Bakın, şu fotoğrafıma; amcalar bir bebeğimin fotoğrafını çekmiş. Bir yavrum, muhtemelen açlıktan ya da zehirlenerek ölen bir kedi kardeşinin buz gibi olmuş bedeniyle ısınmaya çalışıyor. Bu fotoğrafa iyi bakın. Merhamet ve vicdan!
ÖZGE NİHAN ÇUBUKÇU
Ben kentinizin bir mesire alanında, çöplük bölgesinde, sokaklarında yaşam savaşı veren bir köpeğim.
Evet, ben kentinizde, görünmez olmak zorunda olan bir garibanım. Görünmez olmalıyım çünkü insanlar beni sokakta görmek istemiyor. Beni görenler bağırmaya başlıyor sonra bir araba geliyor beni toplama kampına götürmek için. Belediyenin görevlileriymiş; cellatlarım oysa, ki ben de böyle yaşamak istemiyorum. Yılda yaklaşık 20 yavrum oluyor, onlar açlıktan soğuktan ve hastalıktan can çekişerek gözlerimin önünde ölüyor. Bense ölen her yavrumla bir daha, bir daha can veriyorum…
Bakın, şu fotoğrafıma; amcalar bir bebeğimin fotoğrafını çekmiş. Yavrum ölen bir kedi kardeşinin buz gibi olmuş bedeniyle ısınmaya çalışıyor. İşte benim yaşam koşullarım bu ve siz bir çözüm bulmazsanız, tekmelemeler, taşlamalar, “oşşttt!”lar arasında parça parça ölmeye devam edeceğim.
İşte ben, kentinizin, kasabanızın, köyünüzün içinde iki lokma bulmak için günlerce aç susuz yaşamak zorunda olan ben; kısırlaştırılmadığı için, ölen her yavrusuyla can veren bir sokak köpeği.
Hani beni tutamıyorlarmış ya onun için görevlerini yerine getiremiyorlarmış!
Onlardan neden kaçıyorum biliyor musunuz?
Çünkü ben masumum!
Beni yakalarlarsa kısırlaştırıp, aşılayıp yeniden sokağıma bırakmayacaklar ki! Benim oy hakkım yok! Onun için barınak dedikleri o toplama kampına atacaklar, yüzlerce, kimi zaman binlerce kardeşim arasında, horlana horlana, binbir eziyetle saçılmış mamalarımızı yemeye çalışacağım. Bakımlarımız yapılmayacak, daracık beton hücrelerde sidiğimizle, kakalarımız içinde; “bakıcılarımızın” meşrebine göre katledilmezsek yaşamaya çalışacağım… Diğerlerimiz gibi.
Ama ben kimseye kötülük etmedim ki… Kimseyi dövmedim, kimseye tecavüz etmedim, kimsenin eşyasını çalmadım. Hatta bir lokma ekmek bulabilirsem benden daha garibana verebilecek kadar masumum.
Beni yakalarlarsa kısırlaştırıp, aşılayıp yeniden sokağıma bırakmayacaklar ki! Benim oy hakkım yok! Onun için barınak dedikleri o toplama kampına atacaklar, yüzlerce, kimi zaman binlerce kardeşim arasında, horlana horlana, binbir eziyetle saçılmış mamalarımızı yemeye çalışacağım. Bakımlarımız yapılmayacak, daracık beton hücrelerde sidiğimizle, kakalarımız içinde; “bakıcılarımızın” meşrebine göre katledilmezsek yaşamaya çalışacağım… Diğerlerimiz gibi.
Ama ben kimseye kötülük etmedim ki… Kimseyi dövmedim, kimseye tecavüz etmedim, kimsenin eşyasını çalmadım. Hatta bir lokma ekmek bulabilirsem benden daha garibana verebilecek kadar masumum.
Sorumlulara tekrar sesleniyorum!
Benim insanlarla huzur içinde yaşayabilmem için kısırlaşmam ve aşılanmam gerek. Görevini yap! Eğer yapmak istersen beni (diğer arkadaşlarımdan duyduğum gibi) içinde güzel yiyecekler olan demir kafeslere çekerek tutabilirsin. Sadece biraz uğraşman gerek.
Gerçekten insanları düşünüyorsan beni aşıla, kısırlaştır ve aldığın yere geri bırak!
Özge Nihan Çubukçu
1986 Sivas doğumlu. İlk ve lise öğrenimini Sivas’ta bitirip Cumhuriyet Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı.
YouTube üzerinden yayın yapan MedyaNett kanalında, hayvan haklarına ilişkin 4 bölümlük bir program yaptı. (2021)
Haytap Hayvan Hakları Federasyonu Sivas Temsiliği görevini yürütmektedir.
paylaşmanız için