
eskimiyen HABER
Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan Tayyip Erdoğan ve AKP’nin Ayasofya hamlesinin amacı üzerine, bugünkü (11.07.2020) Sol.org’daki köşesinde dikkate değer bir yazı yayımladı. Okuyan Erdoğan – AKP inisiyatifinin yanı sıra ve belki daha da önemli olarak “Millet ittifakı”nın işlevi üzerinde durduğu yazısında asıl “büyük oyun”a işaret ediyor ve Erdoğan’ın Ayasofya hamlesini şöyle değerlendiriyor:
“… Erdoğan’ın hesaba katamadığı, Kılıçdaroğlu’nun sabrıdır. Kılıçdaroğlu Ayasofya konusu gündeme geldiği andan itibaren en sert açıklamasını “aç, aç ama açamazsın ki” diye yapmış sonra “açarsan hiç eleştirmeyeceğiz söz” diyerek “büyük oyunu” bozmuştur!
Yani Kılıçdaroğlu demektedir ki, “biz de sizinle aynı mahalledeniz…”
Peki bu durumda Erdoğan’ın hamlesi başarısız mı oluyor?
Hayır olmuyor. Çünkü parti yönetiminin ters yöndeki bütün çabasına karşın CHP seçmeninin en az yarısının laik duyarlılıkları hâlâ canlı. Dolayısıyla her gün bu kesimin sindirim sistemini zorlayan kararlar alan parti yönetiminin tutumuna rağmen laik duyarlılık bir anda buhar olup yitmiyor. Bu anlamda Ayasofya’nın ibadete açılması, açılırken de Mustafa Kemal’in kişisel imzasının olduğu bir kararın göstere göstere yırtılıp atılması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çok önemli bir göreve bizzat CHP’liler tarafından şaibeli olduğu ilan edilmiş birisinin atanmasına ya da Babacan ve Davutoğlu’na çiçek atılmasına benzemez. Çaresizlik duygusuyla Millet İttifakı’na yapışıp kalan CHP seçmeninde bir soğuma kaçınılmazdır.
Yani, Erdoğan bu kez muhalefet blokunun başka bir noktasına vurmakta ve laik duyarlılığı olanların “yeter yahu” demesini beklemektedir.
Ve komik olan şudur ki, CHP’den yine “tuzağa düşmeyin” uyarıları gelecektir! Türkiye’nin laik duyarlılığı olan emekçi halkına gerçekten yazık. Büyük olasılık şimdi bir kez daha Erdoğan’ın oyununa gelmemek için çoktan bitirilmiş laikliğin üzerinde tepinilmesini de hoşgörüyle karşılamaya zorlanacaklar…
CHP değil konumuz. Konumuz Türkiye’nin laik duyarlılığı olan toplumsal kesimleri. Onlar çaresiz değiller. Sanıldığı kadar güçsüz de değiller. Yeter ki, tuzağa düşme korkusuyla yaratılan asıl tuzaktan uzak dursunlar. Türkiye’ye hazırlanan tuzak, sermayenin ve emperyalistlerin bütünüyle kontrol ettiği iktidar ve muhalefet bloku arasında sıkışıp kalmaktır. Türkiye’ye hazırlanan tuzak, ülkenin bütün ilerici birikiminin tasfiye olmasına neden olacak bir uyuzluk, bir teslim olma halidir.
Açık söyleyeyim, bütün müştemilatıyla Millet İttifakı “Erdoğan’ı sandıkta yenme” fantezisiyle ülkenin direncini tamamen çökertme operasyonuna dönüşmüştür.”
Yazının bütünü için: