Jaurès’i Anmak

Balkanlar’da Türklere yönelik katliamlarını kınayan Jaurès II. Meşrutiyet döneminde Türk aydınlarınca bir “hürriyet kahramanı” olarak görülmüş ve ölüm haberini alan Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı 2 Ağustos 1914’te ona saygı duruşunda bulunmuştur

AV. CEM BAYINDIR

Sorun kendinize, ey güzel gençlik
Bir anının gölgesi kadar kısa bir an
Bir iç çekmenin nefesi kadar kısa bir an
Neden öldürdüler Jaurès’i?
Neden öldürdüler Jaurès’i?
Jacques Brel

Tanınmış sanatçı Jacques Brel’in “Jaurès’i neden öldürdüler?” adlı politik şarkısıyla* bir zamanlar gündeme yeniden taşıdığı siyasetçi, düşünür enternasyonalist sosyalist, Jean Léon Jaurès 31 Temmuz 1914’te bir meczubun saldırısıyla öldürülmüştü.

3 Eylül 1859 doğumlu Jean Léon Jaurès yukarıda da söz ettiğim gibi, dünyadaki sol hareket içinde yaşamı, düşünceleri ve eylemleriyle tanınan çok önemli bir kişiliktir.

Castres Koleji’nde burslu okumuş, ardından Louis-le-Grand Lisesi’ni, oradan da 1878’de Ecole Normale Superieuer’ü birincilikle kazanmış ve 1881’de felsefe öğretmenliği sınavında da 1. olan Paul Lesbazeilles ile 2. olan Henri Bergson’un ardından 3. sırayı almıştı.

Genç Jaures

1885’te Tarn milletvekili seçildi. Castres kentinin toprak zengini bir burjuva ailesinden gelen, iyi bir eğitimden geçmiş, felsefe okumuş, 1885’te cumhuriyetçilerle birlikte hareket ederek 26 yaşında milletvekili seçilmiş ve 33 yaşında felsefe doktoru olmuş, etkili konuşmalarıyla dikkatleri üzerine çeken bir aydındı. 1890’larda sosyalizmle tanıştı. 1892 yılında, Fransa’da büyük yankı bulan ve on hafta süren Carmaux maden işçilerinin grevini destekledi ve içinde yer aldı.

Jaures grevdeki Carmaux maden işçilerine destek verirken

1893 yılında bu kez Sosyalist Parti’ye bağlı olarak yeniden milletvekili seçildi. 1898 seçimlerini yitirdi ancak savaşımı sürdü. Dreyfus Olayı sonrası Petite Republique gazetesinde yazıları çıktı ve gericilerle mücadele etti. 1904’te kurucusu olduğu Humanité (İnsanlık) gazetesindeki yazılarıyla Fransız solunun en sevilen ve en çok okunan şahsı oldu ve bu dönemde sosyalistler ve cumhuriyetçileri bir arada tutan önemli bir isim haline geldi. Ayrıca laikliğin, özellikle eğitimin tümüyle laikleştirilmesinin temeli olan yasaların mimarlarından biri oldu.

Kurucusu olduğu l’Humanite gazetesindeki ölüm haberi

 1914 yılında Raove Villain adlı bir tetikçi tarafından 1. Dünya Savaşı’na karşı çıkması nedeniyle öldürüldü.

Jean Jaurès insancıllığıyla siyasal rakipleri tarafından da sevilen ve sayılan bir insan olmuştu. Doğayı ve öteki tüm canlıları da insanlar kadar severdi. Yaşamdan keyif almayı bilen, yemek yemeyi, şarap içmeyi, kitap okumayı, arkadaşlarıyla söyleşmeyi, gülmeyi çok seven, hayranlık verici zekaya sahip bir insandır. Toplumbilimci ve antropolog Lucien Levy Bruhl’e göre Jaurès’in daima zayıf olana, ezilene karşı yakınlık besleyen bir yanı vardır ve sosyalist eğilimlerinin temelinde de bu güdü yatmaktadır.

Léon Blum onun için “Albert Einstein’ı saymazsam, yaşamımda tanıştığım beni en çok etkileyen insandır” demiştir. Jaurès bir Rönesans adamıdır ve bilgi dağarcığını yalnızca sosyalist yapıtlarla değil, her türlü kitapla aralıksız geliştirir. Çoğu kimse onu Fransız tarihinin en iyi konuşmacılarından biri olarak görür ve hatta Léon Blum’e göre din adamı Jacques-Benigne Bossuet’den sonra gelen en iyi hatiptir. Konuşmaları yalın ancak bilgiyle donatılmış, güzel tasarlanmış etkileyici metinlerdir.

Kalabalıklar üzerinde olağanüstü bir etki yaratırdı: “Sesi önce boğuk ve birörnek çıkardı. Sonra, yavaş yavaş değişir, tatlı ve güçlü bir hal alırdı. Konuşması ağırdı; güneyliler gibi şarkı söylercesine vurgular yapar, heceleri tane tane ve açık açık söylerdi. Ağzından çıkan her söz, en ilgisiz dinleyiciyi bile etkilerdi. Konuştukça canlanırdı. Yumruğunu aşağıdan yukarıya doğru sallar, bütün varlığı söylediklerine katılırdı. Alnından terler boşanırdı. Sesi yıldırımlar saçarak gürler, ardından, batan güneşin ekinleri okşaması gibi hafifleyerek yayılırdı…”

Jaures müthiş bir hatipti. Onun söylevleri sırasındaki vücut hareketleri resimlerin konusu olmuştu

Jaurès, Osmanlı Devleti, Türkiye Cumhuriyeti ve Türkler açısından da önemli birisidir. Balkan Savaşları ve sonrasında Türklerin uğradığı haksızlıkları eleştirmiş ve Türkiye’den bazı İttihatçılar ve İştirakçılar‘la (İştirakçı Hüseyin Hilmi) bağlantı kurmuştur.  

Bilindiği gibi, 1910 yılında İstanbul’da başlarında İştirakçi Hilmi olan bir grup genç aydın, Osmanlı Sosyalist Fırkası’nı kurmaya hazırlanıyorlardı. Fransa’ya mektup yazarak Jean Jaurès’ten lideri olduğu Fransız Sosyalist Partisi’nin programını istediler. Bekledikleri yanıt geldi. Jaurès’in İştirakçi Hilmi’ye hitaben gönderdiği mektup, İştirak dergisinin altıncı sayısında yayınlandı.

Derginin bir sayfasını, etrafını çiçekli dallarla süsleyerek yayımladığı bu mektupta, Jaurès’in İştirakçı Hilmi’ye partisinin programını gönderdiğini, her türlü yardıma hazır olduğunu belirttikten sonra, mektubuna şöyle son veriyordu: “Metin, gayur (çalışkan, gayretli) ve sabit-kadem (kararlı) olunuz. Bu meslek (sosyalizm) daima metanet, daima ciddiyet kabul ve tavsiye eder. Türkiyeli biraderlerimize selamlarımın arzını rica ederim.”

Jaurès ilk Türk sosyalizm kuramcılarından Dr. Şefik Hüsnü Değmer’in de öğretmenliğini yapmıştır. Değmer 1935 yılında Komünist Enternasyonalin VII. Dünya Kongresi’ne TKP delegesi olarak katılmıştı. Kongre sonrasında kaleme aldığı ayrıntılı özyaşamöyküsünde sosyalizmle nasıl tanıştığını açıklarken; “Paris’te kaldığım dönemde (1906 – 1912) Jaurès’in, Pressense’nin, Sembat’nın hitap ettiği büyük mitinglerin tümüne düzenli olarak katılmaktan geri durmuyordum. J. Jaurès’in tutkulu bir hayranı haline gelmiştim. Okuduğum ilk ciddi siyasi eserler, Jaurès’in yönetimi altında yayınlanmış olan ‘Büyük Fransız Devrimi Tarihi’ oldu” diye yazmıştı.

Jaures’in öğrencisi, Türkiye Komünist Partisi’nin efsanevi önderi Dr. Şefik Hüsnü Değmer

Gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet döneminde Jaurès Avrupa’nın Türklere yönelik vicdanlı sesi olarak daima sevilmiş ve sayılmıştır.

Balkanlar’da Türklere yönelik katliamlarını kınayan Jaurès II. Meşrutiyet döneminde Türk aydınlarınca bir “hürriyet kahramanı” olarak görülmüş ve ölüm haberini alan Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı 2 Ağustos 1914’te ona saygı duruşunda bulunmuştur.

Yahya KemalÇocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım” adlı anı kitabında Paris’te gençken sosyalistlerin düzenlediği ve Jaurès’in konuşmacı olduğu mitinglere katıldığını ve ona büyük hayranlık duyduğunu belirtir.

Beyatlı, “Eski Paris” adlı şirinde ise şöyle der:

“Eski Paris’te bir ömür geçti;
Jaures’in gür sedası devrinde
Tuncu canlandıran ilâhdı Rodin,
Verlaine absenti Baudelaire afyonuna
Karışan bir sihirli hazdı şiir.”

İlk Türk komünistlerden Mustafa Suphi 1919’da Moskova’da toplanan Birinci Komintern Kongresi’nde Jaurès’i saygıyla anar. Mustafa Suphi’den altmış yıl sonra Ataol Behramoğlu bu sözleri Mustafa Suphi Destanı’nda şiirleştirmiştir. Attila İlhan da yıllar sonra bir yazısında Jaurès’e olan sevgisini anlatır ve eserlerinin hâlâ dilimize çevrilmediğinden yakınır.

Arslan Başer KafaoğluEnternasyonal’in Başarısızlığı” yazısında Jaurès’in dünya savaşını önleme çabalarını sevgiyle anar.

Jaurès’in diğer bazı sosyalistlerden ayrılabilecek en belirgin özellikleri cumhuriyet rejimine duyduğu büyük sevgi ve dinler konusunda saygılı tutumudur. Aklın ön planda yer almadığı her türlü harekete karşı çıkmasına karşın, Jaurès büyük dinler konusunda saygılıdır. Asım Bezirci’ye göre, onun rahatsızlığı dinden değil bunu siyasal amaçlarla istismar edenlerden kaynaklıdır.  

Ilımlı ve insancıl kimliği nedeniyle cumhuriyetle sosyalizmi, devrimle evrimi, ulus ile insanlığı birleştirmek, uzlaştırmak istemiştir. Birleştirici felsefesi tarih anlayışına da yansır. Histoire Socialiste adlı kitabında da iyi bir tarihçi olduğunu kanıtlar.

Jaurès yurtseverlik konusunda da sosyalistlere örnek olmuştur. Jaurès’e göre “yurt bir gerçekliktir” ve enternasyonal bir sosyalist devrimin olabilmesi için öncelikle ulusal düzlemde sosyalist rejimlerin kurulabilmesi gerekir.

Jaurès’e göre sosyalizm; siyasal cumhuriyeti toplumsal cumhuriyete dönüştürecek bir ileri adımdır. Özgür toplumu özgür birey kurabilir, bu nedenle hiçbir şey bireyin üstünde olamaz.

Jean Jaurès, sömürgeciliği de kapitalizmin bir sonucu olarak görür. Sosyalist rejimler ulusal düzeyde egemen olursa, emperyalizm ve sömürgecilik de ortadan kalkacaktır. Bu nedenle sosyalizm dünya barışı da demektir. Sosyalizm ilkeleri Jaurès’in düşüncesinde bir sosyalist ahlak yapısının oluşmasına da neden olmuştur.

Kızıl Ordu başkomutanı Lev Davidoviç Trotskiy 1917’de onu anmak için yazdığı yazısını şöyle bitiriyordu: “Fikirler atleti Jaurès, insanlığın ve insan soyunun en korkunç illeti olan savaş ile mücadele ederken arenada düştü. O, gelecek kuşakların belleğinde, acıların ve düşüşlerin, umutların ve mücadelenin bağrından doğması gereken insanın öncüsü, habercisi olarak hatırlanacak.”

Troçki

Jaurès’e göre sosyalist ahlak, kutsal dinlerin tam anlamıyla başaramadığı ahlaklı ve dürüst toplumu kurabilecek biricik kaynaktır. Görüyoruz ki Jean Jaurès dünya sol hareketinde büyük yeri olan, onurlu duruşuyla ve bugün bile saygı duyulan düşünceleriyle her zaman anılması gereken çok önemli aydın kişiliktir.

 

 

 

 

Jaures’in cenaze töreni, Paris
Jaures Paris’te kızıl bayrak altında bir sosyalist mitingde konuşuyor

 

KAYNAKLAR

1) Ozan Örmeci, http://ydemokrat.blogspot.com/2010/08/jean-Jaurès.html

2) Jean Jaurès (1999), “Demokrasi, Barış ve Sosyalizm”, çeviren ve derleyen: Asım Bezirci, İstanbul: Evrensel Basım Yayın

3) Sungur Savran, https://gercekgazetesi.net/gundemdekiler/jean-Jaurèsi-neden-oldurduler

4) Jean Jaurès – Seçme Yazılar (Ararat, 1967)

5) Jean Jaurès’den Burjuva Devriminin Marksist Analizi: Fransız Devrimi’nin Sosyalist Tarihi

https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2016/12/22/jean-Jaurèsden-burjuva-devriminin-marksist-analizi-fransiz-devriminin-sosyalist-tarihi

6) Osmanlı Sosyalist Fırkası https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_Sosyalist_F%C4%B1rkas%C4%B1

7) Jean Jaurès, https://tr.wikipedia.org/wiki/Jean_Jaur%C3%A8s

8) Emre Can Dağlıoğlu Türkiye solunun göz ardı edilen başlangıcı:
Osmanlı Sosyalist Fırkası http://www.agos.com.tr/tr/yazi/6505/turkiye-solunun-goz-ardi edilen-baslangici-osmanli-sosyalist-firkasi
*Jacques Brel – Jaures

 

PAYLAŞIMLARINIZ İÇİN