Yola Çıkmalı…

Doğduğu şehirde yaşamak, hatta belki orada ölmek zorunda kalıyor bazen insan.
Doğduğu şehre isyan ediyor ruhun. Aşık oluyorsun, gözünün içine baktığın adamla ayrı tellerden çalıyor gönlünüz. Pat diye işsiz kalıyorsun patron başka anlatıyor, sen başka anlatıyorsun ceviz kabuğunu doldurmayacak sorunu. Arkadaşların var ama değişmişsiniz. Yıllar içinde değişen sizlerden bir eser kalmamış anılardan başka. Kimi memnun kalmamış bu değişimden, yönünü başka tarafa çevirmiş, kimi başka bir şarkı tutturmuş nezaketen yürüyor yanında.
Hiç düşündün mü? Belki de yaşadığın her şeyin asıl sebebi yaşadığın şehirdir. İnsanların dokusu değildir uyuşamadığın da, şehir uyuşmazlığıdır yaşadığın. Belki onlar o şehre aittir ama sen değilsindir asıl ve tek mesele budur belki.
Doğduğu şehrin doğanın tuzağı olduğunun çok sonra farkına varıyor insan. Belki de, hayata direnme gücünü ölçüyor doğa seni ait olmadığın bir yere koyarak. Dans etmeyi şarkı söylemeyi saçlarını savurmayı seven bir kadının karasal iklimde, yan yan bakan gözlere mahkum olması bunun bir örneği değil mi? Ruhunun ait olmadığı şehirlerde, bedeninin ait olmadığı adamlar tarafından öldürülmesinin bir sebebi de budur belki. Ait olmadıkları şehirlerde ait olmak istemedikleri adamlarla olmak zorunda olmak. Çünkü bildikleri başka bir yaşam yok. Hiç kahve içmemiş bir insan nasıl kahve kokusunu özlemezse başka bir yaşamı bilmeyen insan da gerçeği doğrusu bu sanarak yürüyor aynı yolu.
O yüzden gidenlerin yeni bir yaşam kuranların yolun mutlu ettiği insanların hikayelerini daha çok dinlemek daha çok göstermek lazım. Mutsuz olduğun yerde kaosla beslenmek yerine yeni yollar aramanın güzelliğini anlatmak gerek…
Başka bir yol var, bak, gör, korkma, yürü demek…
Ben gittim, yol düştü içime, gittim. Şimdi sadece kalanların burukluğunu yaşıyor gönlüm. Okuduğum her haberde, dinlediğim her hikayede kalanların çaresizliğini görüyorum tek tek
Öyle, bir gün yapacağım falan değil,
Birden terk edeceksin .
Gemileri yakıp gideceksin
Ardında iz bırakmadan gideceksin
Öyle bir gideceksin ki ,
geri dönüp sulaman gereken
bir çiçek bile kalmayacak .
gittiğin yere yeniden dikeceksin
tüm çiçeklerini ki geri dönüşün olmasın .
Seni mutsuz eden her şeyden gideceksin.
Gittiğim yerde ne yaparım diye düşünmeden
Her şeyi göze alıp gideceksin
Delip kulağını ellerinle,
kırgınlıklarını
Küpe yapacaksın kulaklarına .
Herkese, her şeye, her olaya
güleceksin arkana bile bakmadan.
Temizlenecek yüreğin,
gülüşlerin ,bedenin
Öylece sakince
Tertemiz gideceksin.
Ve sen mutlu hikayelerini anlatacaksın şehrin tuzaklarında saplanıp kalanlara..