Türk Aydınlanması’nın Anıt Adı: Hasan Âli Yücel

Hasan Âli Yücel’e yöneltilen suçlamaların tamamı, Atatürk’e gösterilemeyen, karşı devrim tepkileridir. O bunu göğüslemiş, “ben bunu yapmadım, bana böyle emir verdiler” dememiştir, yaptığı işin bilincinde ve o inançla savunmasını da yapmıştır

 

AV. CEM BAYINDIR

“Kendini adam etmeye çalışmayanlar başkalarının adamı olmaya mahkûmdurlar.”  Hasan Âli Yücel

Talip Apaydın, 1942 yılında köy enstitüsü öğrencisi iken, köyünde muh­tar odasının duvarındaki bir fotoğrafta ortada Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, yanında Başbakan Şükrü Saraçoğlu, öbür yanında Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in olduğunu söyler. Apaydın’ın belleğinde kalan görüntüden o dönemde, Türkiye Devletinin en yüksek düzeyde üç yöneticisinin Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Millî Eğitim Bakanı olduğunu anlıyoruz. Kaldı ki o tarihten bu yana, devletin üç yöneticisi arasına girebilecek kadar etkin, sürükleyici, inandırıcı bir millî eğitim bakanı da olmadı.

Onun görev yaptığı 1940’lar, bugüne değin tüm sağ iktidarların kötülediği, yaralarını deştiği güç yıllardır. O dönem, yani II. Dünya Savaşı’nın en acılı günlerinde dünyada 50 milyona yakın insan ölmüş, sınırlarımız kan, ölüm, tehditlerle çevrelenmiştir. İşte devletin tüm dik­kati yurt savunmasındayken bile en önemli üçüncü gücün Millî Eğitim Bakanlığı olmasının bir nedeni olmalı… Demek ki devletin temel direklerinden biri millî savunmayken öteki de millî eğitim olarak kabul edilmiştir. İşte bu durum kesinlikle, Hasan Âli Yücel’in kişiliğinden, etkinliğinden gelir.

Cumhuriyet tarihinin en önemli Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Âli Yücel 17 Aralık 1897- 26 Şubat 1961 tarihleri arasında yaşamış, onun ve genel müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un döneminde Türk ulusunun eğitilmesi, çağdaşlaştırılması, aydınlatılması, köy enstitülerinde taşralı kız-erkek çocukların okutulması, dünya klasiklerinin basılması ve okutulması devletin başlıca işleri arasına girmiştir.

Onun döneminde açılan köy enstitüleriyle kısa zamanda yurdun unutulmuş köşelerinde yoksul ailelerin yetim, öksüz, yurtsuz kişilerin çocukları eğitimle tanışmış, o süreçte eğitimini tamamlayan yirmi bin köy enstitüsü mezunu ülkeye büyük katkı vermiş ve Türk aydınlanması doruğa ulaşmıştır. Öyle ki, bugün üniversite mezunlarının bile adlarını duymadığı Sokrat, Platon, Aristo gibi düşünürlerin kitapları Anadolu çocuklarının elinden düşmez olmuştur.

İşte, yalnızca yedi yıl süren bu dönem sonrası bu okullar bilindik suçlamalarla kapatılmış ve günümüzdeki eğitim sistemine giden yolun önü açılmıştır. Ancak yine de köy enstitülerinin siyasal ve toplumsal etkisi uzun yıllar sürmüş, bu öğretmenlerin yetiştirdiği öğrenciler bilim insanı, mi­mar, hukukçu, mühendis, öğretmen, doktor, yazar olarak Türk kültür dünyasına katkı vermişlerdir.

Sabahattin Eyüboğlu’nun Hasan Âli Yücel hakkında şöyle bir niteleme yapar: “… inanarak tuttuğu yol açık ve seçik düşüncesiyle belirttiği, savunduğu, gerçekleştirdiği göş şu idi: Bir yandan Batı‘nın kültür kaynaklarına, bir yan­dan Türkiye’nin insan kaynaklarına, kısacası, bir yandan da hümanizmaya, bir yandan köylüye gitmek.”

Yaşar Nabi Nayır da onun için benzer sözlerle, “aklıyla batıda, gönlüyle doğuda bir düşünce adamı der.

Vedat Günyol’a göre de, Hasan Ali uygarlığımızı kitap üstüne kurmak gerektiği düşüncesiyle, Türk köylüsünün kol gücünü kafa gücüne katarak kalkınması aydınlanması için, İsmail Hakkı Tonguç’un düşünce babası olduğu köy enstitülerinin kurulmasında ve çalışmasında, insanüstü bir çaba ve tutkuyla çalışmıştır.

Günümüzde de örneklerini gördüğümüz biçimde o günlerde, TBMM’de bir milletvekili, Erasmus‘un “Deliliğe Övgü adlı yapıtını deli saçmalığı ile niteleyip, ‘devlet kasası böylesi ıvır zıvır yapıtlar uğruna çarçur ediliyor’ diyerek Hasan Âli’yi suçlayabilmiş, hedef gösterebilmiştir. Hasan Âli o dönemi şöyle özetler:

“Elli yılın yarısı çalışma, didişmedir,
Öbür yarısı fakat, savaşıp didişmedir.

Çağırdılar meslekte en güç vazifelere,
Kader getirdi beni düşünmediğim yere.

Tam tarafsız uğraştım devleti korumada;
Eğilip bükülmedim kırılan çok olsa da.

İstedim çalışsınlar bütün hizmettekiler;
İşe zorlayanları bizde kaç kişi sever?

Temel dava halktadır, onu yetiştirmeli
Engin insan olmaya çabuk eriştirmeli.

ştük bakanlıktan biz, bir hücumdur başladı;
Önüne gelen beni acımadan taşladı.

Hasan Âli Yücel, Türk milletinin ilerlemesini hep mantık dışı, saçma düşüncelerin engellediğini vurgula­rken, gençliği, çağ dışılığa, gericiliğe karşı tutum al­maya çağırır ve şunları söyler: “Milletler, idealleri ile, müşterek hayalleri ile yaşar Halbuki, ideal geçmişte değil, gelecektedir. Sanat, pozitif bilim, fel­sefe; onu şekillendirir, formülüne koyar, açıklar. Sanatsız, bilimsiz, felsefesiz ideal doğmaz.”

Cahit Külebi onun, Atatürk devrimleri sürecinin uygulayıcılarından biri olduğunu, özde edebiyatıyla, felsefesiyle, musikisiyle doğu kültürü zevkine sahip, derviş mizaçlı bir kişiyken, görev aldığı sürede, tüm kişisel zevklerinden arınarak Atatürk yo­lunda katıksız bir devrimciliği benliğinde topladığını belirtir.

Külebi’ye göre Hasan Âli Yücel toplumumuzun düşünsel altyapı eksikliğini giderme ve her yönden gelişmiş bir halk yaratma yolunda Atatürk ilkelerini uygularken şunları yapmıştır:

  • Türkiye’de eğitim seferberliğinin başlatılması,
  • Eğitim ve kültür konularının Atatürk Devrimi doğrultusunda geliştirilmesi ve ulusallaştırılması.
  • Doğu-Batı demeden Klasikler Tercüme bürosunun kurulması ve değerlendirici bir içtenlikle çalıştırılması
  • Her eğitim basamağının Batılılaştırılması
  • Okulların müfredat programlarının yem bir anlayışla düzenlenip uygulanması
  • Anadili ve yazın öğretiminde hümanist metodun uygulanması.
  • Yine okul programlarına Latince öğretimin konul­ması.
  • Köy enstitülerinin kurulması.
  • Devlet tiyatrolarının, operaların ve devlet orkestralarının  oluşturulması.
  • Yeşilköy Bale Okulunun açılması, Türk balesinin kurulması. (ve bunlara bakanlık çevresindekilere ücret sağlayıcı bir yöntem kullanamayarak, öğretim üyesi olarak dünyanın en büyük sanatçılarının getirilmesi)
  • Bütçe olanaklarının yetersizliğine karşın yeni yapılar düzenlenmesi
  • Türk Ansiklopedisi­nin çıkarılması (Hasan Âli Yücel’e bu ansiklopedide yer verilmemiştir.)

Bu eğitim ve kültür devrimi kısa bir sürede üstün bir başarıya ulaşmışsa da, kısa sürede gerici etkiyle tüm oluşumlar ve kurumlar yok edilmiş, Atatürk devrimlerinin başarılı uygulayıcısı Yücel’e de sanki yurdumuza kötülük ediyormuş gibi davalar açılmış, bu yararlı devrimler bir bir silinmiştir.  

Köy Enstitüleri tiyatrolarıyla, ekip biçtikleri bağ ve bahçeleriyle, cıvıl cıvıl kitaplıklarıyla, dört sesli müzik salonlarıy­la, resim ve türlü el sanatı atölyeleriyle, süt mandıralarıyla, arı kovanları ve damızlık hayvanlarıyla, elektrik santrallarıyla, Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un ortaya koyup uyguladıkları kültür politikası dünyada bir örneği daha görülemeyen bir yaratıcılık modeli ortaya çıkarmıştır.

Bu yaratıcılığın temel koşullarından olan üniversite özerkliği, operalar ve baleler; insanlık değerlerinin taşıyıcısı olan dünya klasiklerinin kültürümüze kazandırılması, aydınlanmanın temel gerekle­rinden olan ansiklopedi yayını gibi dev atılımlar yalnızca yedi yıl yedi ay yedi gün sürmüştür.

Ne acıdır ki, tüm sağ iktidarların yozlaştırdığı Millî Eğitim Bakanlığında, Atatürk’e, Hasan Âli Yücel’e ve Cumhuriyet’e saldırıda, aşağılayıcı ifadelerde bulunan her kim varsa onlara tüm kapılar ardına dek açılmıştır. Yücel de kendinden sonraki dönemde bol bol karşılaştığı bu çirkin davranışları bir erdem sınavı saymış, bunlardan yakınma yerine doyum aramayı yeğlemiştir.

Aslında görmek gerekir ki, Hasan Âli Yücel’e yöneltilen suçlamaların tamamı, Atatürk’e gösterilemeyen, karşı devrim tepkileridir. O bunu göğüslemiş, “ben bunu yapmadım, bana böyle emir verdiler” dememiştir, yaptığı işin bilincinde ve o inançla savunmasını da yapmıştır.

Din, dil, sanat, edebiyat, felsefe ve bilim üzerine yetkin bir bilgisi olan, bu konularda bir çok basılı yapıtı bulunan ve gençliğinde Atatürk’ün de dikkatini çeken Hasan Âli Yücel, Milli Eğitim Bakanlığına en parlak dönemlerini yaşatmış, bakanlığı 1938’de Celal Bayar hükümetiyle başlamış, üniversite reformu, Ankara Fen Fakültesi’nin kurulması, Yüksek Mühendis Okulunun İTÜ’ye dönüştürülmesi, Ankara Tıp Fakültesinin kurulması, Devlet Konservatuvarının kurulması, Güzel sanatların (Resim ve heykel) gelişimi, dilimizin gelişimine katkılar, spor ve beden eğitimi, mesleksel ve teknik öğretim,  Türkiye’nin UNESCO’ya girişi onun çabaları ile gerçekleşmiştir. 

Bir yurt gezisi sırasında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, yanında bulunanlara “Türk milleti ne zaman kendini kurtulmuş sayabilir?” sorusuna, çevredekilerin görüşlerinden sonra o sırada 33 yaşında bir genç olan Hasan Âli Yücel’in; “Türk milleti ne zaman kurtarıcı arama ihtiyacını duymayacak hale gelirse o zaman kurtulmuş olur. sözü üzerine Mustafa Kemal, kendisine, “Bu çocuğun ileri attığı, üstünde bizi derin derin düşündürmeye değer bir düşüncedir” diyerek takdirlerini de bildirmiştir.

Türk siyasal mücadelesinin politik uçlar, etnik sınıflar arasında değil gericilikle ilericilik arasında olduğunu belirten Hasan Âli Yücel her konuşmasında Türk ulusunun büyüklüğünden, bu millete olan görevlerimizden söz eder, okuyarak, öğrenerek, deneyerek, tartışarak dünyanın en ileri ulusu olacağımıza inanırdı. Belki de Kurtuluş Savaşının en önemli ve son aşaması olan Türk aydınlanmasının en içten ve en büyük kahramanı odur.

Bugün onun ölümünün 61. yıldönümü ve biliyoruz ki onsuz geçen altmış yılda, onun büyük düşlerinin gerçekleşmesine izin vermediler. Atatürk’e ve ona saldıranlar birçok büyük hayâli yıkıp geçtiler ama ben Hasan Âli Yücel’in harladığı aydınlanma ateşinin sonsuza değin yanacağına yürekten inanıyorum…  

 

 

Kaynakça:

  • Hasan Âli Yücel ve Türk Aydınlanması, Celal Şengör, Türkiye İş Bankası, 2016
  • Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi, Hasan Âli Yücel Özel Koleksiyonu, 2014
  • Hasan Âli Yücel Anma Toplantısı, Türk Eğitim Derneği, 1993
  • Büyük Oğul Efsanesi, Tonguç’un Romanı, Öner Yağcı, 2018
  • Cumhuriyet gazetesi, sayı 13138, Yitirdiğimiz Değerler, Sabahattin Eyüboğlu, 1 Mart 1961,
  • Cumhuriyet gazetesi, sayı 34475, Âli Yücel Unutulmayacak, Erdal Atıcı, 26 Şubat 2020

 

PAYLAŞMANIZ İÇİN