Bir Komünist Devrimci’nin Trajedisi: Dr. Hikmet Kıvılcımlı

Türkiye’de tarihsel maddecilik denince ilk akla gelen düşün adamı, devrimci örgütçü, Dr. Hikmet Kıvılcımlı bugünlerde 50. Ölüm Yıldönümü’nde anılıyor.

 

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

1902 yılında Priştine’de doğan Kıvılcımlı, kaderinin onu sürüklediği bir sürü olay sonucu 11 Ekim 1971’de Yugoslavya’nın Belgrad kentinde bir askeri hastanede hayata gözlerini kapatır.

69 yıllık ömründe yüzden fazla kitap, broşür dergi, makale yayınlar. Bunların 74 tanesi bugün kitap haline getirilmiş durumda. Bu hafta da Hegel üzerine yazdıkları, Hegel ve Felsefe Notları adı altında Notabene yayınlarından çıktı.

Kıvılcımlı’nın öznelliği, bu topraklara özgü bir tarihsel maddeci yöntem kullanması, diyalektik ve tarihsel materyalizmi doğu toplumları üzerinden analiz etmesidir. Tarih Tezi kitabı bu anlamda önemlidir.

Kıvılcımlı, ilk hapse girdiği 22 yaşından öldüğü 69 yaşına kadar geçen 47 yıllık yaşamının nerdeyse yarısını hapislerde geçirmiştir.  Geri kalan sürede de birçok dergilerde yazdığı gibi kendisi de dergi çıkarmış (Sosyalist), dernek (İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği), yayınevi (Tarihsel Maddecilik Yayınları), parti (Vatan Partisi) kurmuş, Marx’ın Kapital’inin bir bölümünü çevirmiştir.

Bu kadar üretken ve mücadeleci olan Doktor, prostat kanserine yenik düşmüştür. 1971 yılında tedavi için kaçak yollardan yurt dışına çıkmış, bu trajik macerası da Zagrep’te sona ermiştir. Yazının bundan sonraki bölümü Kıvılcımlı’nın yurt dışına kaçışı ve yaşadıkları üzerinedir. Kaynağımız, Ahmet Kale’nin Kıvılcımlı’nın günlük notları ve diğer belgelerden yazdığı Hikmet Kıvılcımlı’nın Kaçış Öyküsü – OA Dosyası adlı kitap, yine Ahmet Kale’nin halen hayatta olan o günün AKEL sorumluları ile Kıbrıs’ta yaptığı görüşmeler ve sözlü tanıklıklar olacak. 

Kıvılcımlı’nın Yurt Dışına Çıkışı

Kıvılcımlı’nın yurt içinde tedavi umutları tükenince, tedavisine yurt dışında devam etmek için ülkeden kaçış planları yapılır. İkna edenlerden ikisi Kıvılcımlı’nın (5.5 ay önce tanıştığı!) Orhan Aksungur ve Ahmet Çamuşoğlu’dur. Ayrıca Kıvılcımlı’nın yıllardır sekreteri gibi yanında olan Fuat Fegan’da bu plandan haberdar hatta planın içindedir. Aksungur taşeronluk işleri yapan bir eski öğretmen, Çamuşoğlu ise onun marangozudur. 

Kıvılcımlı bir deniz motoru satın alır. Doktor, Aksungur ve Çamuşoğlu üçü bu tekne ile Alanya’dan Kıbrıs’a geçerler. Kıbrıs’ta Komünist AKEL partisi aracılığı ile SSCB Komünist Partisi’ne Sovyetler’e gitme isteğini iletirler. Sovyet Komünist Partisi de TKP’ye sorar. TKP kötü referans verince (ajan, partiden atıldı vb) Kıbrıs’tan SSCB’ye ye gitme işi olmaz. (AKEL’in o yıllardaki genel sekreteri TKP’nin genel sekreterliğini yapmış Zeki Baştımar’a bu konuyu daha sonra sorduğunda, Baştımar suçu Laz ismail’e -İsmail Bilen- atacaktır)

Kıbrıs’ta kalıp tedavi edilmesi teklif edildiğinde Doktor inatla başka bir ülke üzerinden SSCB’ye gidebileceğini düşünerek Lübnan’a geçmek ister. Ancak Lübnan onları karasularına sokmayınca Suriye’nin Lazkiye şehrine geçerler. Suriye’de Sovyetler Birliği büyükelçiliğine yine başvuru yapılır ama 1 ay boyunca olumlu cevap alamazlar. Ama onları bu sefer Bulgaristan’a gitmeye ikna ederler.

Ancak Bulgaristan’da da Bulgar Komünist Partisi’nin tavrı da aynı soğukluktadır. Bulgar Komünist Partisi “partiden atıldı” gerekçesi yerine, Kıvılcımlı’nın kendisini TKP’den uzak tutmuş olduğunu, ellerinden bir şey gelmeyeceğini, ama TKP kadrolarının bulunduğu Doğu Almanya’da şanslarını denemelerini söyleyerek onları Doğu Berlin’e gönderirler. Hemen hatırlatalım, Kıvılcımlı prostat kanserinden daha önce 8 operasyon geçirmiştir ve sürekli kanaması vardır.

Doğu Alman Komünist Partisi daha soğuktur. Kıvılcımlı’yı daha ikinci gün bir araba ile Batı Berlin sınırına bırakırlar.

Orhan Aksungur Batı Berlin’den ayrılarak Bulgaristan’a döner. Ceplerindeki parayı üçe bölerek, üçte birini Aksungur’a verirler. Artık Ahmet Çamuşoğlu ve Kıvılcımlı kalmıştır.

Trajedi Başlıyor

Berlin’den Paris’e geçilir. Bundan sonrası tam sefalettir. Paris’te Abidin Dino ve J.P. Sartre’yi telefonla arayan Kıvılcımlı onları evlerinde bulamaz. Para da kalmamıştır. Parkta kalmaya başlarlar.

Akıllarına Fransız Komünist Partisine başvurmak gelir. Fransız Komünist Partisi’nin en yakın şubesine giderler. Ama hizmetliden başka kimse yoktur. Hizmetli onları yakındaki bir kiliseye yönlendirir.

Kıvılcımlı kilisenin aldığı tren biletiyle Belgrad’a geçip oradan Arnavutluk’a gitmek ister. Doktor o kadar emindir ki Arnavutluk’a geçeceğinden, “beni dünyada yüzüstü bırakmayacak tek lider Enver Hocadır” der. Ama Arnavutluk sınırındaki bir onbaşı onları sınırdan geri çevirir. Kıvılcımlı artık kan işemektedir.

Belgrad’a döner. Askeri hastanede tedavisi başlar. Bu arada Fuat Fegan Belgrad’a gelir. Kıvılcımlı oradan Brejnev’e sitem de içeren bir mektup yazar. Yeri belli olmasın diye Fegan’a mektubu Almanya’dan postaya vermesini söyler. Fegan Almanya’ya gidip gelir. Birkaç gün sonra da Kıvılcımlı 11 Ekim 1971’de hayata gözlerini yumar. Cenazesi 10 gün sonra Türkiye’ye getirilir ve Edirnekapı’da bugün yattığı yerde toprağa verilir.

Karanlık Noktalar

Bu trajedide Laz İsmail başta olmak üzere o günlerdeki TKP’nin yaptıkları unutulacak gibi değildir. Ki 1929 TKP tutuklamalarında da Kıvılcımlı işkencelere direndiği halde, Laz İsmail Kıvılcımlı’nın ismini vererek açığa çıkmasını sağlamıştır. Laz İsmail’in hikayesi SSCB, Doğu Almanya ve Bulgaristan Komünist Partilerinin belgeleri açığa çıktığında bir daha yazılacak gibi. Kim bilir kimler satıldı, kimler ispiyonlarla Stalin tarafından ölüme gönderildi, belgeler açıklandığında görebileceğiz.

İşin başka bir karanlık tarafı da Kıvılcımlı’nın kaçışında yer alan üç kişiden ikisinin hiç haber vermeden ortadan kaybolmalarıdır. Fuat Fegan ve Ahmet Çamuşoğlu’nun ölüsü ve dirisi ortalıkta yoktur. Farklı zamanlarda ortadan kaybolmuşlardır. Orhan Aksungur ise ücra bir köyde yaşamını sürdürmekte bu konudaki hiçbir soruya cevap vermemektedir.

Kıvılcımlı’nın mezar taşında, “İnsanım, insancıl olan hiçbir şey bana yabancı kalamaz” yazmaktadır. Ancak en açık insani iş olan olan hasta bir insana yardım konusunda, o günün TKP’si ve SSCB Komünist Partisi başta olmak üzere diğer Komünist Partiler yabancı kalmışlardır.

PAYLAŞMANIZ İÇİN