĞOĞLU

 

Duygular; birey ile çevresi arasında ilişki kurmak, ilişkileri değiştirmek veya ilişkileri pekiştirmek ya da ortadan kaldırmak için gerçekleşen bir işlevler süreci, bir çaba olarak tanımlanmaktadır (Campos, Mumme, Kermoian ve Campos; akt. Bohnert, Cmic ve Lim, 2003). Belli bir durumun sonucunda ortaya çıkan duygular hisleri ve deneyimleri, davranışları, istemli ya da istemsiz yanıtları, bilişi ve kavramları da içeren karmaşık ve çok yönlü fizyolojik yanıtlar olup; o duyguyu yaşayan kişiler tarafından yapılandırılırlar. (Ortony, Clore, Collins, 1988)

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ilgili bazı beyin yapılarına ve işlevlerine kısaca bakış gerekir:

 

Serebral korteks

Serebral korteks (beyin kabuğu) beynin en dış katmanında bulunan, 2-6 mm kalınlığındaki kısım olup, bilişsel işlevlerin hemen tamamından sorumludur.  Ancak işlev görmesi için beynin derin yapılarından da sürekli veri almak durumundadır; bu veri akışı kesildiğinde, bireyin bilinci kısmen ya da tamamen kapanacaktır. Beyin kabuğunda bulunan yapılar beş duyumuzun bilinçli değerlendirilmesinin yanı sıra; düşünme, plan yapma, alınan verileri değerlendirme, önceki bilgilerle karşılaştırma, kişilik özellikleri, ince el becerileri, mantık, matematik, sanat, soyut düşünce gibi işlevlerle ilişkilidir.

Dünyayı anlamaya çalışırken kullandığımız en önemli ve belki de gezegenimizdeki en karmaşık yapılardan biri olan beyin kabuğunun işlevleri; tüm bilişsel işlevlerimiz, sanat, bilim, estetik ve diğer tüm insani özelliklerimiz ile ilişkilidir. İncecik bir kabuk olan serebral korteks, işlevlerine göre üç temel alanlar grubuna ayrılabilir:
1-Duyusal Alanlar: Duyularımızla ilgili işlevler; bilince katkıları çok yüksektir,
2-Motor ve Bilişsel Alanlar: İstemli kas hareketlerini denetleyen ve bilişsel -kognitif- süreçlerden sorumlu olan bölgeler,
3-İlişkilendirme (Asosiyasyon) Alanları : Bilincin doğduğu yerler; beynin dört bir yanından işlenerek gelen veriler, bu alanlarda birleştirilerek beynin genelinde değişimlere neden olurlar. Böylece vücudumuzdan ve çevreden gelen tüm bilgiler alınır, işlenir ve en önemlisi de ‘’algılanır’’; yani bilinçli algı, farkındalık oluşur. Bilinç, beyindeki tüm aktivitenin son ürünü olarak ortaya çıkar. Bu alanların işleyişindeki nörofizyolojik ve moleküler biyolojik işlergelerin açığa çıkartılmasıyla bilimde devrim gerçekleşmiş, ‘’ruh’’ kavramı yerini, tüm nitelikleri ile somut açıklamalara bırakmıştır.

Duygular ve limbik sistem

Limbik sistem ise, beynin derinliklerinde bulunan ve temelde duygu ve davranışların düzenlenmesi ile bellek, motivasyon (güdülenme) ve koku duyusunun işlenmesinden sorumlu olan, beynin ödül merkezini de içeren beyin bölgele

Pierre Paul Broca

rinin ortak adıdır. Latince ‘’limbus’’ sözcüğünden köken alan ve ‘’sınır’’ anlamına gelen limbik sözcüğü, ilk kez Fransız hekim ve antropolog Pierre Paul Broca tarafından, 1878 yılında, bu bölge için ‘’büyük limbik lob’’ tanımlaması içinde kullanılmıştır. Daha sonra ‘’limbik sistem’’ terimi, 1952 yılında, 20. Yüzyılın en önemli sinirbilimcilerinden olan Amerikalı hekim Paul Donald MacLean tarafından kullanılmıştır.

Genel olarak amigdala, mamiller cisim, hipokampus, nükleus akkumbens, talamusun ön kısmı, hipotalamus, limbik lob, entorinal korteks ve forniks gibi beyin yapıları bu sistemin bir parçası olarak kabul edilir. Limbik sistem başlıca otonom (istemsiz) sinir sistemi ve endokrin sistem (salgı sistemi, hormonlar) üzerine etki ederek işlev görür.

Mutluluk, memnuniyet, neşe, tasa, üzüntü, heyecan, haz, zevk, kırgınlık, kızgınlık, kıskançlık, korku, utanma, iğrenme, sevgi, hayranlık, nefret, tedirginlik, suçluluk, şaşırma (şaşkınlık hissi) gibi çeşitli duygular gülme, durgunluk, kaçma, hiddet, saldırganlık, ağlama… gibi çeşitli davranışlarla dışa vurulur. Bu duyguların çoğunun oluşmasında, limbik sisteme ait bir yapı olan amigdalanın önemli rolü vardır. Duygular ve bellek limbik sistem tarafından kontrol edildiğinden, duygusal bağ kurulan olaylar daha çabuk anımsanır, çünkü aynı bölgede bulunan duygusal merkez, bellek ile ilgili bölümü ateşleyecek sinirsel bağlantılara sahiptir (Özden, 2003). Amigdala, özellikle olumsuz duygular başta olmak üzere, yüz ifadelerini tanıma/işleme/çözümleme ile de ilişkilidir. Amigdalada bulunan bir grup nöron, özellikle yüz tarafından gelen girdilerle seçici olarak uyarılır; söz gelimi amigdala, karşısındakinin yüzüne bakarak onun güvenilirliğini anlamaya çalışan bireyde etkinleşir (Baron-Cohen ve ark., 2000).

Öğrenme ve uzun süreli bellek de, limbik sistemdeki hipokampus da dahil olmak üzere beyindeki çeşitli bölgeleri ilgilendiren kompleks işlevlerdir.

Limbik sistem, koku duyusu ile ilgili yapılarla da yakından ilişkilidir. Diğer duyular önce serebral kortekse (beyin kabuğu) uğrayarak orada işlenip değerlendirildikten sonra limbik sisteme ulaşırken, koku duyusu limbik sistem ile doğrudan bağlantılıdır.

Olgunlaşma süreci içinde zihinsel gelişim, bir uyaranla uzun süre etkileşim, bir obje üzerinde

Paul Donald MacLean

ki duygusal gerginliği uzun süre yoğunlaştırma, hayal gücü, anımsama, unutma gibi zihinsel işlevler, duygusal tepkileri etkiler, düzenler.

Duygular; soyut his, motor yanıtlar ve fizyolojik etkinleşmedeki eşgüdümsel istemsiz değişikliklerden oluşan çok bileşenli yanıtlardır. Ek olarak, özgün bir içsel ya da dışsal olay veya nesneye yöneltilen ve hem davranış, hem de bedensel fizyolojik değişikliklerle dışa vuran süreçlerdir. Duygular, duruma göre, çevremizde gelişen ani olaylara karşı yaşamımızı sürdürebilme şansımızı destekleyen yanıtlara da neden olan nörofizyolojik etkinleşmeler sonucunda gelişir. Olumlu bir koşulda iyimser hisler baskın gelerek bilişsel işlevler (örn. problem-sorun- çözme yeteneği) geliştirilirken; olumsuz koşullarda kötümser hisler baskın gelerek kapasitemiz küçümsenmekte ve analitik-çözümlemeli- düşünmeye ağırlık verilmektedir. Duygular, karşımızdakilerden gelen iletileri sözel ya da görsel formlarda (yüz ifadesi, mimikler, jestler, beden dili) anlamamızı sağladıklarından, insanlar arasındaki iletişimde de rol alan en önemli yollardan biridir.

Fizyolojik temelli ölçüm yöntemleri kullanılarak (elektrokardiyografi, elektrodermal aktivite, cilt sıcaklığı, fotopletismografi gibi), duygulara eşlik eden yanıtlar aracılığıyla duyguların somut olarak değerlendirilip, sınıflandırılabildiği de çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir (Jang EH ve ark, 2015).

Duygular özelinde şaşırma ve utanma duyguları

Güncel toplumsal/siyasal olaylara, olgulara duygular bağlamında yaklaşılacak olursa, çeşitli anlatım ve yorumlarda, ‘’utanmazlık’’ ve ‘’şaşırma’’ gibi sözcüklerin son zamanlarda sıkça vurgulanmakta olduğu özellikle dikkat çekmekte.

Şaşırma; yaratıcılıktan, karar vermeyi öğrenmeye dek uzanan çeşitli zihinsel süreçleri birçok yönden etkileyen bilişsel-duygusal bir görüngü olarak tanımlanmakta, bellek aracılığıyla öğrenme üzerinde rol oynadığı değerlendirmeleri de yapılmaktadır. Açıklamasının daha zor olduğu, daha az rastlanılan-az bilinen şaşırtıcı durumların, açıklama gerektirmeyen bilindik durumlara göre çok daha kesin-doğru olarak anımsandığı gösterilmiştir.

Beklenmeyen olaylar-durumlarla uyarılan şaşırma duygusunun şiddetini bu beklenmeyen durumun derecesi belirlemekte iken; olayların ‘’yeniliği’’ ya da ‘’değerliği’’ olasılıkla bağımsız bir etkiye yol açmamaktadır. Beklenmedik olay, sürmekte olan zihinsel süreçleri otomatik olarak önce durdurmakta, bunu dikkatin olaya doğru kayması-yoğunlaşması izlemekte, bunu da sıklıkla nedensel ve diğer olgu analiz süreçleri ve ‘’şema-taslak- revizyonu’’ izlemektedir. Şaşırma duygusunun yüz ifadesi ile dışavurumu nadiren gösterilebilmişse de; fizyolojik yanıt olarak deri iletkenliğinde artış, kalp atım hızında yavaşlama, gözbebeği genişlemesi gibi yanıtlar sıklıkla gösterilmiştir. Ancak bu yanıtların şaşırma duygusuna özgünlüğü konusundaki bulgular tartışmalıdır. Şaşırma duygusunun güdüleyici ve bilgilendirici etkileri olduğu konusunda ise kanıtlar vardır.

Utanç duyma-rahatsızlık-tedirginlik hisleri oluşturan utanma duygusu ise; belli davranışların, söylemlerin diğerlerinin gözünde (çoğunluğun bakışıyla) sosyal sonuçlarının olacağını anlama yeteneğini ve toplumsal normları (kural) bozma anlayışını içeren zihinsel süreçleri kapsar. Duyguların öz-düzenleme açısından merkezi rol oynadığı kabul edilmiş olup; geçmiş deneyimlere eşlik eden utanma duygusunun ise kişiyi öz-değişim isteği açısından güdülediği gösterilmiştir. Utanç duyma-rahatsızlık-tedirginlik hislerine eşlik eden duygulanım sırasında çeşitli beyin bölgeleri etkinlik göstermekte olup; bu karmaşık akademik bilgiyi herkesin anlayabileceği şekilde öz olarak aktarmak gerekirse, bu etkinliğe sadece bazı limbik sistem yapıları değil, beyin kabuğundaki çeşitli bölgeler de katılmaktadır.

Bu bilgiler eşliğinde değerlendirilecek olursa; utanma duygusunun yitirilmesiyle öz-düzenleme ve öz-değişim arzusu da yitirileceğinden, bu bireylerin olumlu yönde bir gelişmeyi gerçekleştiremeyeceği rahatlıkla söylenebilir.

Günümüz ikliminde şaşırma duygusuna toplumsal bağlamda bakılacak olursa; sürekli bir ‘’utanmazlık parodisi’’ne maruz kalan bireylerde, beklenmedik olaylar-olgular-söylemler karşısında şaşırma duygusunun etkinleşmeye devam etmesi olumlu bir işaret olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda güdüleyici, bilgilendirici, dikkat yoğunlaştırıcı etkileri olan, öğrenmeyi de etkileyen bir duygusal-bilişsel süreç olan ‘’şaşırma’’, bireyin çevresinde olan-biten karşısında kayıtsız kalmasını önleyecek nörofizyolojik bir etkinliktir. Şaşıran birey çevreden gelen girdilere yabancılaşarak görmezden gelmeyecek (soruna yabancılaşmayacak), sorunları kanıksamayacak; tam tersine bilişsel etkinliğini artırarak, nedensel çözümlemeli değerlendirmeler yapacak ve gerekiyorsa mevcut planlarında, düşüncelerinde bir değişikliğe (şema-taslak-revizyonu) gidecektir.

Şaşırma duygusuna eşlik eden merak süreci ve sonuçta olgunun/olayın nedenselliğinin incelenmek istenmesi, bilimsel ilerlemenin de kapısını açan bir süreçtir. Söz gelimi Newton, herkesin ‘’olağan’’ kabul ettiği bir olgunun nedenini merak edip, araştırdığı için yerçekimi yasasını bulmuştur. O zamana değin pek çok insanın başına elma düşmüş olabilir; ancak bu durum çoğu insan tarafından ‘’normal’’ olarak kabul edildiğinden, merak edilip araştırılmamıştır. Yine Einstein, herkes tarafından bilinen, ancak kafa yormaya değer bulunmayan ‘’zaman’’ kavramı üzerinde çalışmış ve görelilik kuramını bulmuştur.

Şaşırabilen ve bunun da ötesine giderek nedensellikleri inceleyerek tartışan, alışıp pes etmeyen bireylerdir toplumu ileriye taşıyacak olanlar. Sorunların giderilmesinin teorik temelinde anlamaya çalışma, sorgulama, çözümlemeli düşünme, nedenselliğin araştırılması bulunur. Bu teorik temel, sorunların giderilmesi için uygulamaya (pratiğe) yönelik gerçekçi/akılcı/uygulanabilir önermeleri de içermelidir.

O halde, son söz niyetine; ‘’Şaşırdık mı? Hayır!’’ demiyoruz. Yalana, talana, soyguna, utanmazlığa, üslup bozukluğuna, her türlü eşitsizliğe, tüm olumsuzluklara ‘ak’ argüman üretmeye adanmış stratejik merkezlere, pandemi sürecindeki dip dibe parti kongrelerinde vur patlasın, çal oynasın eğlenen pürip’ak’ gençlere, gözü yaşlı şehit analarına ‘sırça köşklerden’ gülümseyerek yapılan şehit güzellemelerine.. ve daha pek çok şeye çok şaşırıyoruz; bu çarpıklıkları olağanlaştırmayıp, şaşırmayı sürdürüyoruz.

Bu utanma duygusunu yitirmişlere, hiçbir koşulda utanç duymayanlara; bunların eylemlerine, söylemlerine…  şaşırmadık mıydı, işte o zaman üstümüze ölü toprağı serpilmiş demektir.

 

 

Kaynaklar

-Altındağ A, Erdoğan S: 10. Bölüm: Duyguların biyopsikolojisi, stres ve sağlık. Temel Biyolojik Psikoloji, 2016.

-Baron-Cohen et al: The amygdala theory of autism. Neurosci Biobehav Rev, May 2000

-Bastin C, et al: Feelings of shame, embarrassment and guilt and their neural correlates. A systemic review. Neurosci Biobehav Rev, 2016 Dec.

-Canan S: Sinir Sistemimiz; Nöropsikiyatri Portalı www.e-psikiyatri.com , 2006 sinancanan.tripod.com

-Foster MI, et al: The role of surprise in learning: Different surprising outcomes affect memorability differentially. Top Cogn Sci, 2019 Jan.

-Güleç S: Duygular. Ondokuz Mayıs Üniv. Sağlık Bilimleri Fakültesi. portal.omu.edu.tr

-Heerey EA, et al: Making sense of self-conscious emotion: linking theory of mind and emotion in children with autism. Emotion, 2003 Dec.

-Jang EH, Park BJ, Sohn JH: Analysis of physiological signals for recognition of boredom, pain, and surprise emotions. J Physiol Anthropol 2015; 34(1):25.

-Lickel B, et al: Shame and the motivation to change the self. Emotion, 2014 Dec.

-Newman JD, Harris JC: The scientific contributions of Paul D. MacLean (1913-2007). J Nerv Ment Dis 2009; 197(1):3-5

-Reisenzein R, et al: The cognitive-evolutionary model of surprise: A review of the evidence. Top Cogn Sci,2019 Jan.

 

PAYLAŞMANIZ İÇİN