Deniz taşımacılığında Türk denizcilik sektörü

Denizcilik ekonomisi denildiğinde çerçevenin içine giren unsurları, deniz ticaret filosu, limanlar, tersaneler ve gemi inşaatı, deniz mahsulleri ekonomisi, denizdeki yeraltı madenciliği, deniz turizm ve spor işletmeciliği vd. elbette ki, denizcilik eğitimi de dahil sayabiliriz. Bu çerçeveye ülkenin deniz kuvvetlerini de ekleyerek, ülkenin deniz gücü kavramına ulaşırız

PROF. DR. İ. MELİH BAŞ

Deniz Ticaret Odası’nın son sektör raporu verilerine göre Türk Bayraklı ve Türk sahipli filo gelişimlerine ilişkin manzaraya bakalım.

Türk Deniz Ticaret Filosunun mevcut durum analizinde; gemi tipleri esas alınmak suretiyle, her tip geminin adet, tonaj (DWT, GT) ve yaş ortalamaları yanında, Milli Gemi Sicili (MGS) / Türk Uluslararası Gemi Sicili (TUGS) ve ithal/yurt içinde inşa durumları ayrı ayrı incelenebilir.

 Türk Deniz Ticaret Filosunun ithal ve inşa durumları itibariyle sayısal ve tonaj analizi tablosunda, toplam 516 adet geminin 269 adedi ithal, 247 adedi ise inşa yoluyla edinilmiştir. İthal gemilerin DWT’si 5.3, inşa gemilerin ise 1.4 milyondur. (DWT : Yani dead weight, geminin maksimum taşıyabileceği ağırlıklarla diğer ağırlıkların toplamıdır, GT: Gross tonage, yani geminin hacim itibariyle tüm kapalı alanıdır.).

1000 GT ve üzeri Türk Deniz Ticaret Filosunu oluşturan 516 adet geminin adet bazındaki çoğunluğu sırasıyla; %27,34’ünü Kuruyük gemileri, %10,85’ini Dökmeyük gemileri, %10,47’sini Kimyevi Madde Tankerleri, %9,50’sini Konteyner gemileri ve %8,53’ünü Hizmet gemileri oluşturmaktadır. Diğer tip gemiler ise, filonun sayısal olarak ancak %33,31’idir. 

 1000 GT ve üzerindeki Türk Deniz Ticaret Filosu 6.8 milyon DWT ve 5.5 milyon GT’dir. 6.8 milyon DWT olan Deniz Ticaret Filosunun DWT bazındaki çoğunluğunu sırasıyla; %36,25’ini Dökmeyük gemileri, %20,89’unu Petrol tankerleri, %15,28’ini Konteyner gemileri, %10,85’ini Kuruyük gemileri ve %7,79’unu Kimyevi Madde Tankerleri oluşturmaktadır. Diğer tip gemilerin DWT yüzdesi ise, %8,94’üdür.

MGS VE TUGS DURUMU

516 adet gemimizin %13,76’sı (71 gemi) MGS’ye, %86,24’ü (445 gemi) TUGS’a kayıtlı olduğu görülmektedir.

 Filomuzun DWT olarak %5,70’i MGS’ye, %94,30’u TUGS’a, GT olarak ise %9,29’u MGS’ye, %90,71’i TUGS’a kayıtlıdır.

 MGS’ye kayıtlı toplam 388.404 DWT’lik filomuzda en fazla tonaja sahip gemi tipleri sırasıyla; %40,24’ünü Konteyner gemileri, %30,03’ünü Dökmeyük gemileri, %10,82’sini Kuruyük gemileri, %5,09’unu Hizmet gemileri ve %3,08’ini Kuruyük/Ro-Ro gemileri oluşturmaktadır. Diğer tip gemiler ise MGS’nin %10,74’üdür.

 TUGS’a kayıtlı toplam 6.4 milyon DWT’lik filomuzda en fazla tonaja sahip gemi tipleri sırasıyla; %36,64’ünü Dökmeyük gemileri, %21,98’ini Petrol Tankerleri, %13,77’sini Konteyner gemileri, %10,85’ini Kuruyük gemileri ve %8,12’sini Kimyevi Madde Tankerleri oluşturmaktadır. Diğer tip gemiler ise, TUGS’un %8,64’üdür.

Şimdi de deniz ticaret filomuzun milli bayrak ve yabancı bayrak ayrımı durumuna bakalım:

Kolay bayrak (flag of convenience) geminin vergi ve işletme koşullarının en uygun olduğu ülkenin siciline kaydettirerek o ülkenin bayrağını taşımasına denir, biraz önce bayrak devletleri ile açıkladığımız mevzuu! Bu bayrağa kimileyin gereklilik bayrağı (flag of necessity) de denilir, yani hani gerekli olduğu için alınan sicil, yoksa aidiyet meselesi falan değil yani! Meraklısı bakabilir: https://en.wikipedia.org/wiki/Flag_of_convenience

G20’de Türkiye mi dediniz, maalesef şimdilik 30 versek?

Yerli ve milli mi dediniz? Allah rahmet eylemiş ya da toprağı bol olsun! Denizler tanrısı Poseidon’a dua etmek mi istediniz? Yolunuzu Aydın’da Dilek Yarımadası’ndaki Panionion’da Poseidon’a adanmış tapınağa gidebilirsiniz. Aşağıdaki fotoya dikkat edin sanal dua kabul edilmiyor, Poseidon’a yazı sırasında whatsapp ile ulaşıp sordum!

1 TEMMUZ KABOTAJ BAYRAMI VE ARDINDAN SABOTAJLAR DİZİSİ

1 Temmuz ülkemizde Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak kutlanmaktadır. Fransızca kabotaj, bir devletin kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması, ulusal ekonomiye önemli bir katkı sağlayacağından, devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır. Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonlar çerçevesinde yabancı ülke gemilerine tanıdığı kabotaj ayrıcalığı Lozan Barış Antlaşması‘yla (1923) kaldırıldı. 20.4.1926’de kabul edilip, 1.7.1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Yasası’na (Türkiye Sahillerinde Nakliyatı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcrayı San’at ve Ticaret Hakkında Kanun) göre, iç denizlerde ve sularda mal ve yolcu taşıma hakkı Türk yurttaşlarına verildi. Ayrıca; kaptanlık, çarkçılık, tayfalık, kılavuzluk, dalgıçlık, ve benzeri uğraşların Türk yurttaşlarınca yerine getirilebileceği belirtilmişti. Yabancı gemilerin yalnız Türk limanlarıyla yabancı ülkelerin limanları arasında insan ve yük taşıyabileceği kabul edilmişti.

Ama cumhuriyet değerlerinin birçoğu gibi ve ne yazık ki, liman işletmelerindeki özelleştirmelerden tutun, Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu kapsamında yabancı uyruklu denizci istihdamına varıncaya değin, çeşitli uygulamalarla bu yasa delik deşik edildi. Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın uyarı yazısı üzerine Deniz Ticaret Odası da üyelerine hitaben 26.6.2015 tarihinde konuya ait bir sirküler yayınlamak durumunda kalmıştı!

Denizcilik ekonomisi denildiğinde çerçevenin içine giren unsurları, deniz ticaret filosu, limanlar, tersaneler ve gemi inşaatı, deniz mahsulleri ekonomisi, denizdeki yeraltı madenciliği, deniz turizm ve spor işletmeciliği vd. elbette ki, denizcilik eğitimi de dahil sayabiliriz. Bu çerçeveye ülkenin deniz kuvvetlerini de ekleyerek, ülkenin deniz gücü kavramına ulaşırız.

1 Temmuz 2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Harbiye kültürüyle söylersek Cem Gürdeniz kardeşimiz Denizyolu dış ticaret taşımacılığında oranı % 7 vermiş ama maalesef daha kötü % 8!

Şimdi de aşağıdaki tabloya bakıp, Göktengri’den ya da Umay Ana’dan korkmadan malları İtalya’ya götürüp bırakıyorlar, oradan dağıtım oluyor dermişiniz, dersiniz! Okurdan korkulur. Kötü ruhlu şamanlardan korkmaz mısınız bre!


İç ticaretimizde deniz taşımacılığına ilişkin güncel ve doğru rakama ulaşamadım. DTO’nun sektör raporunda yok maalesef. Cem Gürdeniz kardeşimiz % 4 diye yazmış Cumhuriyet’te ama kaynak vermediği için kontrol edemedim. Eğer bu rakam doğruysa durum iç açıcı değil! Siz de Pandora’nın kutusunu açıverin gari!

Hükümetin denizciliğe ait 2023 hedeflerine bakalım. Türk sahipli deniz ticaret filosunun tonaj bazında 50 milyon DWT’e ulaşması ve dünyada ilk 10 ülke arasında yer alması; sektörde 100 bin zabit, 350 bin tayfa, 1 milyon amatör denizci sayısına erişilerek uluslararası denizcilik istihdamına katkı sağlanması. Kabotaja sabotajla nasıl olacak bu iş?

Bir de Onbirinci Kalkınma Planı’na (2019-2023) 116. Sayfadaki 2.2.3.8. maddesine (Lojistik ve ulaştırma başlıklı) maddeye baktık. Aşağıdaki tablo var. Göktengri aşkına aşağıdaki tabloda deniz ulaşımına ilişkin hedefleri bulamadık demeyin, sakın! Yoksa yok, ne var olamaz mı yani? Siz de otoyol ve hızlı tren ile idare edin, edemez misiniz? Tabii, bizim gibi idare lambasıyla büyümediniz ki! 

SOSYAL BOYUT VE DENİZCİLİĞİMİZ

2006 tarihli ILO Denizcilik Çalışma Sözleşmesi’ne (Maritime Labour Convention –MLC) ülkemiz 26 Mart 2017 tarihinde taraf olmuş ve bu kapsamdaki Mevzuat uyumlaştırma çalışmaları sürdürülmektedir. Sözleşme toplam gemi tonajının %33’üne sahip 30 ülkenin onayından 12 ay sonra, bu şartı sağlayan Üye Devletler için yürürlüğe girmiştir(Article VIII, 3). Gemi adamlarına yönelik kapsamlı ilke ve haklar içeren Sözleşme, üç ayrı fakat birbiri ile ilgili bölümlerden oluşmaktadır. 16 madde ile Kurallar ve Kod bölümlerini içeren Sözleşme; gemi adamlarının gemideki yaşam koşullarını ve yaşam mahallerine ilişkin hükümlerin yanında gemi adamlarının kişisel haklar ve yasal çözüm yolları hususunda daha iyi bilgilendirilmeleri ve her düzeyde gelişmiş bir sosyal diyalog tesis edilmesini sağlamaktadır.

Sözleşme, üye ülke hükümetleri bakımından, 500 GT üzerindeki gemilere belgelendirme sistemini zorunlu hale getirmekte ve sözleşmeyi onaylamayan ülke bayraklı gemilerin lehine olabilecek haksız rekabeti engellemektedir. Halihazırda MLC 2006 Sözleşmesine onay veren ülke sayısı 96’dır(ILO 15/05/2019 verileri). Sözleşmenin; kabul şartı tamamlanma tarihi 20 Ağustos 2012,  genel yürürlüğe giriş tarihi 20 Ağustos 2013’tür.

 6898 sayılı “Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” 25 Mart 2017 tarihli ve 30018 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kurallar ve Kod ile Eklerde yapılacak değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Denizcilik Çalışma Sözleşmesi’nde, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç değişiklik kabul edilmiştir. 2014 yılında kabul edilen değişikliğin yürürlüğe giriş tarihi 18 Ocak 2017, 2016 yılında kabul edilen değişikliğin yürürlüğe giriş tarihi 8 Ocak 2019 ve 2018 yılında kabul edilen değişikliğin ise yürürlüğe giriş tarihi 26 Aralık 2020 olarak belirlenmiştir. Ülkemizin MLC 2006 ve değişikliklerine uyum süreci devam etmektedir.

Ülkemiz bu sözleşmeyi tam onaylamadığı için kara (kırmızı) listededir.

Olabilir, yavaş yavaş, aheste aheste, yani siga siga! Birçoğumuza sıkıntı yaratan popüler dille “sıkıntı yok” yani!

EKOLOJİ VE DENİZCİLİĞİMİZ

Bunu başka bir yazıya bırakalım mı? Çok uzun mesele!   

LOJİSTİK BAŞARIM ENDEKSİ VE TÜRKİYE

Peki, şimdi de DTO’nın sektör raporundan alıntıyla, genel olarak yani lojistik sektörü olarak bakalım ülkemizin durumuna.

Bir ülkenin lojistik tedarik zinciri boyunca başarımını (performansını) ölçmek amacıyla, Dünya Bankası tarafından küresel yük sevkiyatçıları ve taşımacılarının dahil olduğu anket ile 160 ülke kıyaslanarak her iki yılda bir “Lojistik Başarım Endeksi (LPI)” yayınlanmakta olup, bu çalışmada 160 ülke ; – Gümrük ve sınır işlemlerinin etkinliği/işlemleri,  – Ticaret ve taşımacılık altyapısının kalitesi, (lojistik altyapı) – Rekabetçi fiyatlarla sevkiyatların düzenlenmesinin kolaylığı,  – Lojistik hizmetlerin/operasyonların kalitesi ve yetkinliği,  – sevkiyatların takibi ve izlenebilirliği,  – sevkiyatların alıcıya zamanında ulaşması (zamanında teslimat) olmak üzere toplam 6 ölçüte göre değerlendirilmektedir.

LPI ile ülkelerin lojistik alanındaki sıkıntılı yönleri ile fırsatları ortaya konularak ülkelerin lojistik başarımlarını arttırmasına yönelik çalışma yapmasına olanak sağlanmaktadır. 

Dünya Bankası tarafından en son yayınlanan “Küresel Lojistik Başarım Endeksi 2018 Raporu”na göre Türkiye 2018 yılında 2016 yılına göre 13 sıra gerileyerek 3,15 puanla 160 ülke arasında 47. sırada yer almaktadır.

Sıralamada; lojistiği büyümede stratejik sektör olarak benimseyen Almanya 4,20 puanla birinci, İsveç 4,05 puanla ikinci ve Belçika 4,04 puanla üçüncü sırada yer almakta olup, ilk 10’da yer alan diğer ülkeler Avusturya, Japonya, Hollanda, Singapur, Danimarka, İngiltere, ve Finlandiya’dır. Afganistan 1,95 puanla listenin sonuncu sırasında yer aldığı görülmektedir. Almanya son üç dönemdir puanını artırmakta ve ilk sıradaki yerini korumaktadır. 

Türkiye, 2014 yılında, 160 ülke arasında 3,50 genel lojistik puanı ile 30.sırada yer alırken 2016 yılı raporunda 3,42 genel lojistik puanı ile 34.sırada yer almış,   2018 yılında ise 3,15 genel lojistik puan ile 47.sıraya gerilemiştir. 

LPI başarımımız genel olarak değerlendirildiğinde 2016 yılında 34. sırada bulunan Türkiye, 2018 yılında 13 sıra gerileyerek 47.sırada yer almıştır.  Toplam 6 kriter içinde ; gümrük ve sınır işlemlerinin etkinliği, rekabetçi fiyatlarla sevkiyatların düzenlenmesi kolaylığı, lojistik hizmetlerin kalitesi ve yetkinliği kriterlerinde ciddi performans düşüşü olduğu görülmektedir.

Olsun bre, düşmez kalkmaz bir Allah!

MAVİ VATAN MI YEŞİL VATAN MI YOKSA İKİSİ DE Mİ?

Son zamanlarda özellikle Mavi Vatan deyimi çok popüler oldu, biraz da Cem Gürdeniz kardeşimizin etkisiyle. Ancak Birleşmiş Milletler 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları içindeki “SKA 15 Karasal Yaşam” bileşenine bakarsak insanların beslenmesinin % 80’i bitkisel. Üstüne kalkınma planlarımıza girmiş yeşil (sürdürülebilirlik temelli) limanı da ekleyelim tabii. Hem mavi ekonomi hem de yeşil ekonomi deyimlerinin ikisi de bize tanıdık öyle değil mi!

O zaman vatanın tüm renkleri (tayfı) dahil ele almazsak aksak mı kalır, eksik mi kalır, varın siz deyiverin, Çanakkale deyişiyle aydıverin.

SONSÖZ

Palamuta sormuşlar: Denizden ne haber? Yanıtlamış: Söyleyecek çok şey var ama ağzım su ile dolu! Bizans sikkelerinin bir yüzünde imparatorların resimleri bulunurmuş, diğer yüzündeki resim ise sabit: palamut resmi. Niye? İmparatorlar geçici, palamut sabit de ondan.

Hoş kalın, hoşça değil!

BİR İZLEME ÖNERİSİ: