En Azından Biz Denedik!

Yavaş yavaş öldürmeye çalışıyorlar bizi. Vergilerle silahlanmış faturalar geliyor; her biri bir seri katile dönüştü. Katilini görüp bilip, hiçbir şey yapamayan kurbanlara dönüştük hepimiz

 

HİCRAN AYDOĞDU

Sırtımda ülkeyi taşıyormuşum gibi geliyor.

Üzerimde ağır bir yükle uyanıyorum her sabah, demiş miydim?
Demiş miydim diye soruyorum, çünkü aylardır kabus gibi aynı şeyleri yaşayıp aynı şeyleri yazıyorum. Elektrik faturası geldi yine. Geçen ay 450 TL gelen elektrik faturası bu ay 2400 TL geldi.

Faturaları gören Bodrum halkı isyan ettik…
1400, 2000, 8000 TL’lik faturaları önce sosyal medyada paylaşıp sonra bu işe bozulan birçok vatandaşla birlikte, bizi soyan elektrik şirketi Aydem Bodrum ofisinin önüne gidip eylem yaptık.


Yaklaşık 500 bin nüfuslu beldede 1200 kişilik bir grup, “Hükümet istifa” dedik, “Aydem şaşırma, sabrımızı taşırma” diye bağırdık, bağırdık dediysek azıcık işte. Etrafımız çevik kuvvetle çevrili, az fazla bağırsak sonumuz “Sedef Kabaş gibi olur mu?” korkusu bir tarafta, 2400 TL’lik fatura bir tarafta. Neyse faturası çok gelip evinde kendi kendine, içinden bağıranlardan bir farkımız oldu. En azından biz gittik eylem yaptık havasını atabilmenin rahatlığı içimizde döndük evlerimize. Ama bu anlık rahatlama aslında evsiz olduğumuz ve o faturayı ödemek zorunda olduğumuz gerçeğini değiştirdi mi; tabii ki hayır!

Evsiziz, çünkü evlerimizden 3 kuruş daha fazla para kazanmak isteyen ev sahipleri tarafından çıkarılıyoruz. Birçok arkadaşımız, ben dahil eşyalarımızı depolara doldurup minik apart odalara geçmek zorunda kaldı. Sanırım yavaş yavaş öldürmeye çalışıyorlar bizi. Ya donarak ya açlıktan öleceğiz. Vergilerle silahlanmış faturalar geliyor; her biri bir seri katile dönüştü. Katilini görüp,bilip hiçbir şey yapamayan kurbanlara dönüştük hepimiz.

Bodrum gülen şehrim benim.
Buraya yerleşmemin en büyük sebebi gülen insanlardı. Çok canın mı sıkıldı at kendini sokağa, gördüğün insan gülümser, çocuk gülümser ,kadın gülümser bir anda için sıcacık olur. O kocaman gri büyük şehirlerden farklıdır Bodrum. İnsanlar hep güzel anlar biriktirir ve o güzel mutlu enerji kucaklar sizi Bodrum’a girdiğinizde. Oysa, aylardır gülen insan yok benim sokaklarımda.Önce pandemi yasakları ile müziğimizi çaldılar, sonra saat gece 12’yi vurduğunda kül kedisi misali elimizde ayakkabılar ve yarım kalmış mutluluklar ile eve dönmek zorunda bırakıldık. İşletmeler iş yapmadı, insanlar işsiz kaldı son darbeyi de elektrik faturası ile vurdular. Karşıdan, karşı cins biri geçse elektrik almaktan korkar olduk; e şimdi bi kahve içmeye çıksan bir kahve 17 TL , maazallah çok hoşlandın; bir kadeh bir şey içsen, bunun ÖTV’si var KDV’si var. Güç yetmez. E hadi boş ver aşkı meşki eve git sen, deme.
Ev soğuk odunun tonu 1850 TL. Klima desen gelen faturalar belli. Sıcak su torbasına suyu ısıt desen; e katil ketıl de az yakmıyor. Ocakta bir sıcak çay demle bari desen, tüp olmuş 250 TL. Kafaya beleş çay fırlatmak çözüm olmadı yani. Tüp de fırlat yanında diye bağırasım var. Esnaf tabelalarının ışıklarını yakamaz oldu. İçeride müşteri yoksa personel hırkalara sarılıp oturuyor inanın bana.

Bodrumda sokakta kedi köpek beslerdik biz mesel,a herkesin kapısında dolu bir mama kabı olur sokak hayvanları için. Mamalara yüzde yüzden fazla zam geldi. Bırakın sokak hayvanlarını kendi kedini doyururken zorlanıyorsun. Zaten büyükşehirden gelip ev alanlar da kedisi köpeği olanlara ev kiralamıyor artık.

Ve Bodrum’da köy kalmadı, her yer mahalle olduğu için inek koyun beslemek de mevzuata aykırı hale geldi. Yeni taşınan şehirli komşun şikayet ederse köyden ineğini alıp giderler maazallah. Yani sevgili dostlar o emekli olup tası tarağı toplayıp küçük bir sahil kasabasına yerleşme hayalimizi elektrik çarptı.

 

PAYLAŞMANIZ İÇİN