“Grup 47”yle aramızdaki fark eşlerimiz ve çocuklarımızdı

Aramızda yazarlar, şairler, yayıncılar, ressamlar, kütüphane yöneticileri, çevirmenler vardı. 1947’de kurulan Heinrich Böll, Günter Grass, Ingeborg Bachmann gibi birçok ünlü yazarların katıldığı “Gruppe 47”ye benziyorduk. Aramızdaki fark, bizim eş ve çocuklarımızla birlikte olmamızdı.

HALİT ÜNAL

Kendimize bir ad vermemiştik ama Kuzey Ren Vestfalya/KRV Türkiyeli Yazarlar olarak ilk buluşmamızda kararlaştırdığımız gibi, 1986 yılının ikinci yarısında bir kez daha toplandık.

Yine bir hafta sonuydu; yirmi kişi kadar vardık.

Toplantımız cuma günü akşamı başladı, pazar günü öğleden sonraya kadar sürdü.

Buluşmamızın altı hafta öncesinden Fakir Baykurt ile birlikte davetiye yollayacağımız arkadaşlarımızın listesini, hafta sonu program akışını ve işleyeceğimiz konuları belirlemiştik.

Programımızın ilk bölümünde arkadaşlarımızın çalışmalarından örnekler dinledik, üzerinde konuştuk, önerilerde bulunduk.

İkinci bölümde ise bu toplantıların devamı üzerinde fikirler yürüttük. Devam edebilecek ise, böyle bir olanak varsa, ileriye dönük neler yapabileceğimiz üzerinde uzun uzun tartıştık.

Toplantılarımızın devamı hususunda her hangi bir sorunun olamayacağını açıklamamdan sonra. Konu, döndü dolaştı grubumuza ad koymaya dayandı. Aslında hepimizin niyeti belliydi, toplantılarımız devam etmeliydi. Lakin bir adı da olmalıydı!

Grubumuzun toplantılarımızdan birine katılan konuklar. Yazar Kemal Yalçın, Hollanda’dan kütüphane yöneticisi Lientje Emck, yazar Ali Özenç Çağlar, Japonya’dan halk masalları yazarı Keiko Nonaka, Fakir Baykurt ve Hollanda’dan Türkçe çevirmeni Gerard Roche Erdbrink. 

Bir önceki buluşmamızda çocuk doğmuştu da adı konmamıştı zaten. Alttan alttan bir ad arıyor gibiydik. Durum onu gösteriyordu.

Kimi arkadaşlar “dernekleşelim, dernek kuralım” önerisinde bulundular.

İyi niyetli bu öneriyi çoğunluğumuz uygun görmedik.

Eşleri ve çocuklarıyla bir araya gelen bir grup yazar

Sebebi şu idi:

Toplantılarımız Arbeiterwohlfahrt/Türkdanış ile Arbeit und Leben-DGB/VHS’in işbirliği çerçevesinde, hafta sonu semineri kapsamında düzenleniyordu. Bundan daha önemli olan itiraz nedeni de, bizler ailece bir araya geliyorduk, dernekleşecek olursak durum çok farklı olacaktı. Hem seminer düzenleyicisi ve sorumlusu ve hem de Halit Ünal olarak ben tamamen karşıydım, çünkü bizim insanımızın dernekçiliğe hazır olmadığını ve buna bağlı olarak da beraberinde getireceği sorunları yakından biliyordum. Biz grup olarak kalmalı, bununla beraber kapımız kapalı değil aralık, fakat herkese açık olmamalıydı.

Biz bunları tartışırken, Fakir Baykurt bizi sessiz sedasız dinliyordu. Hiç unutmuyorum, “bir kahve molası verelim arkadaşlar”, dedi. Salonu boşalttık, bahçeye çıktık, “gel biraz dolaşalım”, dedi koluma girdi. Yürüdük. “Doğruları söylüyorsun Halit, biz böyle grup olarak devam edelim, daha fazla da sesini çıkarma” dedi.

Toplantımıza döndük, yerlerimizi aldık.

Aldı Fakir Baykurt; “Arkadaşlar hepiniz ayrı ayrı konuştunuz, güzel şeyler söylediniz. Fakat ortada henüz bir şey yok, daha dün bir araya geldik, o kadar heyecanlanmayın, biz KRV’da yaşayan, eşleri ve çocuklarıyla bir araya gelen bir grup yazarız, bir şeyler yapamaya çalışıyoruz, ne derneğiymiş. Öyle şey olur mu?”, dedi ve noktayı koydu.

Kimse de karşı çıkmadı.

Çocuğun adı konmuştu:

Kuzey Ren Vestfalya Türkiyeli Yazarlar Çalışma Grubu  

“Gruppe 47” ile aramızdaki fark

Grubumuzun bir çekirdek kadrosu olmamakla birlikte, kimi arkadaşlarımız hemen hemen her buluşmamıza katılmaktaydı. Yukarıda da söylediğim gibi çağrı yapılacak kişilerin listesini Fakir Baykurt’a danışarak organizatör olarak ben hazırlıyordum. Aramızda yazarlar, şairler, yayıncılar, ressamlar, kütüphane yöneticileri, çevirmenler vardı. Buluşmalarımız biraz da adı Alman Edebiyat tarihine geçen, Hans Werner Richter’in çağrısı üzerine 1947 yılında bir araya gelen, aralarında Heinrich Böll, Günter Grass, Ingeborg Bachmann gibi birçok ünlü yazarların katıldığı,  “Gruppe 47” e benziyordu. Aramızdaki fark, bizim eş ve çocuklarımız ile birlikte olmamızdı.

Grup 47, Hans Werner Richter’in çağrısıyla kurulduğunda Almanya savaştan yeni çıkmıştı. Günter Grass, Martin Walser, Heinrich Böll, Ingeborg Bachmann’ın katılımcıları arasında olduğu Grup 47’nin toplantılarına genç Peter Handke de katılmıştı. Fotoğrafta, Grubun kurucusu Hans Werner Richter 1967’de Waischenfeld’deki son toplantıda, zamanın Federal Almanya Maliye Bakanı Karl Schiller (sağda) ile.

Grubumuzun çalışmaları zamanla Almanya’nın diğer eyaletlerinde ve Hollanda’da duyulmaya başlamıştı. Aramıza katılmak isteyenlerin sayısı artıyordu. Katılımcı sayısını belli bir sayıda tutmak zorundaydık. Kimseyi de gücendirmek istemiyorduk. Bu nedenle şöyle bir çözüm bulmuştuk:

Her toplantımıza bir veya en fazla iki konuk davet edecektik.

Grubumuzdan ayrılan arkadaşlarımız olduğu gibi katılanlar da oluyor, çekirdek kadro diye niteleyebileceğimiz grup üyeleri zamanla değişebiliyordu.

Aramızdan ayrılan arkadaşlarımızdan hiç birinin dargınlık, kırgınlık ya da anlaşamamazlık gibi nedenlerle ayrıldıklarını hiç duymadım, bilakis dostlukla ayrılıyorlardı.

Kaburgası balta sapı gibi kalın olanlar

Her toplumda olduğu gibi, bizim toplumuzda da sıkça rastlarız.

Kimi insan vardır inatçıdır. Tabir yerindeyse, kaburgası balta sapı gibi kalındır, söz dinlemez, laf işlemez; çarpar geri gelir. Her lafına yok, hayır, o öyle olmaz ile yanıt verir. Bu tür kimselerle konuşmak da çalışmak da zordur. Yorar insanı, başını duvarlara çarpasın gelir. En nihayet pes edersin. Adam da kazandığını sanır, alay eder gibi insanın gözünün içine baka baka gülümser.

80’lerdeki edebiyat toplantılarından  bir kare. Ressam Aydın Karahasan, ben,  ressam Zeki Arslan, şair ve yazar Mevlüt Asar, yazar Özgen Ergin ve yayıncı Aydın Yeşilyurt.

Gelmiş geçmiş gün, açık yüreklilikle söylemek isterim ki böyle bir kimseye bir kişinin dışında hiç rastlamadım. O kişi de iki toplantıdan sonra bir daha gelmez oldu.

 

paylaşmak için