Kişi başı üretilmiş gelir çıkiy emme kişi başı doğal sermaye düşiy!

PROF. DR. İ. MELİH BAŞ

Geçtiğimiz günlerde basında Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (BETAM) “İkinci Çeyrekte Sert Daralma” başlığını taşıyan Ekonomik Büyüme ve Tahminler: Temmuz raporu yer aldı. İkinci çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 7,5 küçülme tahmin edilmiş raporda. Hemen itirazımızı yapalım. Hatta bu itirazımızı Yeditepe Üniversitesi’nde görev yaptığımız Ticaret Bilimleri Fakültesi’nde düzenlenen bir panelde Bahçeşehir Üniversitesi BETAM’ın direktörü Prof.Dr. Seyfettin Gürsel’e de iletmiş ve yüz yüze paylaşmıştık. O aralar sakalım yoktu, belki ondan olsa gerek pek işe yaramamış paylaşımımız!

Bir ülkenin başarımına (perfomansına) bütünsel bakacak olursak salt Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH yani İngilizce kısaltmasıyla GDP) rakamına bakmanın anlamı yoktur. Hatta kimi yazarlar bu GDP kısaltmasını Gross Domestic Product olarak açımlamak yerine bir ironi ile Gross Domestic Problem (Gayri Safi Yurtiçi Problem) olarak açımlarlar. Bir de böyle kitap da vardır (Gross Domestic Problem: The Politics Behind the World’s Most Powerful Number, Lorenzo Fioramonti, Zed Books, 2013). Peki nasıl bakmalı, nasıl ölçmeli? Nasıl ölçmeli ki, bu ölçme Birleşmiş Milletler’in 2030 Gündemi 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile uyumlu olsun?

 KAPSAYICI SERMAYE (INCLUSIVE WEALTH)

Kapsayıcı sermaye kavramı Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulmuş, yöneticisi Managi Shunsuke (Kyushu Üniversitesi) ve danışmanı Sir Partha Dasgupta (Cambridge) olan Kapsayıcı Servet Projesi (Inclusive Wealth Project) kapsamında ortaya konmuş bir kavram ama benzeri çalışmalarda azımsanmayacak denli çok. Bizim akademia ve TÜİK pek fazla takılmıyorlar bu sahile!

Açıklama: C:\Users\Melih\Downloads\Screenshot_20200802-034052.jpg

Kapsayıcı sermaye üç bileşenden oluşturulmuş:

  1. Üretilmiş sermaye (Manufactured capital) : Makine ve donanım, binalar, yollar
  2. İnsan sermayesi (Human capital): Bilgi, yetenek, eğitim ve yetkinlikler
  3. Doğal sermaye (Natural capital): Ormanlar, tarımsal alanlar, akarsular, atmosfer ve okyanuslar, toprak altı kaynaklar da dahil genelde ekosistemler yani.

Ülkenin sosyal sermayesi olarak tanımlanan kurumlar, kültür vb. unsurlar yukarıdaki üç sermaye bileşeninin oluşumunu olanaklı hale getiren sermaye unsurudur. Servet (wealth) stok nitelikli bir kavramdır. Gelir (income) ise akış nitelikli bir kavramdır. Uç bir durumda örneğin durağan bir ekonomide bunların miktarı aynı olabilirse de durağan olmayan bir ekonomide bunların yönleri farklı olabilmektedir. Kapsayıcı Sermaye Raporu’nda bu net biçimde ortaya çıkmış. İnceleme kapsamına alınan 140 ülkede kişi başına GSYH 1998’den başlayarak artarken, bunların 44’ünde kişi başına kapsayıcı sermaye düşme göstermiş! Yine de ortalamada yüksek doğal sermayesi olan ülkelerin GSYH’ı da yüksek olma eğilimi göstermiş. Bu konudaki    

Projede dünyanın doğal sermayesi 2005 yılı kurları ve fiyatları kullanılarak 2014 yılı itibariyle toplamda 91 trilyon dolar (kaç TL. olduğunu siz hesaplayıverin gari!) ve kişi başına 13.000 dolar olarak hesaplanmış.

Kişi başına doğal sermaye, petrol zengini Kuveyt’e (362.000 dolar) ve Suudi Arabistan’a (180.000 dolar) göre Yeni Zelanda’da daha fazla (380.000 dolar) çıkmış. En yüksek de Gabon’da çıkmış! Türkiye’nin rakamları için aşağıdaki NOT 1’e bakınız.

Birçok ekonomist (onlara geçimbilimci demiyruz!) doğal kaynakları rekabeti ve yolsuzluğu arttıran bir lanet olarak görmektedirler. Bu ekonomistlerin gözlemlerine göre ekonomisi yoğunlukla doğal kaynakları işlenmemiş hammadde olarak ihraç etmeye dayalı ülkelerde yönetimlerde açgözlü, yırtıcı ve zorba nitelikli küçük bir grup tarafından yönetilmektedir. Örneğin ekonomisi madenciliğe dayalı ve kişi başına doğal sermayesi ortalamadan yüzde 25 fazla olan Kongo’da yoksulluk çok keskin! Tersine Singapur gibi doğal kaynakları çok düşük olan bir ülkede çok yüksek GSYH oluşmuş. Singapur’un kapsayıcı sermayesinin yaklaşık üçte ikisi geleneksel yani üretilmiş sermaye, üçte biri de insan sermayesi imiş.

Bu lanet meselesine tersten bakıp şans olarak da görülebilir. Servet stoku ve gelir akımının ilişkisindeki kopukluğun nedeninin doğal kaynakları hunharca kullanmak olduğu biçimindeki görüş çok açıklayıcı olabilir. Kapsayıcı Servet raporuna göre, doğal sermayenin yüzde 47’si yenilenemeyecek biçimde kullanılıp, tüketiliyormuş. 1990-2014 döneminde kişi başına doğal sermaye stoku bu 140 ülkenin 128’inde düşmüş!

SERMAYE TRENDLERİ

Acaba bu sermayelerin eğrileri nasıl bir yörünge izleyecekler? Raporda bu da farklı senaryolara göre ortaya konmuş. Yüksek enerji talebinin devamı halinde karbon salımları (emisyonları) gelecek 20 yılda gelişmiş ülkelerde yüzde 7, yoksul ülkelerde yüzde 53, gelişmiş ülkeler hariç dünyanın geri kalanında ortalama yüzde 44 yükselecekmiş. Böyle bir senaryoda dünyanın kapsayıcı serveti artarken, bunun içindeki doğal sermayenin (doğal varlıkların) payı hızla azalacakmış. Örneğin bugünün gelişmiş ülkelerinden birindeki bir kişi, 2040’da yüzde 21 daha az; yoksul ülkelerdeki bir kişi de yüzde 17 daha az doğal sermayeye sahip olacaklarmış! Dünya genelinde doğal sermaye stokunun beşte birinin yiteceğini söyleyebiliriz kısaca!

2040’da yoksul ülkelerde doğal sermaye stoku azalması ile üretilmiş sermaye stoku artışı kafa kafaya gelecekmiş!              

Kestirimlere göre, yalnızca 12 ülkenin gelecek 20 yılda kişi başına doğal sermaye stoku artacakmış! Beri yandan kaynak süpergücü olarak adlandırılan Brezilya, Rusya ve Suudi Arabistan’da doğal sermaye stoku yüzde 30 düşecekmiş! Finansal sermaye birikiyor emme doğal sermaye zıt yönde azalıyor! Dikkate alması gereken kurum ve bireyler Dilber Ay’dan Zorunda mıyım? Adlı parçayı söylemeyi bırakıp, Harun Kolçak’tan Zorundayım adlı parçayı söyleseler iyi olcek sanki! Umay Ana söyletirse pek de keyifli olmaz! 

NOT 1: Türkiye inceleme kapsamında orta üst gelir ile gelişmiş ülkeler içinde yer almış; servet eşitizliği açısından yapılan karşılaştırmada hem en yüksek eşitsizlik öbeğinde hem de 2000-2014 döneminde en hızlı servet eşitsizlik artışı gösteren ülkeler öbeğinde gözüküyor.

Raporda Batı Asya bölgesi ülkesi olarak anılan Türkiye’nin sermaye stok değişimi 1990-2014 döneminde aşğıdaki tablodaki gibi seyretmiş:

 Doğal sermaye büyümesi (%)Nüfus büyümesi (%)Kişi başına doğal sermaye büyümesi (%)Kişi başına GSYH büyümesi (1990-2015) (%)Kapsayıcı sermaye indeksi (IWI) büyümesi (%)
1990-2014-0,51,5-1,912,10,2

2018 yılı itibariyle Türkiye’nin IWI büyümesi ve bileşenlerin katkıları şöyle olmuş:

IWI DEĞİŞİM ORANI (%)ÜRETİLMİŞ SERMAYE KATKISIİNSAN SERMAYESİNİN KATKISIDOĞAL SERMAYENİN KATKISI
2,61,71,1– 0,1

Yıllara göre Türkiye’nin kapsayıcı servet tutarı da şöyle seyretmiş:

 199019952000200520102014
Kapsayıcı sermaye tutarı  (milyar dolar)2.1012.3812.7203.0343.4533.928
Kişi başına kapsayıcı sermaye tutarı (bin dolar)394143454851

NOT 2: Meraklısı için rapordan bir alıntı : Kapsayıcı Servet İndeksi (IWI) ile 17 SKA ilişkisi (17 SKA ile ayrıntılı bilgi için şu yazımıza bkz. https://www.aydinlik.com.tr/2030-surdurulebilir-kalkinma-gundemi-melih-bas-kose-yazilari-eylul-2018)

IWI, etken kaynak tahsisi ile sürdürülebilir büyümeye (yeşil büyümeye) işaret ederken yoksulların GSYH’nın ölçümüyle kapsayıcı büyümeye (eşitliğe) de işaret ediyor.

IWI artışı şunlardaki iyileşmeye işaret eder:

SKA 1 : Yoksulluğa son

SKA 2 : Açlığa son

SKA 3 : Sağlıklı bireyler

SKA 8 : İnsan yakışır iş ve ekonomik büyüme

SKA 12 ve 13 : Sorumlu üretim ve tüketim / İklim eylemi

IWI azalışı şunlarda bir kötülemeye işaret eder:

SKA 13 : İklim eylemi

SKA 14 : Sudaki yaşam

SKA 15 : Karasal yaşam

IWI aynı zamanda şunun ölçümüne de yardımcı olur:

SKA 17 : Hedefler iççin ortaklıklar