Emperyalizm böler, Sosyalizm birleştirir!

İnsanların halkını ve yurdunu sevmesi doğaldır, doğal olmayan başka halklardan nefret etmesidir. Şoven milliyetçiliği besleyen, kışkırtan emperyalizmdir. Şoven milliyetçi akımların hemen hepsinin arkasında emperyalizm vardır. Faşist Taşnaklardan yola çıkarak Ermenilerden nefret etmek, tam da Emperyalizmin en ufak bir çelişkiden bile yararlanıp, binbir dümen çevirerek yaratmak istediği bir duygu durumudur.

MAHMUT AYAZ

Batıda Yunanistan’la gerginlik, Doğuda Ermenistan-Azerbaycan çatışması vesilesiyle gerici şoven duygular yine coşturulmuş, Yunan ve Ermeni düşmanlığı ekranlardan üstümüze kusulmaya başlanmıştır. Yunanistan ve Ermenistan hakim sınıfları ve şovenistleri de Türk düşmanlığını körükleyerek üstlerine düşeni yapaktadırlar. Emperyalizmin güdümündeki dinci ve milliyetçi gericilik, halklara her zaman kan, gözyaşı, katliam, yıkım ve bölünme getirmiştir. Bu yazıda görüşlerimizi özetleyecek, bundan sonraki yazıda da Karabağ sorununun tarihsel geçmişine ve Karabağ savaşının arka planına bakacağız.

Kin ve nefret kimin işine yarar? Elbetteki Emperyalizmin. Kin ve nefret aklın gözlerini kör eder. Hele bir de kin ve nefret gazlanarak doruğa çıkartılıp sıcak çatışmaya dönüştürüldüğünde, kine kan da eklenince halklar arasına, hatta aynı halkın arasına esaslı bir kama sokulmuş olur ve onarılması çok güç yaralar açılır. Emperyalizm bunu birçok ülkede yaptı, yapıyor, yapacak! Çünkü varoluşu bölücülüğe bağlıdır, böldükçe halklar zayıflar, emperyalizmin denetimi artar. Bir Arap milleti var, 20’den fazla Arap devletçiği var, neden?

İnsanların halkını ve yurdunu sevmesi doğaldır, doğal olmayan başka halklardan nefret etmesidir. Şoven milliyetçiliği besleyen, kışkırtan emperyalizmdir. Şoven milliyetçi akımların hemen hepsinin arkasında emperyalizm vardır. Faşist Taşnaklardan yola çıkarak Ermenilerden nefret etmek, tam da Emperyalizmin en ufak bir çelişkiden bile yararlanıp, binbir dümen çevirerek yaratmak istediği bir duygu durumudur. Taşnakların ve diğer ırkçı-şoven milliyetçi akımların arkasındaki asıl güce baktığımızda, ellerini ovuşturan kanlı emperyalizmin çirkin suratını görebiliriz, ama kinden ve kandan körelen gözler, asıl faili, asıl düşmanı göremez, hatta tam tersine dost bile zanneder. Bırakın halkların kışkırtılıp birbirine boğazlatılmasını, aynı halkı bile Şii, Sünni, Alevi v.s. diye bölerek birbirine boğazlatabilmektedirler. Eskilere gitmeye gerek yok, çok yakın tarihteki Balkanlar ve Kafkasya’ya ve Ortadoğu’ya (Libya, Irak, Suriye…) bakın: Hepsi de kan gölüne, enkaza dönüştü ve oyuna geldikçe sonunda emperyalizmin kucağına düşüyorlar. Balkanları kimler kana boğarak Yugoslavya’yı yedi parçaya böldü? Karabağ savaşında hem Ermenistan’a, hem Azerbaycan’a silah satan kim(ler)di? Elçibey’in saz arkadaşı Alparslan Türkeş’in Ter-Petrosyan’la niye görüştüğünü, ne görüştüğünü bir araştırın! Yine Türkeş’in İsrail’in emriyle Azerbaycan Yahudileriyle ne görüştüğünü ve Sinagog’a ne kadar yardım yaptığını da bir araştırın! Ayrıca Turgut Özal zamanında İncirlik Üssü’nden Ermenistan’a silah gönderilip gönderilmediğini de araştırın. Hocalı katliamı olduğunda Özal efendinin, “onlar bizden değil, onlar şiidir” diyerek, ölü ve yaralıların Hocalı’dan çıkarılması için bir helikopter bile vermediğini sadece anımsatmakla yetiniyorum. Kısacası, maşalara takılıp kaldıkça, asıl düşman olarak halkları gördükçe, işbirlikçi sınıfları ve göbekten bağlı oldukları ağababaları emperyalizmi görmedikçe ve emperyalizmi hedef almadıkça emperyalizmin istediği noktada olacağız; yani kin, nefret, çatışma, kan, bölünme ve emperyalizmin kucağına düşme oyununun aktörleri olmaktan kurtulamayacağız.

Hamasetinizi halkların düşmanı olan emperyalizme ve işbirlikçilerine yöneltmeniz daha işe yarar bir tavır olacaktır. Halklar arasına kan ve kin sokulduğunda bunu aşmak, gaza getirilmiş dar kafalı kitleleri sükunete, barışa çağırmak beyhude bir çaba olmaktan öteye geçmeyecektir ve o gözü dönmüş kitleler birbirlerini boğazlarken sosyalistler ayak altında kalacaklardır. Lütfen çığırtkanlık yaparak emperyalizme davetiye çıkarmayın, emperyalizmin oyununa alet olmayın, ki istedikleri tam da budur ve nefretinizi, öfkenizi bu oyunların arkasındaki güçlere kusun. Yarın felaket yuvalarınızı dağıttığında ağlamanız fayda etmeyecektir, oturun kendi hıyarlığınıza ağlayın. Bu felakette en büyük sorumluluğun ve suçun kendinize ait olduğunu da o taş kafalarınız umarım anlar da (eğer varsa ve felaket sonrası kalırsa) vicdanınız birazcık da olsa sızlar. Bu kadar mı kaz kafalıyız ki, ille musibeti yaşadıktan sonra anlıyoruz/anlayacağız! Vatan tepeden tırnağa işgal altındayken ve çocuklarınızın geleceği bile satılmışken gariban Kürde ya da Türke kabadayılık taslayarak, kin ve öfke kusan tırışkadan vatansever provokatif ve ajitatif tipler, önce ve sıkıyorsa emperyalizme kafa tutsun. Ya bölünerek yem olacağız, ya birleşerek ayakta kalacağız! Ama önce yapılan katliamların baş aktörlerini sergileyerek ve yargılayarak ve de kör ve intikamcı milliyetçilikleri teşhir ve reddederek! Emperyalizmin dayattığı ve kışkırttığı milliyet, din, mezhep çatışmasının yerine/karşısına sınıf çatışmasını/mücadelesini koyamadığımız sürece yaşasın halkların kardeşliği sloganı pek işe yaramayacaktır, hatta ortalık kan gölüne döndüğünde hiç işe yaramayacaktır. Birçok yakınını yitirmiş acılı insanlara, düşman olarak gördüğü halkın dost olduğunu anlatamazsınız. Kinden, nefretten gözleri körelmiş olan kitleleri durdurmak, yatıştırmak kolay olsaydı Kafkasya’da, Balkanlar’da Sosyalistler başarılı olurlardı. Balkan ve Kafkas ülkeleri ki Sosyalist geçmişleri olan ülkelerdir, ama Sosyalistler oralarda korkunç bedeller ödeyerek kör milliyetçiliğin ayakları altında ezilmişlerdir. Kısacası, ya bölünerek yem olacağız, ya birleşerek ayakta kalacağız!