112. yılında Meksika Devrimi

Yeni bir anayasanın ilan edilmesi, toprağın, petrolün ve madenlerin millileştirilmesi, tarım reformu, halk eğitim yasasında reform, işçilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi, sendikacılığın yaratılması gibi önemli sonuçları olan 20. yüzyılın ilk toplumsal devrimlerinden biridir. Kızılderililer, melezler, beyazlar ve siyahların el ele ulusal bilincine ulaşarak Meksika’yı 20. yüzyıla taşıdıkları büyük bir halk hareketidir.

CEM BAYINDIR

İspanyolların ülkelerinden atılmasını sağlayan ve ulusal bağımsızlığı getiren ilk (1810) devrimin 100. yılı nedeniyle Mayıs 1910’da Meksika’da bir bayram havası esse de Kasım 1876’dan bu yana otuz dört yıldır süren otoriter yönetim ve bu yönetimin başı Porfirio Díaz diktatörlüğüne yönelik hoşnutsuzluğunun gittikçe artmasının bir sonucu olarak 20 Kasım 1910’da başlayan “Meksika Devrimi”, Meksika’nın siyasi ve sosyal yapılarını kökten değiştirecek bir iç savaşa yol açacak silahlı çatışmalar silsilesiydi.

Orta ve Güney Amerika ülkelerindeki tüm devrimlerin hükumet darbeleri, saray isyanlarıyla geldiğini düşünürsek Díaz ülkeyi olağanüstü bir süreklilik ve neredeyse yenilmez bir güçle elinde tutuyordu. General Díaz, ülkede karışıklıkları sona erdirmiş, demiryolları ve maden üretimi büyük hızla gelişmiş, demiryolu şebekesi 600 km’den 25 bin km’ye çıkmış, ülkenin kapıları Alman, İngiliz, Amerikan sermayesine sonuna değin açılmıştı.

Ancak tüm bu gelişmelere karşın emekçi sınıf sömürülüyor, yoksul halk eğitim olanaklarından yararlanamıyor, köylüler kendi ülkesinin yönetimini izlemekle yetiniyor, yerli halkın ve melezlerin toprakları büyük toprak sahiplerine geçiriliyor, yabancı şirketlere verilen ayrıcalıklar orta sınıfı rahatsız ediyor, ülkenin zenginliklerinden ayrıcalıklı küçük bir grup yararlanıyordu.

Meksikalılar, devrim öncesi dingin bir yaşam sürüyor, kentliler yaşantısında Batılı ülkeleri örnek alıyor, Berlin ya da Paris burjuvazisini aratmayan bir burjuvazi yaşamı kentlerde boy gösteriyordu.

Porfirio Díaz ülkenin düzenini “kent polisi” ve doğrudan doğruya büyük toprak sahiplerine bağlı olan “kır polisleri”yle gerçekleştiriyor, onlar da yetmezse Amerikan ordusunu yardıma çağırarak kamu düzenini sağlıyordu.

Meksika Devrimi, ülkeyi otuz yılı aşkın bir süredir yöneten diktatör General Porfirio Díaz’ın yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesine karşı çıkan Francisco Ignacio Madero González liderliğindeki ayaklanmayla başlayacaktı.

Meksika Devrimi’nin Ana Nedenleri

Devrimin en temel nedeni toplumsal eşitsizliğin yoğunlaşmasıydı. Belirttiğimiz gibi, Díaz yönetimi (Porfiriato) sırasında ülke önemli bir ekonomik büyüme yaşıyor, bununla birlikte, servet birkaç ulusal elde ve yabancı şirketlerde bulunuyordu.

Ülkede siyasal özgürlük yoktu. Halk, eyalet ya da federal yetkiler içerisinde bir temsilci seçemezdi. Bunlar, önceleri yeniden seçilmeye karşı olmasına karşın 30 yılı aşkın bir süredir iktidarda kalmayı tercih eden Porfirio Díaz tarafından dayatılmıştı.

Köylülerin topraklarının mülksüzleştirilmesi de önemli bir nedendi. Çünkü Díaz, meydanı büyük toprak ağalarına bırakarak onların, küçük çiftçilerin kırk milyon hektar toprağını ele geçirmelerini sağlamıştı. Ülkede iki milyon hektar arazisi olan zengin bile vardı. Yabancı şirketlerin yerli halka, köylülere ya da topraklarında çalışacak parası olmayan ve mülksüzleştirilen çok yoksul insanın ekemediği boş arazileri devralmalarını kolaylaştıran birtakım yasalar çıkarıldı. Kısaca Meksikalıların çoğu açlıktan ölürken büyük çiftlikler küçük bir azınlığın elindeydi.

Tüm bunlar olurken Díaz ve onun danışmanları (cientifico’ları) karayolu, demiryolu, liman yapımı alanında büyük altyapı girişimlerini sonuçlandırıyor, ülkeyi küçüklü büyüklü elektrik santralleriyle donatıyor, özellikle de tekstil alanında sanayileşme başlatılarak, madencilik girişimlerini yoğunlaştırıyorlardı. Tüm bunlar ülkenin tarımsal yapısıyla, halkın yoksulluğuyla çelişmekteydi. Yönetici kesim çoktan yükünü tutmuştu. Küçük memur kadroları olabildiğince şişiriliyordu. Yabancı girişimcilerin ülkede cirit atmalarını aslında Díaz ve danışmanları kolaylaştırıyorlar ve bundan pay aldıkları dedikoduları her yerde konuşuluyordu.

Ülkede genel olarak eğitimin kalitesi öteden beri düşüktü. Nüfusun yüzde sekseni okuma yazma bilmiyordu. Okullar ve eğitim kimilerine göre bile bile yozlaştırılıyordu.

İfade özgürlüğü yoktu. Basının hükümet aleyhine her türlü görüş bildirmesi yasaklandı ve tüm sektörler için grev yasaklanmıştı.

İşçiler ve köylüler de emek korumasından yoksundu ve aşırı sömürüye uğruyorlardı. İşçilerin çoğu, 75 sentlik çok düşük ücretler karşılığında 12 saatten çok çalışmaya boyun eğmek zorunda kalmıştı. Çalışma koşulları korkunçtu, ancak işçiler ve köylüler memnuniyetsizliklerini ifade etmeye çalıştıklarında Cananea (1906) ve Río Blanco (1907) grevleri sırasındaki gibi acımasızca öldürülüyorlardı.

Devrimin Başlaması

Ülkede bir seçim zamanı daha gelmişti. Díaz her zamanki gibi seçim oyunlarına başvurdu. Gerçekte otuz yıldır seçim bir aldatmacaydı ve Díaz bu biçimde koltuğunda kalmayı başarıyordu. İşte 1910 seçimleri gelip çatınca Francisco Ignacio Madero, Díaz’a karşı aday olduğunu açıkladı.   

1873 doğumlu Madero, büyük bir toprak sahibinin oğluydu. Ailesi demir madenciliği işini büyütmüştü. Fransız ve İngiltere’de eğitim görmüş olan Madero’nun demokrasiye çok içten bir bağlılığı vardı. En büyük kızgınlığı seçimlerin adil olmamasıydı. Ancak seçim sürecinde Madero bu koşullarda Díaz ve ekibinin yenilmeyeceğini anladı. Çünkü sistem ve seçimler temelden hileli ve bozuktu. Gerçek bir demokrasi için tek yol “zor” kullanmaktı.

 

Bu koşullarda Madero, Birleşik Amerika’dan ülkesine döndü, çalışmalara koyuldu, yandaşları arasında ünlü haydut guerrillero Pancho Villa da vardı. 7 Ekim 1910 yılında Madero seçimlerin serbest olmasının gerektiğini belirten bir seçim bildirgesi yayımladı. Bildirgede bu amacın gerçekleşmesi için General Porfirio Díaz rejiminin ortadan kaldırılması yer alıyor ve Meksika halkının silaha sarılması için açık bir çağrı yapılıyordu.  

Meksika Devrimi’nin Gelişimi

Silahlı devrim 20 Kasım 1910 günü Chihuahua’nın Puebla kentinde patlak verdi. 20 Kasım 1910’da Pascual Orozco (Chihuahua eyaletinin düzensiz birliklerinin komutanı), Francisco Pancho Villa (Kuzey Meksika’daki köylülerin lideri) ve halk kahramanı Emiliano Zapata tarafından desteklenen Meksika Devrimi başladı. Aslında, bu liderler, Díaz’a karşı birlikte savaşsalar da her biri temsil ettikleri kesimlerin istekleri peşinde oldukları için gerçek anlamda müttefik sayılmazlardı.

Çatışmaların ardından 25 Mayıs 1911’de Porfirio Díaz, Francisco I. Madero ile bir anlaşma imzaladıktan sonra cumhurbaşkanlığından istifa etti. 7 Haziran 1991’de Madero, Mexico kentine girdiğinde o sıralar 82 yaşındaki Porfirio Díaz bir gemiye binerek Avrupa’ya doğru yol alıyordu.

6 Kasım 1911’de Madero seçimleri kazanarak başkanlığa seçildi. Madero, başkan ve yardımcısının ikinci kez seçilmelerini yasaklayan ve halkın demokrasiye doğrudan katılımını sağlayan 27 Kasım kararnamesini imzalayarak demokrasiye inancını göstermiş oldu. Ancak bu değişiklikler ülkenin genel durumunu iyileştirmeye ve Meksika halkının gereksinimlerini karşılamaya yetmedi. Üstelik Madero kararsız ve yumuşak davranışları nedeniyle muhaliflerin tüm engellemelerine demokratik ölçütlerle karşı çıksa da bu ona zarar veriyor ve düşmanlarının sayısı gün gittikçe artıyordu.  

Ayala planı

Francisco Madero’nun, Meksika’nın ünlü halk kahramanı Emiliano Zapata’nın köylülere sunmak istediği 28 Kasım 1911 tarihli “Toprak ve Özgürlük” tasarısı (Ayala Planı) karşısında bunun haklı bir istek olduğunu ancak yasayla çıkmasını gerektiğini söylemesi o günkü ortamda olumsuz bir durum yarattı.

Ayala Planı özünde Madero’nun birliklerini terhis etmesini istediği güney birliklerinin lideri Emiliano Zapata tarafından imzalanmış siyasal bir bildiriydi. Madero’yla öteden arası olmayan Zapata’nın bu önerisi iki lider arasında daha büyük anlaşmazlıklara yol açtı.

Sonunda Emiliano Zapata liderliğindeki gruplar Madero’ya karşı ayaklandı. Zapata, 28 Kasım 1911’de, köylülerin işledikleri toprakların mülkiyetini geri almak için silahlı bir çatışma çağrısında bulunduğu “Plan de Ayala”yı imzaladı. O dönemde “Toprak onu işleyenlerindir” sloganı herkesçe bilinen bir söylem oldu. “Kuzey Meksika’da da General Pascual Orozco ve ordusu da, yapılan reformlardan memnun kalmadıkları için Madero hükümetine karşı ayaklandılar ve emirlere karşı geldiler.

Trajik On

Madero hükümetini devirmeye yönelik, 9-19 Şubat 1913 tarihleri ​​arasında toprak ağalarının ve çıkar gruplarının da etkisiyle General Manuel Mondragón, Bernardo Reyes ve onların emrindeki askerlerce düzenlenen ve yönetilen askeri darbeye denilen “Trajik On” sırasında ulusal sarayın savunmasından sorumlu General Lauro Villar yaralandı, Madero onun yerine Victoriano Huerta’yı atasa da ayaklanma büyüdü.

Bu olaylar sırasında Huerta, Amerika Birleşik Devletleri büyükelçisi Henry Lane Wilson ile, muhalefet güçlerinin Madero’ya karşı birleşerek Huerta’nın emriyle onu cumhurbaşkanlığı görevinden uzaklaştırdığını kabul eden bir anlaşma imzalamıştı. Sonunda bu olay, 22 Şubat 1913’te ve 22 Şubat günü Balkan Francisco Madero’nun kurşuna dizilmesi ve Başkan Yardımcısı José Mariano Pino Suárez’in de tutuklanmasıyla son buldu. Huerta, Sonora valisi José María Maytorena ve Coahuila valisi Venustiano Carranza dışında önemli toprak sahiplerinin, çok sayıda toplum liderinin, din adamlarının ve ordunun desteğini aldı.

Üç Baş Oyuncu

Huerta’nın, Temmuz 1914’te devrilmesinin ardından kazananlar arasında kanlı bir iç savaş çıktı. liderler Venustiano Carranza, Francisco Pancho Villa ve Emiliano Zapata arasındaki anlaşmazlık sonunda Carranza ve yakın adamı Álvaro Obregon bir yana, Villa ve köylülerin lideri Emiliano Zapata bir yana ayrıldılar. Obregón komutasındaki ordu kuzeyde Villa’yı yendi, Villa ve Zapata gerilla savaşına geri döndüler. Zapata ve Pancho Villa tehdit olmayı sürdürseler de Carranza artık siyasal ve askeri alanda gücü ele geçirmişti.

Carranza, Meksikalıların içinden geçmekte olduğu toplumsal sürecin ardından, Villa ve Zapata’nın hareketlerini kontrol altına alarak bir kurucu kongre topladı ve 1917 Anayasası 5 Şubat’ta ilan edildi.

Devrim Kasırgası

Başkan Huerta yaptığı yeni anayasayla, işçi haklarının tanınması, sekiz saatlik çalışma süresi, asgari ücret, tarım reformu, toprakları kamulaştırma hakkı ve kilisenin siyasal iktidardan ayrılması gibi önemli işlere imza atsa da bugün bile Meksikalılarca sevilmez ve “El Chacal” (Çakal), “El Usurpador” (Gaspçı) gibi sıfatlarla anılır.

Venustiano Carranza ise, Mayıs 1920’de Vera Cruz’a yaptığı bir gezi sırasında suikasta kurban gitti. Ölümü ve ardından gelen seçimlerden sonra, Álvaro Obregón Meksika cumhurbaşkanı seçildi. Meksika Devrimi’nin o zamana değin süren silahlı çatışmaları böylelikle neredeyse tümüyle sona ermişti.  

Bu süreçte Meksika Devrimi’nin önemli kişilikleri olan köylü liderleri Emiliano Zapata 8 Nisan 1919’da Francisco Pancho Villa ise 20 Temmuz 1923’te pusuya düşürülerek öldürüldüler.

Meksika Devrimi’nin Sonuçları

Meksika Devrimi, Porfirio Díaz’ın istifası, 1917’de yeni bir anayasanın ilan edilmesi, toprağın ve toprak altının millileştirilmesi, tarım reformu, halk eğitim yasasında reform, petrolün millileştirmesi, işçilerin çalışma durumlarının iyileştirilmesi, sendikacılığın yaratılması gibi önemli sonuçları olan 20. yüzyılın ilk toplumsal devrimlerinden biridir ve kanlı sonuçlara yol açsa da; kızılderililer, melezler, beyazlar, siyahların el ele Meksikalılık bilincine ulaşarak Meksika’yı 20. yüzyıla taşıdıkları büyük bir halk hareketidir.