AKP’nin Çalışmasına Gerek Yok, Askerler Çalışıyor

1947 den beri bu ülkenin stratejisi ABD tarafından belirlendiği için hayatları boyunca (ihtiyaç olmadığından) strateji oluşturmamış, taktik geliştirmemiş eski askerlerin ne dediğine bakarak milli güvenlik oluşturulamaz

 

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

Birkaç gün önce emekli yüzbaşı Metin Gürcan’ın Ankara’da bir AVM’de yabancı ülke büyükelçilik görevlilerinden zarf içinde para aldığı görüntüler servis edildi. Gürcan casusluk suçlaması ile tutuklandı. İşin ilginci Metin Gürcan’ın ifadesinde yabancı ülkelere bilgi servis ettiğini itiraf etmesi idi. Her ne kadar bu bilgileri açık kaynaklardan derlediğini söylese de, Deva Partisi Genel Başkan danışmanının casusluk suçlaması ile tutuklanması, partiye yara aldırdı.

Metin Gürcan’ı birkaç kez bazı toplantılarda görmüştüm. En son gördüğümde bana kartını da vermişti. Bakırköy’de bir ofisi olduğunu, beklediğini de söylemişti. Fırsat olmadı, gidemedim. Gürcan İngilizceyi çok iyi konuşan, ABD’de yüksek lisans yapmış, akıllı biri idi.

Böyle nitelikleri olan birisini dış ülke misyonlarından önce devletin fark etmemiş olması olanaksız. Gürcan Bakırköy’de bürosu olmasına rağmen yabancılardan parayı AVM gibi her yeri kamera olan bir yerde alacak, zarfı yine kameralar önünde açıp ATM ye yerleştirmeye çalışacak, dövizlerin görünmesi için uzun süre ATM önünden ayrılmayacak öyle mi?

Sonuçta Gürcan’ın bu olayı iktidar ve yandaşı medya tarafından günlerdir kullanılıyor. Aklınıza başka bir şey gelmiyor öyle mi?

Kıymeti Kendinden Menkul Güvenlik Uzmanları

Televizyonlarda izliyorsunuzdur. Emekli komando binbaşıdan, emekli istihbarat albaya kadar birçok asker, tvlerde güvenlik uzmanı olarak boy gösteriyor. Bunların en bilineni Mete Yarar, bir diğeri Abdullah Ağar. Çoşkun Başbuğ gibi az bilinenleri olduğu gibi içlerinde astsubaylıktan subaylığa geçip, yarbayken emekli olup, şimdi profesör olanları da var. Bunlardan en bilineni de Mesut Hakkı Çaşın. Hepsi strateji üstadı sanırsınız. Sun Tzu Mete Yarar ise, Clausewitz Abdullah Ağar, Machiavelli de M. Hakkı Çaşın olur. 

A Haber’de Abdullah Ağar, ABD’nin  Haseke’ye PYD için 100 tır askeri malzeme sevk ettiğini söylüyordu. Ancak meclisten geçen tezkerede Fırat’ın doğusunun olmadığına değinmeden. Emekli albay Çoşkun Başbuğ da, Türk birliklerinin Suriye ve Rus birlikleri karşısında mevzilendiğini bilmezmiş gibi “ABD panik içinde” dedi.

Mesut Hakkı Çaşın, geçenlerde Zambo sakızından çıkan bir uçak maketini işte yerli uçak diye gösteriyordu. Birkaç ay önce de Yunan-Türk askeri gücünü kıyaslayıp, birkaç saat içinde Atina’da oluruz diyerek Yunan genelkurmayına korku salmıştı.

ABD Dedeağaç’ta Türkiye’ye Karşı Yığınak Yapıyor Safsatası

Daha önceki bir yazımda[i] ABD nin Yunanistan Dedeağaç’a askeri yığınak yapması Rusya’ya karşıdır diye yazdım. Ancak bizim ulusalcılar ve AKP yandaşları ABD Türkiye’yi kuşatıyor yaygarası başlattılar.

Bu AKP iktidarının da, ABD’nin de işine geldi. Tv’lerin ayrılmaz ikilisi E. Korg İsmail Hakkı Pekin ve E. Hv. Korgeneral Erdoğan Karakuş başta olmak üzere emekli generaller de tv’lerde bunu köpürtüp durdular.

ABD şimdi, Rusya Ukraynayı işgal edecek propagandası yapıyor. Bizim medyadaki emekli askerler de bunu şişiriyor.

ABD’nin amacı ise Karadeniz de Rusyayı tehdit olarak gösterip NATO’nun azalan önemini arttırmak ve Karadeniz’de gemi bulundurmak. Yani Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını şehvetle bekliyor. Esasında Türkiye için en kötü senaryo da bu. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ve ABD’nin müdahil olması.

Bu ülkede 75 Yıldır Stratejist Yetişmiyor

1947 den beri bu ülkenin stratejisi ABD tarafından belirlendiği ve taktik kitaplar ABD taktik kitaplarının birebir çevirisi olduğundan, hayatları boyunca (ihtiyaç olmadığından) strateji oluşturmamış, taktik geliştirmemiş eski askerlerin ne dediğine bakarak milli güvenlik oluşturulamaz.

Yoksa E. tümamiraller Cem Gürdeniz ve Cihat Yaycı’ya kalsa, uçak gemisine de ihtiyaç var, nükleer denizaltıya da. Yaycı, aynı zamanda Yunan tehdidini de öne çıkarıyor. Geçenlerde “Yunanistan Türkiye’nin zayıf bir anında saldırıya geçecek” diyordu. Yine Yaycı, AKP iktidarına destek olarak, Kanal İstanbul’un Montrö sözleşmesini etkilemeyeceğini her yerde söylüyor. Cem Gürdeniz de Akdeniz’e yaklaşan Fransız filosunu çok kolay haklayacağımızı ima etmişti.

Bir süre Doğu Akdeniz önemli iken şu anda hiç konuşulmamasının ve sondaj gemilerinin geri çekilmesinin de izahı yok.

ABD’nin bizim için sınırlarımıza yığınak yapması için Türkiye’yi tehdit olarak görmesi lazım. En son 2017 de yayınlanan ve yenisinin bu yıl sonunda çıkacağı beklenen ABD Milli Güvenlik Strateji belgesinde Türkiye’den bir tehdit olarak bahsedilmiyor. Başta Çin olmak üzere, Rusya var, İran var ama Türkiye yok. Zaten ülkede onlarca üssü olan bir küresel güç niye ayrıca sınırlara yığınak yapsın?

Yapılması gereken, Karadeniz’deki ABD Rusya geriliminde taraf olmamak, bu işin ABD tarafında olan Ukrayna’ya silah satmamak da dahil, barışçıl bir politika uygulamaktır.

104 Amiralin İmzaladığı Bildiri

Bu güne kadar bu konu hakkında bir şey yazmadım. Sadece herkesin fikrini özgürce açıklaması gerektiğini belirtmiştim.

Üzerinden aylar geçti. Artık bir şeyler söylemenin zamanıdır. Bir defa bu bildiri yayınlamadan birkaç ay önce subaylar olarak bir bildiri hazırlamamız gerektiğini de yazmıştım. Ancak daha sonra sonuçlarının nereye varacağını görüp vazgeçmiştim. Bildiriyi imzalayan amirallerden bazılarının savcılık ifadelerinde bildiriye sehven onay verdiklerini de biliyorum. Amiral Whatsapp grubunda bildiri paylaşılarak bunu kabul etmeyenlerin öne çıkması istenmiş. Esasında bu bildiriyi kabul edenler öne çıksın dense idi birçoğu onay vermeyecekti sanırım. Sonra bildiri son anda değişiyor. Türk milletine yazılmış gibi başlayarak muhtıra havası veriliyor. Gece yarısı alakasız bir siteye servis edilmesi de ayrı bir olay. Bu bildiriyi niye diğer subaylara da açmadınız diye de sordum. 104 yerine 504 imza olurdu. Belki 5 bin imza olurdu dedim. Doyurucu bir yanıt alamadım. Bu bildiriyi organize edenlerin sonuçta bu işin hükümetin işine yarayacağını bilmemesine olanak yok. Bu karanlık noktalar umarım ilerde açığa çıkar.

Üniformalı MSB

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde başka bir örneği olmayacak bir şekilde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, sürekli geliştirdiği bir üniforma icat etti kendisine. Kıyafet yönetmeliğinde yeri olmayan bu kıyafeti giymesine bir şey denmiyor. Kıyafet de sürekli gelişiyor. İlerde rütbe de konursa şaşırmayacağım.

Sonuç olarak, Türkiye’de mevcut yarı askeri rejim, üniformalı veya üniformasız askerleri kullanarak güvenlikleştirme siyaseti uyguluyor. Sürekli yeni tehdit algıları yaratıyor. Yarım ekmeğe muhtaç hale gelmiş milletin parası savunma harcamalarında kullanılarak ülke bir karanlığa doğru gidiyor.

 

[i] https://eskimiyen.com/abdnin-dedeagac-ussu-tehdit-de-kurecik-kardeslik-gostergesi-mi/

PAYLAŞMANIZ İÇİN