Yapa yalnız Gülşen

#gülşen “gülşen yalnız değildir” yazan herkese son söz: Gülşen  yalnız,tüm kadınlar erkekler o mahkemelerin önüne gidip destek vermediğimiz, özgürlüğüne kavuşması için hukukun işlemesine çabalamadığımız sürece o kadın yalnız…

 

 

HİCRAN AYDOĞDU

Gülşen gül bahçesi demek. Bir aile kızının adını Gülşen koymuş, gül bahçesi olsun, güzel olsun, gören mutlu olsun, bülbüller aşık olsun diye…

Ne yapmış bu gül bahçesi; şarkı söylemiş, dans etmiş, aşık olmuş, canının istediği gibi giyinmiş, anne olmuş ,eş olmuş, olmamış; yoluna tek başına devam etmiş.
Televizyon ekranından gözümüzü kaldırıp işin en sevdiğimiz dedikodu boyutunun üzerinden atlayabilirsek, kadınsı kıskançlığı kenara bırakıp feodal erkek bakışımızı da münasip bir yerimize yerleştirirsek olan sadece bu.

Özgür ve laik olduğu varsayılan bir ülkede kendi ayaklarının üzerinde durmuş bir kadın.
Öyle uzaktan ahkam kesildiği gibi kolay değil bu işler. Saatlerce provalar, konser hazırlıkları ,koreografi kıyafet provaları, ayakların altı şişer ayakta durmaktan. Kulaklarınız patlar yüksek sesten, eve gidersiniz bas gitar ve davul sesi de kulağınızla birlikte gelir. Uyumak için, o sesi susturmak için bazen saatler gerekir. Çocuğunuzun sesine ,taksideki müziğe tahammülünüz kalmaz bazen.

27 yıldır şarkı söyleyen biri olarak yazıyorum: birlikte çalan müzisyenin egosunu yenmek onlarla dostluk kurup, bir ekip ruhuyla çalışmak bir maharettir. O engeli aşıp ekibiyle dost olabilmiş bir şarkıcı, ekibiyle her şeyi konuşur her espriyi yapar; çünkü onlardan biri gibi olmuşsundur, birlikte çıkılan 3. sahneden sonra kimse kimsenin şakasına alınmaz olur; herkes her espriyi kaldırabilir hale gelir . Çünkü sen ekibinle tek yürek olup ,onlarla eğlenmezsen sahnede o mutlu ve komik enerji olmazsa yürümez sahne. Sahnede olduğun her saat sana eziyet gelir.Aldığın para bile bu eziyeti geçirmez.İnanın yaşamadan anlayamazsınız .

Minik bir restoran sahnesi bile kocaman bir amfitiyatroya döner doğru insanlarla . Yani biz ekip arkadaşımızla her türlü şakayı yaparız. O sahne heyecanı ile o enerji ile ağzımızdan istemediğimiz laflar da çıkar bazen. 50 tane göz size bakarken bir şiir okuyun bakalım ya da bir şarkı söyleyin, bu konuyu bir de o zaman konuşalım. Evde çocuğuna kendi kelimelerini doğru aktaramayan insancık, arkasında koskocaman orkestrayı idare eden, izlemeye gelen onlarca kişiye kendini dinleten,işletme sahibinin parasal kaygılarını bile alt ederek o sahneye çıkmış kişiyi oturduğu yerden eleştiriyor. Ve bir gammaz da sahne arasında söylediği bir sözü şikayet ediyor.
Sonuç tutuklama!
Konumuz sadece Gülşen değil aslında.

Sen o sesi beğenirsin beğenmezsin . Sahne giysisini onaylarsın onaylamazsın. Evlenen,boşanan ,yeni sevgili bulmuş, anasıyla kavga etmiş, alacakları ile didişmiş, karısı ile gerilmiş, hadi abartayım yolda taksici ile kavga etmiş, ya da yarım saat önce bir otel odasında sevişmiş, birbirinden farklı onlarca insanı aynı mekanda ,aynı tencerede kaynatmak ve oradan ayrılırken hafif de olsa yüzlerinde bir tebessümle evlerine göndermek bir maharet işidir. Gece o sahneden o alkışlardan o şaşaadan kopup eve gelip pijaması üstünde bir anne olabilmek de bir maharet işidir.
Evet, bu ülkede sahne kıyafeti ile eve gelmek bile bir kadın için zor hünerdir. maharet işidir. Bilemeyecekler için onu da anlatayım…

Ay ışığında, ki o büyülü loşluk güneşin o parlayan ışığının tersine tüm kiri örter, tüm kötülükleri gizler. O yüzdendir belki tüm soygunlar gece yapılır. Kaçamak randevular geceye karışır. Sırlara karanlık denmesi bu yüzdendir. Gece çalışanlara bizim ülkemizde pek de iyi gözle bakılmaması da bu yüzdendir kim bilir! Gecenin gizemi karanlıkta iş yapan karanlık iş yapar fikrini oluşturuyor sanki insanların beyninde. Gece eve dönen kadın kesin kirli bir iş yapıyordur mantığı ülkenin en doğusundan en batısına herkesin alt beyninde çalışıyor durmadan.

Kendimden örnek vereyim: Bodrum’da bile kendi mahallemde ilk zamanlar üzerime yönelen bakışları, “aaa bizim kız işten geldi” haline dönüştürene kadar ne çaba harcadığımı kim bilecek?
Eşimden boşanırken günlerce dua ettim oğlumun velayetinde sorun çıkmasın, bana verilsin diye .Çünkü istese babası alırdı velayeti. Bir öğretmen ve bir şarkıcı baştan kaybedilmiş bir savaş…
Sahnede isen her yerde kendini aklamak için iki kez çaba sarf etmen gerekir.

Ben size gece çalışmanın sadece kendi tarafımdan görüntüsünü anlatıyorum bir de milyonların tanıdığı o kadını düşünün…

Eskiden başta bizim sevdiğimiz, oy verdiğimiz hükümet olmasa da devletin tarafsızlığına biraz güvenirdik. Yargıya güvenirdik, askere güvenirdik, Müslümanlara inanırdık. Komşumuza kardeşimize inanırdık. Şimdi hiçbir şeye inanç güven kalmadı. Ne söylersek şikayet alırız. Ne söylersek kim kime şikayet eder belli değil. Dünyanın en güzel manzarasında korku filmi yaşıyoruz .Bir sonraki kurban kim bilmiyoruz.Sahnede mi, mutfakta mı, sokakta mı çıkacak karşımıza katil,  bilmiyoruz. Biz yaşıyoruz ama tek tek ceset topluyoruz medyadan.

Festivallerimizin, şarkılarımızın, danslarımızın ,şarkıcılarımızın cesetlerini topluyoruz her sabah. İki sütuna bir manşet gömüyorlar hepimizi

#gülşen “gülsen yalnız değildir” yazan herkese son söz: Gülşen  yalnız,tüm kadınlar erkekler o mahkemelerin önüne gidip destek vermediğimiz, özgürlüğüne kavuşması için hukukun işlemesine çabalamadığımız sürece o kadın yalnız… hepimiz gibi.

 

paylaşmanız için

1 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*