Hint-Pasifik Bölgesinde Jeopolitik Dönüşümler: AUKUS Paktı

Washington artık, donanma gücüyle Malakka Boğazı’ndan Kızıldeniz, Umman Denizi ve Doğu Afrika kıyılarına kadar olan deniz alanında Çin’i sınırlamaya hazır olduğunu ilân etmekteydi. Bu yöndeki uygulamaların bir sonraki adımı da, 20 yılda 2 trilyon $’dan fazla harcama yaptığı Afganistan topraklarını terk etmek oldu

 

ERSİN DEDEKOCA

Geçtiğimiz hafta (15 Eylül) ABD, Avustralya’ya nükleer denizaltılar satmayı vesile ederek, Çin ile rekabetinde yeni bir adım attı; Birleşik Krallık ve Avustralya ile bir güvenlik ittifakı (AUKUS paktı) oluşturduğunu ve bu anlaşmanın Rusya ve Çin’den gelen tehditlere ABD’nin yoğunlaşması için olduğunu ilân etti.[i]

Avustralya’yı kendisine “ağırlık merkezi” yapan ABD ve İngiltere, hatırlanacağı gibi 1943 yılının ikinci yarısında, Pasifik’teki Japon ilerleyişini durdurup savaşın yönünü tersine çevirmişti. Yaklaşık 70 yıl sonra ABD ve İngiltere bir kez daha 2050 yılını hedefleyen “stratejik ortaklıkları için Avustralya’yı merkez yapan” kararını açıklamış oldu. Bu kez de hedef ise, “Çin yayılmacılığının” önüne geçmek (!) olarak belirtilmektedir.

Biden AUKUS anlaşması tarafları Avustralya Başbakanı Scott Morrison ve İngiltere başbakanı Boris Johnson ile çevrimiçi toplantıda.

ABD’nin, İngiltere ile birlikte Avustralya için sekiz nükleer denizaltı inşa edileceğini ilân etmesi, hem Pekin’de, hem de 2016 yılında Canberra yönetimi ile Attack sınıfı 12 konvansiyonel dizel-elektrikli denizaltı için anlaşma imzalamış olan Paris’te deprem etkisi yarattı.

AUKUS ile eş zamanlı olarak Avrupa Birliği (AB)’de, “pasif bir Hint – Pasifik politikası takınmadığını” göstermek istercesine “kapsamlı bir rapor” yayınlamış, ancak ciddi bir etki yaratamamıştır. Bu analizde, AUKUS’un ne anlama geldiğinden, Avustralya-Fransa gerginliğinden, Fransa’nın neden AUKUS’un dışında kaldığından, Çin’in tepkilerinden ve AB’nin muhtemel kararlarından bahsedilmektedir.[ii]

Bu arada Avustralya, Fransa’dan satın almak üzere 2016 yılında anlaştığı ve ilkinin 2027’de teslim edileceği 43 milyar Amerikan Doları ($) tutarındaki denizaltıları kapsayan anlaşmayı feshederek, “nükleer başlıklı en az sekiz denizaltı almak istediğini” ve bunu da AUKUS Paktı’nı imzaladığı İngiltere ve ABD’den sağlayacağını duyurmuştur.[iii]

New York’ta bir araya gelen AB Dışişleri Bakanları, İngiltere-ABD-Avustralya arasındaki AUKUS Paktı’na tepki gösteren Fransa’ya destek verdi. AB Konseyi Başkanı Charles Michel, ABD’yi vefasızlıkla suçlayarak “Avustralya, İngiltere ve ABD’nin attığı bu adımı anlamakta zorlanıyorum” dedi.[iv]

YAKIN DÖNEM ABD’NİN ASYA-PASİFİK YAKLAŞIMLARINA KISA BAKIŞ

15 Eylül’de Washington tarafından açıklanan AUKUS Paktı aslında, konuyla yakından ilgilenenler için sürpriz olmadı. SSCB’ni Soğuk Savaş sonucu devre dışı bıraktığının kesinleşmesi sonrası, daha 1990’ın Nisan ayında Pentagon’dan ABD Kongresi’ne gönderilen “A Strategic Framework for the Asian Pacific Rim: Looking Toward the 21st Century” başlıklı raporda, Washington’ın 21. yüzyıldaki hedefinin Batı Pasifik bölgesi olması gerektiğine işaret edilmekteydi.[v]

2007 yılında Çin’in savunma harcamalarını kayda değer miktarda artırması; 2008’de küresel ekonomik krizle birlikte Pekin’in, ABD ile ekonomik ilişkilerinde dengeyi bozacak avantajlar elde etmesi ve 2010’da ise dünyada “ekonomik büyüklük” olarak ikinci sıraya yükselmesi, Washington’da “tehdit” algısı yarattı. Bu gelişme üzerine dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un 2011/Ekim’inde Foreign Policy Dergisinde yayınlanan makalesinde, ABD’nin bu konudaki “yol haritası” belli olmuştu. Clinton, “gelecek 10 yılda dünyanın kaderinin Asya-Pasifik bölgesinde şekilleneceğini” ifade ederken, Çin’in bölgede artan etkinliğini kırmak için gereken diplomatik, ekonomik ve askeri yatırımlara hazır olduklarını duyurmuştu.[vi]

Başkan Barack Obama’da aynı ay yapılan Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Zirvesi’nde sekiz bölge ülkesi ile serbest ticaret anlaşması imzaladıklarını ve 2 bin 500 ABD askerinin Avustralya’ya gönderileceğini açıkladı. Böylece ABD, “Hint Okyanusu ve Batı Pasifik’e güç kaydırma” operasyonlarının hazırlığına başlamıştı. Bir diğer anlatımla artık kaynaklar Hint Okyanusu’nda konuşlanacak “Anglo-Sakson donanmasının” oluşturulması için harcanmaktaydı.

30 Mayıs 2018’de ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, ABD donanmasına bağlı “Birleşik Devletler Pasifik Komutanlığı” adının “Birleşik Devletler Hint-Pasifik Komutanlığı” olarak değiştirildiğini açıkladı. Bu açıklama ile Washington artık, donanma gücüyle Malakka Boğazı’ndan Kızıldeniz, Umman Denizi ve Doğu Afrika kıyılarına kadar olan deniz alanında Çin’i sınırlamaya hazır olduğunu ilân etmekteydi. Bu yöndeki uygulamaların bir sonraki adımı da, 20 yılda 2 trilyon $’dan fazla harcama yaptığı Afganistan topraklarını terk etmek oldu.

Bu gelişmelerde İngiltere de, İskoçya’daki Rosyth tersanelerinde yeni nesil uçak gemisi HMS Queen Elizabeth donanmaya katmak, kardeşi HMS Prince of Wales ise kızaktan denize indirmekle, Hint Okyanusu’nda yerini almaktaydı.

Tüm bu gelişmelerin ardından ulaşılan AUKUS Paktı, Avrupa ülkeleri kabul etsin veya etmesin, Çin’i çevreleyen ve Çin’i dâhil etme çabalarını sona erdiren işaretler ve önlemler içermektedir.[vii]

AUKUS İÇİN TARAFLARIN AÇIKLAMALARI

AUKUS Paktı için Avusturalya, Fransız denizaltılarına ait teknolojinin Amerikan denizaltıları kadar gelişmiş olmamasını gösterdi. Buna karşılık Fransa ise, bu anlaşmayı Kıta Avrupası’nı Asya-Pasifik’ten dışlama hamlesi olarak gördüğünü açıkladı. Bu arada Fransa, Avustralya, İngiltere ve ABD’deki büyükelçilerini geri çağırdı.

Fransa’nın bu kadar büyük bir tepki vermesinin bir nedeni de, Avustralya’yla yaptığı denizaltı anlaşmasının, zor durumdaki savunma sanayini kurtaracak olmasıydı. Aslında AUKUS’un, “küresel güç dengelerinde bir kırılma” yarattığı çok açık durmaktadır. Yazımızın başında belirttiğimiz gibi, Biden’in bu hamlesi Çin’e karşı bir koalisyon amacı taşımaktadır. Saniyen görünen ikinci bir husus da, ABD’nin, “Çin’e karşı koalisyonda yeterince kararlı bulmadığı AB’den vazgeçmek” üzere olduğu gerçeğidir.[viii]

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian; ABD, İngiltere ve Avustralya’nın savunma anlaşmasına “büyük sorumsuzluk” sıfatıyla tepki gösterdi. Keza Çin’in Washington Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada da şu ifadeler yer aldı:

“Üçüncü ülkelerin çıkarlarını hedef alan dışlayıcı bloklar kurulmamalı. Üç ülke özellikle de, Soğuk Savaş dönemi düşünce şeklinden ve ideolojisinden kurtulmalı.”[ix]

Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian: Soğuk Savaş politikalarından vazgeçin.

AUKUS anlaşması üzerine Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Avustralya’nın 50 milyar Euro’yu[3] aşan bir denizaltı anlaşmasını yırtıp, bunun yerine ABD’den nükleer enerjili denizaltılar satın alma hareketini “sırtından bıçaklanma” olarak tanımlamıştır.[x]

ANLAŞMANIN AVUSTRALYA YÖNÜNDEN KISA DEĞERLENDİRİLMESİ

AUKUS Paktı konusunda Avustralya’da yapılan anketlerin “sağduyuyu” temsil ettiği, böylesine hızlı ve ilişkileri zedeleyebilecek kararlara ihtiyatla yaklaştığı görülmektedir. Şöyle ki, anılan anlaşmanın Çin-Avustralya ilişkilerinde “olumsuz tetikleme” yapacağını, keza Fransa ve AB ile ticari ilişkileri tehlikeye sokacağını düşünenlerin oranı sırasıyla yüzde 55 ve 48 gibi, “küçümsenmeyecek sayılarda” çıkmıştır.[xi]

Yakın zamana kadar Avustralya’ya baktığımızda, ABD ile Çin arasındaki yarışta “dengeli çizgide” yürümeye çalışan bir ülke izlenmekteydi. Avustralya’nın Çin ile çok “kapsamlı iktisadi ilişkileri” bulunmaktaydı. Hatta Çin’in zengin sınıfı Avustralya’da o kadar çok gayrimenkul satın alıyordu ki, hükümet endişeye kapılarak “mülk edinmelerine sınırlar” getirmişti. Avustralyalılar böyle bir karar vererek, Çin ile dengeli bir ilişki yürütmelerinin mümkün olmadığını, ilişkilerinde” güvenlik sorununun çok baskın konuma” geçmesi dolayısıyla iktisadi konuları daha alt sıraya koymaları gerektiğini benimsemiş izlenimi vermektedirler.

AUKUS İLE EŞZAMANLI KARŞI GELİŞMELER

ABD ve AB kendi aralarında çekişirken, Çin’in Asya’da saflarını pekiştirdiğini izlemekteyiz. Bu bağlamda geçtiğimiz hafta içinde “Asya Pasifik ve Avrasya’daki iki gelişme” oldukça anlamlı ve dikkat çekiciydi:

  • Trans Pasifik Ticaret Anlaşması (TPTPP)

Gelişmelerin ilki Çin’in, Obama’nın başlatıp Trump’ın çıktığı TPP +11 (CPTPP)’ya girmek için başvurmasıydı. Söz konusu anlaşma, Şili’de, 11 Asya Pasifik ülkesi, bir zamanlar Amerika’nın liderliğinde görüşmelerine başlanan TPP (Trans Pacific Partnership) anlaşmasının, Tramp’’ın istememesi üzerine,  Amerikasız yeni haliyle Mart 2018’de imzalanmıştı. CPTPP (Comprehensive and Progressive Trans Pacific Partnership) olarak adlandırılan bu anlaşma, TPP’nin etkisiz hale gelmesinden sonra Japonya ve Avustralya gibi bölge ülkelerinin önderliğinde kurulmuştu ve hâlâ başlangıcındaki “Çin’i bölgede yalıtmak” fikrini korumaktaydı.

Çin’in bu yapıyı çökertmek yerine dâhil olmaya karar vermesi, bölgedeki Anglo-Amerikan koalisyonu bir adım daha yalnızlaştırmak anlamına geldiği açıktır.  ABD, Çin’in üyelik başvurusuna doğrudan yorum yapmadı, Ancak, Çin’in bağımsızlığını kabul etmediği Tayvan’ı da üyelik başvurusu yapmaya teşvik ederek, Çin’in rahatını bir şekilde bozmuş oldu.

  • İran’in Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)’ye Tam Üye Olması

Asya-Pasifik’te bu köşe kapmaca devam ederken ŞİÖ, 15 yıldır “gözlemci” olan İran’ı “tam üyeliğe” kabul etti.

Türkiye’nin “diyalog ortağı” olarak yer aldığı ŞİÖ, ilk olarak Şangay Beşlisi adıyla 1996’da Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan temsilcilerinin Çin’in Şangay kentinde bir araya gelerek, “Sınır Bölgelerinde Askeri Güvenin Derinleştirilmesi Anlaşması”nı imzalamasıyla kurulmuştu.

2001’de Özbekistan’ın da katılımıyla üye sayısı 6’ya çıkan Şangay Beşlisi‘nin adı Şangay İşbirliği Örgütü olarak değiştirilerek, Özbekistan, Pakistan ve Hindistan da, daha sonra tam üye olarak örgüte kabul edildi. Afganistan, Moğolistan ve Belarus ise ŞİÖ’de gözlemci üyeler olarak yer alıyor.

ŞİÖ için İran, ilk başta Afganistan’a karşı bir önlemken, İran tarafının vurgusu “Çin’in Kuşak-Yol”u olmuştu. İran, yakın zamanda Çin’e 50 yıllık petrol arzı sözüyle de gündeme gelmiştir.[xii] Yakında İran’ı, Çin’in Doğu Akdeniz’deki güç dengelerine “Yeşil Kuşak ve Yol Girişimi” yoluyla dâhil olma hamlesi içinde olacağının sıklıkla görüleceği konuşulmaktadır.

SONUÇ YERİNE

ABD’nin 2010’lu yıllarda başlayan Hint Denizi ve Asya-Pasifik ilgisi,  sonunda 15 gün önce açıklanan AUKUS Paktı ile sonuçlanmıştır. Bir başka ifadeyle, ABD, İngiltere ve Avustralya arasında yeni bir “Hint-Pasifik işbirliği” doğmuştur. Söz konusu Pakt ile ilgili olarak uzmanlar, AUKUS’un, üç ülke arasında 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana imzalanan muhtemelen “en önemli güvenlik anlaşması” olduğu yorumunu yapmaktadırlar.

Keza, üç ülke arasında oluşturulan söz konusu işbirliği, Japonya, G.Kore ve Hindistan gibi diğer önemli ortakları içerecek daha büyük boyuta yükselmesi olasılığını da içermektedir. Diğer yandan Hindistan, Filipinler ve Vietnam gibi Çin Halk Cumhuriyeti ile sorunları olan ülkelerin, bu yeni oluşumla birlikte geliştirecekleri politikaların da, “bölgede tansiyonu yükseltebilecek” yeni unsurlar olabileceğini gözden ırak tutmamak gerekir. Bu bağlamda farkında olmamız gereken bir diğer gerçek de Avustralya’nın, Çin’in yarattığı olası tehdide karşı imzaladığı bu anlaşma, Fransa gibi uzun vadeli dostluklara gölge düşürmüşe benzemesidir. 1,5 milyon Fransız vatandaşının yaşadığı Hint Pasifiği bölgesini stratejik ve ekonomik açıdan önemli bir bölge olarak değerlendiren Fransa için, Avustralya’yla yapılan işbirliği de büyük önem taşımaktadır.

Bu arada ABD’nin çok sayıda ülke ve silah sistemini entegre etmeyi planladığı bu “çevreleme stratejisine” karşı Çin’in, kendi kaynakları ve sınırlı Rus hava ve donanma desteği ile ne ölçüde rekabeti sürdürebileceği sorusu da bu arada zihinleri meşgul etmektedir. Diğer yandan, Çin’in kendi “karbon kredisini” düşürmek için Kuşak ve Yol’da kömür üretimini durdurması, Çin’e önemli bir kömür sağlayıcı olan Avustralya’yı Çin’e, ama görünen o ki Çin’i de Avustralya’ya bağımlı yapmış durumdadır.

Sözün kısası, 2030-2050 dönemi, dünyanın merkezini Hint-Pasifik bölgesi haline getirecek bir süreç olmaya doğru yol almaktadır. “Küresel jeopolitik yarışta” perdesi aralanan bu yeni oyunda AUKUS İttifakı’nın rolü ve el değiştiren denizaltı ihalesi, yakın gelecekte tarihçiler tarafından çok farklı bir boyutta değerlendirilecektir.

                                    

[i] “U.S., Australia and UK unveil new security partnership as China expands its military and influence”, CNBC, 15.09.2021, https://www.cnbc.com/2021/09/15/us-uk-australia-unveil-new-security-partnership-as-china-expands-military.html

[ii] “EU unveils Indo-Pacific strategy in response to US-led pact”, DW, 16.09.2021, https://www.dw.com/en/eu-unveils-indo-pacific-strategy-in-response-to-us-led-pact/a-59203426; “JOINT COMMUNICATION TO THE EUROPEAN PARLIAMENT AND THE COUNCIL The EU strategy for cooperation in the Indo-Pacific”, EU, 16.09.2021, https://ec.europa.eu/info/sites/default/files/jointcommunication_indo_pacific_en.pdf

[iii] “Australia: Strategic shifts led it to acquire nuclear subs”, AP, 16.09.2021, https://apnews.com/article/joe-biden-business-france-europe-united-states-96f95120345a56d950961b41a74d9355

[iv] Michelle Nichols, “EU backs France in submarine dispute, asking: Is America back?”, Reuters, 21.09.2021,. https://www.reuters.com/world/europe/eu-foreign-ministers-discuss-submarine-dispute-monday-2021-09-20/

[v] “A Strategic Framework for the Asian Pacific Rim: Looking Toward the 21st Century”, 19.04.1990, https://worldjpn.grips.ac.jp/documents/texts/JPUS/19900419.O1E.html

[vi] Hillary Clinton, “America’s Pacific Century”, Foreign Policy, 11.10.2011, https://foreignpolicy.com/2011/10/11/americas-pacific-century/

[vii] Geoff Kitney, “Australia and the Cost of Texting Europe”, Carnegie Europe, 28.09.2021, https://carnegieeurope.eu/strategiceurope/85437

[viii] “What the U.S.-British-Australian Security Pact Means for Europe”, Carnegie Europe, 21.09.2021, https://carnegieeurope.eu/strategiceurope/85392

[ix] “AUKUS Paktı: Çin; ABD, İngiltere ve Avustralya’nın savunma anlaşmasına ‘Büyük sorumsuzluk’ diyerek tepki gösterdi”, BBC News, 16.09.2021, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58579603; “China warns US-UK-Australia pact could ‘hurt their own interests’”, The Guardian, 16.09.2021, https://www.theguardian.com/world/2021/sep/16/cold-war-mentality-china-criticises-aukus-us-uk-australia-submarine-pact

[x] “Aukus: French minister condemns US and Australia ‘lies’ over security pact”, BBC News, 19.09.2021, https://www.bbc.com/news/world-europe-58610234

[xi] “Essential poll: majority of Australians back Aukus submarine pact, but fear it will inflame tensions with China”, The Guardian, 27.09.2021, https://www.theguardian.com/australia-news/2021/sep/28/essential-poll-majority-of-australians-back-aukus-submarine-pact-but-fear-it-will-inflame-tensions-with-china

[xii] “ran, China to ink deal on ‘Belt and Road’ Project”,Anadolu Ajansı, 27.03.2021, https://www.aa.com.tr/en/energy/energy-diplomacy/iran-china-to-ink-deal-on-belt-and-road-project/32267

 

PAYLAŞMANIZ İÇİN