Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi

Koçu’nun çalışması, İstanbul’la ilgili en büyük ve önemli ansiklopedidir. İstanbul’la uzaktan yakından ilgili her şey, bir biçimde kentle bağlantılandırılmış bir öznellik ve kişisellik içerse de kentin tarihi, kültürü, tamamı sokak sokak ev ev kaleme alınmış, resimleri çizilmiştir

AV. CEM BAYINDIR

1905 yılında İstanbul’da doğan Osmanlı tarihçisi, öğretmen, gazeteci ve yazar Reşad Ekrem Koçu her tarih severin tanıması, bilmesi gereken bir kişiliktir.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünü bitirdikten sonra Kuleli Askerî Lisesi, Vefa Lisesi ve Pertevniyal gibi okullarda tarih öğretmenliği yapmış, Cumhuriyet, Sabah, Milliyet, Hergün, Yeni Tanin ve Tercüman gazetelerinde ve dergilerde tarih üzerine yazılar yazmıştır.

Ahmed Refik Altınay[1] ve Ahmet Rasim[2], Koçu’nun saygı duyduğu iki önemli ad olup, Reşad Ekrem Koçu’nun İstanbul’un en ince ayrıntısıyla bilmesinde Ahmed Rasim’in büyük katkısı vardır. Gerçekten de Reşad Ekrem, Ahmed Rasim’in İstanbul’a olan sevgisini aynen al­mış, bunu, Ahmed Refik’ten kendisine geçen tarihçiliği yazınsal bir dille zenginleştirerek İstanbul kentinin belki de en özel tarihçilerinden biri olmuştur.

Gazetelerde, dergilerde kalmış yazıları, birçok tarihsel romanı ve tarihsel kitapları ile bildiğimiz Koçu’nun, İstanbul’a olan derin ilgi ve hay­ranlığının doruk noktası ise tamamlayamadığı İstanbul Ansiklopedisi’dir.

İlk kez, 1944 yılında fasiküller halinde yayımladığı bu çalışma belki de yayın dünyasında bir kentin bilinen her yönünü ansiklopedi sayfalarına taşıyan ilk girişimdir.

‘Ben İstanbulun kütüğünü yapıyorum

1944-1973 yılları arasında yayımlanan ve tamamlanamayan ve tümüyle resimlenmiş İstanbul’un kütüğünü oluşturma amacıyla yola çıkan ancak yarım kalan İstanbul Ansiklopedisi, dünyanın ikinci kent ansiklopedisidir.[3]

İlk olarak 1944 yılının Kasım ayında fasiküller biçiminde yayımlamaya başlanan ve 1951’e değin sürmüş; dördüncü cildin ortalarında B harfinde “Bahadır Sokağı” maddesinde yayımı durmuştu. Sonradan, 1958-1973 arasında ikinci dönemde fasiküller çıkmaya devam etmiş bu kez de 173. sayıda G harfinde “Gökçınar” maddesinde ve on birinci ciltte son bulmuştur.

Bugüne değin geri kalan bölümü hazırlanamamış ve yarım kalmış olarak biliniyor ise de Koçu’nun notları, belgeleri üzerine yapılan çalışmalarda, ansiklopedinin Z harfine değin getirildiği belirtilir. Koçu’nun çalışması, İstanbul’la ilgili en büyük ve önemli ansiklopedidir. İstanbul’la uzaktan yakından ilgili her şey, bir biçimde kentle bağlantılandırılmış bir öznellik ve kişisellik içerse de kentin tarihi, kültürü, tamamı sokak sokak ev ev kaleme alınmış, resimleri çizilmiştir.

Koçu’nun “hamam tellağı, “katil, “yosma”, “bilmem ne cinayeti” gibi İstanbul’la ilgisiz ve gereksiz birçok maddeyi ansiklopediye koyduğu yergisine karşı o, “Ben İstanbulun kütüğünü yapıyorum. Dilencisi de yosması da cinayeti işleyen katili de bu kentin insanıdır. Ben bunları bir tümlük içerisinde yapıyo­rum. Öbür türlü olsaydı sanat an­siklopedisi olurdu dediği belirtilir.

Koçu’nun yasal mirasçıları, onun yetmiş koliyi bulan belgelerini bir yayıncıya devredince, bunların içinden İstanbul Ansiklopedisinin eksik maddelerinin de bulunduğu ortaya çıkmıştır.

İstanbul Ansiklopedisinin Doğuşu ve İçeriği

İstanbul Ansiklopedisi’nin ilk dönemdeki ortağı ve destekleyeni kereste tüccarı Cemal Çaltı’dır. Bu dönemde 32 sayfalık fasiküller hâlinde çıkan yapıt büyük boyda kâğıtlara basılmakta, fasiküller biçiminde toplandıktan sonra kapaklarının verilmesiyle ciltlenerek ansiklopedi biçiminde kavuşmaktaydı.

Ansiklopedide hiç fotoğraf yoktur ancak Koçu’nun tanınmış ressam ve çizerlere yaptırttığı “tire” tekniğindeki eşsiz resimler maddelere büyük değer katarlar.

Önce, arşivleri, ardından gazeteleri tarayarak iş girişen Reşad Ekrem Koçu ayda bir fasikül çıkartma hedefiyle 1944 yılı Kasımında yayına başlarken amacı da “İstanbul Ansiklopedisini beş kuşaktan beri hemşerisi olmakla öğündüğüm büyük şehrin Türkler tarafından fethinin beş yüzüncü yılına hediye etmeğe and içtim.  sözüyle 1953 yılında son fasikül ile yapıtını tamamlamaktır.

Cemal Çaltı ile ortaklığı 16. fasikülde sona erince maddi sıkıntılar başlar ve yazar bu soruna da çözüm aramaya çalışır. Ne kişilerden ne de bürokraside ve siyasî idareden yardım bulabilen yazar 1951 yılının sonlarına doğru yayın durduğunda ancak 4. cildin ortalarına ve “Bahadır Sokağı” maddesine kadar gelebilmiştir.

İkinci Başlangıç

Yedi yıllık aradan sonra, 15 Temmuz 1958’de yeniden başlayan yayın serüveninde bu kez Koçu’nun yanındaki maddi destekçi Mehmet Ali Akbay adlı bir iş insanıdır. Ancak bu dönemde ona çok destek veren Saim Turgut Aktansel[4], Muzaffer Esen[5],[6], Vâsıf Hiç[7], Mahmut Yesarî[8] ve Sermet Muhtar Alus[9] gibi değerli kalem arkadaşları artık ölmüşlerdir.   

Bu girişimde de işler yolunda gitmez, ansiklopedi, 7. cilt ve 107 sayısından sonra, Mehmet Ali Akbay ile Koçu’nun arası bozulunca, tüm yük Reşad Ekrem Koçu’ya kalacaktır. Yazar, o tarihte, Koçu Yayınları’nı kurar ve başına evlatlığı Mehmet Koçu’yu getirir. Ancak ansiklopedi, 1973’e değin ancak 67 fasikül daha çıkartabilir. Sonlara doğru İstanbul Ansiklopedisi’nin yazar kadrosu daralmış, Koçu’nun kişisel düşünceleri, takıntıları, merakları ön plana geçmiş ve o ciddi kaynak gittikçe kişisel bir anı ya da gözlem kitabına dönüşmüştür.

Son dönemde, umutsuzluğa düşen Reşad Ekrem Koçu, elindeki İstanbul Ansiklopedisinin taslaklarını yakmaktan bile söz edecektir. 173. Fasikülde ve 11. ciltte İstanbul Ansiklopedisi “Gökçınar” maddesinde yayınını durdurur.

Koçu’nun Ölümü

Semavi Eyice[10] “Reşad Ekrem Koçu, kendisine maddî destek sağlayanlardan ayrılmasa, ansiklopediyi lüzumsuz uzatan maddelere yer vermekten sakınsa, her şeyin üstünde düzenli bir yaşama sahip olsa ve bazı öncüleri gibi içkiye düşkün olmasa, daha bir süre ansiklopedisinin yayınını sürdürebilirdi.” der. Ne yazık ki, 1975 yılının 7 Temmuz’unda Reşad Ekrem Koçu ölür.

Bir Hazinenin Elden Çıkarılması

Koçu’nun ölümü sonrası, eski ortağı Mehmet Ali Akbay “yer darlığından dolayı” elindeki sayısız fasikülü kiloyla kâğıt olarak satar, öte yanda da evlatlığı Mehmet Koçu, Reşad Ekrem’in Göztepe’deki dairesinde bulunan çok değerli arşivini sağa sola dağıtır. Büyük bölümü Tercüman gazetesinin eline geçen bu paha biçilmez arşiv, bu gazetenin kapanmasıyla yiter gider.

İstanbul Ansiklopedisi Hakkında

İstanbul Ansiklopedisi diliyle ve biçimiyle çok özel, öznel ve kişisel bir çalışmadır, yukarıda da söz ettiğim gibi ilk ciltlerdeki bilimsellik sonradan tümüyle öznelliğe ve kişiselliğe dönüşse de Reşad Ekrem Koçu, dile önem veren, eski Türkçe sözcükleri uluorta kullanmayan, belli bir dil duygusu, zevki ve inceliğiyle kullanan insanların döneminin yazarı olduğundan bunu hep belli eder.

Koçu, tarihi sıkıcı ve kuru anlatımından çıkararak zevkle okunan bir anlatıma dönüştürmüş, akıcı, tarif ve tasvirlerinde etkileyici bir tarihçi yazardır.

Ansiklopedinin fasikül kapaklarında belirtilen konular şunlardır:

İstanbulun: Cami, Mescid, Medrese, Mekteb, Kütübhâne, Tekke, Türbe, Kilise, Ayazma, Çeşme, Sebil, Saray, Yalı, Konak, Köşk, Han, Hamam, Tiyatro, Kahvehane, Meyhane… Bütün Yapıları Devlet Adamı, Âlim, Şâir, Sanatkâr, İş Adamı, Hekim, Muallim, Hoca, Derviş, Papaz, Keşiş, Meczub, Nevcivan, Nigâr, Hanende, Sazende, Çengi, Köçek, Ayyaş, Derbeder, Pehlivan, Tulumbacı, Kabadayı, Kumarbaz, Hırsız, Serseri, Dilenci, Kaatil… Bütün Şöhretleri. Dağı, Bayırı, Suyu, Havası, Mesire Yerleri, Bahçeleri, Bostanları ve İlâh. Bütün Tabiat Güzellikleri ve Coğrafyası Sokakları, Mahalleleri, Semtleri Yangınları, Salgınları, Zelzeleleri, İhtilâlleri, Cinayetleri ve Dillere Destan Olan Aşk Maceraları İstanbula Ait Resimler, Şiirler, Kitaplar, Romanlar, Seyahatnameler İstanbula Gelmiş Yabancı Şöhretler…

Öğrencilerinin, kabarık ve tümüyle ak saç­ları, sırtında siyah paltosu, ağzında sigarası, kalın göz­lükleri, hikâye anlatır gibi tarih anlatması ve tarihi herkese sevdirmesi ile öteki öğretmenlerinden farklı bulduğu Reşad Ekrem Koçu, onlara sürekli “Siz tarihte olanları Emin Oktayın kitaplarından, olmayanları ise benim kitaplarımdan öğreneceksiniz dermiş.

Reşad Ekrem Koçu, İstanbul hayranıdır, binlerce sayfalık İstanbul Ansiklopedisinde, pek çok konuda eşsiz bilgiler bulunur. Ahmet Midhat Efendi, Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Osman Cemal Kaygılı gibi adların yapıtlarından bolca yararlanılmış, devrin birçok yazarı, bilim adamı, gazetecisi, çizeri, ressamı katkı vermiş; tarih, edebiyat, sanat tarihi, mimari, folklor, kent tarihi, basın gibi konularda bir belgesel, bir kaynak kitaptır.

2021 yılı içerisinde tüm ciltleriyle yeniden düzenlenerek ve özgünlüğü korunarak basılacağı söylenen bu eşsiz yapıtı sabırsızlıkla bekliyorum…    

 

KAYNAKÇA

 

[1] Ahmet Refik Altınay (1881-1937), Türk tarihçi, yazar, şair, Dârülfünun tarih öğretmeni, yazar ve asker
[2] Ahmet Rasim (1864-1932) yazar, şair, gazeteci, tarihçi, milletvekili.
[3] İlki, William Kent tarafından Londra için hazırlanmış ve ilk baskısı 1937 tarihli tek cilt ansiklopedi
[4] Saim Turgut Aktansel 1895, İstanbul – 24 Ağustos 1949, İstanbul) Öğretmen, yazar, eğitimci, spor kulübü yöneticisi ve hakem
[5] Muzaffer Esen, yazar, çevirmen
[6] İhsan Hamamioğlu Tarih, edebiyat, dil ve folklor konularında araştırmacı, şair ve yazar (1885 Trabzon-1948 İstanbul).
[7] Vasıf Hiç, Üsküdarlı Vasıf, 1863-1946 yılları arasında yaşamış, halk şairi, destancı,
[8] Mahmut Yesarî, Mahmud Esat Yesari (d. Elazığ, 1895 – ö. 16 Ağustos 1945, İstanbul), yazar, romancı, piyes yazarı.
[9] Sermet Muhtar Alus (20 Mayıs 1887-28 Mayıs 1952), Türk yazar, gazeteci, karikatürist, sanatçı
[10] Semavi Eyice, 1922-2018, arasında yaşamı, Bizans ve Osmanlı sanatına ilişkin çalışmaları olan akademisyen ve sanat tarihçisi.

PAYLAŞMAK İSTERSENİZ