Ukrayna Krizi ve Rusya’nın Sömürgeleştirmeye Direnişi

Dünyaca ünlü entellektüel ve Marksist ekonomist  Samir Amin, 2014 yılında, Ukrayna krizini “Küresel Sistemde Rusya” adlı makalesinde, neredeyse bugünü tanımlayan bir zihin berraklığıyla Ukrayna ve Rusya arasındaki çelişmenin niteliğini açıklamıştı. Sırbistan komünistlerinin sosyal medya sayfası Princip.info’dan alınan makalenin başlığı Eskimiyen tarafından konuldu

 

 

SAMİR AMİN

Mevcut küresel sistemde, emperyalizmin tarihi merkezlerinin gezegen üzerindeki münhasır kontrollerini bir kombinasyon yoluyla sürdürme girişimleri hakimdir: Bu merkezlerin finansal sermayesinin tüm konularda kendi çıkarları doğrultusunda karar vermesine izin veren neoliberal ekonomik küreselleşme politikalarını da unutmamak gerekir. Bu doğrultuda emperyalist merkezlerin uydusu olmayan ya da onların boyunduruğundan kurtulmaya çalışan ülkelerin girişimlerini yok etmek için NATO sahaya sürülür.

Bu bağlamda Ukrayna’nın emperyalizmin barbarlık örgütü NATO’ya girmesine göz yummayan Rusya “düşman”dır. Sovyetler Birliği’nin ne olduğuna (“sosyalist” veya başka bir şey) ilişkin değerlendirmeniz ne olursa olsun, bu gerçek değişmez. Sovyetler’in çöküşünden sonra, bazıları “Batı”nın “kapitalist Rusya”ya düşman olmayacağını düşündü -tıpkı Almanya ve Japonya’nın “savaşı kaybetmesine rağmen barışı kazanması “ gibi.

Batılı güçlerin tam da Sovyetler Birliği’nin bağımsız politikasının meydan okumasıyla yüzleşmek için eski faşist ülkelerin yeniden inşasını desteklediğini unuttular. Bu meydan okuma ortadan kalktığına göre, emperyalizmin amacı tam bir itaat, Rusya’nın direnme yeteneğini yok etmek.

Ukrayna trajedisinin mevcut gelişimi, ABD’nin stratejik hedefinin gerçekliğini göstermektedir. Batı, Kiev’de “Euro-Nazi darbesi” olarak adlandırılması gereken bir darbe tertipledi. Hedeflerine ulaşmak için tarihi kardeş ulusların ayrılması – Rus ve Ukraynalı- ve yerel Nazilerin desteğine ihtiyaçları vardı.

Batı medyasının propagandasının aksine batı politikasının demokrasiyi ilerletmeyi amaçladığını iddia eden retoriği sadece bir yalandan ibarettir. Emperyalizm hiçbir yerde demokrasiyi desteklemedi. Aksine, bu politikalar sistematik olarak en anti-demokratik (bazı durumlarda “faşist”) yerel güçleri desteklemek olarak gelişti.  Eski Yugoslavya’da -Hırvatistan ve Kosova’da, Baltık ülkelerinde, Macaristan’da desteklenen güçler demokrat değil aşırı sağcı, gerici, yahut faşistlerdi.

Doğu Avrupa ülkeleri, buna rağmen Avrupa Birliği için eşit bir ortak değil, “entegre” ülkelerdir. Avrupa sisteminde Batı ile Doğu arasındaki ilişki, Amerika Birleşik Devletleri ve Latin Amerika arasındaki ilişkiye oldukça benzer. ABD, Ortadoğu ülkelerinde ise radikal gerici siyasal İslam gibi aşırı anti-demokratik güçleri destekledi ve suç ortaklığıyla toplumları yok etti; Irak, Suriye, Mısır, Libya örnekleri bize her şeyi açıklamaktadır.

Rusya’nın, Putin yönetimi tarafından geliştirilen Ukrayna’yı (ve eski Sovyetler Birliği’nin diğer ülkeleri, Kafkaslar ve Orta Asya’yı) sömürgeleştirme projesine direnme politikası bu nedenle desteklenmelidir. Baltık devletlerinin deneyimi tekrarlanmamalıdır. ABD’den ve onun Avrupalı ​​ortaklarından bağımsız bir “Avrasya” topluluğu oluşturma hedefi de desteklenmelidir. Ancak bu olumlu Rus “uluslararası politikası”, Rus halkı tarafından desteklenmediği takdirde başarısız olacaktır ve bu destek, yalnızca “milliyetçilik” temelinde, hatta olumlu, ilerici (şovenist olmayan) bir “milliyetçilik” türü temelinde bile elde edilemez. Bu mücadele kesinlikle sınıfsal bir tavıra da dayanmalıdır.

Rus devlet gücünün neoliberal reçetenin katı sınırları içinde kalması, bağımsız bir dış politikanın başarı şansını ve Rusya’nın önemli bir uluslararası aktör olarak hareket eden yükselen bir ülke olma şansını geçersiz kılıyor. Rusya için neoliberalizm, yalnızca trajik bir ekonomik ve sosyal gerileme, bir “lümen gelişme” modeli ve küresel emperyalist düzende büyüyen bir bağımlı statü üretebilir.Rusya, batılı egemenlere petrol, gaz ve diğer bazı doğal kaynakları sağladığı ve endüstrileri, Batılı mali tekeller lehine taşeron statüsüne indirildiği takdirde. Küresel sistemde böyle bir konumda, Rusya’nın uluslararası alanda bağımsız hareket etme girişimleri, egemen ekonomik oligarşinin “yaptırımlar” tehdidi altında son derece kırılgan kalacaktır. Emperyalizmin baskın tekelleri. Ukrayna kriziyle bağlantılı olarak “Rus sermayesinin” mevcut durunu bu tehlikeyi göstermektedir. Sermaye hareketleri üzerinde Rus devlet kontrolünün yeniden tesis edilmesi, bu tehlikeye karşı tek etkili yanıttır.

( Sırpça’dan çeviren: MUSTAFA İLMİAN)

 

“Sosyalizmin alternatifi yoktur.” Samir Amin

 

SAMİR AMİN KİMDİR?

KORKUT BORATAV

Marksist bir sosyal bilimci, komünist bir aydın, enternasyonalist bir militan, Türkiye’deki yayıncısı Yordam’ın yakıştırmasıyla, “Üçüncü Dünya halklarının Marksist sesi”… Samir Amin, bunlardan hangisidir? Hepsi birden, belki daha da fazlası… 

“Ne ekleyebiliriz?” diye düşündüm. Bendeki kitaplarını çıkardım; birkaç kayıp olduğunu fark ettim; yine de 1970’le 2008 arasında yayımlanmış dokuz kitap çıktı. Başlıkları bir yana, sadece konularını sıralayarak Amin’in katkılarının geniş yelpazesi, tekrar dikkatimi çekti: “Dünya ölçeğinde birikim”, “köylü sorunu ve kapitalizm”, “değer yasası ve tarihsel maddecilik”, “eşitsiz değişim ve dönüşüm sorunu”, “çürümüş kapitalizm”, “emperyalizm ve küreselleşme”, “modernite, din ve İslam”, “sosyalizmin geçmişi, geleceği”, “liberalizmin eleştirisi”…  

Wikipedia’dan yayın listesine baktım; altmışa yakın kitabı var. Fark ettim ki, konulardaki çeşitlilik belli bir bütünlük taşımaktadır: Bütünüyle dünyanın hali eleştirilmektedir. 

“Bütünüyle dünya…” ifadesi, galiba belirleyicidir. Amin, ömrü boyunca çok sayıda “ülke araştırması” yapmış; bunları kitaplaştırmıştır. Adlarını vererek incelediği ülke sayısı 10’dur. Aynı zamanda ısrarla ülke sınırlarının da dışına geçmek; “bütünüyle dünyaya ulaşmak” çabası içindedir: Batı Afrika, Arap dünyası, Magrib, ABD hegemonyası, dünyanın Amerikanlılaşması, Avromerkezcilik, küresel tarihe Güney’den bakış, çağdaş kapitalizm, kapitalizmden sosyalizme uzun geçiş…

Okuduğum, tanıdığım Samir Amin, Arap’tır, Fransız’dır, Mısır’lıdır, Afrika’lıdır; ama hepsinden öte dünyalıdır… 

 

( YAZININ TAMAMI İÇİN :
https://haber.sol.org.tr/yazarlar/korkut-boratav/samir-amin-245582 )

 

paylaşmanız için