Lider Viking kadınları… ”Kuzey’in Semiramis’i”

Kraliçe 1. Margrete kadınları koruma altına alan özel bir yasayı hayata geçirdi. Tecavüz ya da uygunsuz hareketler kadına karşı işlenen suçlar kapsamına alındı. Yasa, bir kadının tecavüze ya da saldırıya uğradığını sözle beyan etmesini yeterli buluyordu. Margrete, böyle durumlarda kadına ekonomik destek verilmesini de yasal zorunluluk haline getirdi. Ölümünden sonra bazı mülklerinin gelirinin de bu amaçla kullanılmasını resmi vasiyetine ekletmişti.

HATİCE BEKTAŞ

Danimarkalı bir prenses…
Daha sonra Norveç kraliçesi…
Yanı sıra Kalmar Birliği’nin kurucusu…
Aynı zamanda Hanse Birliği’nin sonunu hazırlayan eylemi başlatan, din adamlarının en güçlü olduğu Orta Çağ Avrupasında otuz yılı aşkın süre hükmetmeyi başarabilmiş bir kadın…
Margrete.

Tarihçiler  Kraliçe 1. Margrete’nin politik başarılarılarının hâlâ eşsiz olduğunu savunurlar.

Kocası Norveç Kralı Haakon ve tek oğlu Olaf’in ölümünden sonra bile otuz yıl tek başına tahtta kalmayı başarabilmiştir. Hayatını utopik bir politik vizyona adamış, ödediği ağır bedellere rağmen hedefinden şaşmamıştır. Kargaşa ve güç kavgalarıyla yıpranmış borç batağındaki üç ülkeyi –İsveç, Norveç, Danimarka- Avrupa’nın en geniş, en zengin ve en güçlü imparatorluğu yapmıştır. İskandinav ülkeleri bugünkü zenginliklerini ve politika alanındaki saygınlıklarını büyük ölçüde Kraliçe 1. Margrete’ye borçludur.

Hanse Birliği’nin boyunduruğu altında

O dönemde İskandinavya ülkeleri, aralarında kesin sınırlar olmayan, dil ve kültür açısından birbirine çok benzeyen ama politik olarak sürekli çekişme içerisinde olan üç ayrı krallıktan oluşuyordu. Danimarka ve İsveç krallarını ülkenin zengin toprak ağaları ve din adamlarından oluşan bir meclis seçiyordu. Norveç’ de ise krallık babadan oğula geçiyordu. Her üç ülkenin de kralla birlikte ülkeyi yöneten bir meclisi vardı. Ama mutlakiyet kralındı. Feodalite ya da diğer adıyla derebeylik sistemi, “Rigs Raad”, yani “soylular meclisi”, toprak ağaları dışında “biskop” dediğimiz, aslında kral tarafından seçilen, ama hem ekonomik hem de politik açıdan çok güçlü din adamlarını da kapsıyordu. Toprak ağaları ve biskoplar topraklarında köylüleri çalıştırıyorlar ve krala vergi ödüyorlardı. Bazı biskopların vergi muafiyeti vardı, ama bu muafiyet kralın insiyatifindeydi.

“Kuzey’in Semiramis’i” bazen de “Kadın Kral” olarak anılan Kraliçe 1. Margrete.

Viking döneminde başlayan ticaret aslında Vikingleri zenginleştirmişti. Özellikle gemilerle yapılan ticarette söz sahibiydiler. Bu arada Kuzey Almanya’da zengin tüccarlar, hem ticari gemilerinin güvenliğini sağlamak hem de ticaret akışında tekel oluşturmak için bir birlik oluşturdular. Merkezi Lübeck olan bu birlik Hanse Birliği olarak bilinir[1].

Hanse Birliği, Baltık Denizi çevresindeki bütün ticaretin yönetimini ele geçirerek hem ekonomik hem de politik büyük bir güce kavuştu. Ticaret merkezlerinin bulunduğu stratejik bölgelerin krallarına toprakları karşılığında borç vermeye başladı. Sürdürdükleri savaşlarda kullandıkları paralı ve profesyonel askerlerden oluşan orduların masraflarını karşılamak için kralların bu krediye ihtiyaçları vardı. Birlik, Baltık Denizi ve Ren Bölgesindeki ülkelerin kralların topraklarına ve önemli ticari merkezlerine el koydu. Halkın güvenliği ya da yaşam şartlarıyla ilgilenmeyen, bir anayasası ve ordusu bulunmayan, tek amacı daha fazla para kazanmak olan birlik, çevre ülkelerin zenginlik kaynaklarını sömürmekle meşguldü.

Atterdag: yeni gün, yeni umut

Kraliçe 1. Margrete’nin dedesi Hanse Birliği’nden devletin toprakları karşılığında aldığı borçları ödeyemeden öldü. Veliaht Valdemar annesiyle birlikte Alman İmparatoruna sığındı. Danimarka halkı ve köylüler sekiz yıl kralsız, başıboş, kargaşa içinde yaşadılar. Valdemar 20 yaşında ülkesine döndüğünde Hanse Birliği’ne ödedikleri vergilerin altında ezilen, umudunu yitirmek üzere olan bir Danimarka vardı. Valdemar kısa sürede babasının Hanse Birliği’ne ipotek ettiği toprakları bazen parayla bazen savaşla geri almayı başardı. Daha sonra Hanse Birliği’nin hakim olduğu, Danimarka ekonomisini güçlendirecek birçok stratejik bölgeyi ele geçirdi. O yüzden tarihte Valdermar Atterdag olarak anılır. Atterdag, yeni bir gün, yeni bir umut anlamına gelmektedir.

Hanse Birliği’nin merkezi Lübeck.

Avrupa’da veba hastalığının ortaya çıkması, genç nüfusun yarısına yakınının ve Valdemar’ın altı çocuğundan üçünün ölmesiyle Valdemar için zor günlerin ve gerilemenin başlangıcıydı. Bu durumdan faydalanmakta gecikmeyen Hanse Birliği, zor durumda bulunan ve aynı şekilde Hanse Birliği’ne borçlu olan İsveç kralıyla birlikte Valdemar’a kaptırdıkları bölgeleri geri almak için büyük bir ordu kurdu. Savaşta yenilen Danimarka ağır bir bedel ödedi. Danimarka için stratejik önemi olan, büyük balık ticaretinin merkezi Skaane bölgesinin yönetimini ve vergi gelirlerini onbeş yıllığına Hanse Birliği’ne bırakmak zorunda kaldı. Bu arada tek oğlunu da kaybeden Valdemar, İsveç’in yeni seçilen kralı Albrech’le, Valdemar öldüğünde tahtın erkek varisi yoksa Valdemar’ın uzaktan akrabası, Albrech’ın torununun tahta geçmesine izin veren bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla Danimarka topraklarının büyük bir kısmı tekrar iade edildi.

Valdemar öldüğünde (1375), en küçük kızı Margrete Norveç Kraliçesiydi. Norveç kralı Haakon, tacını bile borç para karşılığında Hanse Birliği’nin emanetine bırakmış, fakir bir kraldı. Margrete’nin altı yaşındayken nişanlanıp on yaşındayken evlendiği kral Haakon, sarayın ihtiyaçlarını bile tüccarlardan aldığı borçlarla karşılıyordu. Ama akıllı, eğitimli ve güçlü olan Kraliçe Margrete kaderine razı olmak yerine babasının tahtına oturmayı planlıyordu. Ancak kız çocukları tahtın varisi olamıyordu o dönemlerde. Dedesi öldüğünde henüz beş yaşında olan oğlu Norveç Prensi Olaf’ın tahtın sahibi olduğuna herkesi inandırdı. Oğlu ülke yönetimini ele alacak yaşa gelinceye kadar vasi olarak kendisi ülkeyi yönetecekti. Margrete henüz 23 yaşındaydı.

“Danimarka’nın Mutlak Güçlü Hanımefendisi”

Margrete’yi çok zor bir süreç bekliyordu. Yeniden ortaya çıkan veba hastalığı ülke nüfusunun yarısının ölmesine neden olmuştu. Toprağı işleyecek yeterli köylü yoktu. Margrete toprak sahiplerinin köylülere daha iyi olanaklar sağlamasına önayak olarak köylülerin de güvenini kazandı. Kocası Kral Haakon birkaç yıl sonra öldüğünde 28 yaşında hem Norveç’in hem de Danimarka’nın kraliçesiydi. Babasının Hanse Birliği’yle yaptığı anlaşma bittiğinde Skaane bölgesinin yönetiminin tekrar Danimarkaya geçmesi için Hanse Birliği ve İsveç kralıyla masaya oturdu. Ancak bir kadınla pazarlık etmek, hele onun isteklerine boyun eğmeye ne İsveç kralı Albrech’in ne de Hanse Birliği’nin niyeti yoktu.

Bir süre sonra Hanse Birliği’nin Baltık Denizi’ndeki ticari gemileri korsan saldırılarılarına uğramaya başladı. Bu saldırıların Kraliçe 1. Margrete tarafından organize edildiğinden kimsenin şüphesi yoktu. Kraliçe suçlamaları reddetti ancak anlaşmaya uymaları ve Skaane bölgesini tekrar Danimarka’ya vermeleri karşılığında gemilerin güvenliğini sağlayacağına söz verdi. Bu Kraliçe için eşine az rastlanan bir başarıydı. Artık kimse kadın olduğu için onunla anlaşmayacaklarını dile getirmeye bile cesaret edemiyordu.

Kral Erik fra Pommers’ın taç giyme töreni.

İsveç kralının Hanse Birliği’yle yaptığı anlaşmalardan ve Alman tüccarlara tanıdığı imtiyazlardan rahatsız olan İsveç meclisi kraliçeden yardım istedi. Artık kral olan ve tacını giymiş olan oğluyla birlikte kralı devirmek için gizli görüşmelere başladığı bir dönemde oğlu öldü. Kraliçe olarak kalması mümkün değildi. O dönemlerde bir kadının kraliçe olabilmesi için ya bir kralla evli olması ya da oğlu adına ülkeyi yönetiyor olması gerekiyordu. Herkes Kraliçe 1. Margrete’nin köşesine çekileceğini düşünürken o hiç kimsenin aklına gelmeyen bir şey yaptı. Meclisi toplayıp onu kraliçe değil ama mutlak yönetici olarak seçmelerini sağladı. Toplantı bittiğinde “Danimarka’nın Mutlak Güçlü Hanımefendisi” ünvanını almıştı. Kısa bir süre sonra Norveç de bu ünvanı kabul etti. “Danimarka ve Norveç’in Mutlak Güçlü Hanımefendisi” olarak politik olarak o dönemlerde hiç bir kadının tek başına sahip olmadığı yetkilerle donanmıştı. Ölen ablasının torununu evlatlık edinerek  kraliyet varisi olmasını sağladı. Ancak Kraliçenin hayatının sonuna kadar Erik tam yetkili bir kral olamayacaktı. Öyle de oldu.

Margrete’nin kurduğu birlikler 

Geriye sadece ezeli düşmanı Kral Albrech’in hakimiyetine, dolayısıyla Hanse Birliği’nin egemenliğine son vermek kalmıştı. Açtığı savaşta Kral Albrecht ve oğlunu yenerek esir aldı. Tahtan vazgeçtiklerini ve talip olmadıklarını kabul ettirene kadar zindanda tuttu. ‘’İsveç’ın Mutlak Güçlü Hanımefendisi’’ olarak ilan edildiğinde bütün İskandinavya’nın kayıtsız şartsız kraliçesiydi artık. Geriye babasının da istediği gibi İskandinavya  imparatorluğunu kurmak kalmıştı. Evlatlığı Kral Erik’i bir İngiliz prensesi olan Philippa ile evlendirerek birliğin daha güçlü olmasını sağladı.

Kalmar Birliği kurulduğunda Kraliçe 1. Margrete Danimarka, İsveç ve Norveç dışında Finlandiya, Grönland, Faroe Adaları ve İzlanda’nın da hakimiydi. Kalmar Birliği hem yüzölçümü olarak, hem de  ekonomik ve politik olarak uzun yıllar Avrupa’nın en güçlü imparatorluğu olmuştur. Kraliçe 1. Margrete’nin kurduğu Kalmar Birliği 123 yıl devam etmiş, Danimarka Norveç birliği ise 417 yıl sürmüştür.

Margrete’nin kurduğu Kalmar Birliği’nin etki alanı.

Kalmar Birliği Kraliçe 1. Margrete’nin başarılı politikaları, hedefinden şaşmayan hırsı sayesinde hukuksal ve anayasal bir zemine oturtulmuş ilk birliktir. Birliğin anayasasına göre her üç ülkenin de kralı  kendi ülkesini kendi yerel kanunları ve geleneklerine göre idare etmekte serbestti, ancak tek krala bağlı bir birlikti. Her üç ülkede kendi vatandaşlarına tanıdığı hakları diğer ülkelerin vatandaşlarına da tanıyacaktı. Üç krallıkta saldırıya uğradıklarında birbirlerine yardım etmekle yükümlüydü. Yabancı ülkelerle yapılan anlaşmalar her üç ülkeyi de bağlamaktaydı. Bu yüzden anlaşmaların özel bir konsey tarafından yapılması sağlanacaktı. Bir ülkede suçlu ilan edilen kişi diğer üç ülkede de suçlu kabul edilecek ve başka bir ülkeye geçtiğinde ülkesine iade edilecekti.

“Kadın Kral”

Kraliçe 1. Margrete bunların dışında kadınları da koruma altına alan özel bir yasayı hayata geçirdi. Savaş ve kargaşa dönemlerinde bir kadın tecavüze uğradığında bu saldırı kadına değil, erkeğin mülküne saldırı olarak algılanırdı. Şahitlerle kanıtlanamadığı sürece de suçlular yargılanamazdı. Kraliçe 1. Margrete bu uygulamayı değiştirdi. Bir kadına karşı işlenen tecavüz ya da uygunsuz hareketler kadına karşı işlenen suçlar kapsamına alındı. Bir kadının tecavüze ya da saldırıya uğradığını sözle beyan etmesi yeterliydi. Şahit göstermesine ya da olayı kanıtlamasına gerek yoktu. Böyle durumlarda kadına ekonomik destek verilmesini yasal zorunluluk haline getirdi. Ölümünden sonra bazı mülklerinin gelirinin de bu amaçla kullanılmasını resmi vasiyetine ekletmişti.

Kraliçe 1. Margrete sadece yaşadığı dönemin değil, bugünün bile gelmiş geçmiş en güçlü ve yetenekli politikacısı olarak adlandırılır. Eşine az rastlanır bir politik zeka, acılarına ve şahsi kayıplarına rağmen vizyonundan şaşmayan hırslı bir yöneticidir. Kadınların kral ya da din adamı olamadığı bir çağda müthiş bir performansla otuz yılı aşkın bir süre büyük bir imparatorluğu kurup yönetmiştir. O yüzden bazen “Kuzey’in Semiramis’i” bazen de “Kadın Kral” olarak anılır.

Kraliçe 1. Margrete’nin bir ortaçağ hükümdarı olmasına ve aradan geçen altıyüz yıllık zamana rağmen o dönemdeki başarıları ve kişisel fedakarlıkları günümüzde halen ilgi çekmeye devam etmektedir. Öyle ki 2021 yılında Kraliçe 1. Margrethe’nin hayatı filme alınmış ve  film büyük ilgi toplamıştır.

1. Margrethe filminden bir sahne

Güç savaşlarının yoğun yaşandığı bir dönemde barışa yaptığı hizmetler eşine az rastlanır türdendir.  Suçların ve suçluların, özellikle kadınlara karşı işlenen şiddet ve tecavüz suçlarının dosyalanması ve bu tür suçların tekrarlanmasını önlemek için kurdurduğu arşiv ise uzun yıllar türünün tek örneği olma özelliğini korumuştur. Kraliçe 1. Margrete kuşkusuz hem zekası hem de fikirleriyle sadece yaşadığı döneme damgasını vurmakla kalmamış politik zekası kendinden sonraki dönemlerde birçok devlet adamına ilham kaynağı olmuştur.

(sürecek)


Kaynak:

Kitap: Margrete 1-En regent og hendes samtid – Vivian Etting
Belgesel Film: Historien om Danmark . DR1
Makale: Danmarkshistorien.dk
Araştırma: Avrupa’ da ilk birlik pratiği- Kalmar Birliği . sosbilder.igdir.edu.tr
Araştırma: Ortaçağ Avrupa’sında dini, kültürel ve sosyo ekonomik yapısıyla vikingler – acikbilim.yok.gov.tr


[1] Hanse Birliği, 13. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar kuzey Avrupa’da önemli bir ekonomik ve siyasal güç olmuştur. Ortaçağ Almancasında “lonca” ya da “birlik” anlamına gelen Hanse sözcüğü, Got dilinde “takım” ya da “bölük” anlamındaki bir sözcükten türemiştir.

 

PAYLAŞMAK İÇİN