Ya meraktan ya da!…

Karşılaştırmasını yaptığımızda ilkel dediğimiz yaşam standartlarına göre çok daha büyük bir tehlike içindeyiz. Fakat adına konfor demişiz ve çocuklarımız gerçek meraktan çooook uzaktalar

 

 

EMİNE SUPÇİN

İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya da… (Atasözü daha başında merakın ne denli tehlikeli olduğuna dair vurgu varken, yine de devamını merak eden var mı aranızda? )

Bir atasözünün içine hem hakaret, hem tehdit, hem uyarı derlenip toplanıp sıkıştırılmış. Hangi meraklı atamızın başı sırf merakı yüzünden belaya girdi de bu lafı etti bilmiyoruz elbette. Ama garibim neyi merak ettiyse hem sağlam bir kötek yemiş hem de ibret-i alem olsun diye tüm merak edenleri susturacak hakarete uğratılmış olmalı. Aklıma Hezârfen Ahmed Çelebi geliyor. İnsanlık tarihinin ilk kanat takan adamı efsanesinin kahramanı. Sonuç: Sürgün. Sebep: Uçtu. Bu cezanın üzerine başka uçmaya meraklı biri çıkar mı? Muhtemelen, hayır.

Oysa toplumları kurtaracak olan bilimsel, sanatsal, düşünsel gelişimlerin ilk anahtarı MERAK.

Biz eğitimcilerin görmek istediği öğrenci tipi meraklı olanıdır. Düşünsenize, sınıfa girmişsin, işleyeceğin konu belli ama öğrencilerden biri, bırak konuyu daha ötesini öğrenmek isteğiyle, “Şöyle de olabilir mi?” diye bir soru soruyor. Zevkten dört köşe olursun…

Peki merak öğretilebilir mi? Bu soru Sinir Bilim Uzmanı, Beyin Cerrahı Prof. Türker Kılıç’a soruldu. Vereceği yanıt benim için çok önemliydi. Ve evet dedi. “Merak öğretilebilir.” Sorunun devamı nasıl olmalıydı ama sunucu bunu düşünemedi sanırım. Biz düşünelim. Nasıl?

Merak nasıl öğretilir?

Bilim, aslında insanlara hiçbir şey öğretilemediğini sadece ilgisi ve isteği olanlarda davranış değişikliği oluştuğunu söylüyor. Hiçbir şey öğretilemiyorsa, merakı nasıl öğretiriz, değil mi?

Değil. Merak uyandıracak ortamlar hazırlanabilir. İnsan özünde en meraklı canlı. Dürtüsel kaynağı ise hayatta kalma olgusu. Fizikî anlamda zayıf bir varlık olarak, bu gezegendeki yaşamını sürdürebilmesi merakına bağlı. Hangi bitki zararlıdır, hangi hayvan tehlikelidir vs.

İyi de günümüzde ilk atalarımızın çözdüğü konularla işimiz yok artık. Asgari şartlarda herkesin konforu yerinde. Vahşi bir hayvan saldırısı, bilinmedik bir bitkiden kaynaklı zehirlenme söz konusu değil. Yerine vahşi kapitalizmin elinde oyuncak olmuş iyi giyimli, tatlı dilli yöneticilerimiz; sağlığa zararlı olduğu halde janjanlı paketlerde satılan yiyeceklerimiz var. Karşılaştırmasını yaptığımızda ilkel dediğimiz yaşam standartlarına göre çok daha büyük bir tehlike içindeyiz. Fakat adına konfor demişiz ve çocuklarımız gerçek meraktan çooook uzaktalar.

Buna rağmen merak öğretilebilir mi ve nasıl?

Bu sorunun yanıtını siz değerli okurlarıma bırakıyorum. Bir sonraki yazımda sizlerin yorumlarına da yer vermek istiyorum.

Merak nasıl öğretilir?

 

paylaşmanız için

 

1 yorum

  1. Meraklı değilsen merakı da öğretemezsin.Kendinde olmayan bir şeyi satmak mümkün değildir.
    Filanca kuoföre gitmiş saçları nasıl olmuş.Düğünde filanca ne giyecek.Aaa adam düştü deyip tepesine bir sürü insanın toplanması değil merak.Bilinmeyene uzanmak.Öğretmenimin dediği gibi bu tür arayışlara hep törpülenmiş.Meleklerin filanca yerini gözetliyor diye,anlı şanlı kaptanı deryasına git bombala diyerek tophane rasathanesini topa tutmuş bir milletiz biz.Başka örneği varmı bilemem.Bilmediğin işlere burnunu sokma diyerek varsa da öldürmek bizim işimiz.
    Öğretebilinir merak buna inanıyorum.Meraklı da bir insanım.Ancak bana bunu öğreten hiç öğretmenim olmadı.Bizim eğitim ve öğretim yöntemlerimizde bu konu hiç yok ,ders de değil.
    İsterdim ki koşa,koşa okula gideyim.Hergün bir sonraki günü heyacanla bekleyeyim,hiç olmadı.Çok başarılı bir öğrenci olmama rağmen çok zaman ayaklarımı sürürdüm.
    Öğretmen olduk,bazı kalıpları yıkma adına öğrencilerimin dersime ilgisini merakını artıracak elimden ne gelirse yaptım.Başarılı oldum tam diyemem.
    Çocukların ilgileri yetenekleri,o okula gelmiş olmalarının kendi seçimleri olmaması vb çokça sorun buna engeldi.çok söz edilecek bir konu.Kitaplar yazılır.kısaca,
    Merak öğrendikçe,artar artar artar.Şu dağın ardında acep ne var deyip,bir sonraki dağı düşünen gezgin gibi.Öğrenmek kapıdır.O kapıdan geçtiniz mi başka gizemli bir kapı aralanır.Çocuklarınıza ilgi ve yemekleri doğrultusunda çok kapılar açmanız dileği ile Emine öğretmenimin merakına da teşekkürler.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*