Tanrıların Dağında Antik Lezzet Şöleni

Bir değil iki değil otuzu aşkın yeme içme çeşitliliği ile antik zamanların lezzetlerini kalabalık bir ekip ile çalışıyoruz. Duyup görüp tadacaksınız ve “aa bu bizim şu yemeğimize ne kadar benziyor” diyeceksiniz. Evet, Antandros Antik Kent Derneği’nin yıllar önceden başlattığı çalışmalar kapsamında düzenlenen görkemli gala yemeğimiz son yılların Kazdağı organizasyonlarına damga vuracağa benziyor.

 AŞÇI FOK
NURDAN ÇAKIR TEZGİN

 

Koskoca bir antik tarih üzerinde oturduğu halde etraftakilere odaklanmaktan kendi içinde yaşadığı cenneti fark etmeyen mızmız ihtiyarlar gibiyiz.

Bizler Kazdağı diye bilsek de mitolojinin başkahramanlarının yaşam alanı olmuş İda’nın kıymetini salt yabancı kaynaklardan okuduğumuzla yetinmek, tarihi destanlardan dinlemek ve yeterince sahiplenmemek çok adil gelmiyor insana… Üzerinde yaşadığımız çok değerli topraklarımız, dağlar ve nehirlerimiz insanlık tarihinin kayda geçmiş nice mitolojik öyküsüne ev sahipliği yapmış, pek çok zengin kültüre imza atmış. Bu kültürel zenginliğin neresinden tutarsak tutalım bir yığın tarifsiz öykü ve masal yapışır elimize. Her taşın altında tarih yatan bu topraklara borcu olanlar kuşkusuz üzerinde yaşayanlardır.

Ne zaman eskilerden yıkık dökük bir duvar, kırık kopuk bir heykel görsem ya da bir antik kenti gezsem zihnimde oluşan merak çanağında boğulurum. Hep acaba nasıldı, ne yapmışlar nasıl yaşamış, ne pişirip yemişlerdi gibi yüzlerce soruya kanıt ve yanıt ararken yakalarım kendimi.

Yıllarca üzerinde gezindiğim toprakların otuyla baharatıyla yatıp yuvarlanmak insanın yaratıcı yanını körüklüyor. Dikkatli olunuz İda’nın bağrındasınız, belki de Aphrodit’in oğlu Aeneas’ın sırtında babası Ankhises ve elinden tuttuğu oğlu Askanius ile birlikte Troya yangınından kaçtığı yoldasınız! Denize ulaşmaya çalışan Aeneas’ın Antandros Antik Kenti’ne yol aramasının izinde Aeneas rotasında dolaşıyorsunuz kim bilir!

Kim bilir? Arkeologlar bilir, konunun uzmanı bilim insanları bilir elbet. Onlar İda’nın bizlere sunduğu kanıtları gün yüzüne çıkardıkça hayal ettiğimiz mitolojik masallara dokunabilme şansı yakalıyoruz. 

Gökyüzündeki yıldızlara telâşla bakıyordu Aeneas, muhtemelen yıldızlar gösteriyordu yolu ona, beraberindekilerin sorumluluğu ağırdı, bin pınarlı İda’nın tanrıları koruyordu onları…

Asırlık meşe, köknar, kayın, kara ve kızılçam, kestane, hünnap ormanları arasından sızan ince bir duman görürsünüz bazen, (aman yangın olmasın) o dumana doğru yöneldiğinizde bir köy ve köy evinin bacasından tüten yaşam ateşini fark edersiniz. Keskin odun ateşi kokusunda yaşamın soluğunu hissedersiniz. Hemen sorasınız ocakta pişen nedir? Bizim Aeneas’da yaşlı babası ve oğlu için bir tas lâpa istemiş midir bir köylüden diye hayal kurarsınız. Lâpa birden bire içinde av hayvanlarının dövülerek yapıldığı bir keşkek oluverir. Av hayvanı yoksa da önemli değil, biraz süt ve peynir katarak hazırlarsınız arpa unundan lapa keşkeğini. İçine İda’nın kokulu otlarından katarsınız az biraz. Hemen bir tas tutuşturursunuz aç olanın eline “haydi kaşıkla” dersiniz. Üzerine de dağın buzlar gibi akan pınarlarından kana kana su içirir kokulu şerbetlerle güç kuvvet kazandırıp canlandırırsınız…

Hadi yola devam…

Zeus’un doğduğu antik dağımız Kazdağı bugünlerde böylesi bir hayalin gerçekleşeceği görkemli bir şölene hazırlanıyor. Aşçı Fok’a da bütün o esrarengiz tat ve kokuları araştırıp geçmişten günümüze taşımak kalıyor.

Bir değil iki değil otuzu aşkın yeme içme çeşitliliği ile antik zamanların lezzetlerini kalabalık bir ekip ile çalışıyoruz. Duyup görüp tadacaksınız ve “aa bu bizim şu yemeğimize ne kadar benziyor” diyeceksiniz. Evet, Antandros Antik Kent Derneği’nin yıllar önceden başlattığı çalışmalar kapsamında düzenlenen görkemli gala yemeğimiz son yılların Kazdağı organizasyonlarına damga vuracağa benziyor. Elbette Manastır Çayı kıyısındaki Manastır Han Oteli’nin muhteşem bahçesi bütün doğallığıyla ve tüm ekibiyle bu özel çalışmayı fazlasıyla destekliyor olacak.

20 Mayıs Cuma, 19.30, Manastırhan Kazdağları Butik Otel.

Nicelerine kısmet diyelim…

 

paylaşmak için