Atatürk’ün sofrasındaki aydınlar

Cafer Yıldırım’ın “Çankaya’nın Işıkları ve Edipler/Atatürk’ün Dostları” adlı çalışması, geçmişte ve günümüzdeki kimi siyasetçilerin iddialarının aksine, aydınların ülke gerçeklerine ve sorunlara Boğaz’a karşı viskilerini yudumlayarak bakmadıklarını da ortaya koyuyor.

“Çankaya Köşkü’nün, Dolmabahçe Sarayı’nın ve misafir olduğu bütün evlerin pencereleri tâbesabah elektrik ışıklarıyla yanardı.”

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, sık sık katıldığı “Atatürk’ün sofraları”nı bu sözlerle anlatıyor.

Salt Yakup Kadri mi?

Şair ve yazar Cafer Yıldırım’ın “Çankaya’nın Işıkları ve Edipler/Atatürk’ün Dostları” adlı çalışması, Yakup Kadri’den Falih Rıfkı Atay’a, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Yusuf Akçura’ya, Neyzen Tevfik’ten Nâzım Hikmet’e, Yahya Kemal’den Halide Edip Adıvar’a, Tevfik Fikret’ten Behçet Kemal Çağlar’a Atatürk’ün sofra dostlarının portrelerini çiziyor, ilham kaynaklarını tanıtıyor, anılardan kesitler aktarıyor.

Atatürk’ün düşünce ve karar süreçlerinde yakınında bulunan kişilerin tanıklıkları yanında, ulusal kurtuluş mücadelesi ve Cumhuriyet’in ilk döneminin fotoğrafını da veren kitap, geçmişte ve günümüzdeki kimi siyasetçilerin iddialarının aksine, Türk aydınlarının ülke gerçeklerine ve sorunlara Boğaz’a karşı viskilerini yudumlayarak bakmadıklarını da ortaya koyuyor.

Ana izleğini Cumhuriyet’in kurucusu ve Cumhuriyet Devrim’inin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün şair ve yazarlarla ilişkilerini oluşturan kitapta bu ilişkilerin odağındaki “Çankaya sofraları” ise asıl önemli konuyu oluşturuyor.

Atatürk, ulusal kurtuluş mücadelesi ve Cumhuriyet’ten önce de birçok yazar ve şairle iletişim içinde bulunuyordu.

Ulusal kurtuluş mücadelesi birçok şair, yazar ve aydını isli lambaların ışığına koşan pervaneler misali Ankara’ya çekti ve mücadelenin öncüsünün etrafında yerlerini aldılar.

1919-22 aralığında, Türkiye’nin içinde bulunduğu o puslu dönemde, Mustafa Kemal’in, emperyalistlere karşı yaktığı isyan ateşinin etrafında toplanan şair ve yazarlarla ilişkisi Cumhuriyet’in inşası sürecinde de devam etti.

“Çankaya’nın Işıkları ve Edipler/Atatürk’ün Dostları”, Türk siyasal tarihinde çok kullanılmış fakat hâlâ alkış toplayan en kadim suçlamanın boşa çıkması bakımından da büyük bir değer taşımaktadır.

Dar görüşlü, ahlaki naslardan yoksun ve yeteneksiz siyasetçilerin her zaman başvurdukları bir yöntemdir aydınlara saldırmak. Aydınlar fildişi kulelerindedir onlara göre. Aydınlar Boğaz’a karşı viskilerini yudumlayarak bakmaktadırlar memleket gerçeklerine.

Kitap; gerçekliğin hiç de böyle olmadığını, aydınların memleketin geleceği söz konusu olduğunda hiçbir hesap içine girmeden nasıl ateşin en ortasına yürüdüklerini,  mücadelenin bütün ağırlığını omuzlamak için âdeta yarıştıklarını belge ve tarihsel tanıklıklara dayalı olarak ortaya koyuyor.

Ruşen Eşref, Halide Edib, Nâzım Hikmet, Faruk Nafiz, Yakup Kadri, Mehmet Âkif, Ziya Gökalp bu belge ve tanıklık ifadelerinde yer alan isimlerden sadece bazıları.

“Çankaya’nın Işıkları ve Edipler/Atatürk’ün Dostları”, Cafer Yıldırım, Kaynak Yayınları, İstanbul, 216 sf.

PAYLAŞMAK İÇİN