İslam dünyasında mübarek olan ne kaldı?

METİN CENGİZ

İslam dünyasında bu rutin sözler artık içi boşalmış sözler.

Yıllardır bu sözleri hayatımızda hiçbir iyi şeyin olmadığını, hiçbir şeyin iyi olmayacağını ve her şeyin gittikçe daha otokratik, daha teokratik bir yönetime doğru evrildiğini bile bile söylüyoruz. Bir yalanı tekrar etmekten bıkmıyor, usanmıyor, sorgulamıyoruz. Hayatımızın, yaşam biçimimizin kültürel esasını oluşturan din kökenli inançlarımızı böylece heba ediyoruz, bizim yalanlarımızla, dinin daha çok siyasete alet edildiğini, daha çok dumura uğradığını, gittikçe derinleştiğini ve uygulayanlarını küstahlaştırdığını; rüşvet, yalan, gasp, oğlancılık, hırsızlık, kadın  düşmanlığı, şehvet arsızlığı gibi kötülüklerin çoğalmasına yol açtığını  görmezden geliyoruz, körleri sağırları oynuyoruz.

Gelin hep birlikte hilafsız olalım. Dini siyasete alet eden partilere oy vermeyelim, böyle partilerin liderlerini, militanlarını dinlemeyelim, sorgulayalım, dışlayalım. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uygulamalarına burnumuzu sokalım, adı yolsuzluklarıyla ayyuka çıkmış, şeriat istemleriyle anayasayı çiğneyen yetkilileri protesto edelim. İslam aleminin, olduğu kadarıyla demokrasisiyle, laiklik esasıyla tek yıldız ülkesi olan Türkiye’yi bütün inançların temiz yaşandığı, İslam gibi kültürel açıdan dünya kültürüne katkıda bulunmuş bir dinin temiz, yalansız ve “mübarek” yaşanması için elimizi taşın altına koyalım.

Hiç kimse ama hiç kimse bize “sen inançsızsın, din işlerine ne burnunu sokuyorsun?” Diyemez, diyemez zira biz de bu kültürün içinde yoğrulduk, yaşıyoruz bu kültürü hem de utana utana. 

Hadi durmayın. İslam dünyasında mübarek olan ne kaldı? Diye soralım.