Bir resmin evrenine bakış deneyimi: yaşayan beyaz ile yaşayan kara

Her deneyim bizi bir diğeriyle karşılaştırma deneyimidir. Bu deneyim de, bir resmin evrenine bakışın deneyimidir. Bir resmin evrenine bakmak, öncelikle evrenin resmine bakabilmeyi gerektirir. İşte tam burada evrenin seyriyle, resmin seyri arasında bir uyum vardır. Bu uyum varlığın anlamına duyulan ihtiyaçtan çok, anlamın varlığa duyduğu ihtiyacı ortaya çıkarır.

YAŞAR KARA

Bir sanatçının eserinin karşısına geçtiğimizde renklerin, çizgilerin, biçimlerin mükemmelliğine hayranlıkla bakmakla veya tek tek her imgenin anlamını soruşturmakla yetinmeyiz bazen.İnsan etkinliklerinin en büyüleyici sırlarından biri hakkında biraz aydınlanmayı da umarız. “Yaratma anından önceki ana” gitmek isteriz. Çünkü bir sanat eserinin açığa çıkardığı imgeler, gündelik hayatın sürdüğü yaşamın içinden, en sıradan hallerin ve en sık görülen varlıkların değerini orada olumlar.

Dünyayı olduğu gibi bize gösteren resimler değildir; aksine dünyayı olmadığı gibi gösteren bir bakışa zorlayan resimlerdir. Ve sanat yapıtı o sıradan, o herkesin aşina olduğu, o yürüyüp giden insanlar, o eskiyen, boyaları dökük, duvarları yıkık evler; hakikatin kendisini yerleştirdiği bir yer olarak karşımıza çıkar.

görenin görünen, görünenin de gören olduğu an

Her deneyim bizi bir diğeriyle karşılaştırma deneyimidir. Bu deneyim de, bir resmin evrenine bakışın deneyimidir. Bir resmin evrenine bakmak, öncelikle evrenin resmine bakabilmeyi gerektirir. İşte tam burada evrenin seyriyle, resmin seyri arasında bir uyum vardır. Bu uyum varlığın anlamına duyulan ihtiyaçtan çok anlamın varlığa duyduğu ihtiyacı ortaya çıkarır.

Bir ressam, mutlaka görülmek zorunda olanı görendir; “varlık var mıdır?” sorusunun yerine “varlığın anlamı nedir?” diye sorar.

Evren’in (Evren Karayel Gökkaya) resmi bize “işte, hayatın kendisi.” der gibi; ne kadar yalın, ne kadar sağaltılmış ve ne kadar düşünsel olanak varsa onu barındırır içinde. Resmin evreni ise sanatın özünü yansıtır. Ve tam da bu noktada kesişir evrenin resmiyle, resmin evreni. Yani hakikatle…

Gerçek sanat hakikatle eş değerdir; bir düşünme deneyiminden doğar;  imge ve dünya arasında bir köprü kurar. Fakat hakikatin, evrenin resmine yerleşmek için resmin evreninde, zamanın gözlerinin belleği gibi güçlü bir bakışa ihtiyacı vardır. Evren’in resminin özünde yatan güzellik etkide değil, varoluşta saklı. Görünen ama kimsenin görmediği bir yer, bilinen ama kimsenin bilmediği ve dünyada ama dünyada olmayan bir yer.

Bir ressam, mutlaka görülmek zorunda olanı görendir. Resimde fikir sahibi olmak, başka bir şeyde fikir sahibi olmakla aynı şey değildir. Görmek tıpkı yaşamak gibidir; yaşamaksa hayal etmek gibi bir düşüncenin de ötesine geçmektir. Bir resimle ilk karşılaşmamız sadece zaman ve mekândadır. Ama ondan sonra zaman ve mekân ortadan kaybolur, aradaki perde kalkar. Ve görünenle gören yer değiştirir. Yani gören görünen olur, görünen de gören. Çünkü an; var olanların, varoluşunun gerekliliğinin ötesindeki derinliği yakalamaya çalışır ve yakalar.

yaşayan beyaz ile yaşayan kara

Her ressamın bir yöntemi vardır. “Varlık var mıdır?” sorusunun yerine “varlığın anlamı nedir?” diye sorar. Bunu renklerle yapar ressam, gözleriyle yapar. Onun düşündükleri mantığının söyledikleri değil; gözlerinin düşündükleridir. Evren’in resminde bizi karşılayan şey ilk bakışta renklerdir. Ressam renklerin içine; renklerin deneyimlerini, onların ruh hallerini gizler. Renkler ressamın dilidir. Görünen dünyanın içinde görünmeyenin açtığı bir dil. Çünkü renkleri, renkler açar. Ama açığa çıkan şey gerçekçiliktir, aşkın bir gerçekçilik. Bu gerçekçiliğin içinde Evren’in resmi bizi bir yolculuğa çıkarır. Bu yolculuk içsel bir yolculuktur. İçte olanın dışa;  dışta olanın içe eklemlendiği bir yolculuk.

18 Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Evren Karayel Gökkaya.

“Görmeyi öğreniyorum.” demişti Rilke, Rodin’in yanında onun çalışmalarını izlerken. İşte biz de Evren’in resminde görmeyi öğreniriz; onun resmine baktıkça, bakakaldıkça.

Ressam gördüklerini kopya eden değildir. Çünkü şeylerin hepsinin birer hakikati vardır resme özgü. Bu yüzden ressam şeyleri renklerle temsil eder. Renklerle onları bir kukla ustasının iplerle canlandırdığı kukla gibi canlandırır.

Evren’in resminde renkler yaşayan renklerdir: Beyaz yaşayan beyaz; kara yaşayan karadır.

PAYLAŞMAK İÇİN