Covid-19 günlerinde Grip ve Zatürre aşılarının önemi

PROF. DR. GÜLAY MİLLİ LOĞOĞLU

Covid-19’a karşı aşı ve ilaç geliştirme çalışmaları tüm dünyada devam ederken ve pandemi de tüm dünyada, tüm hızıyla sürerken; Koronavirüs enfeksiyonu ile birlikte grip ve zatürre riskinin de artacağı sonbahar aylarına yaklaşılmış ve bu nedenle de grip ve zatürre aşıları gündemden düşmez olmuştur. Bu yazıda, konuyla ilgili bir çerçeve bilgi verilmeye çalışılmıştır.

Grip ve Grip Aşıları

İnfluenza (grip), bazı risk faktörlerine sahip olan kişilerde ölüme neden olabilen ciddi bir hastalıktır. Bu hastalığa karşı en etkin korunma yöntemi ise, grip aşısıdır. Mevsimsel grip aşısı, İnfluenza virüslerine karşı koruyucudur ve Dünya Sağlık Örgütü ile bilimsel kuruluşlar tarafından her yıl gerçekleştirilen takip çalışmalarının sonucunda bir sonraki mevsim en yaygın olacağı saptanan virüslere karşı hazırlanır. Grip aşısının Eylül sonu-Ekim ayında yapılmaya başlanması ve İnfluenza virüslerinin dolaşımda olduğu sürece, Eylül-Mart ayları arasında aşılamaya devam edilebileceği önerilmektedir.

Özellikle içinde bulunduğumuz Covid-19 pandemisi nedeniyle ve salgının havaların serinlemeye başlayacağı sonbahar aylarında daha da alevleneceği öngörüldüğünden (Eylül-Ekim aylarında mevsimsel griplerin de işin içine girmesi ve kapalı alanlarda insanların birbirine daha kısa mesafeli bulunmalarının da etkisiyle, eylül-ekim aylarının sonrasında grip ve Covid-19 olgularında artış olması öngörüldüğünden), bu yıl grip aşısı uygulaması daha da önem kazanmış bulunmaktadır. İnfluenza ve Covid-19’a kişi aynı anda yakalanabilir ve klinik belirtiler (ateş, öksürük, nefes darlığı..) de çoğu zaman benzerdir. Esas olarak öksürük, hapşırma ve yakın temas ile bulaşan grip aniden başlar ve belirtiler yaşa göre değişebilmekle beraber, şunları içerebilir: ateş-titreme, boğaz ağrısı, kas ağrıları, bitkinlik, öksürük, baş ağrısı, burun akıntısı veya tıkanıklığı.

Her grip mevsiminde bir doz grip aşısı önerilir. 6 Ay-8 yaş arasındaki çocuklara aynı grip mevsiminde iki doz gerekebilir; bu yaşın üzerindeki herkese, her grip mevsiminde sadece bir doz aşı yeterlidir. Grip aşılarında canlı grip virüsü bulunmamaktadır; dolayısıyla gribe neden olamazlar.

İnfluenzaya karşı geliştirilmiş bir aşının Covid-19’a karşı da koruyucu olduğunu söylemek doğru değildir; ancak her iki enfeksiyonun bir arada gözlenebileceği durumlarda hastalık daha ağır seyredebilir. Bu nedenle, risk grubundaki olgulara ve bağışıklık sistemi düşük olan kişilere uygulanması özellikle önerilmektedir.

Risk grupları: sağlık çalışanları, 65 yaş ve üzerindeki bireyler, gebeler, 6 ay-2 yaş arasındaki çocuklar, kronik akciğer ve dolaşım sistemi-kalp hastalığı olanlar, böbrek yetmezliği ve şeker hastalığı gibi kronik hastalığı olanlar, kanser hastaları ve bağışıklık sistemi baskılanmış diğer hastalar. Risk gruplarında yer alan olgular ile sağlık çalışanları için grip aşısı, ülkemizde ücretsiz olarak uygulanmaktadır.

2019-2020 Mevsimsel grip aşısına kadar her yıl trivalan (üçlü) ve tetravalan (dörtlü) aşılar üretilmekteydi. Trivalan aşılar üç tip grip virüsüne karşı korunmak için hazırlanır; bu virüslerin ikisi İnfluenza A (H1N1-H3N2) virüsleri, biri de İnfluenza B virüsüdür. Tetravalan aşılar ise dört virüse karşı koruyucudur; bu aşılar, trivalan aşılara ek olarak bir İnfluenza B virüsü antijeni daha içerirler. 2019-2020 Sezonunda, daha önceki yıllardan farklı olarak, yalnızca tetravalan aşılar üretilmiştir.

Grip aşısının koruyuculuğu

Çocukluk aşılarının çoğunluğu %85-95 oranında etkilidir. Farklılaşan virüslere göre her yıl yeniden hazırlanması gereken grip aşısı ise biraz farklıdır. Dünyadaki ilgili uzmanlar her yıl biraraya gelerek, bir sonraki grip mevsimi aşısının hangi virüs türlerine karşı olması gerektiğine karar verirler. Bunun için yüzden fazla ülkeden yüzün üzerindeki merkez, yıl boyunca grip olgularını gözlemleyerek, örnek virüsleri Dünya Sağlık Örgütü’ne gönderir. Böylece, o sezon yayılması en olası 3-4 virüs türü aşı içeriğine dahil edilir. Yani aşıların etkinliği, seçilen virüs türlerine bağlı olup, yıllara ve yaşa göre de farklılıklar gösterir. Sözgelimi 2017-2018 sezonu için aşı koruyuculuğu, grip virüsünün tür ve alt türlerine göre şöyle gelişmiştir: İnfluenza A’nın alt türlerinden H3N2’ye karşı %25, H1N1’e karşı %65 ve İnfluenza B türlerine karşı %49.

İnfluenza virüsünün neden olduğu gribe göre daha hafif seyreden soğuk algınlığı ise griple karıştırılmamalıdır. Soğuk algınlığına yol açan 200’den fazla virüs olup (en yaygını rinovirüsler), bu virüslere karşı geliştirilmiş bir aşı yoktur. Geçmişe bakıldığında; grip aşısı sayesinde çok daha az ölüm ve hastane tedavisi gerektiren durumla karşılaşılmış ve bu durum rapor edilmiştir.

Kimler grip aşısı olmamalıdır: 6 aydan küçük bebekler, şiddetli yumurta allerjisi olanlar, geçmişte grip aşısı ile şiddetli alerjik reaksiyon öyküsü olanlar, ateşli orta-ağır hastalığı olanlar…

Ülkemizde uygulanan aşılar inaktif, yani canlı olmayan virüslerden oluştuğundan, aşının hastalık yapma riski yoktur. En sık görülen yan etki, aşı yerinde ağrı ve hassasiyettir. Aşı sonrası nadiren, 1-2 gün içinde kendiliğinden geçen hafif nezle türü yakınmalar olabilir. Bu etkiler 24-48 saat içinde kaybolur.

Grip enfeksiyonunun soğuk algınlığından (üst solunum yolu enfeksiyonu) farkı: 200’den fazla virüs soğuk algınlığına neden olur. Grip ise İnfluenza A ve B virüslerinin yol açtığı bir enfeksiyondur. Soğuk algınlığında ateş yoktur ya da hafiftir, gripte ise yüksek ateş vardır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında baş ağrısı bazen vardır, gripte ise şiddetli baş ağrısı hemen her zaman vardır. Soğuk algınlığında hapşırık sıklıkla vardır, gripte ise çok daha az sıklıkta rastlanır. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında hafif öksürük, gripte ise çok daha şiddetli öksürük vardır. Üst solunum yolları enfeksiyonlarında halsizlik hafif iken, gripte çok daha belirgindir ve haftalarca sürebilir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında boğaz ağrısı genellikle vardır, gripte ise boğaz ağrısına çok daha ender rastlanır.

Pmömokok (Zatürre) Aşıları

Başta pnömoni (zatürre) olmak üzere pnömokok enfeksiyonlarından korunmak için, polisakkarit pnömokok aşısı (PPA) ve konjüge pnömokok aşısı (KPA) olmak üzere iki tip pnömokok aşısı geliştirilmiştir. Aşılamada hedef kitle, pnömokok enfeksiyonları için risk grubunda olan bireylerdir. Bunlar bağışıklık sistemi baskılanmış olan olgular, kronik bir hastalığı olanlar, iki yaş altındaki çocuklar ve 65 yaş ve üzerindeki bireylerdir. Bu popülasyonda pnömokok enfeksiyonlarının  ve bunların ölümcül olma sıklığı daha fazladır.

-Polisakkarit aşı (PPSV23, Pneumovax, Pnu immune): 23 Adet pnömokok tipine ait kapsüler polisakkarit antijeni içerir. Bağışıklık yanıtı tümüyle, antikor üretiminin uyarılması yoluyladır; T hücrelerinin uyarılması aracılığıyla bir bağışıklık yanıtı gelişmediği için, kalıcı bir bağışıklık belleği oluşmaz. Aşılamadan sonra 2-3 hafta içinde antikor yanıtı gelişir ve bu yanıt bireysel farklılıklar gösterir. 50 Yaşından büyüklerde aşılamadan 1-2 yıl sonra antikor düzeyinin hızla azaldığı gösterilmiştir. Kalıcı bellek oluşmadığı için, tekrar aşılama gerekir. Tekrar aşılama için, ilk aşılamadan sonra en az 5 yıl geçmelidir. (PPSV: pneumococcal polysaccharide vaccines; polisakkarit pnömokok aşısı, PPA)

Hedef kitle: Herhangi bir kronik hastalığı olanlar (kronik akciğer, kronik böbrek, kalp-damar hastalığı, kronik karaciğer hastalığı, diyabet gibi), alkolizm, sigara kullanımı olan bireyler, bakım evinde kalanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış olan olgular (kanser olguları, doğrudan bağışıklık sistemi ile ilgili hastalığı olanlar, HIV enfeksiyonu, 65 yaş ve üzerindeki sağlıklı bireyler). Ayrıca dalağı alınan ya da tam fonksiyon yapmayan kişiler, tekrarlayan zatürre geçirenler, organ nakli olanlar, bağışıklık baskılayıcı tedavi kullanan olgular, beyin-omurilik sıvı kaçağı olanlar, sağlık çalışanları, bakım evi çalışanları..

Bu aşılar, antikor yanıtının zayıf olduğu 2 yaş altındaki çocukların aşılama programında yer almazlar.

Yan etkiler: En sık yan etkiler aşı yerinde ağrı ve hassasiyet (%60), şişlik/sertlik (%20) ve kızarıklıktır (%16). Bu etkiler birkaç gün sürebilir. Ayrıca orta derecede yan etki olarak ateş ve kas ağrısı gelişebilir.

-Konjuge (eşlenik) pnömokok aşıları (Prevnar): Bu aşıların içeriğinde, pnömokoklara ait antijenik kapsül polisakkaritleri; difteri, Hemofilus İnfluenza gibi bakterilerin proteinleriyle eşlenik halde bulunur. Ülkemizde, toplam 13 serotipten üretilen PCV13 aşısı kullanılmaktadır. Bu aşı, hem T hücre aracılı bağışıklık belleğine, hem de yüksek düzeyde fonksiyonel antikor üretimine neden olarak, uzun süreli bir bağışıklık yanıtı gelişmesini sağlar. Tekrar dozuna gerek yoktur. (PCV: pneumococcal conjugated vaccine; konjuge pnömokok aşısı, KPA)

Her iki aşının da uygulanacağı olgularda, ilkinde konjuge aşı, 8 hafta sonrasında ise polisakkarit aşının uygulanması önerilmektedir. Zatürre aşısının grip aşısıyla aynı zamanda kullanımı, diğer aşının etkinliğini değiştirmez.

Zatürre (pnömokok) aşısı uygulaması gerekli ise; ilk olarak KPA13 uygulanmalıdır. PPA23 ise, KPA13’den en az 8 hafta sonra (65 yaş ve üzeri sağlıklı bireylerde genellikle en az bir yıl sonra) ve son PPA23’den en erken 5 yıl sonra olacak şekilde uygulanır. Yani beş yılda bir tekrarlanır.

Kronik akciğer hastalığı, kronik kalp/damar hastalığı, diyabet dahil metabolik hastalıklar, alkol ve madde bağımlıları, kronik karaciğer hastalıkları, siroz durumlarında PPA23 tek doz uygulanır; tekrarlanmasına gerek yoktur.

65 Yaş ve üzerinde olan ve PPA23 ile aşılanmış sağlıklı bireylerde de tekrar dozuna gerek yoktur.

Altta yatan diğer hastalıkları bulunan olgular ise, hekimlerine danışmalıdırlar, çünkü konu burada ele alınamayacak denli akademik olup, yaşa ve hastalık durumuna göre değişkenlik göstermektedir.

Özet olarak söylemek gerekirse; Covid-19 salgını nedeniyle grip ve zatürre aşıları önem kazanmış olup, 65 yaş ve üzerindeki sağlıklı bireylere ve risk grubundaki hedef kitleye bu aşıların uygulanması gereklidir. PPA23 şu anda piyasada bulunmadığından, zatürre için KPA13 uygulanmalı, bir yıl sonra da 23 valanlı polisakkarit aşısı uygulanmalıdır. Eylül sonu itibariyle de grip aşısı uygulanmalıdır. Zatürre aşıları ise yılın her ayında uygulanabilmektedir.

Bilinmelidir ki bu aşılar Koronavirüsten korunmak için değildir; tehlikeli olabilecek ikincil bir enfeksiyonu önlemek açısından yararlıdırlar ve hastaların ya da riskli olguların bu konuda iyi aydınlatılmaları gerekmektedir.

Aşılarla İlgili Bazı Endişelerin Giderilmesi

Aşılar, bağışıklık yanıtının gelişmesini sağlayan ve antijen olarak adlandırılan maddelerin yanısıra, çok az miktarlarda da aşının üretiminde, güvenli ve etkin olmasında rol alan maddeleri de içerirler; bunlar adjuvan, stabilizatör ve koruyucu maddelerdir. Adjuvan olarak adlandırılan ek maddeler, aşıların etkinliğini artırmak üzere kullanılırlar (genellikle alüminyum hidroksit). Stabilizatörler ise, aşılar uygulanıncaya kadar stabiliteyi korumak üzere flakonlara ilave edilirler (magnezyum klorid). Ayrıca mikrobiyolojik bulaşmayı engellemek üzere koruyucu olarak adlandırılan maddeler de eklenebilmektedir (Thiomersal ile neomisin, kanamisin, eritromisin gibi antibiyotikler).

Koruyucu olarak kullanılan Thiomersal etil civa maddesinin organik bir bileşiği olup, vücutta yarılanma ömrü bir haftadan daha kısadır; ortalama 4-9 günde vücuttan atılmaktadır. Dolayısıyla vücutta birikmesi ve kronik hastalıklara yol açması söz konusu değildir. Vücuttan atılımı güç olan ise metil civa olup, bu madde Thiomersal içeriğinde bulunmamaktadır. Otizm başta olmak üzere bazı kronik hastalıklarla Thiomersal arasındaki ilişkiyi araştıran birçok bilimsel çalışma yapılmış ve herhangi bir ilişki saptanamamıştır.

Deniz ürünleri tüketimi ile alınan civa miktarı çok daha fazladır (midye, kılıç balığı, diğer bazı büyük balıklar). Bazı aşılarda eser miktarda kullanılan Thiomersal, bakteri çoğalmasını engellediği için göz damlaları, kontakt lens solüsyonları ve kozmetik ürünlerde de kullanılmaktadır. Ayrıca tek kullanımlık/dozluk aşılar koruyucu olarak Thiomersal içermemektedir.

Aşılarda bulunan alüminyum miktarı ise bebeklerin anne sütü, hazır mama ve diğer kaynaklardan (gıda,su,…)aldığından çok daha azdır. Aluminyum havada, suda, toprakta, kısacası doğada her yerde bulunmaktadır.

Peki, aşıların içinde maymun, vs… hücresi olduğu iddiaları da nereden çıktı?

Aşı içeriği için hazırlanan zayıflatılmış virüsler, insan ya da hayvan kaynaklı hücre kültürlerinde üretilirler ve daha sonra bu zayıflatılmış virüsler saflaştırılarak hücrelerden ayrıştırılırlar. Sözgelimi bazı aşıların üretimi sırasında maymun kaynaklı hücre serisi kullanılır. Bunlar aşılarda eser miktarlarda bulunabileceğinden, aşı prospektüslerinde bilgilendirme amaçlı olarak hangi hücre ya da besi yerinde üretildikleri de yazılır. Bilimsel bilgiden tamamen habersiz ya da art niyetli bazı kişilerce, bu bilgi çarpıtılmakta, uydurma bilgiler yayılarak halk yanıltılmaktadır. (aşıların içine maymun gibi bazı hayvanların hücrelerini koyuyorlar; biz de giderek onlara benzeyeceğiz !)

Doğal yolla korunalım

Aşı ile önlenebilir bulaşıcı hastalıkların (kızamık, menenjit, çocuk felci,..vd) ne kadar tehlikeli olduğu bir kez daha hatırlanırsa; maalesef doğal bağışıklık her koşulda yeterli olmayabiliyor. Unutmayalım ki aşının bizi koruduğu mikroplar da doğanın bir parçası, ancak çok tehlikeli olabiliyorlar. Aşıların bazılarında zayıflatılmış canlı mikroplar, bazılarında ise mikrobun bazı parçaları vardır. Aşılar bizi hasta etmez; bağışıklık sistemimizi bu hastalık varmış gibi harekete geçirir ve bu hastalığa özgü savunma hücrelerinin/maddelerinin üretilmesini sağlar. Ancak; aşı içeriğindeki herhangi bir maddeye karşı allerjisi olanların dikkatli olması gerekir. Sözgelimi, şiddetli yumurta allerjisi olanlar, bazı aşıları kullanamazlar.

O halde, son söz; özellikle tüm risk grupları, haydi aşıya!

*

Kaynaklar

Afşin Emre Kayıpmaz, Doç.Dr; Bilim Kurulu Üyesi Arşivleri

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK): İnfluenza (Grip) Aşısı Tartışmalarına Açıklık !

İnfluenza (Grip) aşısı (inaktif veya rekombinant): Bilmeniz gerekenler: Vaccine Information Statement distributed by the Immunization Action Coalition

Aşı İçerikleri: TC Sağlık Bakanlığı, Aşı Portalı

Breithaupt A, Jacob SE: Thiomersal and the relevance of patch-test reactions in children. Dermatitis 2008, 19:275-7.

Mitkus RJ,King DB, Hess MA, Forshee RA, Walderhaug MO: Updated aluminum pharmacokinetics following infant exposures through diet and vaccination. Vaccine 2011, 29(51):9538-43.

Bayrak ÇS, Akbalık G, San B: Aşılar, Endişelerimiz (2019), epistemturkiye.org

https://www.who.int/vaccine-safety
https://www.cdc.gov/flu/about/season/vaccine-selection
https://www.medicalnewstoday.com/articles

Taylan M, MD: Pnömokok Aşıları (Pneumococcal Vaccines). Güncel Göğüs Hastalıkları Serisi 2014; 2(1): 98-105.

Grip ve Grip Aşısı; Çocuk Göğüs Hastalıkları, memorial.com.tr

TC Sağlık Bakanlığı Aşı Şeması