Bakteri Yalellisi

Bir ülkenin herhangi bir kültürel etkinliğine bakarak, o ülke hakkında genel bir fikir edinmek mümkün. Şimdi kendi ülkemize bakalım. Hangi konuda bir standardımız var? Hatta herhangi bir konuda belirlediğimiz ortak bir ilkemiz, ortak bir anlayışımız var mı? Sahi bizim bir TSE kurumumuz vardı? Ne yapıyor o?

 

 

EMİNE SUPÇİN

Sokak Yemekleri” adlı bir video kanalını izlerken gördüm. Her ülkenin ayak üstü tüketilebilecek, bir diğer adı fastfood olan yiyecek kategorileri var. En batısından en doğusuna kadar dünyanın neredeyse her kültürünün farklı lezzetlerdeki gıdaları.

Yiyecek eşittir sağlık, artı eğitim, toplamı bilinçli toplum demek. Ve bilinçli toplumların ayaküstü yiyeceklerinin bir standardı, bir markası olduğu dikkatimi çekiyor.

Saç üzerinde yapılan omleti neredeyse aynı yapım süreciyle bir Hindistan’dan, bir de Güney Kore’den örnekle izledim. Çırpılmış yumurtayı sacın her yerini kaplayacak şekilde döküyor. Üzerine ince ince doğranmış yeşil soğan, domates, biber ve çeşitli baharatlar dökerek pişiriyor ve en son altta saçtan kopan yumurta katmanıyla sarıp müşteriye sunuyor. 

Birinde yapan kişinin ellerinde eldiven var, diğerinde eller çıplak. Beş dakika önce neresini ellediğini bilemediğin insanın elleriyle birazdan midene girecek yiyecekler saçta pişiyor. Tırnaklarının arasından yupppiii diyerek yiyeceklere atlayan bakterileri, sacı silmek için kullandığı kirli bezden akan mikropları gözlerinizde canlandırabilirsiniz.

Birinin doğranmış malzemeleri kapalı kaplarda ve doğrayanların da elleri eldivenli. Diğerinde çanak çömlek ne varsa açıkta ve sinek ordusuna da hizmet ediyor. Birinde temizlik ön planda ki gıda işlerinde olmazsa olmazdır, diğerinde mikroplar pazarlanıyor. Hele Arap ülkelerinin o toz toprak içinde pişirip, tüm parmaklarını daldırarak yediklerini izlemek için sağlam mide gerek.

Toplumun eğitim durumu ne kadar düşükse yediklerinin de o oranda sağlıksız, zararlı olduğunu gözlemlemek mümkün. Eh, bundan daha doğal ne olabilir, değil mi? Eğitimi düşük toplumlardan sağlıklı beslenmeye dair bilinç bekleyemezsiniz, bilincin olmadığı yerde de ülkeyi bir üst segmente taşıyacak parlak beyinler çıkmaz. Kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan hayvan kördüğümü. Durma koşturuyorsun ama sonuç sıfır.

Sokak yemeklerine bakarak ülkelerin gelişmişlik düzeylerini görmek mümkün. Ülkenin gelişmişlik düzeyi ister sağlık alanında olsun, ister eğitim; trafikten yemeklere, randevu saatine sadakatten sokaklarının temizliğine kadar her alanda kendini gösteriyor.

Öyleyse bir ülkenin herhangi bir kültürel etkinliğine bakarak, o ülke hakkında genel bir fikir edinmek mümkün. Şimdi kendi ülkemize bakalım. Hangi konuda bir standardımız var? Hatta herhangi bir konuda belirlediğimiz ortak bir ilkemiz, ortak bir anlayışımız var mı? Sahi bizim bir TSE kurumumuz vardı? Ne yapıyor o?

Bırak ülkeyi bir kenara, her bireyin bir standardı olmalı. İlkeli yaşamayı bilmeli insan. Yoksa herkesin birbirini kazıklamaya çalıştığı bir güruh ve ormanları yanarken aptal bir televizyon dizisini konuşan gerzekler topluluğuyuz ve bizim seçimlerimizle oluşacak meclisin farklı olmasını beklemek büyük APTALLIK!

Mikroplarla, mikrop bir hayata devam… Mı yoksa sağlam bir temizlikle yeniden kolları mı sıvamalı? Hı?

 

paylaşmanız için