İlklerin Çevirmeni: Haydar Rifat

Türkçe’ye ilk kez kazandırmaya çalıştığı eserlerin yanı sıra Haydar Rifat’ın sendikalaşmanın, grevin ve işçi sorunlarının çözümü için kurulmuş bir oluşumun avukatlığını yapması da önemlidir

 

Av. CEM BAYINDIR

Dünyanın en tanınmış insanlarının yazdıklarını Türkçeye ilk çeviren kişilerden olan Haydar Rifat Yorulmaz 1877 yılında doğmuş, Darüşşafaka, Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu ve İstanbul Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş, avukatlık, öğretmenlik, gazetecilik, yazarlık, çevirmenlik yapmış, önemli davalarda savunma görevini üstlenerek birçok alanda adını duyurmuştur.  

Emil Ludwig, F. Engels, Edouard Schure, A. Daudet, V.I. Lenin, Gustave Le Bon, H. Balzac, L. Tolstoy, F. Dostoyevski, Karl Marx gibi yazar, edebiyatçı, düşünür birçok kişinin yapıtlarını çeviren Haydar Rifat, Kapital’i de dilimize çeviren ilk kişilerden biridir. (Karl Marks, Sermaye G. [Abriel] Dövil [Deville]- Haydar Rifat, İstanbul: Şirket-i Mürettebiye Matbaası, 1933, 305 sayfa Tefeyyüz Kitaphanesi Kültür Serisi: 7.)

Das Kapital’i Türkçeye çevirmek için 1910 yılında dönemin azınlık Yahudi sosyalistlerinden Bohor İsrael’in bir denemesi olmuşsa da, Kapital’i Cumhuriyet döneminde ilk kez, 1933 yılında, bir Fransız sosyalisti olan Gabriel Deville’in kitabından çeviren Haydar Rifat Yorulmaz, yapıta -kanımca çok doğru bir tercihle- “Sermaye” adını vermiş, önsözünü de kendisi yazmıştır. Haydar Rifat’ın bu çalışması aslında 14 kitaplık bir serinin ilk kitabının çevirisi olsa da önemli bir adım ve girişimdir.

Yayımlandıktan sonra, Akım gazetesinde Bülent Nebil (Kerim Sadi /asıl adı Ahmet Nevzat Cerrahoğlu) imzasıyla çok acımasız bir eleştiriyle karşılaşan Rifat, eleştirilere olumlu yaklaşmış ise de, Kerim Sadi bununla yetinmemiş ve “Bir Mütercimin Hataları” diye üç kitapçık  dolusu kapsamlı bir eleştiri çalışması daha yapmıştır.

ÇALIŞKAN KARDEŞLER CEMİYETİNİN SAVUNMANI

İlk Türk sosyalistlerinden Haydar Rifat Bey, Meşrutiyet devrinin İstanbul’unda, sosyalist savaşıma  bir avukat olarak başlar. Dönemin koşullarında düşünsel savaşımın içinde olan bir Türk  aydınıdır. Osmanlı’nın son dönemlerinde istibdat, Meşrutiyet, baskıcı ittihatçı dönem, Millî Mücadele ve sonra da Cumhuriyet Türkiyesi gibi tarihimizin en zorlu dönemlerinde yaşayan ve bu gelişimlere tanıklık eden Haydar Rifat aklı başında, ciddi ve üretken bir sosyalist düşünce insanı olarak tanınır.

Haydar Rifat Bey, kendi çağdaşı olan İştirakçi Hilmi’nin yaptığı gibi sokak eylemlerine katılmamış; Bulgar ve Ermeni federasyonları gibi ayrılıkçı grupların oluşturduğu sosyalist çevrelerden de uzak durmuştur. Haydar Rifat’ın mücadele yöntemi, daha çok Fransız aydınlanmacı, sosyalist düşünürlerin yapıtlarını dilimize çevirmek, kültürel çalışmalar biçiminde olmuştur.

1911 yılında, Şark Şimendifer Kumpanyasından çoğunluğu Rum ve Ermeni eski işçiler ve işten çıkarılanlarca kurulmuş olan “Çalışkan Kardeşler Cemiyeti”nin “avukatlığını üstlenen ve haksız yere işten atılanların geri alınması için şirket nezdinde girişimlerde bulunan Haydar Rifat’ın sendikalaşmanın, grevin ve işçi sorunlarının çözümü için kurulmuş bir oluşumun avukatlığını yapması önemlidir.

TORLAKYAN DAVASI

II. Abdülhamit, İttihatçıların baskıcı zamanları ile Cumhuriyet devrimlerinin gerçekleştiği yıllarda içe kapanarak öykü ve roman çevirileri ve avukatlık yapan Haydar Rifat’ı ülke gündemine taşıyan ilk olaysa, tarihimize “Torlakyan Davası” olarak geçen, Azerbaycan Demokratik Devleti İçişleri Bakanı olan Behbud Han Cevanşir’in öldürüldüğü davada, Cevanşir ailesinin avukatı olarak yer almasıdır.

Trabzonlu Misak Torlakyan adlı bir eylemcinin işlediği bu cinayet, 1921 yılında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiş ve davaya İngiliz Askeri Mahkemesi bakmıştı. Olay, her ne denli sıradan bir eylem olarak gösterilse de özünde tasarlanmış ve siyasal bir cinayetti. İtilaf Devletleri, özellikle de İngiltere, bu davayı siyasal bir hesaplaşmaya çevirerek Avrupa kamuoyunun gözünde Ermenilerin haklılığını tescillemede bir araç yapmışlardı. İşte, Haydar Rifat Bey tüm tehdit, baskılara karşın bu siyasal davaya girerek Türk halkının saygısını kazanmıştır.  

1930 yılında da, onu yeniden Türkiye gündemine taşıyan yine bir dava olmuş, Atatürk’e yazdığı ve gazetelere uygulanan baskılar nedeniyle adalet bakanını suçladığı bir mektup nedeniyle yargılandığı ve yeni cumhuriyetin en güçlü bakanlarından adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt ile giriştiği siyasal-kişisel çekişmelerden kaynaklı bu hukuk savaşında iki yıl hapis cezası almıştır.

1932’de hapisten çıktıktan sonra siyasetten özenle uzak duran Haydar Rifat Bey, kitap çevirilerine, gazete yazılarına ve avukatlık mesleğine ağırlık vermiş ve 12 Aralık 1942 tarihinde  doğduğu yer İstanbul’da ölmüştür.

YORULMAK BİLMEYEN ADAM

Haydar Rifat, Osmanlı’nın son ve Türkiye’nin ilk dönemlerinde kültür, siyaset, felsefe ve hukuk alanında yeni düşünceler üreten bir kişi olarak belirmiş, Cumhuriyetin ilanından sonra hukuk alanında da katkıları olmuş, Adalet Bakanlığı’nın Medeni Kanun çeviri kurulunda görev yapmış; yine hukuk alanında Şerhli Borçlar Kanunu (1926), Kanun-i Medeni Şerhi: Aynî Haklar (1926) ve Miras Meseleleri (1927) adlı şerhleri de çevirmiştir.

Haydar Rifat’ın sayısı yetmişe yaklaşan felsefe, öykü, roman, inceleme gibi kültürel çalışmalarının çoğu “Dün ve Yarın Tercüme Külliyatı”, “Kültür Serisi”, “Genç Türk Kitaphanesi” ve “İnci Roman Koleksiyonu” dizileri altında toplanmıştır. “Dün ve Yarın Tercüme Külliyatı” olarak bir araya getirdiği çeviri kitapları rahatlıkla bir kütüphane oluşturacak boyuttadır.

Yaptığı çevirilerle ilgili; bu yapıtların Rusça, Almanca, İngilizce gibi asıl dillerinden değil de Fransızcaya çevrilmiş olanlarından yani çeviriden çeviri yapması ve metne bağlılıktan uzaklaşması gibi nedenlerle bazı yergilere uğramış, örneğin Hasan Ali Ediz’in onun çevirilerini şöyle yermiştir:

“Haydar Rifat, bizde en çok tercüme yapmış bir mütercim olarak tanınır. Fakat Haydar Rifat’ın Türkiye sınırları dışına kadar taşan ikinci bir şöhreti de, yanlış ve kötü bir tercüme yapmasıdır. Haydar Rifat’ın tercümelerini okurken birçok yerlerinin katiyen anlaşılmadığını, birçok yerlerinin de bildiğimiz bir bahsin mantıki teselsülü [silsile] ile hiçbir alakası olmadığını birçoklarımız görmüş ve işitmişizdir. Haydar Rifat’ın “tercüme yanlışları”na dair şimdiye kadar birçok şeyler yazıldı. Fakat buna rağmen bu kötü, bu yanlış tercümeler maalesef, hala devam ediyor.”  

1935 yılında Samih Fethi (M. Turhan Tan) de Haydar Rifat çevirileri hakkında şöyle der:

“…Kitab hakkındaki fikrimizi söyledik. Tercüme hakkında hiçbir şey söylemek istemiyoruz. Çünkü Diderot eserinin bir yerinde şu mülâhazayı okuyucularına sunuyor: ‘Yabancı dilden bir müellifi kendi dilimize sadakatle çevirmek için tek bir yol vardır: Ondan alınan duygular ruha kadar girmiş olmalı ve bu duyguları okuyucumuzun ruhunda da uyandıracak hale sokmadıkça memnun kalınmamalıdır.’ Haydar Rifat, bu satırları da tercüme ettiğine göre, elbette çevirim işinde özenmiş ve Diderot’yu küçültmemiştir. …. Zira Diderot’nun ince düşüncelerini, zarif tasvirlerini, Haydar Rifat bu tercümesinde muvaffakiyetle dilimize geçirmiştir…” (Cumhuriyet 20 May. 1935).

Yaşar Nabi Nayır da, “Klasikler Katliamı” adlı makalesinde, “eski avukat ve yeni muharrir” olarak tanımladığı Haydar Rifat’ı acelecilik ve dikkatsizlik konusunda eleştirmiştir. Suut Kemal Yetkin, Ahmet Ağaoğlu, Sabiha Sertel, İsmail Habip Sevük de benzer eleştirileri yapmışlarsa da hakkını teslim etmeyi de bilmişlerdir.  

79 yıl önce bugün yaşamını yitiren Haydar Rifat son anına değin üretmiş, çizgisini korumuş, yürekli ve önemli bir aydındır. Onun, Meşrutiyet dönemi düşünce akımlarının etkisinde yetişmiş, çağdaşlık ya da Batılılaşma yolunu benimsemiş ilk Türk sosyalistlerinden biri olduğunu, kültüre ve hukuka katkı veren çalışmalarıyla, entelektüel duruşuyla, yaptıklarıyla, tüm yaşamı boyunca bu yolda etkin bir çaba harcadığını bilmemiz ve hak ettiği değeri göstermemiz gerekir.

Kaynakça:

  • Babacan Şakir, Sosyalist Eserler Mütercimi Haydar Rifat Yorulmaz, İÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, 2014
  • Koloğlu Orhan, Osmanlı’dan 21. Yüzyıla Basın Tarihi, Pozitif Yay, 2008
  • Tunçay Mete, Türkiye’de Sol Akımlar (1908-1925, İletişim Yay, C. 1, 2009
  • Alkan Mehmet Ö., Marksizm ve Das Kapital’in Türkiye’deki Serencamı, Tarih Vakfı, 2020
  • Haydar Rifat Yorulmaz, https://tr.wikipedia.org/wiki/Haydar_Rifat_Yorulmaz
  • https://www.tustav.org/kutuphane/haydar-Rifat-kitapligi/
  • Çelik Bilal, Sol Düşünce Tarihinde Çevirmenin Rolü: Bir “Kültür Girişimcisi” Olarak Haydar Rifat Yorulmaz, İ.Ü. Çeviribilim Dergisi, Sayı: 11, 2016, s. 83-111

PAYLAŞMANIZ İÇİN