Pir Sultan’ı Bir Kez Daha Asmak: Sivas 1993

1993’te hiçbir dinin, hiçbir siyasal düşüncenin, hiçbir insanın kabul edemeyeceği bu caniliği/vahşeti alkışlayanlar, savunanlar şimdilerde tüm ülkeyi, çevremizi sarmış, toplumu bunaltmış, gerçek yüzlerini göstermiş durumdalar…

 

 

AV. CEM BAYINDIR

Ben Musa’yım sen Firavun
İkrarsız şeytan-ı lain
Üçüncü ölmem bu hain
Pir Sultan ölür dirilir…
Pir Sultan Abdal (16. Yüzyıl)

 

“Tekinsizim size göre
İbret için
Yakılması gereken.”
“İşte ölüm çekiyor beni
Bir dizi başarıyla.
Gizleyerek kendini
Dostların alkışlarına.
-Te ne ni, te ne na-”
Metin Altıok (1941-9 Temmuz 1993)

 

“Öldüğümde
doğduğum yere gidiyorum
yıllarca süren bir hasret ve bilinmezliği
işte böyle yeniyorum…”
Uğur Kaynar (30 Ocak 1956- 2 Temmuz 1993)

 

sokak fenerine asmış kendini
ay ışığının
biri
şehrin
ortasında

ölmemiş
hala dipdiri.
Behçet Sâfa Aysan (1949- 2 Temmuz 1993)

“Hayat Efsanedir

Saçların aklarla dolduğu zaman
Geriye hasretle bir bakar mısın?
Yıllar mazimizi yolduğu zaman
Göğsüne menekşe, gül takar mısın?

Pembe kıyılardan geçse bir sandal,
İşitsem sesini şen fıskiyenin;
Zikrimde canlanır eski bir masal:
Gözümde gözlerin, elimde elin…

 Zaman kalbimizde can vermiş gibi,
En güzel renklerle süslenir mekân…
Suda aksimizle, havuzun dibi
“Hayat efsanedir”diyordu her an!”
Asım Bezirci (1927- 2 Temmuz 1993)


“Ne gördüğüm gerçeği gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça anlatmaktan korkarım. Karanlık ve aydınlık arasındaki, bilim ve bilisizlik (cehalet) arasındaki savaşa her yerde katıldım; bundandır ki her yerde nefretle karşılaştım, kalın kafalı ve aptal çoğunluğun öfkesine hedef olarak yaşadım.”
Giordano Bruno (1600 yılında canlı canlı yakılan bilim insanı)

***

İnsanlık tarihi canavarlıklarla dolu.

Tarih boyunca yüzlerce sanatçı, yazar, ozan, düşünür, bilim insanının yakıldıklarına, derilerinin yüzüldüğüne, asıldıklarına tanık olmadık mı?

Yok edilenler düşünceleriyle, kimlikleriyle hep anımsandılar, anımsanacaklar, oysa katiller hep lanetlendiler, sonsuza değin de lanetlenecekler…

Örneğin büyük bilge Pisagor‘u tam 2500 yıl önce, okulunda öğrencileri ve tüm çalışmalarıyla birlikte yakanlar onu unutturabildiler mi?

Cumhuriyet sonrası bizde de din tüccarları her fırsatta kanlı işlere yöneldiler, ülkeyi acılara boğdular.

2 Temmuz 1993 tarihindeki Sivas Katliamı da, ülkemizin 1950 sonrası ahmakça, akılsızca ve ruhsal hastalıklı beyinlerce; yanlış yollara çevrilmesinin sonucunda cumhuriyetimizi ve değerlerimizi hedef almış bir başkaldırı (meydan okuma) idi…

Dergilerden, kitaplarından, çizimlerinden, kasetlerinden bildiğimiz, her biri kendi alanında (Eleştiri, şiir, karikatür, müzik, derleme vb) çok yetkin olan;

Muhlis Akarsu (45),

Metin Altıok (53)

Behçet Sefa Aysan (44),

Asım Bezirci (66)

Nesimî Çimen (62)

Hasret Gültekin (22)

Uğur Kaynar (37)

Asaf Koçak (35) gibi önemli aydınlar kanları beş para etmez kara cahillerce acımasızca katledildiler.

Ülkemizde on yıllarca bu ortama zemin hazırlayan, bu koşulları sağlayan din sömürücüsü siyasetçilerin azalacağını; barışın, hoşgörünün, bilimin, kardeşliğin yeşereceğini umut ederken, tersine, bugün, sanata, akla, bilime, bilgiye, felsefeye, düşünceye, inanca, kendinden olmayana düşman daha da aşırıları yetişti…

1993’te hiçbir dinin, hiçbir siyasal düşüncenin, hiçbir insanın kabul edemeyeceği bu caniliği/vahşeti alkışlayanlar, savunanlar şimdilerde tüm ülkeyi, çevremizi sarmış, toplumu bunaltmış, gerçek yüzlerini göstermiş durumdalar…

Son sözümü anlayacakları dilden söyleyeceğim:

Allah’ın rahmeti bu güzel insanların; lâneti de, bu ve bunun gibi katliamları yapan ve bu vahşetlere göz yuman, katkı sağlayan melûnların üzerlerine olsun!

 

paylaşmanız için