Bu defa Atatürk olmadan!..

TANJU BEYAZIT

“Parti önlerinde İstiklâl Marşı okunsun!”
Böyle kutlanacakmış 30 Ağustos!..

Neden?..  Meydanlara çıksanız kim ne diyecek?

Ürkek bir çocuk gibi… Henüz sokağa çıkmayı göze alamayan bir çocuk. Geçen yıl balkonlarda kutlanmıştı, şimdi kapı önüne iniliyor. Aslında ilerleme var! Ne güzel… Gelecek yıl parklarda gruplar halinde, sonraki yıl en yakın Migros önünde, daha sonra Atatürk anıtlarının ufukta görülebileceği kadar uygun mesafede… Plan nefis!

Bir ulusun zafer bayramı öyle ya da böyle yasaklanabilir mi?.. Mesela Amerika 4 Temmuz’u yasaklar mı? Ya da Fransa 14 Temmuz’u yasaklar mı? Şimdiye kadar hiç yasaklandı mı?

Kiminin burnu aktı, kiminin kulağı hasta oldu, deprem oldu, yangın oldu, teröristler geldi gitti”… suya düştü… Su nerede?.. İnek içti… İnek nerde? Dağa kaçtı. Dağ nerede ?.. Yandı bitti kül oldu.

İtibarsızlaştırmak, halkın gözünde değerini düşürmek ve belleklerle oynamak bu. Tarihsel belleklerle.

Belleklerden düşürürseniz zaten kimse bayram mayram demez !

Muhalefet ( en muhalefet ) “kutlayacağız “ diyor. Göreceğiz!

İşin doğrusu, 30 yıl boyunca ulusal bayram kutlanmasın ciddi bir karşı duruş falan olmaz. Andımıza ne oldu ?.. Okunmuyor işte. Danıştay “okunabilir “ dediği halde, okunmuyor . Nereye gitti o karşı çıkışlar, feveran etmeler ?

Bu tür toplumsal ve ulusal simgeleri ( bağımsızlık gibi – bayrak gibi) sahiplenip mücadele edenler sosyalistlerdir. Bir de ilerici döneminde burjuvazidir. “Irmağının akışına ölürüm Türkiyem …” diyenler ulusal simgeleri terk edeli çok oluyor.

Tarihin tekerrür  ettiği fikrine şimdiye kadar hiç sıcak bakmamıştım. Hep şöyle düşünürdüm: Tarih döner, arkasına bakar, eğer tortular kalmışsa bir ara birini gönderir onları da temizletir.

Sosyal ve politik tarih bakışı ile Marx, “bütün tarihsel olaylar ve kişiler hemen hemen iki  kez yinelenir” diyen Hegel’e yanıt vermiş: “ birincisinde trajedi, ikincisinde komedi olarak.”

Bir komedi yaşıyoruz, tarihimizin bir dönemine şaşılası derecede benzerlikleri olan bir süreç.

Evet, hem geçmişe hem de günümüze denk düşen bir zaman dilimi, sarkastik bir süreç.

Görünen o, hayırlı olsun!.. Balkan savaşları yeniden başlayabilir. Sevr yeniden dayatılabilir. Ülke yalnız bırakılmıştır. Kuşatma altındadır. Tehdit Akdeniz’den, Ege’den başını gösteriyor. Suriye – Libya – Doğu Akdeniz – bir de muhtemelen Azarbaycan ( Ermenistan ) cephesi eli kulağındadır.

Bu şartları yaratan, taşları yerinden oynatan gericilik bir süre sonra yine, tarihin sahnesinden tası tarağı toplayıp kaçacaktır. Bu defa Atatürk yoktur haberiniz var değil mi ?

30 Ağustos Zafer Bayramı’mız buruk bir heyecanla kutlu olsun!