Bütün Gelenekler Kötüdür!

Eskide kalmış bir üretim şeklinin getirdiği geri üretim ilişkilerinin uzantısı olan töreler yüzünden hâlâ cinayetler işleniyor, ocaklar sönüyor.

 

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

Gelenekler veya töreler genellikle tarımsal üretim sürecindeki ilişkiler sonucu ortaya çıkmış kuralları anlatır. Her tarımsal üretim süreci aynı töreyi oluşturmaz ancak feodal üretim ilişkilerine dayalı gelenekler birbirine benzerken, küçük toprak sahipliğine dayalı olanlar bunlardan farklı olabilir.

Gelenek ve töreler şehirleştikçe katılıklarını kaybedip esnekleşirken, kırsalın kendi içine kapanık olan bölümlerinde binlerce yıl geriden gelen gelenekler sorgulanmadan sürdürülmeye çalışılmakta.

İki sene önce Kırşehir’de yaşanan korkunç bir töre cinayeti var ki, kan dolduracak nitelikte.

Töre Bir Aileyi Katil Sürü Yapmış

2020’de Kırşehir’de işlenen korkunç cinayette bir aile kızlarının ve kızlarının eşinin işkence edilip öldürülmesine birlikte karar veriyor.

Diyarbakır’dan Kırşehir’e göç eden bir ailenin 8 çocuğundan birisi de Vildan’dı. Doğduğunda amcasının ‘Paşa’ lakaplı oğlu Resul İnce ile ‘beşik kertmesi’ yapıldı. Daha 18 yaşındayken de dini nikâhla birlikte yaşamaya zorlandı. Aynı yaştaydılar. Kısa süre sonra aralarında anlaşmazlıklar çıktı. Sık sık kavga etmeye başladılar. Vildan mutsuzdu. Bir süre sonra Kaman’da yaşayan Osman Çelik ile tanıştı. Aralarında duygusal ilişki başladı. Sonra evden kaçtı. Önce Ankara’da kadın sığınma evine yerleşti. Ardından da Osman Çelik ile Eskişehir’de bir ev tutarak orada yaşamaya başladılar.

Ailesini de merak ediyordu. Ara sıra küçük kardeşi Berfin’i arayıp bilgi alıyordu. Bir sefer annesiyle de konuştu. Annesi Kadriye İnce ve ablası Hatice “Baban çok hasta, seni affedecek” diyerek onu yanlarına gelmeye ikna ettiler. Aslında babası hasta değildi. Vildan’ı ölüm tuzağına çekiyorlardı. Osman ve Vildan, Kaman’a geldiler. Ailenin yaşadığı köye gittiler. Eve girer girmez baba Veysi İnce’nin elini öpmek istediler. Baba ikisini de reddetti. Bu sırada içeriye Ramazan ve Resul (Paşa) İnce girdi. Ellerinde kalın sopalar vardı. Osman’a vurmaya başladılar.

Bir taraftan da küfürler eden Paşa, Osman’ı bıçakladı. Baba ise Vildan’ı dövüyordu. Osman’ın bedeninden kanlar akıyordu. Kollarından tutarak banyoya götürdüler. Ellerini iple, ağzını da Vildan’ın şalıyla bağladılar. Çırılçıplak soydular. Müstehcen görüntülerini çektiler. Daha sonra bir leğen içinde salona getirdiler. Osman hâlâ canlıydı. Bu şekilde akşam olmasını beklediler.

Karanlık kavuşunca, Osman ve Vildan’ı ormana götürdüler. Vildan’ın eline bir tabanca verip “Osman’ı vur” dediler. Vildan “Kolum ağrıyor” diyerek Osman’a ateş etmeyi kabul etmedi. Bunun üzerine Paşa tabancayı aldı ve önce Vildan’a üç el ateş etti. Ardından da Osman’ı 6 kurşunla vurup öldürdü. Cesetleri orada bırakıp köye döndüler. Baba Veysi İnce, anne Kadriye İnce’ye “Onları öldürdük” dedi ve olanları anlattı. Anne Kadriye İnce cesetlerin açıkta bırakılmasına hayıflanıyordu: “Keşke cesetleri suya atsaydınız” diye cevap verdi.

İddianameye göre cinayet 8 kişilik ‘aile meclisi’ kararıyla işlendi. Vildan, çocuk yaşta dini nikâhla birlikte yaşamaya zorlandığı Resul İnce’den kaçmış ve resmi nikâhla Osman ile evlenmişti. Aile için bu “namus lekesi” ve “töreye aykırı” bir durumdu. Cinayet için iş bölümü yapıldı. Anne Kadriye ve abla Hatice’nin görevi Vildan’ı “Baban seni affedecek” yalanıyla köye dönmeye ikna etmekti. Nitekim Vildan ve Osman ikna edip köye dönünce baba evinde tuzağa düşürüldüler. Ağır darp ve işkence sonrası ormanın kuytu bir köşesinde defalarca kurşunlanarak katledildiler.

Törede Cinsellik Ayıp Görülüyor

Aile, kızlarının başka birini sevmesini ve sevdiği ile evlenmesini namus meselesi olarak görmüştü. Kızlarının töreye aykırı hareket etmesi büyük olasılıkla aileye utanç getirmişti. Onlar kızlarının öldürülmesine karar verirken doğru yaptıklarını düşünüyorlardı. Oysa töre tüm aileyi katil yapmıştı. Yere batasıca töreleri, kendi kızlarının ölümüne karar verebilecek kadar kör etmişti gözlerini.

Haziran 2022’de bu dava güvenlik amacı ile alındığı Uşak’ta devam ediyor. Beklentimiz gelenek ve töreleri hafifletici sebep olarak görmeden mahkemenin ders niteliğinde bir karar vermesi ve tüm suçluların hak ettiği cezaları alması.

Dinin gereği olmadığı halde, geçmişten gelen bazı gelenekler dinselleştirilmiş durumda. Sünnet ve katliama dönüşen kurban geleneği İslam toplumlarının töresi olarak karşımıza çıkıyor. Kurban kesmeyen bir Müslüman dinden çıkmış görülmediği halde, bir Müslümanın sünnetsiz olması kabul edilemez durumda. Cinselliğin bastırılmasında bir amaç olduğunu düşündüğüm erkek sünneti, Müslüman olsun olmasın bazı toplumlarda kızlara da uygulanıyor. Çünkü töre gereği cinsellik sadece üremek için kullanılmalı, ondan zevk alınması kadar ayıp bir şey olamaz.

İlk Gece Hakkı

Hymen veya tıpta kullanılan adı ile himen, kızlık zarının Latince adıdır. Bilhassa doğu toplumlarında olmak üzere din ayrımı yapmaksızın bütün muhafazakar toplumlarda kızlık zarı veya bekaret ilk gece eşine sunulması gereken bir hazinedir. Himenin ilişki ile kanaması kadının daha önce başka bir erkekle vajinası yoluyla bir ilişki yaşamadığı anlamına gelmektedir. Bir çok toplumda ilk gecenin göstergesi olarak kanlı bez veya çarşaf gururla bunu bekleyen aile bireylerine gösterilir.

Oysa ki kızların bekareti, feodal tarım toplumlarında derebeyin veya lordun “ilk gece hakkı” olarak görülmesinden dolayı değerli ve saklanması gereken bir şey olarak ortaya çıkmış. Örneğin, İspanya’da 14. Yüzyılda kralın fermanı ile yasaklanana kadar derebeyinin olan bu hak daha sonraları kocaya geçmiş. Himen modern toplumlarda artık fazla önemsenmese de, Türkiye dahil Ortadoğu’nun kırsal bölgelerinde hala gurur veya utanç duyulacak bir şey olarak görülmekte.

Devlet Efsanesi kitabının yazarı Ernst Cassirer kötü olanı tatmin edilemeyen şeyler olarak anlatır (hırs, zenginlik, güç vb), iyi olan ise tatmin olunan şeylerdir (tevazu, özveri vb). Yine ona göre tüm gelenekler kötüdür. Tümü eskide kalmış bir üretim şeklinin getirdiği geri üretim ilişkilerinin uzantısı olan geleneklere toptan karşı çıkılmadan veya onlara sadece sembolik bir anlam yüklemeden iyi bir toplum oluşturmak olanaksız gibi gözüküyor.

 

paylaşmanız için