Türk Devrimi’nin başlangıcı

Hepimize düşen görev; Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş uygarlık düzeyine yükselterek, devrimci geleneğine uygun olarak geleceğe taşımaktır.

Hüseyin Yurttaş

Sevgili gençler, değerli öğrencilerimiz;

Öncelikle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nızı içtenlikle kutlarım.

23 Nisan, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan ayrılıp Samsun’a çıkmasıyla başlayan Kurtuluş Savaşı’mızın en önemli, en büyük adımlarından biridir.

Bildiğiniz gibi, 23 Nisan 1920’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi ilk kez toplanarak çalışmalarına başlamıştır. O günün koşullarının bugünkünden çok farklı olduğunu düşünecek olursak, bu çok önemli bir adımdır. Türk Devrimi’nin başlangıcıdır.  Ulusumuzun kötü talihinin karşısına dikilmektir.

Şunu asla unutmamalıyız ki, o sırada tek kişilik egemenlik demek olan padişahlık düzeni, bütün azameti ve baskısıyla sürmekteydi. O hem siyasi, hem dinsel, hem toplumsal bir otoriteydi. 600 yıldır sürüp gelen egemen düzen buydu. Böyle bir düzene karşı çıkmak, hemen hemen bütün güçleri karşısına almak anlamına geliyordu. Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı vermek uğruna Anadolu yollarına düşerken, köhnemiş Osmanlı İmparatorluğu’nun çağdışı düzeninin bizi geleceğe taşıyamayacağının bilinci içindeydi. Onun için hedefi büyüktü ve uzun erimliydi.

Samsun’da fiilen başlayan Kurtuluş Savaşı’mızın ilk adımları Erzurum ve Sivas kongreleriydi.

Aslında bu başlangıç, çok önemlidir.

Mustafa Kemal Paşa’nın, Anadolu’ya geçtikten sonra, hemen Erzurum ve Sivas Kongrelerini illerden (yani halktan, ulustan) temsilciler seçtirerek, onlarla birlikte düzenlemesi, çok ileri bir anlayış ve halka dayanan bir devrimci modeldir. Kaba hesap dört yıla yakın süren Kurtuluş Savaşı’nın zaferle bitmesi ve Cumhuriyet’in kuruluşu aşamasına geçmesi, işte böyle bir demokratik taban edinilmesine  bağlıdır.

Bugünlere gelebildiysek, Kurtuluş Savaşı sonunda padişahlığı ortadan kaldırarak Cumhuriyet’i ilan edebildik ve onu yaşatabildiysek, bunu, bu düşüncenin halkın kılcal damarlarına dek işlemesini sağlamamıza borçluyuz.

Sevgili gençler, bugün size, bize, hepimize düşen görev; Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş uygarlık düzeyine yükselterek, devrimci geleneğine uygun olarak geleceğe taşımaktır. Bu uğraşta, özellikle siz gençlerimizin görevi ve sorumluluğu çok yüksektir. Atatürk ve arkadaşlarının, Cumhuriyet’in tüm kurucularının bize bıraktığı bu büyük ve kutsal emaneti gözümüz gibi koruyarak geleceğe taşıyacağız.

Mustafa Kemal Atatürk’ün o güzelim Onuncu Yıl Nutku”nda vurguladığı üzere, “Ebediyete doğru akıp giden her on senede, daha büyük saadetlerle, şereflerle” yola devam edeceğimize yürekten inanıyorum.

Yaşasın Cumhuriyet!

Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!

Yaşasın Türk Ulusu!!