Türkiye’de siyasi partilerin sınıflandırılması

DR. ABDULLAH KÖKTÜRK

Sanayi Sermayesi ve Ticaret Sermayesi arasındaki kar paylaşım savaşları bugün de tüm hızıyla sürmektedir. Paylaşılacak pasta küçüldükçe bu savaş daha da şiddetlenmektedir. Bunun siyasetteki izdüşümünü ise, yeni partilerin ortaya çıkışı veya parti içi muhalefetin artması ile izlemekteyiz.

Tüm sınıflı toplumlarda olduğu gibi Türkiye’de de emek sermaye çelişkisi ana çelişkiyi oluşturmaktadır. Ancak, Türkiye’de siyasetin sınıflar üzerinden incelenmesinde çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır. Siyasi düzlemde mücadelenin beklenenin aksine işçi sınıfı ile sermaye sınıfı arasında değil, sınıf içi bir mücadele olarak ticaret ve sanayi sermayesi arasında yaşandığı görülmektedir.

Burada ticaret sermayesinden kastedilen, Anadolu’daki tüm küçük sermaye ile esnaf ve sanatkarlardır. Sanayi sermayesi ise büyük sanayi sermayesi yanında, Marx’ın Kapital 2. ciltte söylediğine uygun olarak kapitalist usuller ile işletilen ticari kuruluşları da kapsamaktadır.[i] Örneğin; bu yazıda, sanayi mahallesindeki bir küçük torna atölyesi ticaret sermayesi kabul edilmişken, Migros, Carrefoursa gibi işletmeler sanayi sermayesi içinde sayılmıştır.[ii]

Ticaret ve Sanayi Sermayesi Arasındaki Mücadele Siyasette Belirleyicidir

Siyasetteki sermaye içi mücadele iktidar bloğunun yapısına da yansımıştır. Dönemsel olarak iktidar bloğunun yapısına bakıldığında; 1960 yılına kadar ticaret sermayesi desteğindeki partilerin iktidarının görüldüğü Türkiye’de, birikim süreçlerinde sanayi sermayesinin gelişimine paralel olarak 1973-1974 yılları arasında kısa bir süre MSP-CHP koalisyonu ve 28 şubatla kesintiye uğrayan RefahYol (RP-DYP) hükümeti haricinde, desteğindeki partilerle sanayi sermayesinin son 50 yılda kesin hakimiyetini kurduğu görülmektedir.

Aşağıdaki Tablo’da yıllar itibari ile iktidar bloğunun dağılımı gösterilmiştir;

İktidar bloğuYıllar
Bürokrasi, Büyük Toprak Sahipleri, Büyük Ticaret Burjuvazisi,1923-1950
Büyük Ticaret Burjuvazisi, Büyük Toprak Sahipleri1950-1960
Sanayi Sermayesi, Ticaret Sermayesi1960-1970
Sanayi Sermayesi1970-1974
Ticaret Sermayesi, Sanayi Sermayesi1974-1974 (Şubat-Eylül)
Sanayi Sermayesi, Ticaret Sermayesi1974-1980
Sanayi Sermayesi,1980-1996
Ticaret Sermayesi, Sanayi Sermayesi1996-1997 (Tem96-Haz97)
Sanayi Sermayesi1997-Devam

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda iktidar bir kent-kır koalisyonu üzerinde bulunuyordu. Kent büyük burjuvazisi olan başta büyük tüccarlar, kırda yetişen ürünlerin ihracından kazandıkları parayı büyük toprak sahipleri ile paylaşıyorlardı. CHP de belirlenen bürokrasi iktidarı bu koalisyonunun yasal temellerini sağlamayı garanti ettiği için iktidarını ikinci dünya savaşının sonuna kadar koruyabilmiştir.

Değişen ekonomik dengeler ve başta dünyanın ABD hegemonyasında yeni bir birikim sürecine girişiyle belirlenen süreçte dünyadaki yeni işbölümü Türkiye’den tarım ürünleri ihracına devam etmesini istediği gibi demokratik yapısını çok partili olacak şekilde değiştirmesini de dayatmıştır.

İkinci dünya savaşı yıllarında varlık vergisi ile büyük tüccarın bir bölümünün karşıya alınması, tarımsal artığa el konulması ile de toprak sahiplerinin hoşnutsuzluğu ticaret sermayesi desteğinde Demokrat Parti’yi iktidara taşımıştır.

Ancak değişen ekonomik koşullar ve tarım ürünlerinin fiyatlarının düşmesi, ticaretten sanayiye geçen yeni ekonomik sınıfın kaynaklardan daha fazla pay istemesi ve Türkiye’nin girdiği yeni sermaye birikim sürecinin -İthal İkameci Sanayileşme- zorlaması ile 1960 askeri müdahalesi sonrasında sanayi sermayesi desteğinde Adalet Partisi ve CHP iktidarları yaşanmıştır.

Sanayinin koşulsuz iktidarından rahatsız olan küçük sermaye ve ticaret grupları Demokratik Parti (DP), Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) ve Milli Selamet Partisi (MSP) gibi partilerin kuruluşuna destek vermişlerdir. 1969 yılında Necmettin Erbakan’ın kısa süreli TOBB başkanlığı ve polis zoru ile görevden alınması, ticaret sermayesinin sanayi sermayesi hegemonyasına karşı başkaldırışının örneklerindendir.

İthal İkameci Sanayileşme birikim modelinin tıkanması ile girilen İhracata Yönelik Sanayileşme sürecinde Özal liderliğinde ANAP iktidarları sanayi sermayesi desteğinde sürmüş, Doğru Yol Partisi (DYP) iktidarlarından umduğunu bulamayan sanayi sermayesi, kısa süre ile Refah Partisi (RP) ile ticaret sermayesine kaptırdığı iktidarı 28 Şubat sürecinde tekrar geri almıştır. Bu süreç, benzer taban ile ancak sanayi sermayesi kontrolünde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı ile neticelenmiştir.

Yukarıda ekonomik ve tarihsel arka planı verildiği şekilde bugün de siyasi hayatta mücadele iki sermaye fraksiyonu arasında sürmekte şimdilik sanayi sermayesinin egemenliği devam etmektedir.

Partilerin Sermayeye Göre Haritalandırılması

Türkiye’de siyasi partileri ticaret ve sanayi sermayesine bakışlarına göre aşağıdaki şekilde ayrıştırmak mümkündür.

Politikaları Ticaret Sermayesi Çıkarlarına da Uyan Siyasi Parti ve OluşumlarPolitikaları Sanayi Sermayesi Çıkarlarına da Uyan Siyasi Parti ve Oluşumlar
Demokrat Parti (DP)Hürriyet Partisi (HP), Adalet Partisi (AP), Anavatan Partisi (ANAP)
Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP)Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP), Demokratik Sol Parti (DSP)
14’ler (Milli Birlik Komitesi Radikal Grup)23’ler (Milli Birlik Komitesi Ilımlı Grup)
Milli Nizam Partisi (MNP), Milli Selamet Partisi (MSP), Refah Partisi (RP), Fazilet Partisi (FP), Saadet Partisi (SP)Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Halkın Sesi Partisi (HAS Parti), Yeniden Refah Partisi (YRP)
 Halkın Emek Partisi (HEP), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (ÖZDEP), Demokrasi Partisi (DEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Özgür Parti (ÖP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Halkın Demokratik Partisi (HDP)
İYİ Parti MHP (2015 öncesi)MHP (2015 Sonrası)
Gelecek Partisi (Davutoğlu)Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA)
ÖDP (Alper Taş Başkanlığında), Sol PartiÖDP (Ufuk Uras Başkanlığında)
Sosyalist Parti, İP, Vatan Partisi, TKP, TKH, HKP, DPDSİP, Birikim Çevresi, TİP, EDP-Yeşiller

Politikaları Ticaret Sermayesi çıkarlarına da uyan siyasi partilerin ortak özellikleri şunlardır;

–           Çokuluslu sermayeye karşı çekingendirler,

–           Anti-emperyalist tavır gösterirler,

–           Anadolu küçük esnafına ve KOBİ’lere daha yakındırlar,

–           TUSİAD yerine TOBB’ne daha yakındırlar.

Politikaları Sanayi Sermayesi çıkarlarına da uyan siyasi partilerin ortak özellikleri ise şunlardır;

–           Çok uluslu sermayeye karşı değillerdir,

–           Küreselleşmeye sıcak bakarlar,

–           Büyük şehirlerdeki holdinglere yakındırlar,

–           TOBB’den ziyade TUSİAD’ın görüşlerine değer verirler.

Yeni Kurulan Partiler Emeğin Değil Sermayenin Partileridir

AKP’ye katılan Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) ve muhalif kanatta kalan Saadet Parti (SP) arasındaki farklar yukarıdaki özelliklere bakılarak daha iyi anlaşılabilir. Hatta Fatih Erbakan’ın kurduğu Yeniden Refah Partisinin olası politikalarının AKP düzleminde süreceği de tahmin edilebilir.  

Bu analiz ile baktığımızda, AKP’den kopan eski başbakan Ahmet Davutoğlu önderliğindeki Gelecek Partisi kaynaklardan yeteri kadar pay alamayan ticaret sermayesi tarafında, eski bakan Ali Babacan liderliğindeki Demokrasi ve Adalet (DEVA) Partisi ise sanayi partisi tarafındadır.

CHP’den ayrılanların kuracağı partileri, bir de bu yönden analiz etmek Türk siyasetini anlamak için gereklidir diye düşünüyorum.

Sanayi Sermayesi ve Ticaret Sermayesi arasındaki kar paylaşım savaşları bugün de tüm hızıyla sürmektedir. Paylaşılacak pasta küçüldükçe bu savaş daha da şiddetlenmektedir. Bunun siyasetteki izdüşümünü ise, yeni partilerin ortaya çıkışı veya parti içi muhalefetin artması ile izlemekteyiz. Ancak küçük esnaf olarak da adlandırdığımız ticaret sermayesinin bu savaşı kazanması mümkün değildir. Çok Uluslu Şirketler ve emperyalizmin desteğindeki partilerin iktidarını daha uzun müddet izleyeceğimiz görülmektedir.

Bu çalışma Türk siyasi hayatını anlamaya yönelik bir anahtar bulma amacı ile yapılmıştır. En büyük eleştirilerin soldaki partilerden geleceğini de biliyorum. Sol partilerin işçi sınıfı yararına politika yapmadıklarını söylemiyorum. Ancak emek sermaye çelişkisi Türk siyasetini etkilemediğinden işçi sınıfı da büyük sermaye yanlısı partilerden birine oy vermeye yönlenmektedir. Siyasetin sermaye düzleminden, emek düzlemine çekilmesi işçi sınıfı kadar tüm ülkedeki emekçilerin, çalışanların hatta küçük esnafın da yararınadır.


[i] “Sermaye-değerin dolaşımın çeşitli aşamalarında büründüğü iki biçim para-sermaye veya meta-sermayedir. Üretim aşamasına ilişkin biçim ise üretken sermayedir. Toplam devresi sırasında biçimlere bürünen, bunlardan sıyrılan ve her birinde o özel biçime ait işlevleri yerine getiren sermaye, sanayi sermayesidir; sanayi, burada, kapitalist temele göre yürütülen bütün sanayi kollarını kapsayan bir anlamda kullanılmıştır.’’ K. Marx, Kapital, (2.cilt), çev. Alaattin Bilgi, Ankara: Sol Yayınlar, (6. baskı), 2006, s. 54. (İstanbul: Yordam Yay, çev. Mehmet Selik, 2012, s. 57.)

[ii] Yazıda, 1989 yılına kadar 10 işçiden fazla, 1989 yılından ibaren ise 50 işçiden fazla çalıştıran işletmeler Sanayi Sermayesi olarak, daha az çalışanı olanlar ise Ticaret Sermayesi olarak kabul edilmiştir.