Söz konusu evrakta bahsi geçen yorumları ben yazdım, bana aittir!

Konya Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Açık Kaynak ve Araştırma Raporu’’nda, Facebook sayfamda yaptığım yorum ve paylaşımlar nedeniyle hakkımda “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama ve Devlet Büyüklerine hakaret içeren paylaşımlar yaptığım” gerekçesiyle ikametgah adresimin bulunduğu İzmir, Buca Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.

MUSA AĞACIK

Konya Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Açık Kaynak ve Araştırma Raporu’’nda, Facebook sayfamda yaptığım yorum ve paylaşımlar nedeniyle hakkımda “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama ve Devlet Büyüklerine hakaret içeren paylaşımlar yaptığım” gerekçesiyle ikametgah adresimin bulunduğu İzmir, Buca Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.

Söz konusu paylaşımlarımla ilgili Avukatım Arif Ali Cangı ile dün ( 23 Haziran 2020, Salı günü) Buca Şirinyer Karakolu Sanal Polis Devriyesi’ne ifade verdim. Durum Savcılığa intikal ettirilmiştir. Söz konusu yorum ve paylaşımlarım ile Karakolda verdiğim ifade şöyledir:

Ekran 1 ve 7 tam anlaşılamıyor.

22. 8. 2019 günlü paylaşımımda Konya Belediyesi’nin önündeki otobüs durağındaki panoya, “Hıristiyan ve Yahudilerden Dost edinmeyin!“ (Polis’n Ekran Görüntüsü – 2 diye sunduğu belge). Asılan afişe ben de, Dünyada “Müslümanlardan dost edinmeyin afişleri asılsa, hoşunuza gider mi?” başlığıyla bir yorum yapmış, ayrımcılığa karşı çıkmıştım.

Bu afişlerdeki Laiklik düşmanlığı bir anayasal suç olarak polisin dikkatini çekmiyor ama Musa’nın bu yobaz, faşist ayrımcılığı protesto etmesi ifade vermesine, hatta suçlanmasına yeterlidir.

“Ey Halkım!! Bu savaşta kimlerin çocukları ölüyor? Kimlerin işine yarıyor? Kimlerin kasası doluyor? Kimlerin çocukları zevki sefa içinde bir düşün!”

Ekran Görüntüsü- 6 .. “Emperyalist ve Faşist Devletler; Etnik çeşitliliği bir zenginlik olarak değil, iktidarları için bir tehlike olarak gördüklerinden dolayı çatıştırarak diktatörlüklerini sürdürürler.” ..

Ekran Görüntüsü- 4 “RTE, ABD ve İsrail’in kurduğu DAİŞ gibi kafa kesen cani ve katillerden oluşan ÖSO, yeni adıyla “Suriye Milli Ordusu” ile mi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak?”

Ekran Görüntüsü- 5 Afişe Hıristiyan ve Musevi yurttaşlarımıza yönelik düşmanlaştırıcı afişe ilişin eleştirimi 22.18.2019 dile getirdim. Kısa yorumlarımı da 11.10.2019 tarihinde yazmıştım. Şimdi de bugün Avukatım Arif Ali CANGI eşliğinde Buca Şirinyer Karakolu Sanal Polis Devriyesine verdiğim ifadeyi dikkatlerinize sunuyorum:

“Söz konusu evrakta bahsi geçen yorumları ben yazdım, bana aittir. Yorumlarımda halkın kin ve nefrete sürüklenmesi yoktur. Ulusal ve uluslararası güncel cereyan eden olaylarla ilgili yaptığım yorumlardır. Konya’daki bir otobüs durağında asılı afişte gayri müslim yurttaşlarımızı hedef aşan, onlara düşmanlık hissi yaratan, yayan sözler vardı. Bu afişte yazılanlara ilişkin facebook sayfamda eleştirel yorum yaptım. Ben ülkemi, halkımı seven bir insanım. Her türlü yıkıcı, bölücü faaliyete karşıyım. Bir arada yaşamanın ancak barışla, kardeşlikle insan haklarının ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir bütünlükle olacağını düşünüyorum.

Şehit cenazesi olduğunda, şehit düşen vatan evlatlarının hep yoksul aile çocukları olduğu, bir bakanın, bürokratın çocuğu olmadığı düşünüldüğünde halkın feryadını dile getiren bir yorum yaptığım anlaşılacaktır.

Ben Gazeteciyim. Kenan Evren’den Recep Tayyip Erdoğan’a kadar röportaj yapan bir gazeteciyim. Topluma ve tarihe karşı sorumluluğum vardır. Paylaşımlarımın hiçbirisi şiddet içermiyor. Hele hele halkın bir kesimini diğer kesimine düşmanlığa sevk etme amacım, niyetim ve düşüncem olmadı. Kaldı ki, böyle bir gücüm de yoktur.”

Avukatım Arif Ali CANGI’nın konuya ilişkin sözleri de şöyle: “Müdafi ifadeye aynen katılıyorum. Soruşturma evrakındaki Ekran-2 görüntüsünde ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu işlemesi’ bir yana, o suçu oluşturabilecek bir afişin eleştirisi vardır.

Ekran görüntüsü 3’te Tele1.com.tr’den alınmış bir haber paylaşılmıştır. Haberin görüntüsü ve ‘Korkunç bir borçlanma yükü, AKP tarafından gizlenmeye çalışılıyor’ başlığı ve içeriğinin de herhangi bir suça konu olması mümkün değildir. Kaldı ki, bu habere ilişkin herhangi bir soruşturma açıldığına dair net bir bilgi bulunmamaktadır.

Ekran görüntüsü 4’te emperyalizmin ve faşizmin doğal sonucu olan tekçi anlayış yönetimleri eleştirilmektedir.

Ekran görüntüsü 5’te ABD ve İsrail’in politikaları ile kafa kesen Daeş ile çoğu yerde aynı şeyleri yapan ÖSO’nun Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyamayacağı değerlendirilmektedir.

Ekran görüntüsü 6’da doğrudan doğruya savaş eleştirisi yapılmakta, savaşın en çok yoksullara ve yoksul çocuklarının ölümüne yol açtığı vurgulanmaktadır.

Ekran 7 görüntüsü net görülemediğinden bu konuda savunma yapılmamıştır. Soruşturma evrakında Müvekkilime suç atfedilen ‘Halkı kin ve sevk suçu düzenleyen TCK’nın 216. Maddesinde, ‘Alenen tahrik’ ve ‘Bu sebeble kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması’nın unsurlarını taşıması gerektiği açıkça düzenlenmiştir. Yukarıda açıkladığımız gibi müvekkilim paylaşımlarının hiçbirisinde halkın bir kesimini, diğer bir kesimine yönelik olarak kin ve düşmanlığa sevk edecek şekilde alenen tahrik edilmesi söz konusu olmadığı gibi bu paylaşımlar sonucunda kamu güvenliğini tehlikeye düşüren bir olay ve olgu da yaşanmamıştır. Diğer yandan Devlet büyüklerine hakaret suçlamasına bereden ulaşıldığını anlayamamaktayız. Zira hiçbir paylaşımda ‘devlet büyüklerine hakarete ilişkin bir paylaşım bulunmamaktadır. Dolayısıyla her iki suçlamadan da maddi ve manevi unsurlar yoktur. Müvekkilim uzun yıllar gazetecilik yapmış ve haklarını kullanmaya ehil bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Anayasamızın 26. Maddesi ve Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesi ile BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 19. Maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünü kullanmıştır. Bu soruşturmanın açılmış olması bile müvekkilimin ifade özgürlüğü ve haberleşme hürriyetine yönelik meşru olmayan bir müdahaledir. Bu nedenle soruşturmadan derhal vazgeçilmesine, soruşturmaya yer olmadığına karar verilmesini, aksi halde kovuş-şturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ediyorum.”